Anadolu Sohbet Gelenekleri ve Yaren Bildiriler
Download 0.85 Mb. Pdf ko'rish
|
- Bu sahifa navigatsiya:
- Değerlendirme
- YÂR, YÂRAN, AHİ SÖZCÜKLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE BU
Değişen Müzik Unsurları Temel öğeleri ve düzenini bugüne kadar büyük ölçüde muhafaza etmiş olduğunu söyleyebileceğimiz bu toplantılarda, yirminci yüzyıl başlarındaki uygulamalar ile karşılaştırıldığında zaman içerisinde müzik unsurlarında çeşitli değişikliklerin meydana gelmiş olduğu anlaşılmaktadır. 13 Bu değişiklikleri ana hatları itibariyle aşağıdaki şekilde gösterebiliriz: Peşrev: Sohbetin ilk müzik faaliyeti ve bir tür açılış sembolü olma özelliğini sürdürmesine rağmen, çok daha kısa bir süreyle çalınmakta ve “akşam oldu faslı”ndan sonra bir kez daha icra edilebilmektedir. “Akşam oldu faslı” (akşam havaları): Halen sohbetteki ilk ve temel fasıl olsa da eskiden icra edilen eserlerin sadece bir kısmı yer almaktadır. Önceleri misafirler bu fasıl esnasında sohbet mekanına dahil olmakta iken, bugün genellikle fasıldan sonra içeri girmektedir. Diğer fasıllar: Farklı makamlarda olan ve gazel, divan, koşma, kalenderi, müstezat, gevheri gibi formlarda eserleri içeren bu fasıllar artık icra edilmemektedir. Raks türküleri: Sadece bir kısmı eskiden icra edilen eserlerden oluşmakta ve bağlama dışındaki çalgılar da icraya katılmaktadır. Ayrıca yarenlerin hepsi değil, sadece bir kısmı raks etmektedir. “Hüzünlü” türküler (oturak havaları): Çoğunlukla benzeri duyguları yansıtan sözlere sahip başka eserler okunmaktadır. 13 Karşılaştırma için, 2014-2016 yıllarında gerçekleştirilen gözlemlerin yanı sıra Tezcan (1989: 57-61), Özkan (2000), Absarılıoğlu (2007: 7-54), Ayhan (2008: 239-253) ve Ekim’in (2009) yakın dönem sohbetleri hakkında bilgi veren eserlerine başvurulmuştur. 299 Nağmeli maniler: Artık söylenmemektedir. “Arap verme” merasimi: Ritüelin konusunu işleyen belirli türkülerden bugün sadece bir kısmı bilinmektedir. “Cezayir marşı”: Eskiden sadece hatırlı misafirlerin sohbetten ayrılışı esnasında 14 ve ayrıca yılın son toplantısının bitiminde çalınıp söylenen ve sohbet mevsiminin sona erişindeki üzüntüyü de simgeleyen bu eser, günümüzde tüm misafirlerin uğurlanması sırasında ve meclis bitiminde olmak üzere her sohbette icra edilmektedir. Çalgılar: Bağlama, klavye 15 ve darbuka dışında çalgı kullanımı nadir olarak görülmektedir. Eğer mevcutsa, zilli maşa ve kaşık da genellikle yarenlerce değil müzisyenler tarafından çalınmaktadır. Sözlü eserlerin icrası: Eski sohbetlerde türkülerin söylenmesi yarenlerden kabiliyetli olan küçük bir grup tarafından gerçekleştirilmekte iken, bugün tüm yarenler ve ayrıca misafirler de icraya katılmaktadır. 16 Değerlendirme Yukarıda bahsedilen farklılıkları nitelikleri itibariyle iki grupta toplayabiliriz. Birinci gruptakiler, birçok eserin unutulmuş veya icra edilmiyor olmasının yanı sıra yenilerinin de sohbete dahil edilmesi şeklinde tezahür eden ve aslî unsurları da ilgilendiren farklılıklardır. Diğer gruptakiler ise, çalgı kullanımı konusundaki değişimler gibi müzik icrası ile bağlantılı uygulamalar ve tercihlerle ilgilidir. Geleneğin sürdürülmesi bağlamında ilk gruptaki farklılıkların daha önemli olduğu söylenebilir. Geçtiğimiz yüzyıl başlarındaki sohbetlerde okunan ve belirli tarihsel olayları veya dönemleri konu edinen türkü sözleri göz önünde bulundurulduğunda, sohbet repertuarının her zaman için değişime açık olduğu anlaşılmaktadır. Zira bu tür eserlerde bahsedilen olayların gerçekleştiği tarih bellidir, dolayısıyla bunların o dönemde veya sonrasında bestelenerek repertuara dahil edildiği ortadadır. 14 Bazı köy sohbetlerinde misafir uğurlama sırasında ritüelin bağlamına uygun başka eserlerin aynı işlevle icra edildiği görülmüştür (bkz. Ünver, 2004). 15 Elektronik klavye, farklı sohbet gruplarının yalnızca bazılarının meclislerinde yer almaktadır. 16 Esas olarak şehir merkezindeki sohbetlerdeki değişimle ilgili tüm bu hususlara ilave olarak, ilçe ve köylerin önemli kısmında güncel ve popüler müziğe ait çeşitli türlerden eserlerin bugünkü sohbet repertuarının çoğunluğunu oluşturduğunu da belirtmek gerekir. Hatta Ekim (2009: 171) tarafından merkezdeki sohbetler ile diğerleri arasındaki farklılıkların en kayda değeri olarak müzik uygulamaları gösterilmiştir. 300 Bununla birlikte, eskiden bugünküne nazaran çok daha geniş bir repertuarın söz konusu olduğu da gayet açıktır. Aynı şekilde, müziğin sohbetteki ağırlığının geçmişte daha da fazla olduğunu söyleyebiliriz. Öte yandan, köylerdeki sohbetlerde icra edilen eserlerin önceki dönemlerde de şehir merkezindekilerden doğal olarak farklılık göstermiş olması kuvvetle muhtemeldir, fakat bunların bugün olduğu gibi yerel halk müziği repertuarı dışındaki eserlerden oluşması pek mümkün gözükmemektedir. Raks unsurundaki gerilemenin nitelik ve niceliği hakkındaki bilgilerimiz müziktekilere nazaran çok daha sınırlı olmakla birlikte, raks türkülerinden bir kısmının unutulduğu ve yarenlerin hepsinin raks etmeyi bilmediği düşünülürse, bu konuda da önceki dönemlere göre çeşitliliğin daha az olduğu rahatlıkla tahmin edilebilir. Çankırı yaren sohbeti ile ilgili olarak bahsi geçen bütün bu değişimler gelenek yaşamakta iken gerçekleşmiştir. Dolayısıyla repertuardaki azalma da gelenek terk edilmediği halde meydana gelmiştir ve eserlerin unutulması ile doğrudan ilişkilidir. Bununla birlikte, unutulma süreci bilinçli bir tercih olmayıp sohbetin ve içerdiği uygulamaların karşı karşıya kaldığı nisbî statü kaybının bir sonucudur. Yirminci yüzyıl başlarındaki bilgileri edindiğimiz kaynaklarda sohbetlerin o dönemde dahi eskisi gibi rağbet görmediği ve önceki görkeminden uzak olduğu vurgulanmaktadır (Uygur, 2002: 27). Sonraki dönemlerde ise, usta müzisyenlerin vefatı ile birlikte birçok eserin unutulmuş olması (Özkan, 2000: 22), eser aktarımındaki süreklilik ve yeni müzisyenlerin icra kabiliyeti gibi konularda sorunların mevcut olduğunu açıkça göstermektedir. Fakat bunu sadece yaren sohbeti geleneğini ilgilendiren bir durum olarak değil, şehrin müzik hayatındaki fakirleşmenin bir yansıması olarak değerlendirmek gerekir. Öte yandan, eski sohbetlerin çok daha sistematik bir kurguya sahip olduğu da anlaşılmaktadır. Bunun sonucu olarak da müzik icrasını ilgilendiren yetkinlik, düzen, yöntem ve görev dağılımı gibi hususlar çok daha ciddiye alınıp katı bir şekilde de uygulanmaktaydı. Yakın dönemde gerçekleşen tedricî gevşemenin ise repertuarı oldukça olumsuz etkilediği ve bu değişimin çoğunlukla unutulma ile eş anlamlı olduğu görülmektedir. Ayrıca, daha önce bahsedilen müzikle bağlantılı uygulama ve tercihlerdeki farklılıkların sebebi de yine söz konusu sistematik kurgudaki bozulmadır. Bir müzik geleneğinde değişim süreci farklı etmenler arasındaki dengelere bağlıdır ve bazı unsurlar sürekli değişkenlik gösterirken, bazıları ise değişmez (Nettl, 2005: 289). Yaren sohbeti geleneği ile ilgili 301 söz konusu süreçte de değişen unsurlar kadar değişmeyen unsurların olduğu bir gerçektir. Her şeyden önce müziğin sohbetteki rolü aynı kalmıştır ve repertuardaki tek değişiklik de icra edilen eser sayısındaki azalma değildir. Peşrevin açılış sembolü olma özelliğinin sürdürülmesi, “Cezayir marşı”nın misafir uğurlama ve vedalaşma amacıyla halen icra edilmesi, eskiden okunan “hüzünlü” türküler unutulduğu halde sohbetteki bu uygulamanın yeni “hüzünlü” eserlerle (oturak havaları) devam ettirilmesi ve raksa eşlik etmesi amacıyla yeni raks türkülerinin repertuara dahil edilmesi sohbet müziğinin aslî unsurlarındaki devamlılığın örnekleridir. Öte yandan, söz konusu yeni oturak havalarından bir kısmının “Türk sanat müziği” olarak adlandırılan türe ait eserlerden seçilmesi ve ayrıca yeni raks türkülerinin zeybek figürleri ile oynanan rakslara eşlik edenlerden ziyade serbest figürlü rakslar için icra edilen türküler olması dikkat çekicidir (Ekim, 2009: 193-194). Repertuar gibi, sohbetteki çalgıların da döneme göre değişiklik gösterdiği anlaşılmakla birlikte, bağlamanın temel ve değişmez çalgı olma özelliği sürmüş 17 , “arap verme” merasiminde sembol olarak def ve zilli maşa kullanılmaya ve merasime ilişkin belirli türkülerden bir kısmı icra edilmeye devam etmiştir. Tüm bu örnekler, geleneğin sürdürülmesi bakımından kendisine temsil niteliği atfedilmiş olduğu anlaşılan kimi unsurlarda bilinçli tercihlerin devreye sokularak bunların diğer unsurlara nazaran değişme ve unutulma ile daha az muhatap olmuş olduklarını ve sürekliliğin bu şekilde temin edildiğini, ayrıca bazı uygulamaların da ritüel olma vasıfları sayesinde değişime büyük oranda kapalı kaldıklarını açıkça göstermektedir. Yaren sohbetindeki müzik unsurlarının değişimini onları oluşturan sebepler açısından da ikiye ayırmak mümkündür. Bunlardan bir tanesi, geleneğin kendi bünyesinde barındırdığı bir özellik olmasından dolayı geçmişte de her zaman mevcut olmuş olan doğal değişim, diğeri de yirminci yüzyıl ortalarında ortaya çıkıp bugüne kadar devam eden modernlik temelli değişimdir. Repertuarın değişmesi bir doğal değişim örneği olmakla birlikte, birçok eserin kısa sürede tamamen unutulması ve gelenekselin dışındaki farklı türlerden eserlerin repertuara dahil olması ise modernlik temelli değişimin örnekleridir. Modernlik temelli değişim aynı zamanda insanların geleneksel kültürden daha geniş anlamdaki kopuşlarının bir yansıması olup medya 17 Bugün sohbetlerde kullanılan bağlama ailesi üyesi, ‘tanbura’ olarak da bilinen en yaygın varyantın 1950’li yıllardan sonra nispeten değiştirilen ve ülke çapında standartlaştırılan şeklidir (bkz. Ekim, 2009: 196). Bağlamanın yaren sohbetindeki konumu hakkında bir değerlendirme için bkz. Çayır (2011). 302 ve teknoloji gibi etmenler ile de bağlantılıdır. Ayrıca söz konusu yakın dönemde, sohbet toplantılarını sürdürmek üzere çeşitli derneklerin ortaya çıkışı ve resmî kurumların müdahil oluşu gibi süreçte pay sahibi olan gelişmeler de yaşanmıştır. Günümüzde şehir merkezindeki sohbetlerin ilçe ve köylerdekinden hem geleneksellik açısından hem de repertuarın yerelliği bağlamında olumlu bir farklılık göstermesi, bu dernekleşme ve resmileşme sürecinin önemli bir katkısı olarak görülebilir. Bununla birlikte, söz konusu gelişmelerin ve müdahalelerin geleneğin gerektiği gibi yaşatılması hususunu olumsuz yönde etkileme riskini de beraberinde taşıdığı bir gerçektir. Yukarıda tartışılan müzik unsurlarındaki değişim daha çok Çankırı merkezdeki sohbet geleneği ile ilgili olsa da, şehir merkezi dışında devam ettirilen sohbet meclislerinde de dikkate değer yeni tercih ve uygulamaların ortaya çıkmaya devam ettiği görülmektedir. Merkeze yakın bir ilçe olan Yapraklı’daki iki ayrı yaren sohbetinden verilecek olan aşağıdaki örnekler, müzikteki değişim konusunun çok farklı dinamiklere bağlı olabileceğini göstermesi açısından ilgi çekicidir. Birinci örnek, ilçedeki sohbet geleneğinin günümüzdeki temsilcisi olarak görülen sohbet meclisinin 2014-2015 kış mevsiminde icra edilen toplantılarındaki “akşam havaları” ile ilgilidir. Şehir merkezinde olduğu gibi Yapraklı’daki sohbet geleneğine göre de sohbetin hemen başında yer alan söz konusu müzik etkinliğinde icra edilen ilk eser “ah yine akşam oldu” sözleriyle başlayan ve sembolik bir hüviyet taşıyan türküdür. Bahsedilen mevsimde ise bu geleneksel eser yerine “Eldivan’ın kirazı” diye bilinen ve yakın zaman önce bestelenmiş bir başka eser icra edilmekteydi. 18 Sohbet meclisi başağasına göre bunun sebebi mevcut sazendenin söz konusu türküyü hakkıyla icra edememesidir. 19 Bu durum, müzisyenlerin yetenek ve becerilerindeki eksikliğin repertuarda değişikliğe, hatta sembolik eserlerin bile terk edilmesine yol açabildiğini kanıtlamaktadır. Öte yandan, sembolik değeri olan söz konusu eserin ve konumunun aslında unutulmuş olmadığı göz önünde bulundurulursa, icracının değişmesi veya mevcut sazendenin kendini geliştirmesi sonucu türkünün yeniden icra edilmeye başlamasının mümkün olduğu da söylenebilir. Bununla birlikte, adı 18 TRT repertuarında anonim olarak geçen bu türkünün derlendiği kişi olan Ramazan Sarıca’nın aynı zamanda eserin bestecisi olduğu kendisi tarafından ifade edilmiştir (Sözlü görüşme kaydı, Şubat 2014, Çankırı Karatekin Üniversitesi Yaran Kültürü Uygulama ve Araştırma Merkezi Arşivi). 19 İlgili sohbet mevsiminde başağa Ali Avşar’dı. Bu sohbetteki tek sazende klavyeden hazır ritimlerin çalınmasını da sağlayan bir bağlama icracısı olup, diğer bir kişi de eserleri seslendirmek suretiyle ona eşlik etmekteydi. 303 geçen türkünün yerine ikame edilen eserin şehir merkezinde sürdürülen sohbet meclislerinden bir tanesinde de aynı amaçla fakat herhangi bir gerekçe olmadan, sadece beğeni tercihi sonucu faslın ilk eseri olarak sürekli icra edilir hale geldiği de görülmektedir. Bu durumda, beğeniye dayalı tercihlerin gelenekselliğin önüne geçmesi neticesinde de uygulamaların değişime uğramasının mümkün olduğu rahatça anlaşılmaktadır. İkinci örnek ise, şaşırtıcı bir şekilde müziğin neredeyse hiç yer almadığı diğer bir sohbet meclisine aittir. Geçmişte Yapraklı’da bir örneği olduğuna dair hiçbir bilgi olmayan ve “ihtiyarlar meclisi” adı verilen bu sohbetin 2015-2016 mevsimindeki toplantısında, Çankırı’daki tüm yaren geleneği içerisinde varlığı bilinen eski veya yeni müzik uygulamalarının hiçbirisi mevcut değildi. Dolayısıyla söz konusu mecliste herhangi bir sazende bulunmadığı gibi, raks icrası da görülmemekteydi. Sohbetin ortalarında birkaç ilahinin bir kısım katılımcı tarafından vokal olarak icra edilmesi, bu toplantıda bir müzik etkinliği olarak nitelendirilebilecek tek örnektir. Bilinen özellikleri ile yaren geleneğinde dinî müziğin herhangi bir şekilde yer aldığına dair bir bilginin bulunmaması 20 ise bahsedilen meclisi daha da ilginç kılmaktadır. Bu nitelikte bir yaren sohbetinin gerekçesi olarak, daha çok orta yaş ve üstü kişilerin katıldığı, gelenekselliği fazla gözetmeyen ve nispeten daha serbest bir meclis oluşturma fikrinden yola çıkılmasının yanı sıra, müzik ile raks icralarını gerçekleştirebilecek yarenlerin yeterli sayıda bulunmaması gösterilmiştir. Aslında ilahileri söyleyenlerin veya diğer bazı katılımcıların istedikleri takdirde vokal olarak bazı türküleri de icra edebilmeleri mümkün olduğu halde bunun yapılmaması, muhtemelen, yaren geleneğinde türkülerin mutlaka çalgı eşliğinde icra edilmesinden ve çalgısız icranın gereken etkiyi oluşturmayacağı veya anlamsız olabileceği düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Geleneksel şekliyle müziğin ve raksın yer almadığı bu toplantıda, diğer sohbet bileşenleri büyük oranda mevcut olmasına rağmen, bir yaren sohbeti havasının oluşmadığı kesin olarak söylenebilir. Öte yandan, bahsedilen sohbetteki yegâne eğlendirici öğe olarak yer alan orta oyunlarının ise bu amacı gerçekleştirmekte gayet yeterli olduğu görülmüştür. Temel 20 Yapraklı’daki meclise benzer bir yaşlılar sohbetinin geçmişte Şabanözü ilçesine bağlı Bakırlı köyünde mevcut olduğu ve bu sohbette müziksel bir faaliyet olarak sadece mevlit icra edildiğine dair kayıtlar vardır (Ünver, 2004). Fakat söz konusu mecliste orta oyunu oynandığına veya yaren sohbetini oluşturan diğer unsurların bulunduğuna dair herhangi bir bilgi olmadığından, Anadolu sohbet geleneklerinin bir örneğini teşkil etmekle birlikte, bu ve benzeri türden toplantıların yaren sohbeti olarak nitelendirilmesi doğru olmayabilir. 304 bileşenlerden bir kısmı tamamen terk edildiği halde diğerlerinin mevcudiyetine dayanarak ve geleneksel olmayan bazı uygulamaların da dahil edilmesine rağmen, toplantının bir yaren sohbeti olarak nitelenmeye ve algılanmaya devam etmesi ise dikkate değer bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır. Sonuç Bu makalede bahsedilen değişimlerin tümünün geleneğin devamlılığı bakımından olumsuzluk olarak nitelenip nitelenmeyeceği ve bununla ilgili olarak dernek, resmi kurum veya akademi üzerinden bir bilgilendirme çalışması yapılmasının gerekip gerekmediği ayrı bir değerlendirme konusudur. Zira değişim bu tür geleneklerin yapısında zaten mevcuttur. Ayrıca yukarıda “modernlik temelli değişim” olarak nitelendirilmiş olanların da doğal değişimin bir parçası olarak görülmesi ve yaşamakta olan bir geleneğe müdahale edilmemesi gerektiği de savunulabilir. İnsanların kendi aralarındaki etkinliklerin içeriğine müdahil olmak tabi ki söz konusu olamaz. Bununla birlikte, Çankırı yaren sohbeti geleneğinin aslî unsurlarında ve temel dinamiklerindeki değişme veya kaybolma hakkında farkındalık oluşturulması ve en azından bundan sonraki süreçte geleneği özgün özellikleriyle sürdürmek isteyenlerin faaliyetlerine katkı sağlanması bilimsel ve kültürel bir gereklilik olarak gözükmektedir. Böyle bir amaçla yapılacak çalışmalarda şehir merkezi ile ilçe ve köylerdeki toplantıların farklı kıstaslarla ele alınması ve kendi bağlamlarından çıkarılmadan değerlendirilmesi de ayrıca önem arz etmektedir. Öte yandan, Anadolu’daki sohbet gelenekleri UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne dahil edilmiş bulunduğu için, bunların korunması ve yaşatılması hususları zaten Türkiye’nin resmî olarak üstlendiği bir sorumluluk haline gelmiştir. Çankırı yaren sohbeti geleneğinin bir bütün olarak temel özellikleri ile birlikte bugüne kadar ulaşabilmiş olması bile başlı başına Anadolu Türk kültürü açısından çok önemli bir değer olarak görülmelidir. Dolayısıyla, içeriğindeki uygulamaları ilgilendiren değişimlerin niteliği ve bunların geleneğin yaşatılması yönünden ne tür anlamlar içerdiği hususu inceleme ve tartışmalar yoluyla mutlaka ele alınmalıdır. 305 Kaynakça ABSARILIOĞLU, Ahmet (2007), Gelenekten Evrensele Yâran, Çankırı: Çankırı Valiliği Kültür Yayınları. ATLI, Sagıp (2016), Türkiye'deki Geleneksel Sohbet Toplantıları Üzerine Bir İnceleme, Doktora Tezi, Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye. AYHAN, Bahattin (2008), Çankırı: Tarih-Kültür-Turizm Yazı Dizisi 1, İstanbul: Çanfed Yayınları. ÇAĞATAY, Neşet (1997), Bir Türk Kurumu Olan Ahilik, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. ÇAYIR, Kadir (2011), “Çankırı Yaran Meclisinde Bağlamanın Rolü”, Çankırı Karatekin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2/2, s.79- 92. EKİM, Gökhan (2009), Çankırı Yâran Geleneğinin Tarihî Kültürel Kökenleri ve Müzik Uygulamaları, Doktora Tezi, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye. EROĞLU, Erol, KÖKTAN, Yavuz (2015), “Ahilik Kültürü ve Geleneksel Sohbet Toplantıları”, Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 5, s.339-348. NETTL, Bruno (2005), The Study of Ethnomusicology: Thirty-one Issues and Concepts, Urbana and Chicago: University of Illinois Press. ÖCAL, Mehmet (2000), “Halk Müziğimizde Toplu Çalma-Söyleme Geleneği 1”, Folklor/Edebiyat, 21, s.207-24. ÖCAL, Mehmet (2013), “Türk Halk Müziğimizde Toplu Çalma Söyleme Geleneği”, Folklor/Edebiyat, 75, s.129-158. ÖZKAN, Orhan (2000), Çankırı Yaran Meclisi, Çankırı: Çankırı Belediyesi Kültür Yayınları. SOFTA, Sadık (2009), “Tarihi Yansımalarıyla Yâran Meclisi ve Ahilik (Eleştirel Bir Yaklaşım)”, Çankırı Araştırmaları Dergisi, 4, s.117- 142. TEZCAN, Mahmut (1989), Sosyal Değişme Sürecinde Çankırı Yârân Sohbetleri: Kültürel Antropolojik Yaklaşım, Ankara: Kültür Bakanlığı Milli Folklor Araştırma Dairesi Yayınları. USLU, Necati Asım (2004), “Çankırı Yâran Sohbetleri ve Oğuz Töresi”, Yâran Kültürü ve Çankırı, s.179-204, Çankırı: Çankırı Valiliği. 306 UYGUR, Tahsin Nahit (2002), Çankırı Halk Edebiyatı, Ankara: Okuyan Adam Yayınları. ÜÇOK, Hacışeyhoğlu Hasan (2002), Çankırı Tarih ve Halkiyatı, Ankara: Okuyan Adam Yayınları. ÜNVER, Mustafa (2004), “Çankırı Yâran Odalarına Bir Örnek: Bakırlı Köyü Yâran Odaları ve Fonksiyonları”, Yâran Kültürü ve Çankırı, s.43-59, Çankırı: Çankırı Valiliği. YÖNETKEN, Halil Bedi (1966), Derleme Notları 1, İstanbul: Orkestra Yayınları. 307 YÂR, YÂRAN, AHİ SÖZCÜKLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE BU Download 0.85 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling