Yillari 26. DÖNem çalişma raporu ve mali rapor


TMMOB MAKİNA MÜhENDİSLERİ ODASI


Download 4.47 Kb.
Pdf ko'rish
bet19/25
Sana28.12.2017
Hajmi4.47 Kb.
#23228
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   25

TMMOB MAKİNA MÜhENDİSLERİ ODASI
İZMİR şUBESİ
22.11.2012
BACALARDA DİKKAT EDİLECEK hUSUSLAR
1) Tekniğine uygun imalatı, temizliği ve bakımı 
yapılmayan bacalar zehirlenmelere ve yangınlara neden 
olur. Bacalarınız, kömür gibi fazla miktarda is bırakan 
yakıt kullandığınız takdirde en az 2 ayda bir, diğer 
yakıtları (sıvı ve gaz gibi) kullandığınız takdirde en az 3 
ayda bir temizlenmelidir.
2) Tek kolonlu bacaya kesinlikle birden fazla bağlantı 
yapılmamalıdır. 
3) Baca ile duvar arasında tam bir sızdırmazlık olmalıdır. 
Şofben borusu yatay mesafesi 2,5 m’den az olmalıdır 
ve soba-şofben baca bağlantısı zemine göre % 3 eğimle 
yapılmalıdır.
4) Bacalar yatak odalarından, merdiven sahanlığından, 
bina girişlerinden, havalandırma boşluklarından, çatı 
arasından, banyo ve tuvaletten geçirilmemelidir.
5) Pencere veya duvar delinerek yapılan bacaların 
yalıtılması gerekir. Aksi halde soğuyan baca gazı içindeki 
su buharı yoğunlaşır ve baca çekişi azalır.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası İzmir Şubesi  |  26. Dönem Çalışma Raporu ve Mali Rapor
121
6) Pencere veya duvar delinerek yapılan bacada delinen 
kısımda mutlaka sızdırmazlık sağlanmalıdır.
7) Yangın emniyeti için bacalar çatının mahyasından en 
az 50–80 cm yükseklikte olmalıdır. 
8) Bacalara yağmur suları, kuşlar, ağaç yaprakları v.b. 
maddelerin girmesini engellemek için mutlaka başlık 
kullanılmalıdır.
KÖMÜRLÜ SOBALARDA 
DİKKAT EDİLECEK hUSUSLAR
1) TSE’li sobaların satın alınmasına dikkat edilmelidir. 
2) Sobalar kurulmadan önce mutlaka bacanın çekişi 
kontrol edilmeli, yeterli çekişe sahip olmayan bacalara 
soba bağlantısı yapılmamalıdır.
3) Kullanılan yakıtın yüksek kalorili ve izin belgesi olan 
satıcılardan alınmış olması da önem taşımaktadır.
4) Soba kurulu olan hacimler sık sık havalandırılmalı, 
bacadan çekilen kadar temiz havanın içeri girmesi 
sağlanmalıdır.
5) Soba aşırı doldurulmamalıdır. Aşırı doldurulan 
sobanın duman yolu daralır ve soba içinde düzensiz ısı 
dağılımı olacağından baca çekişi zayıflar. 
6) Alttan yakılan kömür sobalarında karbon monoksit 
zehirlenmesi riski artmaktadır. Soba tutuşturulurken 
yakıtın üstten yanması sağlanmalıdır. Böylece soba 
içinde ortaya çıkan zehirli gazlar yanarak sobayı terk 
ederler. 
7) Kömürü tutuşturmak için üzerine az miktarda kâğıt 
ya da karton ve bunların üzerine de kolay yanan çıra ve 
odun konulmalıdır.
8) Sönmekte olan sobaya, tutuşması güç yakıtların asla 
konmaması gerekir. Yakıt iyi olsa bile yavaş yavaş ilave 
edilmelidir.
9) Soba yakıtla beslenirken, yeni atılan yakıtın üzerine 
kor halindeki yakıttan bir miktar konulması, sobadaki 
yakıtın sürekli olarak üstten yanmasını sağlar. 
10) Yatmadan önce sobaya kesinlikle yakıt 
konulmamalıdır.
11) Yatak odalarında soba kurulmamalı, soba kurulu 
yerlerde gece yatılmamalıdır.
12) Özellikle alçak basınçlı–lodoslu havalarda ölüm 
olayları artmaktadır. Bacalar standartlara uygun 
olduğundan şüphe ediliyorsa alçak basınçlı-lodoslu 
havalarda soba yakılmamalıdır. 
ŞOFBEN KULLANIMINDA
DİKKAT EDİLECEK hUSUSLAR
1) Şofbenin monte edileceği mekân yeterli büyüklükte 
olmalıdır. Şofben mutfağa, balkona veya sürekli 
havalandırılan bir bölüme takılmalıdır. Şofbenin montajı 
mutlaka yetkili servis tarafından yapılmalıdır. 
2) Şofbenler, mutlaka standarda uygun, çekişi kontrol 
edilmiş bir bacaya bağlanmalıdır.  Baca bağlantısı 
olmayan (bina aydınlığına v.b. bağlı) şofben asla 
çalıştırılmamalıdır. 
3) Şofben zehirlenmeleri genellikle gaz kaçaklarından 
değil, yeterli havalandırma yapılmayan yerlerde eksik 
yanma sonucu karbon monoksit oranının yükselmesiyle 
gerçekleştiği için şofbenin kullanıldığı yere sürekli temiz 
hava girmesi sağlanmalıdır. 
4) Halen yasak olmasına rağmen evlerimizin birçoğunda 
banyolarda şofben bulunmaktadır.  Şofbenlerin mutlaka 
banyo dışında bir yere montajı gerçekleştirilmeli, şofben 
takılı banyoların kapısına mutlaka havalandırma 
menfezleri yapılmalıdır.
TMMOB Makina Mühendisleri Odası olarak, ölümlerin 
yaşanmaması için halkımızı dikkatli olmaya davet ediyor, 
özellikle alçak basınçlı havalarda bacası uygun olmayan 
evlerde soba yakılmaması konusunda bir kez daha 
uyarıyoruz. 
TMMOB MAKİNA MÜhENDİSLERİ ODASI
 İZMİR şUBESİ YÖNETİM KURULU BAşKANI
10.01.2013

TMMOB Makina Mühendisleri Odası İzmir Şubesi  |  26. Dönem Çalışma Raporu ve Mali Rapor
122
DoğaLGaz KuLLaNıMıNDa GüvENLİK KuRaLLaRıNa MuTLaKa uYuLMaLı, 
DıŞ hava MENFEzLERİ KEsİNLİKLE KapaTıLMaMaLı, 
KoNuTLaRDa aLEv söNüNcE Gazı KEsEN 
aLEv DENETLEME TERTİbaTLı ocaKLaR zoRuNLu haLE GETİRİLMELİDİR.
 
Kamuoyunun bildiği üzere, İzmir’in Buca ilçesinde 
bir evde gerçekleşen patlamada 5 yurttaşımız hafif 
şekilde yaralandı. Yaptığımız ilk incelemelere göre, 
patlamaya konutta oluşan doğalgaz birikmesinin neden 
olduğu anlaşılmaktadır.
 
Makina Mühendisleri Odası İzmir Şubesi olarak, 
öncelikle yaralanan ve evleri, araçları hasar gören 
yurttaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. 
Öncelikle belirtmek isteriz ki, konutlarda kullanımı 
giderek yaygınlaşan ve başta ısınma olmak üzere çeşitli 
alanlarda kullanılan önemli bir enerji kaynağı olan 
doğalgaz, hem kullanımının kolaylığı açısından, hem 
de güvenlik açısından enerji kaynakları arasında ilk 
sıralarda yer almaktadır. 
Buna göre patlamanın olabilmesi için:
1. Kapalı ortama gaz sızması (açık kalan ocak, bağlantı 
noktasındaki kaçak vs),
2. Ortama sızan gazın tahliyesini sağlayan menfezin 
kapalı olması,
3. Gaz alarm cihazının daire girişindeki elektrikli 
kumanda vanasını kapatmadığı durumlar gerekir.
 
Kazanın meydana gelişinde hatanın kaynağı 
soruşturma sonucunda ortaya çıkacağına inanıyoruz. 
 
Ancak, meydana patlama, bu enerji kaynağımızın 
yurttaşlarımızca güvenle kullanımı açısından sorun 
teşkil etmemesi için MMO İzmir Şubesi olarak 
vurgulamak isteriz ki, kullanma talimatlarına uygun, 
bilinçli bir şekilde tüketildiği sürece benzer kazaların 
tekrarının önüne geçilecektir. Bununla ilgili olarak 
halkımızın uyması gereken kuralları hatırlatmak isteriz. 
1. Gaz dağıtım firmasının sizlere vermiş olduğu güvenlik 
kuralların mutlaka uyunuz.
2. Evinizdeki dış hava menfezlerini kesinlikle 
kapatmayınız.
3. Evden dışarı çıkarken doğal gaz yakan bütün 
cihazların kapalı olduğundan emin olunuz.
4. Gaz kaçağı kokusu duyduğunuzda (çürük sarımsak 
kokusu); ışıkları açmayınız, çakmak, kibrit vs. 
yakmayınız, Daire giriş gaz vanasını kapatınız, gaz 
kaçağı olan alanı süratle havalandırınız, 187’yi arayınız.
5. Yasal mevzuatta zorunlu olmamasına rağmen 
mutfaklarda alev sönünce gazı kesen sisteme sahip alev 
denetleme tertibatlı ocakları kullanınız. 
 
Kış soğuğunun yüzünü iyiden iyiye gösterdiği şu 
günlerde, yurttaşlarımızın, kullanma talimatlarına 
uymak koşuluyla; ısınma, ocak, sıcak su vb. ihtiyaçları 
için konutlarında doğalgazı çekinmeksizin 
kullanabileceklerini belirtir, kentimiz sakinlerine ve 
kazanın mağdurlarına tekrar geçmiş olsun dileklerimizi 
iletiriz.  
TMMOB MAKİNA MÜhENDİSLERİ ODASI
İZMİR şUBESİ
YÖNETİM KURULU
10.12.2013

TMMOB Makina Mühendisleri Odası İzmir Şubesi  |  26. Dönem Çalışma Raporu ve Mali Rapor
123
İzMİR’DE, bu MEvsİMDE aRTaN hava KİRLİLİğİNE 
ÇözüM buLuNabİLMEsİ aMacıYLa KoNuYLa İLGİLİ uzMaN KuRuM vE 
KuRuLuŞLaRıNDaN oLuŞaN bİR ÇaLıŞMa GRubu 
oLuŞTuRuLMaLıDıR
 
İzmir’de her yıl kış aylarında, özellikle havaların 
durgun olduğu dönemlerde yoğunlaşan hava kirliliği 
akşam saatlerinde insan sağlığını tehdit edecek 
boyutlara ulaşmaktadır.  İçinde bulunduğumuz yılda da 
bu durum değişmemiş, bu konuda bir önlem alınması 
zorunlu hale gelmiştir.
 
Hepimizin bildiği gibi havadaki yanmış gaz 
atıklarının üç ana kaynağı bulunmaktadır. Bunlardan 
birincisi sanayi tesisleri, ikincisi binalar, üçüncüsü 
taşıtlardır. İzmir, metropol yakınlarında bulunan 
sanayi bölgeleri dışında, hakim rüzgarlar nedeniyle 
Aliağa bölgesindeki sanayi tesislerinden kaynaklanan 
kirlilikten de etkilenmektedir.  
 
Öte yandan, akşam saatlerinde bazı güzergâhlarda 
yoğunlaşan trafikte biriken araçlar, hava kalitesini 
olumsuz olarak etkilemektedir.
 
Bunun yanında kentimizde binalarda ısınma 
amaçlı olarak; kullanım yoğunluğuna göre sıralarsak 
kömür, fuel-oil, doğal gaz, jeotermal, LPG, elektrik 
kullanılmaktadır.   Yenilenebilir ve çevreye en az zarar 
veren enerji kaynağı olan jeotermal enerjinin kullanımı 
sınırlıdır. Öte yandan gaz yakıtlar; doğal gaz ve LPG 
özellikle kolay ve verimli yanabilme özellikleri ve kükürt 
içermemeleri nedeniyle kömüre oranla çevreyi daha 
az kirletmektedirler. Yakıtlar içerisinde çok yaygın 
kullanılan kömür, içeriği ve yanma verimi düşük olması 
sebebiyle çevreyi en fazla kirleten yakıt konumundadır.
 
Hava kalitesini etkileyen tüm bu parametrelere 
baktığımızda, kirliliğinin azaltılması amacıyla 
alınabilecek önlemler aşağıda sıralanmaktadır:
1. Kentin özellikle bu mevsimde artan hava kirliliğine 
çözüm bulunabilmesi amacıyla konuyla ilgili uzman 
kurum ve kuruluşlardan oluşan bir çalışma grubu 
oluşturulmalıdır. Bu grup, sanayi, binalar ve araç 
kaynaklı hava kirliliği konusunda kent genelinde 
alınabilecek önlemler konusunda tavsiye kararları 
üretmelidir.
2. Bölgemizdeki jeotermal sahaların potansiyeli 
konusunda araştırma yapılmalı, sondajlar için merkezi ve 
yerel yönetimlerce bütçe ayrılmalı, bu enerji kaynağının 
kullanımı mümkün olduğu kadar yaygınlaştırılmalıdır.
3. Kamu binalarında kömür yerine gaz kullanımı 
konusunda merkezi ve yerel yönetim araştırma 
yapmalıdır.
4. Kentimizde, binalarda ısınma amaçlı olarak hâlâ 
en yoğun olarak kullanılan kömürün kalitesi yerel 
yönetimler ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 
kontrol edilmeli, kalitesi düşük kömürlerin kente 
girişi ve kullanımı yasaklanmalıdır. Çevre denetimleri 
artırılmalıdır.
5. Isınma amaçlı kömür kullanan vatandaşlarımız, 
kalitesi belgeli kömürleri ile TSE belgeli sobaları tercih 
etmelidir. Sobalar üstten tutuşturulmalı, sobaya kömür 
beslenirken yeni atılan kömürün üzerine yanan kor 
halindeki kömürden bir parça konulmalıdır. 
6. Isınma amaçlı kömür kullanan vatandaşlarımıza 
yönelik soba yakma kılavuzları ücretsiz olarak 
dağıtılmalıdır.
TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO) İzmir 
Şubesi olarak, hem yerel yönetimleri, hem de başta Çevre 
ve Şehircilik Bakanlığı olmak üzere ilgili kurumları bu 
sorunun çözümüne yönelik adım atmaya davet ediyor, 
kentteki yaşam kalitesini olumsuz etkileyen kirliliğin 
azaltılması doğrultusunda üzerimize düşen görevleri 
yapmaya hazır olduğumuzu belirtiyoruz. 
TMMOB MAKİNA MÜhENDİSLERİ ODASI
İZMİR şUBESİ
YÖNETİM KURULU
31.12.2013

TMMOB Makina Mühendisleri Odası İzmir Şubesi  |  26. Dönem Çalışma Raporu ve Mali Rapor
124
oDaLaRıMızıN GENEL KuRuL süREÇLERİ baŞLıYoR! 
TüM MİMaR MühENDİs vE ŞEhİR pLaNcıLaRıNı oDaLaRıNa vE 
üLKEsİNE sahİp ÇıKMaYa DavET EDİYoRuz.
 
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği İzmir 
il Koordinasyon Kurulu 2011 Yılını tamamlayıp 2012 
yılına girdiğimiz bu günlerde 18 Ocak Çarşamba günü 
Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubemizde 
Oda Genel Kurul Süreçleri gündemli tolantı yapmıştır. 
Yapılan toplantı sonucunda geçtiğimiz çalışma dönemi ve 
Genel Kurul Süreçlerimiz değerlendirilmiş ve aşağıdaki 
görüşlerin kamuoyuyla paylaşılması kararlaştırılmıştır.
 
Odalarımızın Genel Kurul süreçlerinin yaşandığı 
bu dönem aynı zamanda Dünya’da ve Ülkemizde çok 
önemli sosyal ve siyasal olayların yaşandığı döneme denk 
gelmiştir.
 
Avrupa Birliği’ne gireceğiz ve demokratikleşiyor 
gelişiyoruz söylemleriyle başlayan süreç ne yazık ki 
geldiğimiz noktada yerelleşme ve demokratikleşme 
yerini merkezileşme ve totaliterleşmeye bırakmıştır. 
Özellikle 12 Eylül referandumu sonrasında yargı 
erkinin siyasallaştırılması Devletin AKP’lileştirilmesi 
12 Haziran seçimleri sonrasında hız kazanmıştır. 
Seçimlerden mutlak galibiyetle çıkan AKP vites 
yükselterek iktidarını da mutlak hale getirme uğraşı 
içerisine girmiştir. Bu çerçevede muhalif tüm kesimleri 
susturulmaya çalışılmış, ülke açık bir cezaevine 
dönüştürülmüştür. 
 
Bu süreçte İzmir’de sürdürülen Büyükşehir’de 
sürdürülen operasyonlar çerçevesinde Başta Harita ve 
Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanımız 
Selçuk SAVCI olmak üzere Mimar Mühendis ve Şehir 
Plancıları da tutuklanmıştır. Ülkemin insanları sürüp 
giden savaş ortamında yaşamlarını yitirmekte, barış 
ortamından gittikçe uzaklaşılmakta barış ve bir arada 
yaşam isteyenlerin sesleri daha az duyulmaktadır.  
 
Devleti istediği gibi yöneten torba yasaları ülke 
gündemine taşıyan AKP’ye bu yetmemiş KHK’ler 
ile Meclisi devre dışı bırakmış ve halk iradesini 
yok saymıştır. KHK’ler ile tüm kamu yönetimini 
şekillendirme çalışmaları başlatılmıştır.  Her 
şeyin sermaye ile özdeşleştirildiği bu düzen, aynı 
zamanda hayattaki her şeyi paraya endeksleyip 
değersizleştirmektedir. Emeğin, insanlığın, kültürün, 
tarihsel değerlerin, sevginin metalaştırıldığı ve 
değersizleştirildiği bir dönemi yaşıyoruz. Bu 
değersizleştirme insana dair her olguya süratle sirayet 
etmekte, sosyal devlet, sendikalar, meslek odaları ve sivil 
toplum kuruluşları bu süreçten olumsuz etkilenmektedir. 
 
Siyasi iktidar özellikle Çevre ve Şehircilik 
Bakanlığı’nın teşkilat yapısı içerinse yerleştirilen 
Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü ile meslek 
odalarını değersizleştirme, işlevsizleştirme, ülke ve kent 
sorunlarıyla ilgilenmeyen, adeta birer tabela örgütü 
haline getirip bu yolla muhalif yapılarından kurtulma 
çabası içerisindedir.
• Gün; odağına parayı değil insanı alan çalışma
anlayışlarında direnme günüdür.
• Gün; her türlü saldırıya karşın, emekten, barıştan,
eşitlikten, özgürlükten, demokrasiden yana, her türlü 
gericiliğe, ırkçılığa, ayrımcılığa karşı bir arada yaşamı 
savunma günüdür.
• Gün; meslek alanımıza giren konularda ülkemizin,
bölgemizin, kentimizin, toplumumuzun sorunlarına 
ilişkin çözüm önerilerinin baskılara boyun eğmeden, 
ısrarla söyleme günüdür.
• Gün KHK’ler ile koşulları oluşturulmaya çalışılan Kent
yağmasına karşı çıkma günüdür.
• Gün güzel ülkemizin masmavi gökyüzünde birikmiş
olan kara bulutları dağıtmak için mücadeleyi büyütme 
günüdür.
• Gün; “örgütlü toplum çağdaş toplumdur” tespitiyle 
meslek odalarına sahip çıkma günüdür.
 
İzmir Büyükşehir Belediyesi operasyonu 
çevresinde tutuklulukları devam eden üyelerimizin 
yanında olduğumuzu ve genel kurullar süreci 
içerisinde odalarımızın kendi kuruları içerisinde 
yaptığı değerlendirmeler sonucunda olası adaylıklarını 
desteklediğimizi belirtiyoruz.
 
Tüm üyelerimizi örgütlü yaşamaya, meslek 
örgütlerine sahip çıkmaya ve Odalarımızın Genel Kurul 
ve Seçimlerine katılmaya, katılımı arttırmaya davet 
ediyoruz. 
TMMOB İZMİR İL KOORDİNASYON KURULU
TMMob İKK basıN aÇıKLaMaLaRı
26. DöNEM (2012-2013)

TMMOB Makina Mühendisleri Odası İzmir Şubesi  |  26. Dönem Çalışma Raporu ve Mali Rapor
125
DüNYa su GüNü 
 
Birleşmiş Milletler, su kaynakları üzerindeki 
giderek artan baskılara ve suyun hayati önemine 
vurgu yapmak için, 22 Mart 1993 tarihinde aldığı bir 
kararla, her yıl, 22 Mart gününün Dünya Su Günü olarak 
kutlanmasını kararlaştırmışlardır.
 
20. yüzyılın ikinci yarısında dünya nüfusu iki 
kat artmıştır ve artmaya devam etmektedir. Bugün 
gezegenimizde yaşayan 7 milyar insanın %15’i (1 milyar)
yetersiz beslenme sorunuyla karşı karşıyadır. Artan 
nüfus, gelecek 50 yıl içerisinde gıda ihtiyacını iki 
katına çıkaracaktır. Bu gün yeterli sayılan gıda üretimi 
yetersiz hele gelecektir. Artan nüfusun içme suyu ve gıda 
ihtiyacının karşılanması, karşı karşıya kalınan en önemli 
sorunlardandır. Gıda üretiminin artırılması için se “su” 
en önemli unsurlar arasında yer alır. Sorunun önemi 
nedenliyle de bu yılki Dünya Su Günü teması ‘Su ve Gıda 
Güvenliği’ olarak belirlenmiştir. Birleşmiş Milletler 
(UN_Water) adına FAO eşgüdümünde 2012 Yılı Dünya 
Su Günü etkinlikleri düzenlenecek, su ve gıda arasındaki 
bağlantının önemine uluslararası düzeyde dikkat 
çekilmeye çalışılacaktır. 
 
Her birimiz günde 2-4 litre arası su içme ihtiyacı 
duyarız.  Fakat bir kişinin günlük gıda ihtiyacını 
karşılamak için 2000-5000 litre su kullanılır. Bugün 
yeryüzünde 7 milyardan fazla insanın beslenmeye 
ihtiyacı var ve bu sayının 2050 yılına kadar 9 milyara 
ulaşması bekleniyor. Herkesin besin ihtiyacını 
karşılayabilmek için, öncelikle yeterli ve uygun kalitede 
suyu güvenceye almalıyız. Ayrıca daha az su kullanarak 
daha çok besin üretmeli, gıda tüketimi ve kaybını 
azaltmalı ve daha sürdürülebilir beslenme düzenlerine 
doğru hareket etmeliyiz. 
 
Su gıda güvenliği için bir anahtardır. Gıda güvenliği, 
tüm insanlar aynı anda hem fiziksel hem de ekonomik 
olarak aktif ve sağlıklı bir yaşam için gerekli olan 
verimli, güvenilir ve besleyici gıdalara eriştiğinde var 
olmaktadır. Suya erişimi daha iyi olan insanlar, daha iyi 
beslenme seviyesine sahiptirler. Su eksikliği özellikle 
gıda ve geliri tarıma bağlı olan bölgelerde açlık ve 
düzensiz beslenmenin ana kaynağı olabilir. Dengesiz 
yağışlar ve mevsimsel farklılıklar geçici besin kayıplarına 
neden olabilmektedir. Sel ve kuraklıklar bazı acil gıda 
sorunlarını ortaya çıkarabilmektedir. 
 
1948’de yayınlanan İnsan Hakları Evrensel 
Bildirgesi’nde herkesin ihtiyacı olan yiyeceğe ulaşma 
hakkı olduğu bildirildi. Bununla birlikte, kırsal 
bölgelerde ihtiyaç duyulan yiyeceğe ulaşma, su gibi 
doğal kaynakların varlığına bağlıdır. Suyun vazgeçilmez 
ve en temel insan hakkı olmasını kabul eden Birleşmiş 
Milletler Genel Kurulu Temmuz 2010’da, temiz içme 
suyu ve besin güvenliğini insan hakkı olarak ilan etmiştir. 
Su bir yaşam hakkıdır. Ücretini ödeyemeyenlerin elinden 
alınabilecek ticari bir mala dönüştürülemez. 
SU TİCARİLEşTİRİLEMEZ. 
 
Günümüzde kişi başına yıllık 1500 m
3
 su potansiyeli 
ile su stresi altındaki ülkeler kategorisinde yer alan 
ülkemizin, önümüzdeki 25 yılda nüfusunun 100 
milyonu aşmasıyla, kişi başına düşen su potansiyelinin 
1000 m
3
’ün altına düşeceği ve bu nedenle su fakiri 
ülkeler arasında yer alacağı öngörülmektedir. Küresel 
iklim değişikliğine ilişkin bulgular bu tabloyu daha 
da vahim hale getirirken ülkemizde izlenen yönetim 
politikaları yurttaşlarımızın sağlıklı, ucuz, güvenilir ve 
sürdürülebilir şekilde suya ulaşımını, yani su güvenliğini 
tehdit etmektedir. 
 
Ülkemizde bir yılda oluşan 3.8 milyar m
3
 atık 
suyun ancak %38’i Avrupa Birliği standartlarında 
arıtılmaktadır. Yetersiz arıtma veya hiç arıtma 
yapılmadan nehirlere, göllere, denizlere verilen atık sular, 
tarım topraklarında tarım ürünlerinde ve su ürünlerinde 
kimyasal ve mikrobiyolojik kirlenmelere yol açarak, 
su ve gıda güvenliğini tehdit etmektedir. Kentimizin 
su kaynaklarının kısıtlı olduğu bilinmesine rağmen 
içme - kullanma suyu ihtiyacının karşılanmasında 
önemli bir rol oynayacak olan Çamlı Barajının yapımı 
engellenmekte; altın madenciliği faaliyeti İzmir halkının 
su güvenliğine tercih edilmektedir. 
 
İçme ve kullanma suyu elde edilebilecek yüzeysel 
su kaynaklarının kullanılmasında hayati bir öneme 
sahip olan koruma alanları, mevzuat değişiklikleriyle 
daraltılmakta bu alanlar yapılaşmaya açılmak 
istenmektedir. Bu kapsamda İzmir’in su ihtiyacının üçte 
birini tek başına sağlayan Tahtalı Barajı Havzasındaki 
koruma kararları değiştirilmeye, yapılaşma kısıtları 
azaltılmaya çalışılması kabul edilemez.
  
Su üretimi; suyun devamlılığının ve niteliklerinin 
korunmasını gerekli kılar. Düzenli ve sürekli su 
üretim sistemi orman ekosistemidir. Orman sayılan 
alanların Devlet mülkiyetinde olması, korunması, 
iyileştirilmesi, fonksiyonel faydalarının sürekli 
kılınmasına yönelik çabaların, kamu idaresinde 
olması ilke ve uygulanabilirlik açısından zorunludur. 
Çünkü orman varlığı tüm canlıları ilgilendirmektedir.  
Sağladıkları faydalar özel kişilerin kişisel çıkarlarıyla 
değerlendirilecek olursa, kar hırsı, toplumun bu 
maliyetleri taşıyamayacağı noktalara süratle taşınır, 
sonucunda toplumda büyük kavgalara ve çatışmalara 
neden olur. Ne yazık ki su varlığımızın oluşumunda 
belirleyici rol oynayan orman alanları yeraltı ve yerüstü 
sanayi faaliyetleri, 2B yasaları ve kötü ormancılık 
uygulamalarıyla tahrip edilmektedir.
 
TMMOB İzmir İKK olarak 22 Mart Dünya Su 
Günü nedeni ile ülkemizin, kentimizin ve kentlimizin 
doğal varlıkların korunmasını, temiz içme suyu ve gıda 
güvenliğini esas alan yönetim ve çevre politikalarının 
hayata geçirilmesi konusundaki kararlılığımızı kamuoyu 
ile paylaşıyoruz.
TMMOB İZMİR İL KOORDİNASYON KURULU

TMMOB Makina Mühendisleri Odası İzmir Şubesi  |  26. Dönem Çalışma Raporu ve Mali Rapor
126
oDağıNDa İNsaN oLaN, DoğaYa saYGıLı, haLKıN KaRaR süREÇLERİNE 
KaTıLDığı,  İNsaNLaRı YERİNDEN ETMEYEN, KENT pLaNLaRıYLa uYuMLu,  
KüLTüREL vE TaRİhsEL MİRası GELEcEğE TaŞıYaN, 
saDEcE FİzİKİ ÇEvRENİN DEğİL, sosYaL vE KüLTüREL ÇEvRENİN 
YaŞaM KaLİTEsİNİN DE YüKsELTİLDİğİ KENT YENİLEME, sağLıKLaŞTıRMa 
(KENTsEL DöNüŞüM) pRoJELERİNİ DEsTEKLİYoRuz.
 
Kamuoyunda Kentsel Dönüşüm adıyla anılan 
Kentsel yenileme, sağlıklaştırma çalışmaları uzun bir 
süredir kentimizin gündeminde yer almaktadır.  1/25000 
İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu plan 
kararları ile belirlenen ‘Sağlıklaştırma- Yenileme Program 
Alanları’ çerçevesinde belirlenen 18 adet bölge,  kapsamlı 
ve bütüncül bir planlamanın parçası olarak, mevzuat 
ve planlama açısından bütünsellik içinde ele alınarak 
İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde kurulan Kentsel 
Dönüşüm Daire Başkanlığı’nca hazırlık çalışmaları 
başlatılmıştır. 
 
Geçtiğimiz günlerde Çevre ve şehircilik Bakanı'nın 
yapmış olduğu “helikopter gezisi” sonucu 25 kentsel 
dönüşüm bölgesinin belirlendiği ve kentsel dönüşümün 
İzmir'den başlatılacağı haberleri basınımızda yer aldı. 
İzmir Büyükşehir bünyesinde var olan çalışmaların 
yanı sıra yapılan bu açıklamalar bazı belirsizliklere 
yol açmıştır. Kentsel dönüşümü, sadece yasa dışı ya da 
yıpranmış yapıların yıkılarak daha yüksek yapılarla 
fiziksel olarak yenilenmesi olarak algılayan anlayış 
büyük sorunlar taşımaktadır.  Bu nedenle Uzman 
odalarımızın mesleki alanlarına giren kentsel yenileme 
ve sağlıklaştırma konusunda komu oyunu bilgilendirme 
ihtiyacı doğmuştur. 
 
Kentlerimizin öncelikli sorunu; sağlıksız ve 
güvensiz mevcut yapı stokunun ve yerleşim alanlarının 
nasıl daha güvenli, sağlıklı, standartları yüksek nitelikli 
yapılara ve yaşam alanlarına dönüştürüleceği sorunudur. 
Kısaca kentsel dönüşüm olarak adlandırılan kentsel 
yenileme ve sağlıklaştırma çalışmaları planlanırken 
en başında genel ilkelerin ve stratejilerin belirlenmesi 
çok önemlidir. Kentsel dönüşüm uygulamalarının, 
fiziksel, sosyal ve ekonomik açıdan belirtilen amaçlarını 
bütünsel olarak gerçekleştirebilmesi, öncelikle 
sürece katılacak tüm aktörlerin yer aldığı örgütlenme 
biçiminin oluşturulmasına ve finans kaynaklarının tarif 
edilmesine bağlıdır. 
 
Ülkemizde sınırlı oranda gerçekleştirilmiş olan 
kentsel yenileme, sağlıklaştırma uygulamalarına 
bakıldığında çoğunlukla, yaşayanları yerinden eden 
ve etme riskleri taşıyan, nitelikli bir kentsel yaşam 
ortamı yaratma kaygısı taşımayan, kent planlarıyla 
uyumlu olmayan, hak sahibi, tapu miktarı, imar parseli 
oranı kıskacından çıkamayan, kentsel mekan kalitesini 
önemsemeyen ve aynılaşan yapı tiplerini yansıtan 
kimliksiz bir yapılaşma ortaya çıkmaktadır. 
TOKİ uygulamaları bu anlamda olumsuz gelişmelere 
örnek teşkil etmektedir.
 
Kurulumuzca İzmir kenstel yenileme ve 
sağlıklaştırma çalışmalarına yönelik olarak önerilen 
temel ilkeler aşağıda açıklanmıştır.
 
Download 4.47 Kb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   25




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling