üzerine garson kıza seslenildi hemen ve öğrenildi ki, hayır, pasta yoktu ve pastanın olmayışına
dört arkadaş fena halde içerledi.
August ayağa kalkarak, "Madem pasta yokmuş, biz de ileriki meyhaneye gideriz," dedi.
Kalfa meyhanenin pespayeliğine, külüstürlüğüne atıp tutmaya başladı; dört arkadaştan yalnız
Frankfurtlusu gitme taraflısı değildi, garson kızla ahbaplık kurmuş, fırsat buldukça kızın orasını
burasını okşayıp sıkmıştı. Hans durumu izlemiş, gördüğü manzara ve içtiği biralar tuhaf bir
şekilde içinde heyecan uyandırmıştı. Meyhaneden kalkıp gidecek olmalarına sevindi.
Hesabı ödeyip hep birlikte dışarı çıktılar. Hans, içtiği üç bardak biranın etkisini hissetmeye
başlamıştı. Hoş bir duyguydu, yarı rehavet, yarı atılganlıktan oluşan bir duygu; ayrıca,
gözlerinin önünde tülden ince bir perde vardı sanki, her şeyi daha uzak ve neredeyse gerçekdışı
gösteriyordu, düşlerdeki gibiydi tıpkı. Hans durmadan gülüyordu, şapkasını şimdi biraz daha
arkaya yıkmıştı, kendini adeta neşeli
ve keyfinden geçilmeyen biri gibi görüyordu. Frankfurtlu kalfa yine o kavgacı pozuyla
ıslığını öttürmeye başlamıştı, Hans da ıslığın ritmine uyarak yürümeye çalışıyordu.
Scharfes Eck meyhanesi hayli sessizdi. Birkaç köylü yeni üründen yapılmış şarap içiyordu.
Açık bira verilmiyordu meyhanede, yalnızca şişe bira vardı. Dört arkadaştan her birinin önüne
bir şişe bira getirilip kondu hemen. Cömertlik tasla- * yan yabancı kalfa, bütün arkadaşlar için
kocaman bir elmalı pasta söyledi. Ansızın büyük bir açlık hisseden Hans, getirilen pastadan arka
arkaya birkaç dilim atıştırdı. Dört bir yanı kahverengiye boyanmış eski meyhanenin sağlam ve
geniş
peykelerinde loş ışık altında otururken pek rahat hissediyordu kendini insan. Eski moda
Do'stlaringiz bilan baham: |