çalış-
t maktan usanınca kalkıp ona geliyor, elinin altından kitabı çekip alıyor, onu meşgul
ediyordu. Sonunda arkadaşına olan tüm sevgisine karşın Hans, akşamları onun çıkıp
gelmesinden ürkmeye başlamış, derslerini aksatmamak için etüt saatlerinde eskisinden iki kat
daha fazla çaba göstermeye koyulmuştu. Ancak
arkadaşı ders çalışmakta gösterdiği gayreti kuramsal yoldan da çökertmeye kalkınca, Hans
daha da üzüldü. "Senin bu yaptığın uşaklık,"
demişti dostu Heilner bir ara. "Bütün bu çalışmaları isteyerek ve kendiliğinden
yapmıyorsun çünkü, sırf öğretmenlerden ve senin moruktan korktuğun için yapıyorsun. Diyelim
sınıfta birinci ya da ikinci oldun, eline ne geçecek? Örneğin, ben yirminciyim ama siz inekleyen
öğrencilerden daha aptal tleği-lim asla."
Hans dostu Heilner'in okul kitaplarmf ne kadar hor kullandığını ilk gördüğünde de dehşete
kapılmıştı. Bir defasında kendi kitaplarını sınıfta unutan Hans, bir sonraki coğrafya dersine
hazırlanabilmek için Heilner'den atlasını ödünç almış, atlası açar açmaz gördüğü manzara
karşısında dehşete kapılmıştı. Dostu atlasın bütün sayfalarını çizip karalamış, berbat edip
çıkmıştı. İber Yarımadası'nm batı kıyısı inceltilip uzatılarak grotesk bir insan profiline
dönüştürülmüştü; bu profilde burun Porto'dan Lizbon'a kadar uzanıyor, stilize edilen Finisterre
Burnu Bölgesi kıvrım kıvrım bir saç buklesini, St. Vincent Burnu ise bir top sakalın güzelce dışa
doğru kıvrılmış ucunu oluşturuyordu. Sayfalardan hiçbirinin ötekisinden kalır yanı yoktu.
Sonunda arkadaşına olan tüm sevgisine karşm
Hans, akşamları onun çıkıp gelmesinden ürkmeye başlamış, derslerini aksatmamak için
etüt saatlerinde eskisinden iki kat daha fazla çaba göstermeye koyulmuştu. Ancak
arkadaşı ders çalışmakta gösterdiği gayreti kuramsal yoldan da çökertmeye kalkınca, Hans
Do'stlaringiz bilan baham: |