Çalikuşu reşat Nuri Güntekin’in Eserleri
Download 1.32 Mb. Pdf ko'rish
|
Reşat Nuri Güntekin - Çalıkuşu
Kuşadası, 26 Aralık
Bir aydan beri Hayrullah Bey’in yanında hastabakıcıyım. Muhabere devam ediyor, hastaneye gelen yaralı kafilelerinin ardı arkası kesilmiyor. İş o kadar çok ki... Bazı geceler evime bile dönemiyorum. Dün gece geç vakte kadar ağır yaralı bir ihtiyar yüzbaşı ile meşgul olmak lâzım gelmişti. Sabaha kaşı yorgunluktan bitap düşmüş, ecza odasındaki bir koltuğun içinde uyuklamıştım. Omuzlarıma hafif bir elin dokunduğunu hissettim; gözlerimi açtım, Doktor Hayrullah Bey’di. Benim üşümemden korkmuş, uyandırmamaya çalışarak üstüme ince bir battaniye örtmek istemişti; pencereden giren hafif seher aydınlığı içinde daha solgun ve yorgun görünen mavi gözleriyle gülümsedi: -Uyu küçük, rahatsız olma, dedi. Bu dakikada, bu şefkat, bana öyle tatlı geldi ki... Bir şey söylemek, minnetimi anlatmak istiyorum. Yorgunluk, uyku galebe etti, dalgın dalgın gülümseyerek tekrar uyudum. İki büyük kusuruna rağmen, bu ihtiyar doktoru çok seviyorum. Bunlardan biri kaba kelimeler kullanması. Gerçi etrafındakiler de buna hak kazanacak münasebetsizlikler yapıyorlar ama, bu da sebep olur mu ya? Bazı ağzından öyle şeyler çıkıyor ki, yanından kaçıyorum. Günlerce yüzüne bakamıyorum. Mamafih, kabahatini kendi de biliyor, -Aldırma küçük, bunların irapta mahalli yok, askerliktir, diyor. Hayrullah Bey, kabahatlerini, saf pişmanlıklarını, sevimli mahcubiyetleriyle affettiren, hatta hoş gösteren çocuklara benziyor. İkinci kabahati bundan daha büyük. Bu kaba saba adamda anlaşılmaz bir nicelik var. İnsanın kendine bile itiraf edemediği en olmayacak şeyleri öyle ustalıkla ağzından alıyor ki... Mesela, benim kimseye söylememek için o kadar çalıştığım sergüzeştimin büyük bir kısmını biliyor. Bunları nasıl söyledim. Kendim de farkında değilim. Ara sıra sorduğu tek tuk suallere kuru cevaplar vermekten başka bir şey yapmamıştım. Halbuki o, bu sözleri bir araya toplaya toplaya bütün bir hikâye meydana çıkardı. Doktorun kimsesi yok, yirmi beş sene evvel evlenmiş, dokuz ay sonra karısı tifodan ölmüş. O vakitten beri bekâr kalmış, kendisi Rodosluymuş, fakat Kuşadası’nda da bazı emlaki var. Miralaylık maaşına herhalde ihtiyacı olmayan bir adam. Çünkü onun birkaç mislini hastalara sarf ediyor. Mesela bir gün evvel, yaralı bir neferin memleketinden gelen mektubunu okumuştum. Neferin ihtiyar anası, sefaletlerinin son dereceyi bulduğunu, çocukların açlıktan, sokaklara döküldüklerini yazıyordu. Yaralı, bu mektubu dinlerken derin derin ah etti. Hayrullah Bey, yanımızdaki yatakta bir askeri muayene ediyordu. Birdenbire bu biçare nefere döndü: -Çok memnun oldum, neyinize güvenir de böyle alay alay yumurcak çıkarırsınız ortaya? dedi. Bu zalim alay, ok gibi yüreğime saplanmıştı. Münasip bir vakitte bunu ihtiyar doktora söyleyecektim. Fakat o, bana daha evvel bu meseleden bahsetti: -Küçük, belli etmeden o ayının anasının adresini al, beş on lira gönderelim, dedi. Öyle anlıyorum ki, bu ihtiyar doktor, ne para için ne de bir vazife fikriyle askerlik ediyor, onun bir iptilası var: “Sevgili ayıcıklarım” dediği biçare neferlere muhabbet! Fakat bilmem niçin, bu muhabbeti, utanılacak bir şey gibi daima gizlemeye çalışıyor. Download 1.32 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling