anlattı.
"Baban senin öyle Herkül gibi güçlü sayılamayacağını söyledi bana, böyle olduğu da
görülüyor zaten. Eh, şimdilik demir dövdürmeyeceğim sana, hele biraz güçlen bakalım."
Ardından tezgâhın altına uzanarak demir
döküm bir dişli çark çıkardı. "Evet, bununla başlayabilirsin işe. Çark döÇarklar
Arasında
kümhaneden yeni çıktı, çapak içinde her ya çapakları eğeleyip uzaklaştıracaksın üzerfnBu
yoksa çarkın döndüreceği hassas aletler bcA ı kullanılmaz duruma gelir." Zulur,
Ardından Schuler Usta dişliyi rrtenge sıkıştırdı, oradan eski bir eğe alıp işin nasıl y A
lacağını Hans'a gösterdi. pı"
"Evet, şimdi sen devam edersin artık. Am başka bir eğe alıp kullanayım deme sakın! Sana
öğleye kadar
yetecek iş var burada; öğleyin eğelediğin çarkı bana getirip gösterirsin. İşbaşında, sana
söyleneni yapacaksın, başka şeyde olmayacak akim. Bir çırak, işinden başka şey düşünmez."
Hans eğelemeye başladı. "Dur, ne yapıyorsun?" diye seslendi usta. "Öyle değil. Sol elini şu
şekilde eğenin üzerine koyacaksın. Yoksa solak mısın, ha?" "Hayır."
"İyi! Olacak, merak etme!" Derken usta kendi mengenesinin başına döndü, kapının yanı
başındaki ilk mengenede o çalışıyordu. Hans, canla başla işe sarıldı.
İlk eğe sürtüşlerinde çapakların ne kadar yumuşak olup dişlilerin üzerinden kolaycacık
temizlendiğine şaştı
Hans. Ama sonra gördü ki, pul pul ayrılıp dökülen çapaklar çarkın en üstteki gevrek
kısmıydı, onun altında eğelenip perdahlanması gereken asıl sert tabaka bulunuyordu. Dişini sıkıp
harıl harıl çalışmaya koyuldu.
Çocuklukta yaptığı o oyuncaklar dışında şimdiye kadar elinden şöyle gözle görülür, işe
yarar bir eserin
doğup çıktığını görmek
zevkini tatmamışti- "Biraz
yavaş ol!" diye seslendi usta
Do'stlaringiz bilan baham: |