Cİlt 1 – 1978 erciyes üNİversitesi yayini-163


Download 3.2 Mb.
Pdf ko'rish
bet11/41
Sana17.10.2017
Hajmi3.2 Mb.
#18084
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   41

.....

Onbirinci

Küçük çocuk beşiği sallamam ki uyuyasın

Senin birâderlerin ayağa kalkdılar yalnızsın geri kalacaksın

Sevgilim tatlı uykundan uyan

Gözlerin nuru görecekdir

Şarkdan nur doğdu Ermenilerin bahtı açıldı

Biz sultandan çok ricâ ve istirhâm itdik

Tazallüm-i hâl ile figân eyledik

Acı acı gözyaşlarımızla elini ayağını yıkadık

Lakin sefil Ermenilerin istirhâmâtına i’tibâr etmedi

Şimdi bakalım kılıçların şakırdısını işitecektir

Sultanın altun tahtı devrildi düşdü

Ve tahtın altından binlerce milletlere azadlık tevellüd etti

Onikinci

Bizim sefil ve bî-kes vatanımız

Düşmanlarımız tarafından tepelendi


149

Doç. Dr. Ahmet HALAÇOĞLU

Şimdi intikamını almak üzere

Evlâdlarını davet ediyor

Bunca senelerden beru vatanımız

Zincir-bend olmuş

Kendi kahraman evladlarının aziz kanıyla

Halâs bulacakdır

İşte sevgili birâderim sana bir bayrak 

Düşmanın ma’mûlâtıdır bu

Giceleri uykusuz kalarak

Göz yaşlarımla ısladım

Bizim vatanımıza ânın mu’azzez renkleri nişangâh olacakdır

Düşman karşusunda cevelân itmesün

Düşman dahi yıkılsun

Muharebe içinde taife-i nisâ köşk bir mahlûkdur

Gereği gibi kendi biraderine mu’âvenet etsün

İşte benim ma’mûlâtım işte sana bir bayrak

Acele kahramânâne esbe râkiben git muharebe eyle vatanımızı 

tahlîs eyle

Her yerde ölüm birdir

İnsan bir defa ölecekdir

Lakin mürüvvetli milleti azadlığı uğruna fedâ-yı can edenlere

Haydi karındaşım hakk sana yar ve muhibbi olsun

Haydi millet cevri artık çekmeğe kâdir değilim

Ancak canımı sana terfîk ederim

Haydi kahramânâne ol düşman arkanı görmesün

Söyledi ve kız bayrağı verdi

Rengârenk ipeklerle i’mâl idilmişidi

Nitekim bu tür ağıt, şarkı ve şiirler Anadolu’da Ermeni isyanı çıkmış 

her vilayette Ermenilerin üzerlerinde, evlerinde sıkça ele geçirilmiş-

tir


29

.

SONUÇ

Yukarıda örneklerini sunduğumuz, Ermenilerin evlerinde ve üzer-

lerinde ele geçirilen yazı, şiir ve mektuplar incelendiğinde Ermeni olay-

29  Ermeniler millî duygularını pekiştirmek ve aralarındaki birlik ve beraberliği kalıcı 

tutmak açısından zaman zaman piyesler de temsil etmişlerdir. Bunun en bariz 

örneğini Adana Olayları sırasında görürüz. Bunun için bkz. Mehmed Asaf, 1909 

Adana Ermeni Olayları ve Anılarım, Yay. Haz. İsmet Parmaksızoğlu, Ankara 1986, 

s.27-28.


150

HOŞGÖRÜDEN YOL AYRIMINA ERMENİLER / CİLT 1

larının başlaması hakkında çok önemli bilgiler elde edilebilmektedir. 

Ermenilerin daha çok azadlık almak ve krallık kurmaktan bahsettiği görül-

mektedir. Bundan da anlaşılacağı üzere, Ermenilerin Osmanlı Devleti’ne 

karşı tavır almaları ve gösteri, suikast ve isyan yolunu seçmeleri kendi 

millî devletlerini kurmak istemelerindendir. Nitekim bunun için daha 

93 Harbi sırasında Rus ordularının İstanbul önlerine kadar geldikleri 

sırada bunu fırsat bilen Ermeni Patriği Nerses Varjabedyan, Eçmiyazin 

Katolikosluğu aracılığıyla Rus Çarından Rusya’nın Doğu Anadolu‘da işgal 

ettiği toprakları Osmanlılara geri vermemesini istemiştir. Bununla da 

ye tinmeyerek Ayastefanos’taki Rus karargâhına bizzat giderek Gran dük 

Nikola ile görüşmüş ve Doğu Anadolu’nun Ruslar tarafından ilhakını, 

bu olmazsa bölgeye Bulgaristan‘a olduğu gibi özerklik verilmesini, bu 

da mümkün değilse bölgede Ermeniler lehine ıslahat yapılmasını ve 

bu ıslahat tamamlanıncaya kadar Rus ordusunun geri çekilmemesini 

talep etmiştir.

Ermeniler bu mücadelelerinde Avrupa devletlerinin desteğini temin 

etmeye çalışmaktan başka, kendi aralarında da birlik ve beraberliği 

canlandırmaya çalışmışlardır. Bunun için de öncelikle Ermeni gençleri-

nin Avrupa okullarında okumaları sağlanmış, daha sonra bu gençlerin 

yurtlarına geri dönerek Ermeniliğe hizmet etmeleri istenmiştir. Bu 

plânın başarıya ulaşmasında da hiçbir şeyden çekinmemişler, el altın-

dan gönderdikleri millî duyguları pekiştirici yazı ve şiirlerle, Ermenileri 

Ermeni çatısı altında birleştirmeye çalışmışlardır. Ayrıca bunun için 

özellikle Türk ve İslâm halk hedef gösterilerek, Ermeniler arasında Türk 

ve İslam düşmanlığı aşılanmaya çalışılmıştır. Nitekim Ermeniler arasında 

milliyetçilik fikri aşılanıp, Müslüman-Türk topluma karşı düşmanlık 

tohumları ekildikten sonra, Anadolu’nun çeşitli vilâyetlerinde 40’ın 

üstünde Ermeni isyanı ve olayı patlak vermiştir. Bütün bunların tek 

tek incelenmesi durumunda olayın özü daha iyi anlaşılacaktır. Nitekim 

bu düşünceyle 1895 yılında çıkan Trabzon ve Maraş-Zeytun olayları 

tarafımdan ayrı ayrı kitap halinde neşredilmiştir.

İşte günümüzde Ermeni soykırımı iddialarıyla karşımıza çıkarılan 



1915 Ermeni Tehciri Meselesi hakkında konuşulurken mutlaka 1915’ten 

önceki Ermeni-Türk ilişkisinin öncesinin de ayrıntılı incelenip, ortaya 

konulması gerekir. Zira Ermeniler planladıkları gibi Anadolu’da millî 

devletlerini kurmuş olsalardı, günümüzde soykırım olarak karşımıza 



151

Doç. Dr. Ahmet HALAÇOĞLU

çıkan mesele de çıkmayacak, o dönemde ölen isyancı Ermeniler için 

şehitlerimiz tabiri kullanılacaktı. 

Bütün bunları ortaya koyabildiğimiz takdirde 1915 Ermeni olayla-

rının, tabiri caizse, gökten zembille inmediği ortaya çıkacaktır. Ancak 

buradaki amacımın düşman bir millet yaratmak olmadığını belirtmek 

isterim. Amacım, gerçekte var olmayan bir suçun bir millete yüklenmeye 

çalışılmasının önüne geçmek ve bir suçlu aranıyorsa o suçlunun tarihî 

belgelerle ortaya çıkarılmasına çalışmaktır.


152

HOŞGÖRÜDEN YOL AYRIMINA ERMENİLER / CİLT 1



BİBLİYOGRAFYA

BAŞBAKANLIK OSMANLI ARŞİvİ (BOA)

A.MKT.MHM.  

:533/27, 535/7, 551/21, 647/1, 647/ 35.



DH.MKT. 

 

:157/12, 199/71,



İrâde-Askerî   

:20/21 Rebiyülevvel 1314-30 Ağustos 1896.



Y.A.Hus. 

 

:201/72, 285/54, 315/18, 320/91, 320/96,



Y.MTV. 

 

:260/8, 



Y.PRK.A.  

 

:9/82,



Y.PRK.EŞA.    

:21/13,


Y.PRK.HR.    

:18/68,


Y.PRK.PT. 

 

:9/76,


Y.PRK.UM.    

:47/139, 47/140,



TETKİK ESERLER

BABACAN, Hasan, Ermeni Sorunu Üzerine Makaleler, Afyon Kocatepe Üniversitesi 

Yayını, Afyon 2007. 

ERMENİ KOMİTELERİNİN İHTİLÂL HAREKETLERİ VE BESLEDİKLERİ EMELLER, 

Ankara 1981.

HALAÇOğLU, Ahmet, Bir Ermeni’nin İtirafları (1895 Maraş ve Zeytun Olayları), Yeni 

Türkiye Yayınları, Ankara 2007.

HALAÇOğLU, Ahmet, 1895 Trabzon Olayları ve Ermenilerin Yargılanması, İstanbul 

2005. 

MEHMED ASAF, 1909 Adana Ermeni Olayları ve Anılarım, Yayına Hazırlayan İsmet 



Parmaksızoğlu, Ankara 1986.

HÜSEYİN NÂZIM PAŞA, Ermeni Olayları Tarihi I, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel 

Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayınları, No:15, Ankara 1994.


153

Prof. Dr. Ahmet KANKAL



ERMENİ EDEBÎ ESERLERİNE YANSIMASI 

BAĞLAMINDA ERMENİLERDE 

MİLLİYETÇİLİK HAREKETLERİ

Prof. Dr. Ahmet KANKAL

Nevşehir Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Nevşehir-TÜRKİYE 

Tlf.: 0 505 631 33 17 / 0 535 978 38 18, e-posta: ahmetkankal@hotmail.com


154

HOŞGÖRÜDEN YOL AYRIMINA ERMENİLER / CİLT 1



ÖZET

Bu çalışma, esas olarak, bugüne kadar Türkçe yayımlanmış olan Ermeni 

roman, öykü, anı, günce, deneme, inceleme ve tanıklık türünden eserlere 

dayanmaktadır. Kısacası, ister Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olsun ister 

olmasın, Ermeniler tarafından kaleme alınan eserlerde öncelikle Ermeni 

cemaatinde milliyetçilik fikrinin olup olmadığı yönündeki bilgiler değerlen-

dirilecektir. Sıradan bir öykü, roman veya diğer türden eserlerde milliyetçilik 

konusunun ve milliyetçilik hareketlerinin nasıl işlendiği vurgulanacaktır. 

Daha sonra şayet Ermenilerde milliyetçilik fikri oluşmuşsa bu fikrin ortaya 

çıkışına Ermenilerin bizzat kendileri mi, Osmanlı yönetimi mi veya emper-

yalist devletler mi sebep olmuştur konusu irdelenecektir. Bu konuda Ermeni 

yazarların veya halkın düşünceleri nelerdir, şayet bir suçlama varsa suçlu 

olarak kim veya kimler görülmektedir? Milliyetçilik hareketlerinin başlayışı 

ve bu süreç içerisinde yaşananlar nasıl değerlendirilmekte ve okuyucuya ne 

şekilde sunulmaktadır konusu üzerinde durulacaktır. Türkiye Ermenileri 

ile diaspora Ermenilerinin konuya bakışları arasında farkın olup olmadığı 

incelenecektir. Çalışmanın devamında Ermeni milliyetçilik hareketleri ve bu 

hareketlere karşı alınan önlemler, mukabil hareketler ve sonuçları bir bütün 

halinde değerlendirilip araştırıcıların dikkatine arz olunacaktır.


155

Prof. Dr. Ahmet KANKAL

Bir kısım Ermeniler, özellikle diaspora Ermenileri tarafından öne 

sürülen ve bazı devletlerce de kabul gören 1915-1922 yılları arasında 

Türklerin Ermenilere yönelik soykırım uyguladığı yönündeki görüş-

ler ve kabuller sürekliliğini devam ettirmekle birlikte, bu söylemlerin 

dünya kamuoyunun dikkatine sunulması konusunda farklı tempolar 

gözlenmektedir. Bu süreçte gözlenen tek şey sadece Türkleri suçlama 

konusundaki faaliyetlerin hızı, yani suçlamalardaki göreceli yavaşlama/

yavaşlatılma veya artış/arttırma ile ilgili değildir. Türkiye Cumhuriyeti 

Devleti’nin yöneticileri ve Türk halkının çoğunluğu tarafından benim-

senen tarihî olayları politikacılara değil, tarihçilere bırakalım görüşü ve 

çağrısı Ermeni diasporası ile soykırımı kabul etmiş ülkelerin parlamen-

toları tarafından kabul görmemektedir. Buna mukabil arşiv belgelerinin 

(resmi belgeler oldukları ve resmi görüşü yansıttıkları gerekçesiyle) 

yok sayılarak veya daha yumuşak bir tabirle göz ardı edilerek soykırım 

meselesini asıl sözü edilen o tarihi olayların doğrudan tesiri altında kalan 

ve soykırımdan kurtulan görgü tanıklarının anlattığı anılar ve aktardığı halk 

şarkılarına indirgeme çabaları diaspora Ermenilerince daha çok benim-

senmektedir. Bu iddia ve faaliyetlere göre bu hatıra ve şarkılar tarihin 



156

HOŞGÖRÜDEN YOL AYRIMINA ERMENİLER / CİLT 1



kavranması açısından ve olayları kanıtlayan belgeler ve birincil başvuru 

kaynakları olarak büyük önem taşımaktadırlar. Elbette bu iddia birçok 

açıdan tartışmaya açıktır, hatta dikkate alınmasına ve tartışılmasına 

dahi gerek yoktur görüşünü savunanlar bulunacaktır. Bazen her öne 

sürülen iddiaya cevap vermek de gerekmeyebilir. Konu siyasî açıdan 

ele alındığında yukarıdaki her iki kesime ilişkin iddia veya savunmalar 

doğru da kabul edilebilir, ancak konu bilimsel açıdan ele alındığında 

durum farklıdır. Tarihçilerin ortak kanaati; belge olmadan ortaya atılan 

her fikir tartışmaya açıktır, hatta belge olmadan konuşmak doğru değildir. 

Gerçi belge olduğunda onun içeriğinde bulunan bilgilerin değerlendirmesi 

de neticede bir yorumdur ve burada kişiler kendi görüşlerini/hissiyatlarını 

bu yoruma katacaklarından kişilerin objektifliği de tartışmalıdır, sübjektif 

olmaları çok daha muhtemeldir türünden görüşler akademisyenlerin sık 

sık dile getirdiği konulardandır.

Hatıra ve şarkıların birinci elden kaynak olduğu, arşiv belgelerinin 

ise önemli olmadığı görüşü ve iddiası aklı başında tarihçilerce kabul 

edilebilir değildir. Bununla beraber arşiv belgelerinin yanı sıra, hatıra 

türünden eserlerin dönemin diğer eserleri (bunlar belgeler de olabilir, 

yine hatıra türünden eserler de olabilir) ile karşılaştırılması ve kritiğinin 

yapılması kaydıyla belge olarak kullanılabileceğine tarihçilerin itiraz 

etmeyeceği de açıktır.

Epey bir süredir Türkçe yayımlanan Ermeni edebî eserleri üzerine 

ilgisi olan ve bunlara dayalı çalışmalar yapan bir tarihçi olarak

1

 bu eserler 



Ermeni edebî eserleri üzerine tarafımızdan yapılan çalışmalar şunlardır: Ahmet 

Kankal, “Ermeni Öykülerinden Türkçe Yayınlananlar Üzerine”, Millî Eğitim, Sayı 

157, Ankara 2003, s.213-225; Kankal, “Ermeni Toplumunda ve Aile Hayatında 

Kadın”, Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi (SBArD), Sayı 4, Diyarbakır Eylül 2004, 

s.105-135; Kankal, “Ermeni Edebî Eserlerinde Ermenilerin Türk Devletine ve Türk 

Toplumuna Bakışları”, Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi (SBArD), Sayı 5, Diyarbakır 

Mart 2005, s.1-22; Kankal, “Türkçe Yayınlanan Ermeni Öykülerinde Osmanlı ve 

Türkiye Cumhuriyeti Devletleri İle Toplumuna Bakış”, XIV. Türk Tarih Kongresi 

(9-13 Eylül 2002 Ankara) Kongreye Sunulan Bildiriler, Ankara 2005, C.III, s.255-274; 

Kankal, “Ermeni Edebiyatında Türk ve Ermeni Toplumları Arasındaki Komşuluk 

İlişkilerine Bakış”, Erciyes Üniversitesi Uluslararası Sosyal Araştırmalar Sempoz-

yumu (EUSAS-I), Osmanlı Toplumunda Birlikte Yaşama Sanatı: Türk-Ermeni 

İlişkileri Örneği, 20-22 Nisan 2006 Kayseri.), Hoşgörü Toplumunda Ermeniler, C.I, 

Kayseri 2007, s. 221-235; Kankal, “Ermeni Öykülerine Göre Osmanlı-Türk Top-

lumunda Ermeniler”, Ermeni Araştırmaları 1. Türkiye Kongresi (20-21 Nisan 2002 

Ankara) Bildirileri, C. III, Ankara 2003, s.97-120; Kankal, “Türk Okurları Açısından 

Ermeni Öykülerinin Oluşturabileceği Sakıncalar Hakkında Bir Değerlendirme”, 



157

Prof. Dr. Ahmet KANKAL

dikkatimizi hep çekmiştir. Özellikle de köy hayatına, sosyal olaylara, 

örf-adetlere, eğitime ve inançla ilgili konulara yönelik anlatılanlar, 

Anadolu’da yaşayan Türk ve Ermeniler arasında yaşayış ve inanış bakı-

mından büyük farklılıkların olmadığını ortaya koymaktadır.

Bu çalışmada herhangi bir iddianın ne sahibi ne de savunucusu olma 

amacı bulunmaktadır. Ermeni edebî eserleri genel hatlarıyla ele alınıp 

değerlendirilecek, tek tek eserler ve içerikleri konusunda teferruat sayı-

labilecek bilgiler verilmeyecektir. Konu ile ilgili Ermeni edebî eserleri, 

çalışmanın sonunda kaynakça kısmında zikredilecektir.

Türkçe yayımlanan Ermeni edebî eserleri içerisinde siyasî içerikli 

olanların yanında Ermenilerin gündelik hayatı (ister kırsalda isterse 

şehirde olsun), hayatta karşılaşılan güçlükler, sosyal, kültürel, ekonomik, 

dinî ve ahlakî değişimler, diğer etnik unsurlarla olan ilişkilerini konu 

edenler çoğunluğu oluşturmaktadır. Dikkati çeken bir başka nokta da 

Türkiye’de yaşayan Ermenilerle diasporada yaşayan Ermenilerin ele 

aldıkları konular ve bu konuları işleyişleri yönündeki farklılıklardır. 

Örneğin Türkiye’de yaşayan Ermeniler daha çok sosyal içerikli konuları 

işlerken, diasporada yaşayan Ermenilerin siyasî içerikli konulara eğilme-

leri gibi. Bunun çok değişik sebepleri olabilir. Her iki gurubun tehcire 

bakışı, olayları değerlendirme biçimi, yaşadığı ortam, ilişkide bulunduğu 

guruplar birbirinden farklıdır. Nitekim ister tehcire tabi tutulmuş ister 

tutulmamış olsun sonuçta Türkiye’de yaşayan Ermeniler hayatlarının 

geçtiği ve kendilerine ait topraklarda yaşamaktadırlar. Her ne kadar 

bulundukları köylerden şehirlere göçmüş olsalar veya yaşadıkları şehir-

lerden İstanbul’a gitmiş bulunsalar da sonuçta devlet onların da devle-

tidir, ilişkide bulundukları topluluklar da o devletin vatandaşıdır. Fakat 

diasporada yaşayanlar açısından durum farklıdır, çünkü bir defa ister 

tehciri yaşamış olanlar isterse onların çocukları veya torunları olsunlar, 



IV. Türkiye’nin Güvenliği Sempozyumu (Tarihten Günümüze Dış Tehditler) (16-17 

Ekim 2003 Elazığ) Bildirileri, Elazığ 2004, s.415-422; Kankal, “Ermeni Yayınla-

rıyla Yapılan Tanıtım mı Propaganda mı? (Öykü ve Romanlar Bağlamında)”, I. 



Kahramanmaraş Sempozyumu (6-8 Mayıs 2004 Kahramanmaraş) Bildirileri, C.II, 

İstanbul 2005, s.669-676; Kankal, “Türk Halk İnanışları İle Anadolu Ermeni Halk 

İnanışları Arasındaki Benzerlikler”, VII. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü-Gaziantep 

Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı, 27 Haziran-1 Temmuz 2006 Gaziantep (kongre 

bildirileri henüz basılmadığından bu tebliğ yayımlanmamıştır).



158

HOŞGÖRÜDEN YOL AYRIMINA ERMENİLER / CİLT 1

bunlar yaşadıkları yerlerden kopmuş (tabii ki onlara göre işin aslı kopma 

değil koparılma, terk etme değil sürülmedir) kimselerdir. Bu sebeple 

kendilerini Türklerin tehcire/sürgüne gönderdiğini düşünerek Türklere 

karşı büyük bir kin ve nefret besleyen, hatta oluşan ortak kin ve nefret 

sayesinde diasporada birlikteliğini devam ettiren, kin ve nefretten bir 

millet oluşturan, yine ayrıldıkları yerlere karşı büyük bir özlem içinde 

olan, oralara ilişkin hatıraları bulunan ve bu hatıraları sürekli tekrar 

ede gelen bir kesim söz konusudur. Ayrıca bunların ilişkide bulunduğu 

kesimler de farklıdır. Onlar, Türkiye’de yaşayan Ermeniler gibi Türklerle 

birlikte yaşamaya veya onlarla her an ilişkide olmaya mecbur değillerdir. 

Türkiye’de yaşayan Ermeniler sonuçta suçlu olarak kimi veya kimleri 

görmüş ve görüyor olsalar da bu durumu ileriye taşınması gereken bir 

dava olarak görmeyebilir veya bunun her iki tarafa bir faydası olmadığını 

da düşünebilirler. Mesela onların, diasporadakiler gibi, Türk milletini 

suçladıkları düşünülecek olsa da neticede devir değiştiği ve muhatap 

oldukları Türklerin tarihte yaşanan olaylarla ilgisi bulunmadığı için 

daha sağlıklı düşünmeleri söz konusu olabilecektir. Hâlbuki diaspo-

rada yaşayanlarda neslin değişmesine rağmen bugünkü Türklerin iddia 

ettikleri olaylarla uzaktan yakından bir ilgisi olmadığı halde suçlu olarak 

yine Türkleri görme eğilimi mevcudiyetini muhafaza edecektir, çünkü 

onlara göre bu hale gelmelerine ve bütün olanlara sebep Türklerdir ve 

bu düşünce atadan evlada, hatta toruna daha da artarak, şiddetlenerek 

devam etmelidir, devam ettiği takdirde Ermeniler arasındaki birlik ve 

beraberlik korunacaktır. Bunun aksini düşünenler sayıca azınlıkta kaldığı 

için ya susturulacak veya dışlanacak ya da kendileri selametleri açısın-

dan susmayı tercih edeceklerdir. Bu konuda her iki toplumun sağlıklı 

kararlar vermesini ve bir anda bütün yaşananları unutmasını beklemek 

de mümkün değildir. Toplumsal hafıza her ne kadar bazı şeyleri unutsa 

da izlerin tamamen ortadan kalkması veya silinmesi gerçekçi değildir. 

Tıpkı nasıl ki hafızasız insan yoksa hafızasız millet de yoktur, zira hafıza 



insanın ya da halkın yaşadığı yıllardan ibaret olan hayatıdır; onun geçmişi, 

onun tarihidir sözü ve bu sözün gerçekliği gibi.

Ermeni edebî eserlerinde zikredilen mekânlar, İstanbul, İzmit, İzmir, 

Afyon, Gümüşhane, Van, Ağrı, Iğdır, Erzincan, Sivas, Tokat, Malatya, 

Harput, Bitlis, Diyarbakır, Mardin, Adıyaman, Urfa, Adana, Gümrü, 

Erivan, Halep, Paris, Fresno (Amerika Birleşik Devletleri California 

eyaletine bağlı) şehirleri ile onlara bağlı bazı kaza, kasaba ve köyler-



159

Prof. Dr. Ahmet KANKAL

dir. Hemen hemen bütün Osmanlı şehir ve kasabalarında az veya çok 

Ermeni nüfus bulunmasına rağmen henüz Ermenilerin diğer yerleşim 

yerlerine ilişkin yayınları bulunmamakta veya varsa da tarafımızdan 

bilinmemektedir. Bu şu açıdan önemlidir: Ermeni toplumu, incelenen 

eserlerde görüldüğü kadarıyla, gerek düşünüş ve gerekse yaşayış tarzı 

itibarıyla bir bütünlük arz etmemektedir. Bu durum, toplumun içinden 

çıkan ve çoğunlukla toplumun düşüncelerini aksettiren yazarlara ve 

onların eserlerine de yansımaktadır. Bu sebeple, tek tip Ermeni toplu-

mundan, düşüncesinden, kültüründen ve dolayısıyla hareket tarzından 

bahsetmek zordur.

Bir defa bütün Ermeni edebî eserleri için geçerli olan şu konuyu 

belirtmekte fayda vardır: O da kimlik, milliyet duygusunun Ermenilerin 

tamamında var olduğu gerçeğidir. Ermeni inancı, bu kimliğin ve aidiyet 

duygusunun gelişmesi ve devamında en önemli etkendir. Onlardaki bu 

inanç sistemi, onların hem diğer Hıristiyan topluklular hem de Müs-

lümanlar arasında mevcudiyetlerini devam ettirmelerinin, kendilerini 

asimilasyona karşı korumalarının en kısa ve etkili yoludur. Ermeniler 

arasında zaman zaman mezhep ayrılıkları ve çekişmeleri olsa da bu 

durum ortak kimliğin ve milliyet duygusunun yozlaşmasına müsaade 

etmez. Dolayısıyla Ermeniler, inancı sayesinde millî duygularını, kimli-

ğini koruyabilen ve yaşatabilen bir toplumdur. Hal böyle olunca kilisenin 

ve din adamlarının Ermeni toplumu üzerindeki etkilerini gündeme 

getirmenin de bir anlamı yoktur. Millî duyguların yanında Ermenilerde 

milliyetçilik fikrinin oluşması ve bunun fiiliyata dönüşmesi hususunda 

kilisenin rolünü göz ardı eden her çalışma eksik kalacaktır, ancak bu 

çalışmada bu konuya girilmeyecektir.

Anadolu’da yaşayan Ermenilerle Anadolu dışında ve özellikle de 

diasporada yaşayan Ermenilerin ele aldıkları konuların ve olaylara 

bakışları ile yorumlarının birbirinden farklı olduğu daha önce zikredil-

mişti. Anadolu’da yaşamış veya hala yaşayan yazarlar, Ermenilerdeki 

ayrılıkçı milliyetçilik fikrinden, onların Birinci Dünya Savaşı yıllarında 

bu fikirlerini gerçekleştirmek için özellikle de Ruslarla işbirliği yaparak 

harekete geçtiklerinden hiç bahsetmezler. Konuyu tehcir kararının alın-

ması, uygulanması ve sonucu ölçeğinde işlerler, tehcir öncesi olaylardan 

bahsetmemeye özen gösterirler, gerek Türk gerekse Ermeni toplumu 

arasındaki ahenge vurgu yaparlar. Böylelikle okuyucuda, bir manada bu 

ahengi bozanın Türkler olduğu düşüncesi oluşur, oluşturulur. Hâlbuki 


160

HOŞGÖRÜDEN YOL AYRIMINA ERMENİLER / CİLT 1

diasporada yaşayanlar ise Ermenilerin öteden beri milliyetçilik fikrine 

sahip olduklarından, bunu gerçekleştirmek için uygun ortamı bulduk-

larında da faaliyete geçtiklerinden söz ederler. Bu yazarlar eserlerinde, 

Rusların Doğu Anadolu bölgesini Türklerden alarak kendilerine bıraka-

caklarını düşündüklerinden, sonuç hiç de bekledikleri gibi olmayınca, 

hayal kırıklığına uğradıklarından bahsederler. Anadolu’da yaşayanlar, 

tehcir yıllarını anlatırken, bunun aslında Almanların bir projesi oldu-

ğundan, Almanların Rusya’ya doğru ilerlerken önlerinde bulunan ve 

Ruslara yardımları muhtemel olan Ermenileri Osmanlı Devleti vasıta-

sıyla uzaklaştırma isteğinden kaynaklandığı görüşüne vurgu yaparlar. 

Bu eserlerde daha çok dramatik konular işlenmektedir, ancak bunlarda 

devlet dolaylı olarak suçlanırken yerli halk (Türkler, Kürtler, Araplar) ise 

Ermenilerin muhatap oldukları bu duruma üzülen, hatta devletin almış 

olduğu kararın hilafına Ermeni ailelere yardım eden, onları yanlarında 

saklayan kimseler olarak gösterilmektedir.

Anadolu dışında yaşamış (tehcir sonrası Anadolu’dan ayrılmış 

veya diasporada doğmuş) yazarların eserlerinde tek suçlu vardır o da 

Türklerdir. Onlara göre başka milletler birer birer Osmanlıdan ayrılıp 

istiklallerini kazanırken bu hak Ermenilere çok görülmüştür. İttihat ve 

Terakki Partisi ileri gelenleri olayın baş aktörleridir, ancak bu durum 

sadece onlarla sınırlı değildir. Türk milleti bir bütün olarak iradesiyle ve 

faaliyetleriyle bu projenin, bütün olup bitenlerin arkasındadır, o sebeple de 

suçludur görüşü bu eserlerin ana fikri ve ana söylemidir. Hatta onlara 

göre Türkler bu uğurda sadece Ermenilere zulmetmemişler Kürtler de 

bundan nasibini almışlardır. Oysa Anadolu’da yaşayan yazarların eserle-

rinde Ermenilere zulmedenlerin çoğunlukla Kürtler ve zaman zaman da 

Çerkezler olduğu, Türklerin bunu engellemek istedikleri, ancak başarılı 

olamadıkları görüşü egemendir. 

Diasporada yaşayan yazarların Türk devleti ve toplumu aleyhine 

söylemleri dikkat çekecek düzeydedir. Yalnız bu yazarların eserlerinde 

yer alan bilgiler arasında da bir birliktelik bulunmamakta, birliktelik 

sadece Türk devletine ve devlet görevlilerine yönelik eleştirilerde ken-

dini göstermektedir. Anadolu dışında bulunan yazarların eserlerinde, 

Anadolu’dakilerin aleyhine, Türk halkının da tehcir esnasında Ermeni-

lere zulmettikleri konusu vurgulanmaktadır. Bu eserlerde tehcire sebep 

olarak gösterilen olaylar isyan biçiminde değil de kahramanlık destanı 

şeklinde işlenmektedir. Olaylar bu şekilde incelendiğinden bağımsız 


161

Prof. Dr. Ahmet KANKAL

Ermeni devleti kurma isteği ve çabası içinde olan Ermeniler birer kah-

raman gibi gösterilmekte, Ermeni isyanlarına karşı önlem alan, mukabil 

hareketlerde bulunan Osmanlı Devleti ve onun idarecilerinin katliam 

yaptıkları dile getirilmektedir. Bu durum halk söz konusu olduğunda da 

aynıdır. Ermeni halkın Müslümanlara karşı yaptığı katliamlar dile getiril-

mez veya getirildiğinde de hak arama şeklinde verilirken, Müslümanların 

Ermenilere karşı hareketleri soykırım olarak nitelendirilmektedir.

Millî duyguların kabartılması ve ayrılıkçı hareketlerin teşviki açı-

sından özellikle de Osmanlı zabitleri ve Hamidiye Alayı mensuplarının 

Ermeni kadın ve kızlarına tecavüzde bulundukları, onları haremlerine 

kattıkları konuları yoğunlukla işlenmektedir. Bu duruma direnen kızların 

namussuz bir şekilde yaşamaktansa ölümü tercih edişleri dramatik bir 

biçimde anlatılmaktadır. Özellikle genç Ermeni erkeklerinin bu duruma 

kayıtsız kalmadıkları vurgulanmakta, yine Ermeni kadınların kendile-

rine karşı yapılan haksız muamelelere boyun eğmedikleri, kadınların 

mücadele azimleri ve silahlı Ermeni çetelerine yardımları söz konusu 

edilmektedir. Osmanlı yanında yer alan ve böylelikle soyuna ihanet 

ettiği vurgulanan Ermenilerin aşırı milliyetçi Ermeniler tarafından çok 

kötü muamelelere maruz bırakıldığı açık bir şekilde aktarılmaktadır. Din 

adamlarına yapıldığı söylenen hakaretlerle Ermenilerdeki dinî duygular 

harekete geçirilmek istenmektedir.

Sonuç olarak, son yıllarda görebildiğimiz ve inceleyebildiğimiz 

kadarıyla beş ayrı yayınevi tarafından yayımlanmış olan Ermeni edebî 

eserlerinden bazıları, edebî ürünler olmanın yanında siyasî konuları da 

içine alan bir özellik taşımaktadırlar. XIX. yüzyılın sonu ve XX. yüzyılın 

başlarında Osmanlı Devleti içerisinde yaşayan farklı etnik unsurlardaki 

hareketlilik Ermeni toplumunda da görülmektedir. Ancak Ermeni top-

lumundaki bu hareketlilik, mahiyeti itibarıyla Ermeni edebî eserlerine 

değişik şekilde yansımaktadır. Bazı eserlerde bu hareketlilikten bahsedi-

lirken bazılarında bu durum göz ardı edilmektedir. Eserlerin bir kısmında 

Ermenilerdeki milliyetçilik fikrinden ve hareketlerinden övgüyle söz edi-

lirken, bir kısmında bu fikir ve hareketlilik yokmuş gibi gösterilmektedir. 

Bağımsız bir Ermeni devletinin kurulması için isyan eden, bu uğurda 

devlet görevlileri ile masum insanları katletmekten çekinmeyen Ermeni 

asiler birer kahraman gibi gösterilmekte, buna müdahale eden devlet 

görevlilerinin hareketleri ise soykırım olarak adlandırılmaktadır. Devlete 

bağlı ve onun koymuş olduğu kanunlara uyan Ermeni halkının haksız 


162

HOŞGÖRÜDEN YOL AYRIMINA ERMENİLER / CİLT 1

yere tehcire tabi tutulduğu, Ermeni ailelerin parçalandığı, savunmasız 

halkın sürgün esnasında eşkıya ve yol üzerindeki insanlarca soyulup 

öldürüldüğü konusu sıklıkla işlenmektedir. Olayı soğukkanlılıkla ele 

almadıkça, doğruyu açık yüreklilikle söylemedikçe, hatasıyla sevabıyla 

toplumları ve onların hareketlerini değerlendirmedikçe, ister edebî ve 

kültürel isterse siyasî ve tarihi olsun hiçbir eser tarih bilimi açısından 

bir değer ifade etmeyecektir.


163

Prof. Dr. Ahmet KANKAL



Download 3.2 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   41




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling