Anadolu Sohbet Gelenekleri ve Yaren Bildiriler
Download 0.85 Mb. Pdf ko'rish
|
- Bu sahifa navigatsiya:
- EKLER Fotoğraf 1
- Fotoğraf 5
- Fotoğraf 9
- YARENLİK VE YAREN KÜLTÜRÜ ÜZERİNE BİR
- Folklor-Edebiyat Dergisi
- Türk kültürünün ortak bir ürünü
- “eğitsel süreçler ”
- “yaren ” sıfatını alan herkes, buradaki
Kullanılan renkler: Giyimlerde kullanılan kumaşlar genellikle lacivert, siyah, kırmızı ve bordo renklerdedir. Astar kumaşlarında kullanılan renkler; siyah, lacivert, bordo, kırmızı, koyu yeşil, haki, kahverengi, krem rengi, mavi ve kiremit rengidir. İşlemede kullanılan sim-sırma altın ve gümüş renklerinde, ipek karışımı ibrişim-kaytan siyah ve bordo renklerinde olduğu tespit edilmiştir. Süsleme özellikleri: Süslemeler çoğunlukla giyimlerin ön-arka beden ve kolları üzerinde yoğunlaşmıştır. Desenler genellikle bitkisel ve geometrik bezemelerden oluşmaktadır. Figürlü, nesneli ve yazılı bezemeye rastlanmamıştır. Çankırı yâran giyimlerinde yaprak, dal, stilize çiçek, kırık çizgi (zigzag), su yolu, palmet, eşkenar dörtgen motifleri görülür. Kenar bordürlerinde zencerek motifleri yer almaktadır. 4. Sonuç Çankırı’da yâran giyimlerini işleyen ve dikimini yapan Süleyman DOĞAR bu mesleği ustası Hüseyin ARICAN’dan öğrenmiş, geleneksel giyim kalıpları ile desenlerini, Çankırı yöresinde sandıklardan çıkan giyimler üzerinden çıkarıp uygulayarak eski örneklerin yaşatılmasına katkıda bulunmuştur. Ustanın arşiv niteliğindeki desenleri ve giyim kalıpları yok olmadan katalog haline getirilmelidir, zira bu arşivi teslim alacak bir kişi görünmemektedir. Sim-sırma-ibrişim-kaytan işlemesi olarak adlandırdığı zanaatını, baskı ayağı tasarlayarak ve dizlik ekleyerek geliştiren usta Çankırı’da çalışmalarını halen sürdürmektedir. Bilim insanları tarafından lisansüstü düzeyde çalışmalar yapılmalıdır. Bu çalışmalar günümüzde sayıları her geçen gün azalan sanat-zenaat erbaplarının tanınmasına, onların kullandığı teknik ve uygulama biçimlerinin onlar hayattayken öğrenilmesine yardımcı olacaktır. Çünkü onların uygulamaları yılların tecrübesi ile elde edilmiştir ve değerlidir. Sim-sırma-ibrişim-kaytan işlemeciliği Çankırı’da eğitim kurumları tarafından yaşatılmaya çalışılmış ancak başarıya ulaşamamıştır. Gerekli atölye donanımı sağlandıktan sonra Halk Eğitim Merkezine 10 kursiyer, Kız Meslek Lisesine 20 kursiyer kayıt yaptırmış, ancak 2 ay sonra kursu bırakmışlardır. Kursiyerler sim-sırma-ibrişim-kaytan işlemeciliğinin aslında terzilik ve işlemecilik olarak iki meslekten oluştuğunu ve zorluğundan dolayı öğrenemeyeceklerini düşündükleri için kursu bıraktıklarını belirtmişlerdir. Sim-sırma-ibrişim-kaytan işlemeciliğinin 327 öğretim programı, işlemecilik ve geleneksel giyim dikimleri şeklinde iki farklı kurs olarak konunun uzmanları tarafından hazırlanmalı ve tekrar denenmelidir. Süleyman DOĞAR’ın arşiv niteliğindeki çalışmasını bir bildiriye sığdırmak mümkün değildir. Devlet sanatçısı olması için de yapılacak resmi başvurularda yerel yönetimlerin yardımcı olması gerektiği düşünülmektedir. “Çankırı Yâran Kültürü ve Etnografyası” (giyim-kuşam ve ev tefrişatı), üzerinde araştırmalar yapılmasını, günümüz koşullarına göre yozlaştırmadan güncellenerek yaşatılması ve korunmasını hak etmiş kültürel bir olgudur. Bu kültüre dair “gönül, kalp, kapı açıklığı” ile “el, bel, dil kapalılığı” ve “akıl, bilim, ahlak, çalışmak”tan oluşan dört temel ilkenin; özel, kamusal ve akademik anlamda, kısacası yaşamımızda; önce kendimizden başlamak üzere tüm bireylere, özellikle de çocuklarımıza, genç kuşaklara temel değerler olarak benimsetilmesi hepimizin görevi olmalıdır. Kaynakça ABSARILIOĞLU, Ahmet (2007), Gelenekten Evrensele Yâran, Çankırı: Çankırı Valiliği Kültür Yayınları. ALTINAY, Reyhan (2004), “Çankırı ve Simav’da Yaren Geleneği”, Yâran Kültürü ve Çankırı, II. Çankırı Kültürü Bilgi Şöleni Bildirileri, Çankırı: Çankırı Valiliği Yayınları. BARIŞTA, Örcün (1997), Türk İşlemelerinden Teknikler, Ankara: Gazi Üniversitesi Mesleki Yaygın Eğitim Fakültesi Yayınları. Çankırı Kültür Envanteri (2014), Ankara: Çankırı Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Müze Müdürlüğü. ELİBOL, Ahmet (2008), XIX. Yüzyıl Başlarında Çankırı, Çankırı: Çankırı Belediyesi Kültür Yayınları. GÜLENSOY, Tuncer (2008), “Çankırı ve Yöresinde Oğuz Boyları”, 100. Yıla Doğru Çankırı, IV. Çankırı Kültürü Bilgi Şöleni Bildirileri, Ankara: Çankırı Valiliği Yayınları. KANKAL, Ahmet (2009), XVI. Yüzyılda Çankırı, Çankırı: Çankırı Belediyesi Kültür Yayınları. KARPUZ, Emine, PETT, H. Ayla, HARMANKAYA, Hatice (2013), Çankırı’da Bulunan Saklı Hazineler, İşlemeli Ev Eşyaları, Giyimler ve Giyim Donatıları, Çankırı: Çankırı Belediyesi Yayınları. 328 OSMAN HAMDİ Bey, DE LAUNAY, Marie (1999), 1873 Yılında Türkiye’de Halk Giysileri Elbise-i Osmaniyye, Sözlük Eki, İstanbul: Sabancı Üniversitesi. ÖZEL, Mehmet ve diğerleri (1992), Folklorik Türk Kıyafetleri, Ankara: Türkiye Güzel Sanatları Geliştirme Vakfı Yayınları. ÖZKAN, Orhan (2002), Çankırı Gelenekleri ve Yâran Kültürü, Çankırı: Kayıkçı Matbaacılık. ÖZKAN, Orhan (2006), Çankırı Gelenekleri ve Yâran Kültürü, Çankırı: Çankırı Valiliği Kültür ve Sanat Yayınları. ŞENTÜRK, H. Ayla (2008), “Çankırı Geleneksel Giyim İşlemeleri ve Bir Usta: Süleyman Doğar”, Gazi Üniversitesi 1. Ulusal El Sanatları Sempozyumu, Ankara. TEZCAN, Mahmut (2004), “Türk Kültürünün Simgesi Olarak Çankırı Yâran Kültürü”, Yâran Kültürü ve Çankırı, II. Çankırı Kültürü Bilgi Şöleni Bildirileri, Çankırı: Çankırı Valiliği Yayınları. TUFAN, Melek, ERDEN, Filiz, ÖZUS, Elhan (2014), “Çankırı Yâran Ekibi ve Geleneksel Giyim Özellikleri”, Uluslararası Bilim, Kültür ve Spor Dergisi, http://www.iscsjournal.com/Makaleler/1809600299_si_1_20tufan.pdf. UĞUZMAN ER, Tülay (2004), “Yâran-Yaren Kültürü Hakkında Genel Bir Değerlendirme”, Yâran Kültürü ve Çankırı, II. Çankırı Kültürü Bilgi Şöleni Bildirileri, Çankırı: Çankırı Valiliği Yayınları. USLU, Necati Asım (2004), “Çankırı Yâran Sohbetleri ve Oğuz Töresi”, Yâran Kültürü ve Çankırı, II. Çankırı Kültürü Bilgi Şöleni Bildirileri, Çankırı: Çankırı Valiliği Yayınları. ÜÇOK, Hacışeyhoğlu Hasan (1932), Çankırı Halkiyatı Notları, Çankırı İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Arşivi, 1. Cilt, Çankırı. Kaynak Kişi Süleyman Doğar, Çankırı. 329 EKLER Fotoğraf 1: Sedir örtüsü ve yastıklar. Fotoğraf 2: Yaran meclisi odası. 330 Fotoğraf 3: Süleyman Doğar ve atölyesi. Fotoğraf 4: Mukavvadan hazırlanmış cepken ve zıvga giyim kalıpları ve desen kalıpları. 331 Fotoğraf 5: Mintan-Gömlek. Fotoğraf 6: Kartal kollu cepken ön yüz görünüm. 332 Fotoğraf 7: Kartal kollu cepken arka yüz görünüm. Fotoğraf 8: Körüklü zıvga ön yüz görünüm. 333 Fotoğraf 9: Körüklü zıvga arka yüz görünüm. Fotoğraf 10: Mukavva desen kalıpları. 334 Şekil 1: Mintan kalıbı teknik çizimleri. Şekil 2: Kartal kollu cepken kalıbı teknik çizimleri. Şekil 3: Körüklü zıvga kalıbı teknik çizimleri. 335 YARENLİK VE YAREN KÜLTÜRÜ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME Tülay UĞUZMAN Öz Ülkemizin çeşitli yörelerinde, bazen aynı, bazen benzer, bazen de farklı adlar altında rastladığımız yaren teşkilâtları; köklü bir tarihsel geçmişi olan, belirli yaşlar üzerindeki erkeklere açık, geleneksel bir kurumdur. Kaynağı Orta Asya’ya kadar uzanan bu kurum, tarihçilerin, sosyal antropologların, halkbilimcilerin ve sosyologların ilgisini çekerek, üzerinde araştırmalar yapılmış bir çalışma alanıdır. Yaren teşkilâtı ilk bakışta bir tür boş zaman etkinliği ya da eğlence toplantısı gibi görülebilir. Ancak, varlığını yıllarca koruyarak günümüze ulaşmış olması, onun toplum içinde önemli işlevlere sahip olduğunu göstermektedir. Toplumumuzda yaşanan bunca değişime rağmen bu konuya ilgi duyanların sayısı azalmamakta aksine artmaktadır. Bu durum, teşkilâtın insanımıza kazandırdığı olumlu özelliklerden bazılarına duyulan şiddetli özlemin bir göstergesidir. Bu bildiride, yaren teşkilâtları ve benzerlerinin yoğunlaştığı yerler, bu türden teşkilatların dayandırılmış olduğu ana kaynaklar, teşkilâtın toplumsal yapı içindeki işlevleri, günümüzde nasıl geliştirilebileceği, bu kapsamda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın UNESCO ile bağlantılı olarak yaptığı çalışmalar konu edilmektedir. Ülkemizin çeşitli yörelerinde, bazen aynı, bazen benzer, bazen de farklı adlar altında rastladığımız yaren teşkilâtları; köklü bir tarihsel geçmişi olan, belirli yaşlar üzerindeki erkeklere açık, geleneksel bir kurumdur. Kaynağı Orta Asya’ya kadar uzanan, ancak geldiği ve yaşatıldığı yerlerdeki ortamın ayrıca değişen zamanın da etkisiyle farklılaşan yaren teşkilâtı, belli bir tarihsel geçmişe sahip olması bakımından tarihçilerin; kendine özgü gelenekler sisteminin olması bakımından sosyal antropolog ve halkbilimcilerin; hem bir kurum hem bir organizasyon hem de bir tür sosyal ilişkiler sistemi olması bakımından sosyologların ilgisini çekerek, üzerinde araştırmalar yapılmış bir çalışma alanıdır. Adı geçen bu teşkilât ve gelenek; birçok makalede, kongre tebliğinde ve kitaplarda işlenmiş, üzerinde Prof. Dr., Başkent Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü. 336 bibliyografya çalışmaları yapılmış, bazı sempozyumlara da konu olmuştur. Yaren teşkilâtının ilk bakışta bir tür boş zaman etkinliği ya da eğlence toplantısı gibi görünmesine rağmen varlığını yıllarca koruyarak günümüze ulaşmış olması, onun toplum içinde, geçmişte olduğu gibi günümüzde de, önemli işlevlere sahip olduğunu göstermektedir. Toplumumuzda yaşanan bunca değişime rağmen bu konuya ilgi duyanların sayılarının azalmaması, belki de yitip giden bunca toplumsal değerimiz içinde, bu teşkilâtın insanımıza kazandırdığı olumlu özelliklerden bazılarına duyulan şiddetli özlemin göstergesidir. Benim yarenlik geleneği ile ilk tanışmam, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Etnoloji Kürsüsünde lisans tezi olarak Prof. Dr. Sedat Veyis Örnek gözetiminde hazırladığım “Kemal Tahir’in Altı Romanının Etnolojik Açıdan Değerlendirilmesi” (Er, 1975) adlı çalışma dolayısıyladır. Bu çalışmada, Sağırdere, Körduman, Yediçınar Yaylası, Köyün Kamburu, Büyük Mal ve Bozkırdaki Çekirdek adlı romanlar, tez danışmanımla birlikte belirlediğimiz ve “değişkenler listesi” adını verdiğimiz bir kümeleme kılavuzu çerçevesinde incelenmiş, belirli konu kümeleri esas alınarak okunan ve taranan bu romanlarda, Kemal Tahir’in etnolojinin ilgi alanlarına ilişkin gözlem ve değerlendirmeleri irdelenmiştir. Bunlardan biri de yarenlik konusudur. Bu çalışma 1985 yılında kitap olarak basılmış (Er, 1986), daha sonra da yeniden değerlendirilip, “Kemal Tahir'in Bazı Eserlerinde Folklorik Özellikler" (Er, 1995) başlıklı bir makale halinde Folklor-Edebiyat Dergisi’nde yayınlanarak ilgili literatüre girmiştir. 1975-1978 yıllarında henüz genç ve deneyimsiz bir araştırmacı iken yine aynı danışman hocamın gözetiminde hazırlamakta olduğum “Çankırı, Eldivan ve Saray Köyde Yardımlaşma ve Dayanışma İlişkileri” konulu yüksek lisans tezimin (Er, 1978) bir bölümünde de yine “yarenlik geleneği”ne yer vermiş; çalışmamda, il, ilçe ve köy bazında Çankırı çevresindeki yardımlaşma ve dayanışma ilişkileri bağlamında, pek çok konudan olduğu gibi, yarenlikten de söz etmiştim. Daha sonra, 1982–1985 yılları arasında Prof. Dr. Orhan Acıpayamlı’nın gözetiminde hazırladığım “Simav İlçesi ve Çevresinde Yaren Teşkilâtının Halkbilimsel Etüdü” adlı doktora tezimde (Er, 1985) konuya bu kez doğrudan eğildim. Beni bu konuda çalışmaya yönlendiren etkenlerden biri de, kendisini saygıyla andığım Prof. Dr. Tuncer Gülensoy’un (1981) bir makalesi idi. Bu değerli makaleyi okurken, yarenlik geleneğinin aslında bir makale kapsamına sığamayacak kadar geniş ve çok yönlü bir kurum olduğunu fark ederek bu alana yöneldim. 337 Tezimde yaren teşkilâtının yapısı ve özellikleri, tarihsel derinliği ve coğrafî dağılımı, kaynaklandığı varsayılan temeller, teşkilât içerisinde uyulan kurallar, bu kurallara uymayanlara uygulanan yaptırımlar, teşkilâtın toplum içerisinde üstlendiği fonksiyonlar, yaşanan değişim süreci sonucunda gelinen aşama vb. birçok konu ele alınmış; yapılacak bu tür çalışmalar için bir model geliştirilmeye çalışılmıştır. Kitabımın EKLER bölümünde, misafir kabul edilen ve edilmeyen toplantılardaki oturma plânları, gözlem yaptığım yaren toplantısında tarafımdan çekilen fotoğraflar, yarende söylenen ancak o güne kadar TRT Arşivi’nde yerini alamamış bulunan on yedi adet yöresel halk türküsünün bizzat notaya aldırdığım ve nota yazım tekniklerine göre uzmanına yazdırdığım biçimleri ayrıca yine bizzat geliştirip uyguladığım ‘görüşme soruları’ yer almaktadır. Doktora tezimi hazırladığım sırada yöreye sık sık gidip gelişlerim sırasında bana Simavlı yarenlerce, “dokuz yüz yıllık tarihi boyunca yarene alınan ilk kadın” unvanı verilmiş olup ilerleyen zamanlarda da “Simav’ın fahri hemşehrisi” olarak onurlandırılmış bulunuyorum. Doktora tezim, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca basılmıştır (Er, 1988). Kitabımda yer verdiğim çeşitli alıntılardan vardığım sonuca göre yaren kavramı, bu kültürü yaşayan, paylaşan ve araştıranlar için, genellikle üç ayrı anlam çerçevesinde değerlendirilmektedir. Bunlar: 1. Eğitim kurumlarının bugünkü anlamda örgütlenmediği dönemlerden günümüze kadar gençlere, toplumca belirlenen ve beklenen olumlu kişilik özelliklerini kazandırmak amacıyla teşkilâtlanmış geleneksel bir eğitim, yardımlaşma dayanışma kurumu, 2. Bu teşkilâta üye olan kişilerden her biri, 3. Teşkilâta üye olan kişilerin kararlaştırdıkları yer ve zamanlarda, belirli aralıklarla yaptıkları toplantılardır. Yaren teşkilâtlarının ve benzerlerinin yoğunlaştığı, bilimsel araştırmalar yoluyla tespit edilen ve kitabımda da sıraladığım illerin başlıcaları; Ankara, Balıkesir, Bolu, Çankırı, Isparta, Karabük, Kastamonu, Konya, Kütahya, Manisa, Niğde, Urfa ve Van’dır (Er, 1988: 3-6). Bu dağılıma dayanarak o döneme ilişkin olarak tarafımdan hazırlanmış bulunan haritaya 1 dikkatlice bakıldığında, yarenlik geleneğinin ve kültürünün ülkemizin sadece belli bir yöresinde yoğunlaşmadığı, tam tersine genel ve yaygın bir biçimde dağılım 1 Bkz. Ek I-Harita. 338 gösterdiği görülmektedir. Yine o dönemde bu teşkilâtın ve geleneğin geçmişte, belki de daha pek çok yörede yaşandığı ve uygulandığı halde, zamanında oralarda saptanamamış olduğu için ve değişim süreci içinde işlevlerini öncelikle yitirdiğinden dolayı, erken bir dönemde unutulmuş olabileceği yorumu yapılmıştı. Ancak bugün, yapılan araştırmalarla bu haritaya yeni illerin eklenmesi de mümkün olacaktır. İlgili literatür incelendiğinde, yaren teşkilâtları ve benzerlerinin, bu konuda çalışmalar yapanlarca çoğunlukla, dört ana kaynağa dayandırılmış olduğunu görülmektedir. Bunlar yine söz konusu ettiğim kitabımda, aşağıdaki biçimde özetlenmiştir: 1. Ahi teşkilâtının bir kalıntısı, 2. İhtiyaçlardan doğan bir boş zaman etkinliği, 3. Geçmiş zamanlarda köylere baskın yapan eşkıya çetelerinden korunmak için oluşturulan birlikler, 4. Orta Asya Türk kültürünün göçler yoluyla Anadolu’ya gelmiş uzantısı (Er, 1988). Orta Asya’da bu türden teşkilâtların bulunması, amaç ve etkinliklerinin Anadolu’daki yaren teşkilâtları ile büyük benzerlikler göstermesi, ayrıca ilke ve uygulamalarının Ahilik’in temel ilke ve uygulamaları ile de uyuşması; bu bölgede bu tür bir kuruluşun yaşamasına ve yaygınlaşmasına zemin hazırlamıştır. Zaman içinde; boş zamanların bu türden çok amaçlı, çok yararlı ve toplumsal yapıdaki ihtiyaç ve beklentileri karşılayabilecek biçimde değerlendirilmesinin topluluklarca onay alması ve ayrıca zamanla oluşup köylere baskın yapan eşkıya çetelerinden korunmak gibi ek işlevler kazanması sonucunda bu teşkilât; “Türk kültürünün ortak bir ürünü” olarak karşımıza çıkmıştır. Bugün artık bu teşkilâtın kaynağı hakkında gereksiz tartışmalar yapmak yerine, onun işlevleri ve günümüzde hangi yönlerinin hangi açılardan, nasıl ele alınıp değerlendirileceği ve geliştirileceği konusunda yoğunlaşmanın daha doğru olacağı düşüncesindeyim. Yaren teşkilâtları, üstlendiği işlevlerle üyelerini olumlu yönde disipline etmeyi temel amaç olarak benimsemekte; teşkilât içinde uygulanan kurallar irdelendiğinde ise dört ana işlev saptanmaktadır (Er, 1987). Bunlar: 1. Yaren teşkilâtının eğitim ile ilgili işlevleri, 2. Yaren teşkilâtının yardımlaşma ve dayanışma ile ilgili işlevleri, 339 3. Yaren teşkilâtının grup denetimi işlevi, 4. Yaren teşkilâtının halk hukuku işlevi. 1. Yaren Teşkilâtının Eğitim İle İlgili İşlevleri: Yaren teşkilâtı üyelerini; toplumda istenilen, aranılan ve beğenilen erkek tipine uygun biçimde yetiştirmeyi amaçlamaktadır. Teşkilât; benimsediği, uyguladığı, sık sık tekrarlayıp pekiştirerek sürekli olarak denetlediği normlar aracılığı ile yarenini; dürüst, namuslu, enerjik, dikkatli ve yardımsever olmaya yönlendirmektedir. Bir anlamda günümüzde “eğitsel süreçler” başlığı altında değerlendirebileceğimiz bu türden uygulamalar yoluyla; sorumluluk duygusuna ve dengeli bir yapıya sahip, kendisine ve başkalarına güven duyan, sır saklayabilen üyeler yetiştirmeyi hedefleyen bu teşkilât, üyelerine uyguladığı ilkeler doğrultusunda formasyon kazandırarak, toplumsal yapı içinde son derece önemli bir görev üstlenmiş bulunmaktadır. Yarene girecek adayın ve ailesinin çevrede saygın olmak zorunda oluşu, bireyleri sınırlı olan yaren kadrosunda yer alabilmek için her zaman iyi ve doğru olmaya yöneltmekte, çoğunlukla oybirliği ile yarene alınma kuralı ise onları çevresindeki kişilerle sürekli biçimde olumlu ilişkiler kurmak üzere yönlendirmektedir. İçki içmenin serbest olduğu bazı yörelerimizdeki yaren toplantılarında sarhoş olmanın yasak oluşu; kumara ve kumar oynamaya karşı takınılan katı ve olumsuz tutumlar; yarenlerin mazbut bir yaşam sürmeleri, sır saklamaları, temiz, tutumlu, dikkatli, yardımsever olmaları, evlerine, eşlerine ve çocuklarına karşı ilgili olmaları için gösterilen çabalar; teşkilâtın eğitimle ilgili fonksiyonları içinde en önemli olanlarıdır. 2. Yaren Teşkilâtının Yardımlaşma ve Dayanışma İle İlgili İşlevleri: Yaren teşkilâtının bir başka önemli işlevi de üyelerine sosyal ve ekonomik yönlerden güvence vermesidir. Teşkilâta katılarak “yaren” sıfatını alan herkes, buradaki ilk gününden başlayarak, sıradan biri olmaktan sıyrılıp bir grubun hatta bir kurumun üyesi olmakta, oluşturulmuş bulunan “biz bilinci” sayesinde karşılaşabilecekleri her 340 türlü olumsuz durumda, yanlarında ve arkalarında güçlü bir teşkilâtın olduğunu hissederek, yaşamlarını güvence içinde sürdürmektedirler. Yarenlerin günlük alışverişlerini elden geldiğince birbirlerinden yapmaları, toplu sermayeye gereksinim duyanlara yaren kasasında bulunan depozito parasından bir bölümünün verilmesi, ilçe dışına çıkıp kötü bir durumla karşılaşan yarenin içine düştüğü bu zor durumdan kurtarılması, resmî kurumlarca tutuklanan yarenin suçsuz olduğuna inanılması durumunda avukatının tutulması, tutuklu bulunduğu süre boyunca işyerinin çalıştırılması, ailesine bakılması; doğumu, düğünü, cenazesi olan yarene gerekli yardımların yapılması; doğal yıkımlardan etkilenenlere yardım eli uzatılması; teşkilâtın yardımlaşma ve dayanışma ile ilgili işlevleri arasında yer almaktadır. Yarenlerin yalnızca birbirlerine değil gerektiğinde tüm topluluğa da yardım ettikleri ve bu yolla çevre kalkınmasına katkıda bulundukları bilinmektedir (Tezcan, 1989: 50). Görüldüğü üzere yaren teşkilâtı üyelerine, gerektiğinde bir sosyal güvenlik kuruluşu, gerektiğinde bir sigorta şirketi, gerektiğinde ise kredi veren bir banka gibi hizmet vermiş, bu tür kurum ve kuruluşların olmadığı dönemlerde ihtiyaç duyulan sosyal ve ekonomik güvence ortamlarını sağlamıştır. Download 0.85 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling