zamanlar safdillik taşan mazlum gülümsemelerle karşılamaya başlamıştı. Sevimli nazik bir
öğretmen olan Bay WiedÇarklar Arasında
rich, bu çaresizlik taşan gülümsemeler karşısında yolunu şaşırmış Hans'a yüreği sızlayarak
ve acıyıp kollayarak iyi davranan tek kişiydi. Hans'a ateş püsküren öbür öğretmenler onu
horlayıp görmezliğe gelerek cezalandırıyor, bazen de içinde uykuya dalmış hırsı iğneleyici
sözlerle uyandırmaya bakıyorlardı. "Uyumak gibi bir niyetiniz yoksa, rica etsem şu cümleyi
okur muydunuz?"
Müdür beye gelince, soylu bir kırgınlığı sergiliyordu. O kibirli adam güçlü bakışlarına pek
güveniyor, heybetli bir edayla gözlerini devirmesine Hans'm teslimiyet dolu mazlum
gülümsemelerle karşılık verdiğini gördükçe öfkesinden deliye dönüyordu. Hans'm gülümsemesi
giderek sinirine dokunmaya başlamıştı.
"Böyle aptal aptal gülümsemeniz gerekli mi yani! Sizin yerinizde başka biri olsa, oturup
ağlardı." Babasından gelen mektup Hans üzerinde biraz daha etkili oldu. Adeta dehşete
kapılmıştı babası, mektupta kendisine çekidüzen vermesi için ona yalvarıp yakarıyordu. Müdür
bey, Hans'm durumunu babasına bildirmiş, adamın da korkudan eli ayağı tutmaz olmuştu.
Hans'a yazdığı mektupta dürüstlükten şaşmayan adamın bir araya getirebildiği bütün
cesaretlendirici sözler ve işe ahlaksal açıdan bakılarak kaleme alınmış incitici laflar yan yana
yer almaktaydı; ayrıca, mektupta hüzün dolu bir çaresizlik okunmaktaydı ki, bu da Hans'a pek
dokunmuştu.
Müdür beyden tutunuz da baba Giebenrath'a, öğretmenler ve belleticilere varıncaya kadar
gençleri eğiten, görevlerine pek düşkün kişiler Hans'ta kendi isteklerinin karşısına dikilen
bir engel görmüşlerdi, kafa tutup direten, hantallık, uyuşukluktan kaynaklanan bir engel; işte bu
engelin baskı
Do'stlaringiz bilan baham: |