Anadolu Sohbet Gelenekleri ve Yaren Bildiriler


Download 0.85 Mb.
Pdf ko'rish
bet29/32
Sana03.08.2017
Hajmi0.85 Mb.
#12601
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   32

 
 
                                                           
3
  Zıbkın;  içerisi  pamuklu  yol  yol  dikilmiş,  Tokat  alacasından  yapılır  bir  nevi  mintandır 
(Hacışeyhoğlu, 1932: 39).
 

318
 
 
2. Çankırı Yâran Kültürü 
Belirli  yaş  ve  meslek  grubundan  arkadaşlar  bir  araya  gelerek  o 
sene  yenecek  yâran  için  sözleşirler  ve  25  kişi  tamamlandığında  bir 
büyük başağa, bir küçük başağa ve bir yâran reisi seçilir. Yârana gönül 
vermiş  ancak  ocak  yakmaya  maddi  imkânı  sınırlı,  becerikli  ve  çevik 
birini  yâran  çavuşu  seçerler,  böylece  yâran  teşekkül  etmiş  olur. 
Sazendeler  yâran  değildir,  kendilerine  ayrılan  şahnişin  bölümünde 
otururlar, oyunlara katılmaz, muhakeme sırasında odada bulunamazlar 
(Absarılıoğlu, 2007: 7).  
Yâran  sohbetlerinde  kullanılan  bir  takım  yâran  giyiminde;  üst 
giyim  olarak  renkli  gömlek  üzerine  cepken,  fes  üzerine  bağlanan  ipek 
poşu  (boyuna  veya  başa  bağlandığı  da  görülür),  alt  giyimde  zıvga 
üzerine şal kuşak, köstek veya kama, el örgüsü yün çorap, yemeni veya 
çizme  bulunmaktadır.  Gömlek  çeşitli  kumaşlardan  dikilebildiği  gibi 
genellikle kutnu  ve altıparmak kumaşından dikilmektedir. Yeşil,  beyaz, 
kırmızı ve siyah yollu desenli ipek pamuk karışımı bir kumaştır. Gömlek 
düz  yakalı  ve  uzun  kolludur.  Cepken  zamanımızın  ceketi  yerine  giyilen 
bir giysinin genel adıdır, bele kadar iner, çuhadan dikilir ve işlemelidir. 
Körüklü zıvga koton, kadife, yünlü veya çuha kumaşlardan yapılır, ayak 
bileklerine kadar uzun, ağı bol, içi astarlı ve yanları işlemelidir. Zıvganın 
üzerine Tosya’da dokunan şal kuşak veya Trabulus şalı sarılır, ince-uzun 
bir şaldır. Fes, bordo çuha kumaştan yapılan bir çeşit başlıktır. Üzerine 
ipek poşu bağlanır. İlk kez Fas kentinde yapılmış, kesik koni biçiminde 
kırmızı  çuhadan,  tepesinin  ortasından  püskül  sarkan  başlıktır  (Osman 
Hamdi Bey, 1999: 18). İpek poşu, ipek kumaştan çeşitli renklerde, fesin 
üzerine sarılan veya boyuna fular olarak takılan, kenarları püsküllü kare 
şeklinde  bir  aksesuardır.  Çorap;  boyu  diz  altına  kadar,  yün  veya  tiftik 
iplikten, beş şiş ile elde örülür, krem rengidir. Yörede çorap örücülüğü 
çok  yaygındır.  Yemeni;  tabanı  köseleden  ve  burnu  düz  ayakkabıdır. 
Şemseddin Sami’ye göre “alt tabakanın giydiği kısa kenarlı, kırmızı sarı 
veya  siyah  renkte  sahtiyandan  (sepilenerek  boyanmış  ve  cilalanmış 
deri) yapılan kaba papuç”tur (Osman Hamdi Bey, 1999: 21). Yâranların 
olmazsa olmaz aksesuarları zincirli köstek saatleridir.  
Belirli  kurallara  göre  sırayla  yapılan;  içeri  girme,  selamlaşma, 
oturma  düzenleri,  misafirlerin  ocağa  alınması,  kahve  ve  yemek  ikramı, 
oyunlar, Cezayir havası eşliğinde misafirlerin ocaktan uğurlanması, Arap 
verme  gibi  tüm  ritüeller  hiyerarşik  bir  düzende  yaran  evinde 
gerçekleştirilir.  Yâran  evi  sohbetin  son  gecesi  olan  büyük  başağanın 
ocağında gösterişli olmak zorundadır. Büyük başağa evin içini, alt ve üst 
katını, yağlık, bindallı, uçkur, bohça, halı gibi süslemelerle öyle süsler ki 

319
 
 
duvarlarda ve tavanda boş yer kalmaz. Ayrıca evin avlusuna dış kapıya 
kadar  halılar  serdirir,  ağaçlara  renkli  fenerler,  lüks  lambaları  astırır 
(Uslu, 2004: 199).  
Yâran evi: Çankırı “yâran evi” bu kültüre verilen önem ve değerin 
başlıca göstergesidir. 2001 yılında Çankırı Valiliği tarafından yenilenen 
evin  mülkiyeti  Kültür  ve  Turizm  Bakanlığı’na  aittir.  Yâran  evi  tarihi 
kentsel  doku  içinde  örneklerine  sıkça  rastladığımız,  geleneksel  Türk 
sivil  mimarisi  özelliklerinin  yanı  sıra,  kendine  özgü  bölgesel  mimari 
özelliklerini  taşıyan  sade  ve  işlevsel,  mütevazı  bir  Çankırı  evidir. 
Doğadan elde edilen toprak, ahşap ve taş gibi doğal malzemelerle, ahşap 
çatkı arası kerpiç dolgu olarak yapılmıştır. Ahşap çatının üzeri alaturka 
oluklu  kiremit  ile  örtülmüştür  (Çankırı  Kültür  Envanteri,  2014:  120). 
Pencere demirleri ve kapı tokmakları kendine özgüdür. Arsanın şekline 
göre  biçimlenen  bitişik  nizamdaki  ev  iki  katlıdır  ve  zemin  kat  genel 
hizmetler, üst kat yaşam alanı olarak planlanmıştır. Odaların bulunduğu 
üst kat zemin katın aksine cumbalarla dış dünyaya açılmaktadır.  
Yâran  evi  tefrişatı:  Günümüz  Çankırı  yâran  evinin  tefrişatı 
yapılmış  ve  her  sohbette  aynı  şekilde  kullanılmaktadır.  Döşeme  ve 
tavanı ahşap olan evin iç düzeni, Çankırı halkının ev düzeni özelliklerini 
göstermektedir.  Yâran  sohbetleri  alt  katta  yapılmakta  ve  tüm  odalar 
giriş  bölümüne  açılmaktadır.  Girişin  sağ  tarafında  misafirler  için  bir 
küçük  oda  ve  genel  hizmetler  için  bir  mutfak  bulunmakta,  sol  tarafta 
meclisin  kurulduğu  büyük  oda  yer  almaktadır.  Girişte  sağda  bir  aynalı 
ahşap  dolap,  solda  camlı  alan  içinde  alınan  ödüller  ve  duvarlarında 
çeşitli  yıllarda  çekilmiş  yâran  ekiplerinin  toplu  fotoğrafları 
bulunmaktadır. Mutfakta yörede  “tel dolabı” adı verilen eski  bir dolap, 
ahşap  kaşıklık,  ahşap  oymalı  mutfak  dolabı  ve  duvardaki  sergen  (raf) 
üzerinde eski bakır kaplar görülmektedir.  
Küçük odanın üç tarafı makat denilen tahta sedirle çevrilidir. Sedir 
üzerinde  arkaya  yaslanmak  için  dikdörtgen  yastıklar,  oturma  yerinde 
sedir örtüsü, kare yastıklar,  her iki penceredeki tül perdede el örgüsü 
dantel  uç  bulunmaktadır  (Fotoğraf  no:1).  Duvarları  el  örgüsü  yün 
çoraplar, bir adet dival işlemeli kese, eski ütü, terazi, saat, ahşap üzerine 
yakma  tekniği  ile  yazılmış  yâran  sloganları,  çerçeveli  fotoğraflar,  elek, 
sergen  üzerinde  bakır  kaplar,  geyik  boynuzu,  gaz  lambası  ile 
süslenmiştir.  Odanın  ortasında  eski  bir  ahşap  kapı  orta  sehpa  amaçlı 
kullanılmakta  ve  eski  sandık  üzerinde  etnografik  mutfak  eşyaları  ile 
gabara (ayakkabı) görülmektedir.  

320
 
 
Sohbetlerin  yapıldığı  büyük  dikdörtgen  odanın  pencereleri 
dışarısı görünmeyecek şekilde kapalı ve duvarları boşluk bırakılmadan 
halı ve kilimlerle kaplıdır. Meydan adı verilen, yarenlerin ve misafirlerin 
sohbet  ettiği  bu  ana  bölümün  kenarlarına  oturmak  için  sedirler 
yapılmıştır.  Sedirlerin  üzerinde  sedir  örtüleri  ve  dikdörtgen  halı 
yastıklar,  yastıkların  üzerinde  krem  renkli  pamuklu  kumaştan  yastık 
örtüsü bulunur. Baş ağaların oturduğu, meydan kapısının sol tarafındaki 
iki  ayrı  köşe,  Başağa  köşesi  hafif  yüksekçedir  (Fotoğraf  no:2).  Başağa 
köşelerinin  hemen  önünde  ocağı  temsilen  büyük  ayaklı  şamdanlar 
bulunmaktadır. Yerler el dokuma halı ve kilim ile kaplıdır. Duvarlardaki 
halı  ve  kilimlerin  üzerine  tutturulmuş  bohçalar,  kelebek  şeklinde 
bağlanmış  yağlıklar,  Atatürk  resmi,  Türk  bayrağı  ve  kumaş  üzerine 
işleme  ile  yazılmış  geleneğin  sloganı  sözlerle  oda  süslenmiştir. 
Dikdörtgen  sedir  örtüleri  süsleme  amacıyla  tavana  yakın  yere 
tutturulmuştur.   
Yâran  evinde  rastlanan  en  eski  örnek,  dival  işi  tekniğinde  el 
işlemeli  sedir  takımıdır.  Küçük  odada  bulunan  sedir  örtüsü,  sohbet 
odasında başağa köşelerindeki dört adet dikdörtgen yastık ve iki küçük 
kare yastıktan oluşan üçlü takımdır. Benzer üçlü takımlara ve kullanım 
şekline Çankırı halkı evinde sıkça rastlanmıştır (Karpuz vd., 2013: 128-
131). Sedir takımı bordo kadife kumaştan tüm yüzeyi altın renkli metal 
bükümlü ipek iplik ile işlemelidir. Sedir örtüsü 2.90 cm uzunluğunda, eni 
ise 40 cm işlemeli kısım, 14 cm pamuklu kumaş olmak üzere 54 cm’dir. 
“S” kıvrımlı dallardan oluşan kenar suyu süslemeyi çevreler, boşluklara 
yıldız  çiçekleri  serpilmiştir.  Arka  yüzü  pamuklu  bez  ile  astarlı  olduğu 
tespit  edilmiştir,  ancak  astarı  sökülmüştür.  Bir  uzun  kenarına  sedirin 
üzerine örtmek amacıyla, boydan boya pamuklu kumaş eklenmiş, diğer 
uzun kenarına süsleme ve kenar temizleme amacıyla saçaklı hazır harç 
dikilmiştir. Kare (39 cm x 39 cm) ve dikdörtgen yastıkların (en:34 cm, 
boy:80  cm,  yükseklik:10  cm)  arkası  astarlı  ve  içi  dolguludur.  Yâran 
evinde bulunan sedir örtüsüne benzer bir takım 948-22.03.92 envanter 
no ile Çankırı Müzesi’ne kayıtlıdır.  
Yâran  evi  tefrişatında  kullanılan  diğer  sedir  örtüleri,  kare 
yastıklar,  bohçalar  ve  yağlıklar;  bilgisayar  ortamında  işleme  tasarımı 
yapıldıktan  sonra  çok  başlı  sanayi  nakış  makinalarında  seri  olarak 
üretilmiştir.  Yeni  üretimlerde  işleme  tekniği  eski  örneklere 
benzetilmeye  çalışılmış,  dolgulu  sargı-sarma  tekniği  kullanılarak  siyah 
ve  bordo  kadife  kumaş  üzerine  işlenmiştir.  Burada  önemli  olan 
işlemelerin  elde  veya  makinede  işlenmiş  olması  değil,  bu  kültürün 
sürdürülmeye  çalışılmasıdır.  Dikkat  edilmesi  gereken  nokta,  işleme 

321
 
 
teknikleri  ve  süsleme  özelliklerinin  korunarak  gelecek  nesillere 
aktarılmasıdır. 
Kaynaklarda  yâran  evi  tefrişatında  “bindallı”  ile  süslendiği 
bilgisine rastlanmıştır (bkz. Uslu, 2004: 199). Aslında bindallı şenlik ve 
kına  gecesinde  kullanılan,  yüzeyi  tamamen  dival  işi  işlemeli  Osmanlı 
döneminde  gelinlik  olarak  kullanılan  geleneksel  kadın  giyimidir.  Bu 
nedenle yâran evinde kullanılmış olma ihtimali azdır. Burada “bindallı” 
olarak ifade edilen bilginin, bindallılar ile yâran evinde sergilenen bohça 
ve sedir takımlarında, aynı işleme tekniğinin kullanılmasından dolayı bu 
şekilde tanımlandığı kanaatindeyiz.  
 
3.  Çankırı  Yâran  Giyimleri  İşleme  ve  Dikme  İşini  Sürdüren 
Son Usta: Süleyman Doğar 
Çankırı  geleneksel  giyim  işlemeleri  konusunda  bilinen  tek  usta 
Süleyman  DOĞAR’ın  özgeçmişi  ve  yaptığı  çalışmalar  ile  ilgili  edinilen 
bilgiler aşağıdaki konu başlıkları çerçevesinde ele alınmıştır.  
20  Ekim  1943  yılında  Çankırı  Yapraklı  İlçesine  bağlı  Topuzsaray 
köyü doğumlu olan usta Süleyman DOĞAR ilkokul mezunudur. Evli ve üç 
çocuk  babası  olan  ustanın  ilk  mesleği  terziliktir.  Askerlik  dönüşü  bu 
mesleği  ustası  Hüseyin  ARICAN’dan  öğrenmiş  ve  1965  yılından  beri 
sürdürmüştür. 
Hüseyin 
ARICAN 
ise 
babasından 
(Rumeli 
göçmenlerinden  “Arıcı  Rüştü”  lakaplı  Rüştü  ARICAN)  öğrendiğini, 
babasının ise kimden öğrendiğini bilmediğini, annesinin ise babasından 
daha çok iyi bildiğini ifade etmiştir. Hüseyin Arıcan, mesleğini daha önce 
başka çıraklara öğretmeye çalıştığını (yaklaşık 15 kişi) ancak zor olması 
nedeniyle  kimsenin  öğrenmek  istemediğini,  yetenek  olması  gerektiğini 
belirtmiştir.  Süleyman  Doğar’ın  bu  mesleği  tam olarak  öğrenmesi  5  yıl 
sürmüştür. Geleneksel giyim kalıplarını ve işleme desenlerini, Çankırı’da 
sandıklardan çıkan eski cepken, bindallı, binlik, zıvga üzerinden çıkarıp 
bu  günlere  taşımıştır  (Şentürk,  2008:  458).  Hüseyin  Arıcan  kendi 
babasından  devraldığı  atölyeyi  olduğu  gibi  Süleyman  Doğar’a  teslim 
ettikten  sonra  bu  işi  bırakmıştır.  1979  yılında  Ankara  Devlet  Halk 
Dansları  Eğitimi  Merkezi  Müdürlüğü  bünyesinde  kostümcü  olarak  işe 
başlamış  ancak  ailevi  nedenlerden  dolayı  bir  süre  sonra  tekrar 
Çankırı’ya  dönmek  zorunda  kalmıştır.  Çankırı  yöresi  dahil  farklı 
yörelerin  geleneksel  giyimlerini  ve  işlemelerini;  Kültür  Bakanlığı, 
Ankara  Belediyesi,  Hoytur,  Çankırı  Belediyesi,  Yâran  ekipleri,  Ankara 
Halk Dansları Eğitimi Merkezi Müdürlüğü gibi çok sayıda resmi kurum 

322
 
 
adına  yapmıştır
4
.  Ankara’da  bulunan  özel  bir  şirket  aracılığı  ile  sipariş 
usulü çalışan usta, Çankırı’da da bilinen bir usta olduğundan özel sipariş 
üzerine  çok  sayıda  kaftan,  cepken,  binlik,  zıvga,  üçetek  dikimi  ve 
işlemesi  gerçekleştirmiştir.  Çankırı’dan  yurt  dışına  göç  etmiş  aileler 
tarafından da talep edilmiştir.  
Süleyman DOĞAR 1994 yılında Çankırı Halk Eğitim Merkezinde ve 
1995  yılında  Çankırı  Kız  Meslek  Lisesi  tarafından  usta  öğretici  olarak 
görevlendirilerek  mesleğin  devamını  sağlamak  amacıyla  açılan 
kurslarda  mesleğini  gelecek  kuşaklara  taşımaya  çalışmıştır.  Süleyman 
DOĞAR  çalışmalarına  Çankırı’da  az  da  olsa  halen  devam  etmektedir 
(Fotoğraf no:3). 
Atölye  çalışmaları:  Süleyman  Doğar  atölyesinde;  Çankırı  yöresi 
ve  farklı  yörelerin  çocuk,  kadın  ve  erkek  geleneksel  giyimlerinin 
işlemesi  ve  dikimi  yapılmaktadır.  Çankırı  yöresinde  başlıca  türler; 
kaftan takımı (üçetek, cepken ve şalvardan oluşur), sıkma,  işlik, binlik, 
bindallı,  fermane,    körüklü  zıvga,  kartal  kollu  cepken  ve  gömlekten 
oluşmaktadır.  İşlemeler  fermane,  bindallı,  binlik,  cepken  ve  zıvga 
üzerinde  yoğun  olarak  görülmekte,  üçetek  üzerinde  ise  astarlandıktan 
sonra  özellikle  oymalı  olanların  kenar  süslemelerinde  görülmektedir. 
Ayrıca bohça, yastık gibi ev eşyaları üzerine de işleme yapmaktadır.  
İşleme  ve  dikme  işinde  kullandığı  araç-gereçler:  Süleyman 
Doğar  ustanın  işleme  yaptığı  makina  yarım  devirli  ev  tipi  düz  dikiş 
makinesidir.  Baskı  ayağı  kendisi  tarafından  tasarlanmış  ve 
yaptırılmıştır. Tasarlanan baskı ayağı; sim-sırma-ibrişim veya kaytanın, 
baskı ayağı altına, sorunsuz ve düzgün gelmesini sağlamaktadır. Ayrıca 
makine  pedalının  üst  sağ  tarafında  baskı  ayağına  bağlı  bir  dizlik 
bulunmaktadır. Dizlik; işleme yaparken yuvarlak hatlı dönüşlerin daha 
düzgün  olmasını  sağlamak  amacıyla  kullanılmaktadır.  Yâran 
giyimlerinin  dikiminde  düz  dikiş  makinesi,  makas,  toplu  iğne,  dikiş 
iğnesi, ütü ve çeşitli kalıp cetvelleri kullanılan diğer araçlardır. Süleyman 
Doğar  tarafından  mukavvadan  hazırlanan  giyim  ve  desen  kalıpları 
kendine özgüdür. 
                                                           
4
 Folklorik Türk Kıyafetleri (Özel vd., 1992) adlı kataloğun  90-91. sayfalarında yer alan 
Çankırı yöresi kıyafetlerinin işleme ve dikimini Süleyman Doğar usta yapmıştır. Ayrıca 
katalogda  bulunan  Adıyaman,  Afyon,  Ankara,  Artvin,  Aydın,  Edirne,  Kars,  Gaziantep, 
Kırklareli  yöreleri de  usta  tarafından  yapılmış  ancak  katalogda  ismine  yer  verilmemiş, 
görevli bulunduğu kurum Kültür Bakanlığı Devlet Halk Dansları Topluluğu arşivi olarak 
yazılmıştır.
 

323
 
 
Giyim işleme ve dikiminde kullanılan gereçler pamuklu kadife ve 
çuha  kumaşlar,  astarlık  pamuklu  kumaşlar,  dikiş  iplikleri,  sim,  sırma, 
ibrişim,  kaytan,  çeşitli  boyutlarda  düğmeler,  kenar  temizlemede 
kullanılan  çeşitli  harçlar,  desen  kalıpları  hazırlamak  amacıyla  kalın 
kartonlar  (mukavva),  sabun  ve  çeşitli  kalemlerden  oluşmaktadır. 
İşlemeye  adını  veren  malzemeler  sim,  sırma,  ibrişim  ve  kaytan, 
işlemenin ana malzemeleridir. 2-3 mm genişliğinde yassı şeritler çeşitli 
renklerde  ve  kalınlıktadır.  Kaytan  kelime  olarak  Rumca  kökenli  olup, 
pamuk  veya  ipekten  sicim  anlamına  gelmektedir  (www.tdk.gov.tr). 
Kullanılan  kumaşlar  giyim  çeşidi  ve  cinsiyete  göre  değişiklik 
göstermektedir.  Kendi  ustası  zamanında  şayak  ve  çuha  kumaşlar 
üzerine işleme yapılırken günümüzde koton kadife, gabardin, mecidiye, 
kutnu  kumaşlar,  düz pamuklu  kumaşlar, saten ve süet kumaşlar tercih 
edilmektedir.  Özellikle  cepken  astarlamada  en  iyisi  olarak  terikoton 
kumaş, pamuklu saten; zıvga astarlamada ise kaput bezi ve otoman gibi 
pamuklu kumaşlar kullanılmaktadır.  
Kullandığı  kalıp-kesim  ve  dikme  teknikleri:  Kol  altı  ve  şalvar 
ağına  eklenen  parçalara  “conta”  adı  verilmektedir.  Giyim  kalıpları  ve 
desen  kalıpları  mukavvadan  hazırlanmıştır  (Fotoğraf  no:4)  ve  dikiş 
payları  içindedir.  İşleme  yapılacak  kumaşın  altına  tela  konulacak  ise 
biraz  daha  pay  verilerek  kesilmelidir,  çünkü  tela  ile  kumaşı  birbirine 
tutturma sırasında çekme yapabilir. Kumaşa tela ekleme ve kenarlarını 
temizleme  işlemine  “araçlama”  adı  verilmektedir.  Dikme  işlemi;  düz 
makine dikişi ile kumaşa uygun renkte iplik kullanılarak yapılır. Aşağıda 
yer  alan  mintan,  cepken  ve  zıvga  açıklamalarında;  bildiriye  konu  olan 
örnekler  tanımlanırken,  ustanın  her  zaman  kullandığı  dikim  teknikleri 
de genel olarak açıklanmıştır. 
Mintan-Gömlek: Kutnu dokumadan dikilen mintanda renk geçişleri 
desen  özelliği  oluşturmaktadır  (Fotoğraf  no:5).  Renk  geçişlerine 
bakılmaksızın kesim ve dikim yapılmıştır. Mintan; ön, arka, kol, yaka ve 
manşet  kalıplarından  oluşmaktadır  (Şekil  no:1).  Gömlek  bol  ve  düz 
kesim  olup  ince  pamuklu  kumaş  ile  astarlanmıştır.  Ön;  basit  kapama 
tekniğinde çalışılıp kapama malzemesi olarak ilik- düğme kullanılmıştır. 
Arka beden dikişsizdir. Kollar uzun ve bol kesimlidir. Kol ucuna dikişten 
açılan  yırtmaç  çalışılmış  olup  kendi  astarı  ile  temizlenmiştir.  Kol  ucu 
manşetlidir ve ilik- düğme ile kapama sağlanmıştır. 3cm genişliğinde dik 
yakalıdır. 
Omuzlar  birleştirilerek  çıma  (spor  dikişi)  çekilir.  Kol  evinin 
formuna  uygun  olarak  kol  bedene  takılır.  Kol  ucundan  10cm  –12cm 
yırtmaç  için  gerekli  mesafe  bırakılarak  kol  altı  ve  yan  kapama 

324
 
 
tamamlanır.  Aynı  şekilde  astar  hazırlanır.  Beden  ve  astar  yüz  yüze 
getirilip  ön  yaka  ucundan  başlanarak  ön  ve  etek  ucu  tamamen  astarla 
temizlenerek  çevrilir.  Yırtmaç  astarla  temizlenip  spor  dikiş  çekilerek 
tamamlanır.  Astarlanan  gömleğin  yaka  ve  manşetleri  takılıp  spor 
dikişleri  çekilir.  İlikleri  elde  veya  makinada  açılarak  düğmeleri  dikilen 
giysi tamamlanmış olur. 
Kartal Kollu Cepken: Kartal kanat kol, sadece omuzdan tutturulur, 
bu  durumda  kolların  görünümü  kuşkanadına  benzediği  için  bu  ismi 
almıştır.  İncelenen  Cepkende  lacivert  renkli  gabardin  kumaş 
kullanılmıştır. Kalıpları hazırlanan ön, arka ve kol parçaları kumaşa düz 
boy  ipliğine  dikkat  edilerek  yerleştirilir  ve  kesilir  (Şekil  no:2).  Ön 
ortasından  yaka  açıklığı  omuz  hattından  etek  ucuna  kadar  kavisli  ön 
ortası  etek ucu  daire  formludur.  Arka  beden  yan dikişlerde  ön  bedene 
doğru  dönmektedir.  Kol  evleri  derin  kesilmiş,  kol  omuz  başından  ön 
bedene  doğru  6cm,  arka  bedene  doğru  bedendeki  köşeli  kesimi 
tamamlayacak şekilde elde sıkı oyulgama dikişi ile tutturulmuştur.  
Kesilen  parçaların  öncelikle  işlemeleri  tamamlanır.  İşlemeleri 
tamamlanan ön bedenle astar parçası yüz yüze getirilerek yaka ucundan 
etek  ucu  yan  dikişine  kadar  ve  kol  evi makine  dikişi  çekilerek  çevrilir. 
Çıma  dikişi  yapılır.  İşlemesi  tamamlanan  arka  bedenle  ön  bedenin 
çevrilip  hazırlanmış  olan  parçaları  yüz  yüze  yerleştirilir.  Arka  beden 
astarlık  kumaşı,  yüzü  içte  kalacak  şekilde  bu  parçaların  üzerine  (ön 
beden  parçaları;  arka  beden  ve  astarlık  kumaşı  arasında  kalacak 
şekilde)  yerleştirilir.  Etek  ucu  arka  ortasından  bir  miktar  açıklık 
bırakılarak, bütün çevresi makine çekildikten sonra bırakılan açıklıktan 
içi  dışına  çevrilir.  Çevresinin  çıma  dikişleri  yapılarak  tamamlanır.  Kol 
arka kolda 20cm çevrilecek mesafe  bırakılarak astarlanır, çevrilir çıma 
dikişi  çekilerek  ayrı  bir  parça  olarak  tamamlanır.  Omuzlar  ve  yan 
dikişler  çekilir,  astar  temizlemesi  yapılır.  Çıma  dikişleri  çekilerek  kol 
bedene  oyulgama  dikişi  ile  tutturulur.  Kırmızı  pamuklu  kumaş  ile 
astarlanmıştır,  astar  kesiminde  yine  aynı  kalıplar  kullanılmıştır 
(Fotoğraf  no:6-7).  Süleyman  Doğar  usta  ilk  örneklerin  kalıplarında 
cepkenin  arkadaki  üçgen  süslemenin  sınırlarının  bittiği  yerde  arka 
kalıbın bittiğini, kol altında bir parçanın daha olduğunu ve zamanla bu 
iki  parçanın  arkada  bütün  çalışıldığını,  işlem  sırasının  azaldığını  ifade 
etmiştir. Cepkenin kol, arka ve ön bedenleri işlemelidir. 
Körüklü  Zıvga  (Zıpka):Zıvgada  lacivert  gabardin  kumaş 
kullanılmıştır. Kalıpları hazırlanan parçalar düz ipliğine dikkat edilerek 
kesilir (Şekil no:3). Ön ve arka pantolon kalıbı aynı olup, ön ve arka iç 
ağda  conta  parçaları  geçirilmiştir.  Paça  nispeten  dar  olur,  ön  ve  arka 

325
 
 
körük  parçalarıyla  genişlik  sağlanır.  Ön  körük  parçası  arka  körük 
parçasının  üçte  biri  kadardır.  Arka  körük  pilili  olup  ön  körükten  daha 
uzundur. Pililer muhtelif aralıklarda enine makine dikişi ile sabitlenmiş 
olup, arka öne dönme yapmaktadır. Astarsızdır. 
İşlemesi  tamamlanan  zıvganın  conta  parçası  birleştirilir,  çıma 
dikişi çekilir (Fotoğraf no:8-9). Arka körükte pililer çalışılır, ön ve arka 
körük alt ağdan birleştirilip çıma dikiş çekilir. Ön ve arka ağ parçaları, 
ön ve arka körük parçasıyla birleştirilip çıma dikişiyle tamamlanır. Paça 
ucu  çıma  dikiş  çekilerek  temizlenir.  Bel;  astar  parçasından  12cm 
genişliğinde  uçkur  yolu  hazırlanıp  dikilerek  temizlenir.  Uçkur  takılır. 
Zıvganın paça uçları ve yanları işlemelidir. 
Kullandığı  işleme  teknikleri:  Giyim  kalıpları  aynı  zamanda 
desen kalıbı niteliğindedir. Kalın kartondan (mukavva) hazırlanan giyim 
kalıpları  üzerine;  desenin  ana  hatları çizilerek iç  kısmının  oyulması  ile 
iki işlevi aynı anda gören kalıplar hazırlanmış olur. Ayrıca mukavvadan 
kesilerek  yapılan  çok  sayıda  bağımsız  desen  kalıpları  da  mevcuttur 
(Fotoğraf  no:10).  İşlenecek  parçanın  üzerine  kumaş  kesiminden  sonra 
planlanan  süsleme  kompozisyonu,  sabun  veya  kalem  ile  çizilerek 
işlemeye hazır hale getirilmektedir. Sadece ana hatları ile çizilen desenin 
ince detayları usta tarafından işleme sırasında verilmektedir. İşlenecek 
kumaşın  kalınlığı  yeterli  değilse,  altına  yapışkansız  tela  “tarlatan” 
kullanan  usta  böylece  işlemenin  daha  düzgün  olmasını  sağlamaktadır. 
İşleme;  yarım  devirli  makinede,  desen  üzerinden  önce  çizilen  ana 
hatların  dış  kenarından  düzgün  bir  sırayla  geçildikten  sonra,  iç  kısmı 
detayların işlemesi için yapılan gidiş-gelişlerle, bazen boşluk olmaksızın 
sıra sıra doldurulmaktadır. Makinenin baskı ayağı yuvarlak dönüşlerde 
dizlik  ile  hafifçe  yukarı  kaldırılarak  işlemenin  düzgün  olması 
sağlanmaktadır. İşleme tekniği yassı şeritlerin makinede başka bir iplik 
ile  kumaşa  tutturulması  ile  oluşmaktadır.  Sim  sırma  kaytan  işlemesi, 
elde kordon tutturma tekniğinin makine ile yapılmasıdır.  
Bazı  yörelerde  “yatırma”  olarak  da  isimlendirilen  bu  atma  işi, 
kalın  ipliğin  ya  da  kordonun  kumaş  üzerine  serilerek  başka  bir  iplikle 
tutturulması ile yapılır. Türk işlemelerinde geleneksel olarak kullanımı 
sürdürülen  bu  iğnenin  erken  örnekleri  Orta  Asya’ya  kadar 
uzanmaktadır.  Bazı  yörelerde  kordon  tutturma  iğnesi  makineyle 
uygulanmaktadır.  Konya  çarşısında  “yatırma”  olarak  bilinmektedir.” 
(Barışta,  1997:  87).  Konya  yöresinde  karşılaşılan  bu  işleme  tekniği 
Çankırı’da  yapılan  sim-sırma-ibrişim-kaytan  işlemesi  ile  benzerlik 
göstermektedir. 

326
 
 
Download 0.85 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   32




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling