Bin Muhteşem Güneş
Download 1.16 Mb. Pdf ko'rish
|
Khaled Hosseini - Bin Muhteşem Güneş
biliyorum, çünkü seni tanıyorum. Bu savaş bittikten sonra, Afganistan’ın sana ihtiyaç duyacağını
da biliyorum. Leyla Anne’nin sesini de duyuyor. Babi Afganistan’dan ayrılmayı önerdiğinde, annesinin verdiği yanıtı çok iyi anımsıyor: Oğullarımın hayalinin gerçekleştiğini görmek istiyorum. Bu olduğunda, Afganistan özgürlüğüne kavuştuğunda, burada olmalıyım ki oğullarım da görebilsinler. Benim gözlerimden görebilsinler. Işte, Leyla’nın bir parçası şimdi Anne’yle Babi için, onların hatırına Kabil’e dönmek istiyor; onun, Leyla’nın gözlerinden görebilsinler diye. Sonra, Meryem var; Leyla için en zorlayıcı unsur olan Meryem. Meryem bunun için mi öldü? diye soruyor kendine. Sırf o, yani Leyla yabancı bir ülkede hizmetçi olsun diye mi feda etti kendini Meryem? Belki, Leyla ve çocuklar mutlu, güvende olduğu sürece Meryem için kırk etmez. Ama Leyla için kırk ediyor. Leyla için önemli. Ansızın, fena halde önem kazandı. “Geri dönmek istiyorum,” diyor. Tarık yatakta dikeliyor, ona bakıyor. Erkeğin güzelliği, Leyla’yı bir kez daha çarpıyor; alnının mükemmel çıkıklığı, kollarındaki sırım gibi kaslar, derin, düşünceli, zeki gözleri. Bir yıl geçti, ama hâlâ, bir an geliyor (tıpkı şimdiki gibi), Leyla birbirlerini yeniden bulduklarına, Tarık’ın burada, yanında olduğuna, kocası olduğuna inanamıyor. “Geri mi? Kabil’e mi?” diye soruyor Tarık. “Tabii sen de istiyorsan.” “Burada mutlu değil misin? Oysa mutlu görünüyorsun. Çocuklar da öyle.” Leyla doğrulup oturuyor. Tarık yatakta yana kayıyor, ona yer açıyor. “Çok mutluyum,” diyor Leyla. “Elbette mutluyum. Fakat... buradan sonra nereye gideceğiz, Tarık? Burada ne kadar kalacağız? Burası yuvamız değil. Kabil yuvamız; ve orada öyle çok şey yaşanıyor ki, çoğu da güzel şeyler. Bütün bunların bir parçası olmak istiyorum. Bir şeyler yapmak istiyorum. Katılmak, katkıda bulunmak istiyorum. Anlıyor musun?” Tarık başını ağır ağır sallıyor. “İstediğin bu, öyle mi? Emin misin?” “Evet, istiyorum, eminim. Ama hepsi bu kadar değil. Kendimi geri dönmek zorunda hissediyorum. Burada kalmak bana artık doğru gelmiyor.” Tarık ellerine bakıyor, sonra yine onun yüzüne. “Ama tek şartla -eğer sen de dönmek istiyorsan,” diyor Leyla. Tarık gülümsüyor. Alın açılıyor, çizgiler dağılıyor; bir anlığına, yine eski Tarık oluyor. Baş ağrısı nedir bilmeyen, bir keresinde, Sibirya’da sümüğün yere değmeden buza kestiğini söyleyen Tarık. Belki hayal gücünün oyunu, ama Leyla’ya son günlerde bu eski Tarık’ı çok daha sık görüyormuş gibi geliyor. “Ben mi?” diyor erkek. “Ben seni dünyanın öteki ucuna da gitsen izlerim, Leyla.” Tarık’a sarılıyor, kendine çekiyor, dudaklarından öpüyor. Onu hiç şu andaki kadar çok sevmedi. “Teşekkür ederim,” diyor, alnını onunkine dayayarak. “Hadi evimize dönelim.” “Ama önce, Herat’a gitmek istiyorum,” diyor Leyla. “Herat mı?” Leyla açıklıyor. *** Çocukların farklı yöntemlerle yatıştırılması, içlerinin rahatlatılması gerekiyor. Leyla kâbuslar gören, geçen hafta, yakınlardaki bir düğünde biri havaya ateş ettiğinde gözyaşlarına boğulan, hâlâ huzursuz Azize’yi karşısına alıp konuşuyor. Azize’ye, Kabil’e döndüklerinde Taliban’ın orada olmayacağını, kavganın artık bittiğini ve yetimhaneye geri gönderilmeyeceğini açıklıyor. “Hep birlikte yaşayacağız Baban, ben, Zalmay. Ve tabii sen. Azize. Benden bir daha asla, kesinlikle ayrılmak zorunda kalmayacaksın. Söz veriyorum.” Gülümsüyor. “Tabii senin ayrılmak isteyeceğin zamana kadar. Genç bir erkeğe âşık olduğun, onunla evlenmek isteyeceğin güne kadar.” Mürree’den ayrıldıkları gün, Zalmay’ı avutmak mümkün değil. Kollarını Alyona’nın boynuna doluyor, bir türlü bırakmıyor. “Onları ayıramıyorum, Anne,” diyor Azize. “Zalmay. Keçiyi yanımıza, otobüse alamayız,” diyor Leyla bir kez daha. Sonunda, Tarık oğlanın yanına diz çöküp Kabil’de tıpatıp Alyona’ya benzeyen bir keçi alacağına söz verince, Zalmay duraksayarak da olsa kollarını çözüyor. Sayid’le de gözü yaşlı bir vedalaşma yaşanıyor. Yolculuğun hayırlı olması için, kapının eşiğinde durup bir Kuran tutuyor, Tarık’a, Leyla ve çocuklara üç kez öptürüyor, sonra da altından geçmeleri için havaya kaldırıyor. Tarık’la birlikte bavulları arabanın bagajına koyuyorlar. Sayid onları gara götürüyor, kaldırım kenarında duruyor, sarsılarak hareket eden, uzaklaşan otobüsün arkasından el sallıyor. Leyla geriye doğru uzanıp arka camda giderek küçülen Sayid’e bakarken, kafasının içinde kuşkunun fısıldayan sesini duyuyor. Güvenli, huzurlu Mürree’den ayrılmakla aptallık mı ediyorlar? Ana babasının, ağabeylerinin öldüğü, bomba dumanlarının yeni yeni dağıldığı ülkeye geri dönmekle? Sonra, belleğinin karanlık kıvrımlarından bir şiirin, Babi’nin Kabil’e veda gazelinin iki dizesi yükseliyor: Download 1.16 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling