Anadolu Sohbet Gelenekleri ve Yaren Bildiriler


Download 0.85 Mb.
Pdf ko'rish
bet27/32
Sana03.08.2017
Hajmi0.85 Mb.
#12601
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   32

Değişen Müzik Unsurları 
Temel öğeleri ve düzenini bugüne kadar büyük ölçüde muhafaza 
etmiş  olduğunu  söyleyebileceğimiz  bu  toplantılarda,  yirminci  yüzyıl 
başlarındaki uygulamalar ile karşılaştırıldığında zaman içerisinde müzik 
unsurlarında  çeşitli 
değişikliklerin  meydana 
gelmiş 
olduğu 
anlaşılmaktadır.
13
  Bu  değişiklikleri  ana  hatları  itibariyle  aşağıdaki 
şekilde gösterebiliriz: 
Peşrev: Sohbetin ilk müzik faaliyeti ve bir tür açılış sembolü olma 
özelliğini sürdürmesine rağmen, çok daha kısa bir süreyle çalınmakta ve 
“akşam oldu faslı”ndan sonra bir kez daha icra edilebilmektedir. 
“Akşam oldu faslı” (akşam havaları): Halen sohbetteki ilk ve temel 
fasıl  olsa  da  eskiden  icra  edilen  eserlerin  sadece  bir  kısmı  yer 
almaktadır. Önceleri misafirler bu fasıl esnasında sohbet mekanına dahil 
olmakta iken, bugün genellikle fasıldan sonra içeri girmektedir.  
Diğer  fasıllar:  Farklı  makamlarda  olan  ve  gazel,  divan,  koşma, 
kalenderi,  müstezat,  gevheri  gibi  formlarda  eserleri  içeren  bu  fasıllar 
artık icra edilmemektedir. 
Raks  türküleri:  Sadece  bir  kısmı  eskiden  icra  edilen  eserlerden 
oluşmakta ve bağlama dışındaki çalgılar da icraya katılmaktadır. Ayrıca 
yarenlerin hepsi değil, sadece bir kısmı raks etmektedir. 
“Hüzünlü”  türküler  (oturak  havaları):  Çoğunlukla  benzeri 
duyguları yansıtan sözlere sahip başka eserler okunmaktadır. 
                                                           
13
 Karşılaştırma için, 2014-2016 yıllarında gerçekleştirilen gözlemlerin yanı sıra Tezcan 
(1989:  57-61),  Özkan  (2000),  Absarılıoğlu  (2007:  7-54),  Ayhan  (2008:  239-253)  ve 
Ekim’in (2009) yakın dönem sohbetleri hakkında bilgi veren eserlerine başvurulmuştur. 

299
 
 
Nağmeli maniler: Artık söylenmemektedir. 
“Arap  verme”  merasimi:  Ritüelin  konusunu  işleyen  belirli 
türkülerden bugün sadece bir kısmı bilinmektedir. 
“Cezayir  marşı”:  Eskiden  sadece  hatırlı  misafirlerin  sohbetten 
ayrılışı  esnasında
14
  ve  ayrıca  yılın  son  toplantısının  bitiminde  çalınıp 
söylenen ve sohbet mevsiminin sona erişindeki üzüntüyü de simgeleyen 
bu  eser,  günümüzde  tüm  misafirlerin  uğurlanması  sırasında  ve  meclis 
bitiminde olmak üzere her sohbette icra edilmektedir. 
Çalgılar:  Bağlama,  klavye
15
  ve  darbuka  dışında  çalgı  kullanımı 
nadir  olarak  görülmektedir.  Eğer  mevcutsa,  zilli  maşa  ve  kaşık  da 
genellikle yarenlerce değil müzisyenler tarafından çalınmaktadır. 
Sözlü  eserlerin  icrası:  Eski  sohbetlerde  türkülerin  söylenmesi 
yarenlerden 
kabiliyetli 
olan 
küçük 
bir 
grup 
tarafından 
gerçekleştirilmekte  iken,  bugün  tüm  yarenler  ve  ayrıca  misafirler  de 
icraya katılmaktadır.
16
 
 
Değerlendirme 
Yukarıda  bahsedilen  farklılıkları  nitelikleri  itibariyle  iki  grupta 
toplayabiliriz.  Birinci  gruptakiler,  birçok  eserin  unutulmuş  veya  icra 
edilmiyor  olmasının  yanı  sıra  yenilerinin  de  sohbete  dahil  edilmesi 
şeklinde  tezahür  eden  ve  aslî  unsurları  da  ilgilendiren  farklılıklardır. 
Diğer gruptakiler ise, çalgı kullanımı konusundaki değişimler gibi müzik 
icrası  ile  bağlantılı  uygulamalar  ve  tercihlerle  ilgilidir.  Geleneğin 
sürdürülmesi bağlamında ilk gruptaki farklılıkların daha önemli olduğu 
söylenebilir.  Geçtiğimiz  yüzyıl  başlarındaki  sohbetlerde  okunan  ve 
belirli  tarihsel  olayları  veya  dönemleri  konu  edinen  türkü  sözleri  göz 
önünde  bulundurulduğunda,  sohbet  repertuarının  her  zaman  için 
değişime açık olduğu anlaşılmaktadır. Zira bu  tür eserlerde bahsedilen 
olayların  gerçekleştiği  tarih  bellidir,  dolayısıyla  bunların  o  dönemde 
veya  sonrasında  bestelenerek  repertuara  dahil  edildiği  ortadadır. 
                                                           
14
  Bazı  köy  sohbetlerinde  misafir  uğurlama  sırasında  ritüelin  bağlamına  uygun  başka 
eserlerin aynı işlevle icra edildiği görülmüştür (bkz. Ünver, 2004). 
15
  Elektronik  klavye,  farklı  sohbet  gruplarının  yalnızca  bazılarının  meclislerinde  yer 
almaktadır. 
16
 Esas olarak şehir merkezindeki sohbetlerdeki değişimle ilgili tüm bu hususlara ilave 
olarak, ilçe ve köylerin önemli kısmında güncel ve popüler müziğe ait çeşitli türlerden 
eserlerin  bugünkü  sohbet  repertuarının  çoğunluğunu  oluşturduğunu  da  belirtmek 
gerekir.
 
Hatta Ekim (2009: 171) tarafından merkezdeki sohbetler ile diğerleri arasındaki 
farklılıkların en kayda değeri olarak müzik uygulamaları gösterilmiştir. 

300
 
 
Bununla  birlikte,  eskiden  bugünküne  nazaran  çok  daha  geniş  bir 
repertuarın  söz  konusu  olduğu  da  gayet  açıktır.  Aynı  şekilde,  müziğin 
sohbetteki  ağırlığının  geçmişte  daha  da  fazla  olduğunu  söyleyebiliriz. 
Öte  yandan,  köylerdeki  sohbetlerde  icra  edilen  eserlerin  önceki 
dönemlerde  de  şehir  merkezindekilerden  doğal  olarak  farklılık 
göstermiş  olması  kuvvetle  muhtemeldir,  fakat  bunların  bugün  olduğu 
gibi  yerel  halk  müziği  repertuarı  dışındaki  eserlerden  oluşması  pek 
mümkün  gözükmemektedir.  Raks  unsurundaki  gerilemenin  nitelik  ve 
niceliği  hakkındaki  bilgilerimiz  müziktekilere  nazaran  çok  daha  sınırlı 
olmakla  birlikte,  raks  türkülerinden  bir  kısmının  unutulduğu  ve 
yarenlerin  hepsinin  raks  etmeyi  bilmediği  düşünülürse,  bu  konuda  da 
önceki  dönemlere  göre  çeşitliliğin  daha  az  olduğu  rahatlıkla  tahmin 
edilebilir. 
Çankırı  yaren  sohbeti  ile  ilgili  olarak  bahsi  geçen  bütün  bu 
değişimler  gelenek  yaşamakta  iken  gerçekleşmiştir.  Dolayısıyla 
repertuardaki  azalma  da  gelenek  terk  edilmediği  halde  meydana 
gelmiştir  ve  eserlerin  unutulması  ile  doğrudan  ilişkilidir.  Bununla 
birlikte, unutulma süreci bilinçli bir tercih olmayıp sohbetin ve içerdiği 
uygulamaların karşı karşıya kaldığı nisbî statü kaybının bir sonucudur. 
Yirminci  yüzyıl  başlarındaki  bilgileri  edindiğimiz  kaynaklarda 
sohbetlerin  o  dönemde  dahi  eskisi  gibi  rağbet  görmediği  ve  önceki 
görkeminden uzak olduğu vurgulanmaktadır (Uygur, 2002: 27). Sonraki 
dönemlerde  ise,  usta  müzisyenlerin  vefatı  ile  birlikte  birçok  eserin 
unutulmuş  olması  (Özkan,  2000:  22),  eser  aktarımındaki  süreklilik  ve 
yeni  müzisyenlerin  icra  kabiliyeti  gibi  konularda  sorunların  mevcut 
olduğunu  açıkça  göstermektedir.  Fakat  bunu  sadece  yaren  sohbeti 
geleneğini ilgilendiren bir durum olarak değil, şehrin müzik hayatındaki 
fakirleşmenin bir yansıması olarak değerlendirmek gerekir. Öte yandan, 
eski  sohbetlerin  çok  daha  sistematik  bir  kurguya  sahip  olduğu  da 
anlaşılmaktadır.  Bunun  sonucu  olarak  da  müzik  icrasını  ilgilendiren 
yetkinlik,  düzen,  yöntem  ve  görev  dağılımı  gibi  hususlar  çok  daha 
ciddiye  alınıp  katı  bir  şekilde  de  uygulanmaktaydı.  Yakın  dönemde 
gerçekleşen  tedricî  gevşemenin  ise  repertuarı  oldukça  olumsuz 
etkilediği  ve  bu  değişimin  çoğunlukla  unutulma  ile  eş  anlamlı  olduğu 
görülmektedir.  Ayrıca,  daha  önce  bahsedilen  müzikle  bağlantılı 
uygulama  ve  tercihlerdeki  farklılıkların  sebebi  de  yine  söz  konusu 
sistematik kurgudaki bozulmadır. 
Bir  müzik  geleneğinde  değişim  süreci  farklı  etmenler  arasındaki 
dengelere  bağlıdır  ve  bazı  unsurlar  sürekli  değişkenlik  gösterirken, 
bazıları ise değişmez (Nettl, 2005: 289). Yaren sohbeti geleneği ile ilgili 

301
 
 
söz  konusu  süreçte  de  değişen  unsurlar  kadar  değişmeyen  unsurların 
olduğu  bir  gerçektir.  Her  şeyden  önce  müziğin  sohbetteki  rolü  aynı 
kalmıştır ve repertuardaki tek değişiklik de icra edilen eser sayısındaki 
azalma değildir. Peşrevin açılış sembolü olma özelliğinin sürdürülmesi, 
“Cezayir marşı”nın misafir uğurlama ve vedalaşma amacıyla  halen icra 
edilmesi,  eskiden  okunan  “hüzünlü”  türküler  unutulduğu  halde 
sohbetteki  bu  uygulamanın  yeni  “hüzünlü”  eserlerle  (oturak  havaları) 
devam ettirilmesi ve raksa eşlik etmesi amacıyla yeni raks türkülerinin 
repertuara  dahil  edilmesi  sohbet  müziğinin  aslî  unsurlarındaki 
devamlılığın  örnekleridir.  Öte  yandan,  söz  konusu  yeni  oturak 
havalarından bir kısmının “Türk sanat müziği” olarak adlandırılan türe 
ait eserlerden seçilmesi ve ayrıca yeni raks türkülerinin zeybek figürleri 
ile oynanan rakslara eşlik edenlerden ziyade serbest figürlü rakslar için 
icra  edilen  türküler  olması  dikkat  çekicidir  (Ekim,  2009:  193-194). 
Repertuar  gibi,  sohbetteki  çalgıların  da  döneme  göre  değişiklik 
gösterdiği  anlaşılmakla  birlikte,  bağlamanın  temel  ve  değişmez  çalgı 
olma özelliği sürmüş
17
, “arap verme” merasiminde sembol olarak def ve 
zilli maşa kullanılmaya ve merasime ilişkin belirli türkülerden bir kısmı 
icra edilmeye devam etmiştir. Tüm bu örnekler, geleneğin sürdürülmesi 
bakımından  kendisine  temsil  niteliği  atfedilmiş  olduğu  anlaşılan  kimi 
unsurlarda  bilinçli  tercihlerin  devreye  sokularak  bunların  diğer 
unsurlara  nazaran  değişme  ve  unutulma  ile  daha  az  muhatap  olmuş 
olduklarını  ve  sürekliliğin  bu  şekilde  temin  edildiğini,  ayrıca  bazı 
uygulamaların da ritüel olma vasıfları sayesinde değişime büyük oranda 
kapalı kaldıklarını açıkça göstermektedir. 
Yaren  sohbetindeki  müzik  unsurlarının  değişimini  onları 
oluşturan sebepler açısından da ikiye ayırmak mümkündür. Bunlardan 
bir  tanesi,  geleneğin  kendi  bünyesinde  barındırdığı  bir  özellik 
olmasından  dolayı  geçmişte  de  her  zaman  mevcut  olmuş  olan  doğal 
değişim, diğeri de yirminci yüzyıl ortalarında ortaya çıkıp bugüne kadar 
devam  eden  modernlik  temelli  değişimdir.  Repertuarın  değişmesi  bir 
doğal  değişim  örneği  olmakla  birlikte,  birçok  eserin  kısa  sürede 
tamamen unutulması ve gelenekselin dışındaki farklı türlerden eserlerin 
repertuara  dahil  olması  ise  modernlik  temelli  değişimin  örnekleridir. 
Modernlik  temelli  değişim  aynı  zamanda  insanların  geleneksel 
kültürden daha geniş anlamdaki kopuşlarının bir yansıması olup medya 
                                                           
17
  Bugün  sohbetlerde  kullanılan  bağlama  ailesi  üyesi,  ‘tanbura’  olarak  da  bilinen  en 
yaygın  varyantın  1950’li  yıllardan  sonra  nispeten  değiştirilen  ve  ülke  çapında 
standartlaştırılan  şeklidir  (bkz.  Ekim,  2009:  196).  Bağlamanın  yaren  sohbetindeki 
konumu hakkında bir değerlendirme için bkz. Çayır (2011). 

302
 
 
ve  teknoloji  gibi  etmenler  ile  de  bağlantılıdır.  Ayrıca söz  konusu  yakın 
dönemde,  sohbet  toplantılarını  sürdürmek  üzere  çeşitli  derneklerin 
ortaya çıkışı ve resmî kurumların müdahil oluşu gibi süreçte pay sahibi 
olan  gelişmeler  de  yaşanmıştır.  Günümüzde  şehir  merkezindeki 
sohbetlerin ilçe ve köylerdekinden hem geleneksellik açısından hem de 
repertuarın  yerelliği  bağlamında  olumlu  bir  farklılık  göstermesi,  bu 
dernekleşme  ve  resmileşme  sürecinin  önemli  bir  katkısı  olarak 
görülebilir. Bununla birlikte, söz konusu gelişmelerin ve müdahalelerin 
geleneğin  gerektiği  gibi  yaşatılması  hususunu  olumsuz  yönde etkileme 
riskini de beraberinde taşıdığı bir gerçektir. 
Yukarıda tartışılan müzik unsurlarındaki değişim daha çok Çankırı 
merkezdeki  sohbet  geleneği  ile  ilgili  olsa  da,  şehir  merkezi  dışında 
devam  ettirilen  sohbet  meclislerinde  de  dikkate  değer  yeni  tercih  ve 
uygulamaların  ortaya  çıkmaya  devam  ettiği  görülmektedir.  Merkeze 
yakın  bir  ilçe  olan  Yapraklı’daki  iki  ayrı  yaren  sohbetinden  verilecek 
olan  aşağıdaki  örnekler,  müzikteki  değişim  konusunun  çok  farklı 
dinamiklere  bağlı  olabileceğini  göstermesi  açısından  ilgi  çekicidir. 
Birinci örnek, ilçedeki sohbet geleneğinin günümüzdeki temsilcisi olarak 
görülen  sohbet  meclisinin  2014-2015  kış  mevsiminde  icra  edilen 
toplantılarındaki “akşam havaları” ile ilgilidir. Şehir merkezinde olduğu 
gibi  Yapraklı’daki  sohbet  geleneğine  göre  de  sohbetin  hemen  başında 
yer  alan  söz  konusu  müzik  etkinliğinde  icra  edilen  ilk  eser  “ah  yine 
akşam  oldu”  sözleriyle  başlayan  ve  sembolik  bir  hüviyet  taşıyan 
türküdür.  Bahsedilen  mevsimde  ise  bu  geleneksel  eser  yerine 
“Eldivan’ın  kirazı”  diye  bilinen  ve  yakın  zaman  önce  bestelenmiş  bir 
başka  eser  icra  edilmekteydi.
18
  Sohbet  meclisi  başağasına  göre  bunun 
sebebi  mevcut  sazendenin  söz  konusu  türküyü  hakkıyla  icra 
edememesidir.
19
  Bu  durum,  müzisyenlerin  yetenek  ve  becerilerindeki 
eksikliğin  repertuarda  değişikliğe,  hatta  sembolik  eserlerin  bile  terk 
edilmesine  yol  açabildiğini  kanıtlamaktadır.  Öte  yandan,  sembolik 
değeri  olan  söz  konusu  eserin  ve  konumunun  aslında  unutulmuş 
olmadığı  göz önünde  bulundurulursa,  icracının  değişmesi  veya  mevcut 
sazendenin kendini geliştirmesi sonucu türkünün yeniden icra edilmeye 
başlamasının  mümkün  olduğu  da  söylenebilir.  Bununla  birlikte,  adı 
                                                           
18
  TRT  repertuarında  anonim  olarak  geçen  bu  türkünün  derlendiği  kişi  olan  Ramazan 
Sarıca’nın  aynı  zamanda  eserin  bestecisi  olduğu  kendisi  tarafından  ifade  edilmiştir 
(Sözlü  görüşme  kaydı,  Şubat  2014,  Çankırı  Karatekin  Üniversitesi  Yaran  Kültürü 
Uygulama ve Araştırma Merkezi Arşivi). 
19
  İlgili  sohbet  mevsiminde  başağa  Ali  Avşar’dı.  Bu  sohbetteki  tek  sazende  klavyeden 
hazır  ritimlerin  çalınmasını  da  sağlayan  bir  bağlama  icracısı  olup,  diğer  bir  kişi  de 
eserleri seslendirmek suretiyle ona eşlik etmekteydi. 

303
 
 
geçen  türkünün  yerine  ikame  edilen  eserin  şehir  merkezinde 
sürdürülen  sohbet  meclislerinden  bir  tanesinde  de  aynı  amaçla  fakat 
herhangi  bir  gerekçe  olmadan,  sadece  beğeni  tercihi  sonucu  faslın  ilk 
eseri  olarak  sürekli  icra  edilir  hale  geldiği  de  görülmektedir.  Bu 
durumda,  beğeniye  dayalı  tercihlerin  gelenekselliğin  önüne  geçmesi 
neticesinde  de  uygulamaların  değişime  uğramasının  mümkün  olduğu 
rahatça anlaşılmaktadır. 
İkinci  örnek  ise,  şaşırtıcı  bir  şekilde  müziğin  neredeyse  hiç  yer 
almadığı  diğer  bir  sohbet  meclisine  aittir.  Geçmişte  Yapraklı’da  bir 
örneği  olduğuna  dair  hiçbir  bilgi  olmayan  ve  “ihtiyarlar  meclisi”  adı 
verilen  bu  sohbetin  2015-2016  mevsimindeki  toplantısında, 
Çankırı’daki tüm yaren geleneği içerisinde varlığı bilinen eski veya yeni 
müzik uygulamalarının hiçbirisi mevcut değildi. Dolayısıyla söz konusu 
mecliste  herhangi  bir  sazende  bulunmadığı  gibi,  raks  icrası  da 
görülmemekteydi.  Sohbetin  ortalarında  birkaç  ilahinin  bir  kısım 
katılımcı tarafından vokal olarak icra edilmesi, bu toplantıda bir müzik 
etkinliği  olarak  nitelendirilebilecek  tek  örnektir.  Bilinen  özellikleri  ile 
yaren geleneğinde dinî müziğin herhangi bir şekilde yer aldığına dair bir 
bilginin  bulunmaması
20
  ise  bahsedilen  meclisi  daha  da  ilginç 
kılmaktadır. Bu nitelikte bir yaren sohbetinin gerekçesi olarak, daha çok 
orta  yaş  ve  üstü  kişilerin  katıldığı,  gelenekselliği  fazla  gözetmeyen  ve 
nispeten daha serbest bir meclis oluşturma fikrinden yola çıkılmasının 
yanı sıra, müzik ile raks icralarını gerçekleştirebilecek yarenlerin yeterli 
sayıda bulunmaması gösterilmiştir. Aslında ilahileri söyleyenlerin veya 
diğer bazı katılımcıların istedikleri takdirde vokal olarak bazı türküleri 
de  icra  edebilmeleri  mümkün  olduğu  halde  bunun  yapılmaması, 
muhtemelen, yaren geleneğinde türkülerin  mutlaka çalgı eşliğinde icra 
edilmesinden  ve  çalgısız  icranın  gereken  etkiyi  oluşturmayacağı  veya 
anlamsız  olabileceği  düşüncesinden  kaynaklanmaktadır.  Geleneksel 
şekliyle  müziğin  ve  raksın  yer  almadığı  bu  toplantıda,  diğer  sohbet 
bileşenleri  büyük  oranda  mevcut  olmasına  rağmen,  bir  yaren  sohbeti 
havasının oluşmadığı kesin olarak söylenebilir. Öte yandan, bahsedilen 
sohbetteki yegâne eğlendirici öğe olarak yer alan orta oyunlarının ise bu 
amacı  gerçekleştirmekte  gayet  yeterli  olduğu  görülmüştür.  Temel 
                                                           
20
 Yapraklı’daki meclise benzer bir yaşlılar sohbetinin geçmişte Şabanözü ilçesine bağlı 
Bakırlı köyünde mevcut olduğu ve bu sohbette müziksel bir faaliyet olarak sadece mevlit 
icra edildiğine dair kayıtlar vardır (Ünver, 2004). Fakat söz konusu mecliste orta oyunu 
oynandığına  veya  yaren  sohbetini  oluşturan  diğer  unsurların  bulunduğuna  dair 
herhangi  bir  bilgi  olmadığından,  Anadolu  sohbet  geleneklerinin  bir  örneğini  teşkil 
etmekle birlikte, bu ve benzeri türden toplantıların yaren sohbeti olarak nitelendirilmesi 
doğru olmayabilir. 

304
 
 
bileşenlerden  bir  kısmı  tamamen  terk  edildiği  halde  diğerlerinin 
mevcudiyetine dayanarak ve geleneksel olmayan bazı uygulamaların da 
dahil  edilmesine  rağmen,  toplantının  bir  yaren  sohbeti  olarak 
nitelenmeye  ve  algılanmaya  devam  etmesi  ise  dikkate  değer  bir  husus 
olarak karşımıza çıkmaktadır. 
 
Sonuç 
Bu  makalede  bahsedilen  değişimlerin  tümünün  geleneğin 
devamlılığı bakımından olumsuzluk olarak nitelenip nitelenmeyeceği ve 
bununla ilgili olarak dernek, resmi kurum veya akademi üzerinden bir 
bilgilendirme  çalışması  yapılmasının  gerekip  gerekmediği  ayrı  bir 
değerlendirme  konusudur.  Zira  değişim  bu  tür  geleneklerin  yapısında 
zaten  mevcuttur.  Ayrıca  yukarıda  “modernlik  temelli  değişim”  olarak 
nitelendirilmiş olanların da doğal değişimin bir parçası olarak görülmesi 
ve  yaşamakta  olan  bir  geleneğe  müdahale  edilmemesi  gerektiği  de 
savunulabilir.  İnsanların  kendi  aralarındaki  etkinliklerin  içeriğine 
müdahil  olmak  tabi  ki  söz  konusu  olamaz.  Bununla  birlikte,  Çankırı 
yaren  sohbeti  geleneğinin  aslî  unsurlarında  ve  temel  dinamiklerindeki 
değişme  veya  kaybolma  hakkında  farkındalık  oluşturulması  ve  en 
azından  bundan  sonraki  süreçte  geleneği  özgün  özellikleriyle 
sürdürmek  isteyenlerin  faaliyetlerine  katkı  sağlanması  bilimsel  ve 
kültürel bir gereklilik olarak gözükmektedir. Böyle bir amaçla yapılacak 
çalışmalarda  şehir  merkezi  ile  ilçe  ve  köylerdeki  toplantıların  farklı 
kıstaslarla  ele  alınması  ve  kendi  bağlamlarından  çıkarılmadan 
değerlendirilmesi  de  ayrıca  önem  arz  etmektedir.  Öte  yandan, 
Anadolu’daki  sohbet  gelenekleri  UNESCO  İnsanlığın  Somut  Olmayan 
Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne dahil edilmiş bulunduğu için, bunların 
korunması  ve  yaşatılması  hususları  zaten  Türkiye’nin  resmî  olarak 
üstlendiği  bir  sorumluluk  haline  gelmiştir.  Çankırı  yaren  sohbeti 
geleneğinin bir bütün olarak temel özellikleri ile birlikte bugüne kadar 
ulaşabilmiş olması bile başlı başına Anadolu Türk kültürü açısından çok 
önemli  bir  değer  olarak  görülmelidir.  Dolayısıyla,  içeriğindeki 
uygulamaları  ilgilendiren  değişimlerin  niteliği  ve  bunların  geleneğin 
yaşatılması  yönünden  ne  tür  anlamlar  içerdiği  hususu  inceleme  ve 
tartışmalar yoluyla mutlaka ele alınmalıdır. 
 
 
 

305
 
 
Kaynakça 
ABSARILIOĞLU,  Ahmet  (2007),  Gelenekten  Evrensele  Yâran
Çankırı: Çankırı Valiliği Kültür Yayınları. 
ATLI,  Sagıp  (2016),  Türkiye'deki  Geleneksel  Sohbet  Toplantıları 
Üzerine  Bir  İnceleme,  Doktora  Tezi,  Celal  Bayar  Üniversitesi  Sosyal 
Bilimler Enstitüsü, Türkiye. 
AYHAN, Bahattin (2008),  Çankırı:  Tarih-Kültür-Turizm Yazı Dizisi 
1, İstanbul: Çanfed Yayınları. 
ÇAĞATAY,  Neşet  (1997),  Bir  Türk  Kurumu  Olan  Ahilik,  Ankara: 
Türk Tarih Kurumu Yayınları. 
ÇAYIR, Kadir (2011), “Çankırı Yaran Meclisinde Bağlamanın Rolü”, 
Çankırı Karatekin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2/2, s.79-
92. 
EKİM,  Gökhan  (2009),  Çankırı  Yâran  Geleneğinin  Tarihî  Kültürel 
Kökenleri ve Müzik Uygulamaları, Doktora Tezi, Ege Üniversitesi Sosyal 
Bilimler Enstitüsü, Türkiye. 
EROĞLU,  Erol,  KÖKTAN,  Yavuz  (2015),  “Ahilik  Kültürü  ve 
Geleneksel  Sohbet  Toplantıları”,  Türk  &  İslam  Dünyası  Sosyal 
Araştırmalar Dergisi, 5, s.339-348. 
NETTL,  Bruno  (2005),  The  Study  of  Ethnomusicology:  Thirty-one 
Issues and Concepts, Urbana and Chicago: University of Illinois Press. 
ÖCAL, Mehmet (2000),  “Halk  Müziğimizde  Toplu  Çalma-Söyleme 
Geleneği 1”, Folklor/Edebiyat, 21, s.207-24. 
ÖCAL, Mehmet (2013),  “Türk  Halk  Müziğimizde  Toplu  Çalma 
Söyleme Geleneği”, Folklor/Edebiyat, 75, s.129-158. 
ÖZKAN,  Orhan  (2000),  Çankırı  Yaran  Meclisi,  Çankırı:  Çankırı 
Belediyesi Kültür Yayınları. 
SOFTA,  Sadık  (2009),  “Tarihi  Yansımalarıyla  Yâran  Meclisi  ve 
Ahilik  (Eleştirel  Bir  Yaklaşım)”,  Çankırı  Araştırmaları  Dergisi,  4,  s.117- 
142. 
TEZCAN, Mahmut (1989), Sosyal Değişme Sürecinde Çankırı Yârân 
Sohbetleri: Kültürel Antropolojik Yaklaşım, Ankara: Kültür Bakanlığı Milli 
Folklor Araştırma Dairesi Yayınları. 
USLU,  Necati  Asım  (2004),  “Çankırı  Yâran  Sohbetleri  ve  Oğuz 
Töresi”, Yâran Kültürü ve Çankırı, s.179-204, Çankırı: Çankırı Valiliği. 

306
 
 
UYGUR,  Tahsin  Nahit  (2002),  Çankırı  Halk  Edebiyatı,  Ankara: 
Okuyan Adam Yayınları.  
ÜÇOK,  Hacışeyhoğlu  Hasan  (2002),  Çankırı  Tarih  ve  Halkiyatı
Ankara: Okuyan Adam Yayınları. 
ÜNVER,  Mustafa  (2004),  “Çankırı  Yâran  Odalarına  Bir  Örnek: 
Bakırlı Köyü Yâran Odaları ve Fonksiyonları”, Yâran Kültürü ve Çankırı
s.43-59, Çankırı: Çankırı Valiliği. 
YÖNETKEN,  Halil  Bedi  (1966),  Derleme  Notları  1,  İstanbul: 
Orkestra Yayınları. 
 

307
 
 
YÂR, YÂRAN, AHİ SÖZCÜKLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE BU 
Download 0.85 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   32




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling