Çukurova üNİversitesi jeoloji MÜhendiSLİĞİ BÖLÜMÜ
Download 14.86 Kb. Pdf ko'rish
|
- Bu sahifa navigatsiya:
- Anahtar Kelimeler
- Fevzi ÖNER ve Nesrin ERTEK Mersin Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Çiftlikköy, MERSİN foner@mersin.edu.tr
- Nesrin ERTEK ve Fevzi ÖNER Mersin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Çiftlikköy Kampüsü Mersin nesrin-ertek@hotmail.com ÖZ
- Hidrotermal Yataklarda Eu ve Ce Karakteristiklerinin Değişimi ve Jenez Açısından Değerlendirilmesi
Keywords: Dendritic agate, opal, replacement, magnesite, sepiolite. 35 Hatıldağ Formasyonunun (Ağsaklar/Bolu) Organik Karbon ve İz Metal Zenginleşmeleri Organıc Carbon And Trace Metal Enrıchments Of The Hatıldag Formatıon (Agsaklar/Bolu) D. Banu KORALAY ve Ali SARI Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü 06100, Beşevler-Ankara/Türkiy e ÖZ Paleosen-Eosen zaman aralığında çökelmiş tortul birimlerden oluşan Hatıldağ Formasyonu Kızılçay Grubunun alt kesimlerini oluşturur. Kızılçay grubu Hatıldağ, Kabalar ve Dağhacılar formasyonlarından oluşmaktadır. Hatıldağ formasyonu bitümlü şeyllerinin Fe grubu elementleri olan Ni, Co, Cr, Mn, Sc, Fe, Ti ve V gibi iz element içerikleri saptanmış olup, bu değerlerin geniş bir aralıkta değiştiği görülmektedir. Hatıldağ formasyonu bitümlü şeyllerinin Corg değerleri % 0.05 ve 11.18 arasında olup, ortalama % 6.73’ tür. Bu çalışmada Corg değerleri ile demir grubu elementleri arasındaki ilişki ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bazı seviyelerdeki düzensizliklere rağmen, genel trende göre Corg ile demir grubu elementleri arasında paralellik olduğu görülmektedir. Hatıldağ formasyonu bitümlü şeylleri iz elementlerinden Ni (ortalama 94.82 ppm) ortalama şeyl (68 ppm) bileşimine göre zenginleşme göstermektedir. Element içerikleri ve organik madde ilişkilerine göre bitümlü şeyl örneklerinin çoğunlukla ökzinik zon ile normal denizel çökelme ortamı sınırında ve pirit oluşum ortamında depolandıkları belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Organik karbon, bitümlü şeyl, iz metal, kerojen, organik madde. ABSTRACT Hatildag formation which contains sedimentary units of the Paleocene-Eocene age represents the lower part of Kızılçay Group. Kızılçay Group consists of Kabalar and Daghacilar formations. Hatildag formation which is composed of bituminous shales and the bituminous shales contains Fe-group elements such that Ni, Co, Cr, Mn, Sc, Fe, Ti, and V, which show wide range of variations. The Corg values of the Hatildag formation bituminous shales are between 0.05 % and 11.18 % and the average value is 6.73 %. In this study, relationship between the Corg values and Fe-group elements has been established. Although these are some irregularities in general, there are some parallelism between the Corg and Fe-group elements, have been obtained. Ni (average 94.82 ppm) which is the trace element of Hatildag formation bituminous shales shows enrichment compare to the average shale (68 ppm) content. It is clear that according to element contents and organic matter relations bituminous shales are deposited at the euxinic zone and marine environment where pyrite occurrences observed. Keywords: Organic carbon, bituminous shales, trace metal, kerogene, organic matter. 36 Nadara (Uşak) Çevresindeki Volkanik Kayaçların Hidrotermal Alterasyonu ile İlişkili Kil Zonu Clay Zone Related With Hydrothermal Alteration Of Volcanic Rocks Around Nadara (Uşak) Canan ÖNER Jeoloji Yüksek Mühendisi canan_oner@yahoo.com ÖZ Çalışma alanı Uşak ili Merkeze bağlı Nadara Köyü ve civarıdır. Çalışma sahasının temelinde Palezoyik yaşlı Menderes masifi şistleri bulunur. Şistlerin üzerine Triyas yaşlı mermerlerle Miyosen yaşlı volkanik kayaçlar gelmektedir. Pliyosen yaşlı çakıltaşı, kumtaşı, kiltaşı ve marn tabakalarından oluşan birim sahanın en genç kayaçıdır. Çalışma alanının Kuzeyinde halen işletilen bir demir ocağı yer almaktadır. İşletmenin açık kısımlarda ve sahanın Kuzeydoğu’sunda Miyosen yaşlı Karaboldere Volkanizmasına ait ortaç –asidik volkanizma ve bunların ürünleri ( proklastik kayaçlar andezit, riyolit) yer almaktadır. Sahada bu volkanik kayaçları kesen faylar mevcuttur. Özellikle açık işletmenin olduğu kısımlarda volkanik kayaçlar ile demir cevheri arasında kalınlığı 2–3 metreyi bulan bantlı bir kil zonu mevcuttur. Bu çalışmada volkanik kayaçlara ve kil zonuna ait örnekler petrografik, XRD ve kimyasal yöntemiyle analiz edilmişlerdir. Elde edilen XRD sonuçlarına göre killeşmenin olduğu zon ağırlıklı olarak kaolinitten oluştuğu tespit edilmiştir. Anahtar kelimeler: Uşak, kil, kaolinit ABSTRACT Study area is located near village Nadara in Uşak. The basement rock in the region consists of schist from Menderes massif, which has Paleozoic age. This unit is covered by Trias aged Marbles and by the volcanic rocks on Miocene age. Pliocene aged unit builds the youngest layer in the area and consist of pebbles, marble, sandstone and clays. There is a company, which mined still iron ore at North side of the study area. On the North part of the mine area occurs Miocene older Karaboldere volcanic rocks (pryoclastic rocks, andesite, rhyolite), which have acidic to intermediate composition. These volcanic rocks were cut by some faults. Between volcanic rocks and open mined ore is a 2-3 m wide argillic alteration zone (clay zone) developed. In these study some samples of volcanic rocks and of clay were investigated by petrographical-, XRD- and chemical methods. The obtained results of XRD show that argillic alteration zone predominantly of kaolinite composed. Keywords: Uşak, clay, kaolinite 37 Güzelyurt (Aksaray) Bölgesi Alunit Yatağının Mineralojisi ve Jeokimyası Mineralogy and Geochemistry Of Alunite Deposit Of The Güzelyurt (Aksaray) Area Fevzi ÖNER ve Nesrin ERTEK Mersin Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Çiftlikköy, MERSİN foner@mersin.edu.tr ÖZ Güzelyurt alunit yatağı Neojen yaşlı ignimbritlerle Permiyen yaslı mermerler arasında KD-GB doğrultulu bir fay zonu boyunca gelişmiştir. Yatağın derinliği 70–80 m, genişliği 30–40 m uzanımı ise bir kilometreden daha fazladır. FTIR ve XRD analizlerine göre yatağın ana mineralleri alunit, kaolinit ve opaldir. Bunlarla beraber bazı örneklerin bileşiminde önemli miktarlarda jips, smektit ve nabit kükürt tespit edilmiştir. Jeokimyasal veriler alunitin K-Na türü olduğunu göstermektedir. Ayrıca bazı öneklerde 100 ppm üzerinde civa’ya rastlanmıştır. Yatağın jeolojik-tektonik yapısı, mineral parajenezi ve mevcut jeokimyasal verileri beraber değerlendirildiğinde, cevherleşmenin Tersiyer volkanizmasına bağlı gelişen hidrotermal sıvıların bir ürünü olduğu düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Alunit, kaolinit, parajenez, volkanizma ABSTRACT Güzelyurt alunite deposit was developed along NE-SW trending fault zone between ignimbrites of the Neogene age and marbles of the Permian age. The thickness of the deposit is 70-80 meters, its width is 30-40 meters and the length is more than one kilometer. Based on the FTIR and XRD analysis, the main minerals of the deposit are alunite, kaolinite and opal-CT. In addition to these, some samples contain gibbsite, smectite, and pure sulfur. Geochemical data indicate that alunite is K-Na type. More than 100 ppm of Hg is also observed in some samples. Interpretation of geological, structural features, mineral paragenesis as well as geochemical data suggests that mineralization is thought to be a product of hydrothermal solutions related to the Tertiary volcanism. Keywords: Alunite, kaolinite, paragenesis, volcanism. 38 Kapadokya Bölgesi Kaolinitik Tüflerinin Hammadde Olarak Beyaz Çimento Üretiminde Kullanılması The Uses Of Kaolitic Tuffs From Cappadocia (Nevşehir) Area As Raw Material For White Cement Manufacturing Nesrin ERTEK ve Fevzi ÖNER Mersin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Çiftlikköy Kampüsü Mersin nesrin-ertek@hotmail.com ÖZ Çimento ince, yumuşak, toz şekline getirilmiş bir madde olup kireçtaşı, kil, kum ve/veya şeyl gibi doğal maddelerden ve bunları oluşturan elementlerin karışımdan meydana gelir. Çimentonun çeşitli türleri vardır ve bunlardan en önemli ve sık tüketilenleri sırasıyla Gri Portland Çimentosu, Hızlı Katılaşan Portland Çimentosu, Sülfata Dayanıklı Portland Çimentosu, Yüksek Alüminyumlu Çimento ve Beyaz Portland Çimentosudur. Bu çimento türlerinden beyaz çimento büyük ölçüde düşük C 4 AF( 4CaO *Al 2 O 3 *Fe 2 O 3 %1,5 dan daha az içerikli) ve yüksek C 3 S (3CaO*SiO 2 ) ile C 2 S(2CaO*SiO 2 ) karakterize edilir. Ayrıca bu tür çimentonun en önemli özelliği’de beyazlığıdır (beyazlık dereceleri;1.derece: %80 den fazla beyaz, 2.derece: %75–80 beyaz, 3.derece: %68–75 beyaz). Beyaz çimentonun üretim süreci normal gri çimentonun üretim sürecine benzer ve bu süreç doğal hammaddelerin seçimi, karışımın hazırlanışı, klinkerin yakılışı/kalıplanması, beyazlama/soğutma ve son olarak öğütülmesi safhalarını içerir. Beyaz çimentonun kimyasal bileşiminde C 4 AF olmaması istendiğinden, Si-Ca-Al kaynaklarının saflığı yüksek kalitede beyaz çimento üretiminin esasını oluşturur. Yüksek derecede beyaz çimento için kullanılan kireçtaşının %0.15’ten az Fe 2 O 3 , %0,015’ten az MnO içermelidir. Alüminyum kaynağı olarak kullanılan killerin (genellikle profilit ve kaolinit) ise Fe 2 O 3 içeriği %0,5 den az olmalı ve ayrıca renk verici elementleri de içermemeleri germektedir. Kapadokya (Nevşehir) bölgesi kaolinitik tüflerinin belirli kısımları, mineralojik olarak kaolinit, kuvars içerirler ve kimyasal bileşimlerinde Fe 2 O 3 miktarı %0,5’ten daha az olup diğer renk verici Cr, Co vs. türü elementleri içermemektedirler. Yapılan beyazlık ölçüm testlerinde bu malzemenin %80 den daha fazla bir beyazlığa sahip olduğu tespit edilmiştir. Elde edilen bütün veriler, bu hammaddenin beyaz çimento üretiminde problemsiz bir şekilde kullanılabilirliğini ortaya koymuştur. Anahtar Kelimeler: Beyaz Çimento, Kaolinit, Kuvars, Tüf, Kapadokya ABSTRACT Cement is a fine, soft, powdery-type substance and is made from a mixture of elements that are found in natural materials such as limestone, clay, sand and/or shale. There are several types of cement; Ordinary Portland Cement(OPC), Rapid Hardening Portland Cement, Sulphate Resisting Portland Cement (SRPC), High Alumina Cement (HAC) and White Portland Cement White cement is characterized by an extremely low content of C 4 AF (4CaO *Al 2 O 3 *Fe 2 O 3 content lest than 1.5%) and a high content of C 3 S (3CaO*SiO 2 ) and C 2 S 39 (2CaO*SiO 2 ). The whiteness of white cements is of its most important characteristics (1 st grade: with whiteness not less than % 80, 2 st grade: with whiteness of %75-80 and with whiteness of %68-75) The manufacturing process of white cement is quite similar to normal (ASTM Type I or III) gray cement. The process includes the selection of raw materials, the preparation of the raw mix, firing/sintering of clinker, whitening/cooling, and final grinding. When in the chemical composition of white cement requires no C 4 AF, the purity of Si- Ca-, Al-, sources is an essential key for manufacturing high quality white cement. For high-grade white cement, the limestone must contain less than 0.15% of Fe 2 O 3 and clay, which serve as Al source (usually, phyrophylite and kaolinite) must contain not more than 0,5 %Fe 2 O 3. The tuffs of Cappadocia (Nevşehir) area are mineralogically composed of quartz and kaolinite, and contain chemically less than 0.5 % Fe2O3 and the coloring such as Cr, Co etc. elements are not present. Accomplished white-tests have shown that the material has more than 80% whiteness. Summarized the obtained data indicate that these raw material can be used for the manufacturing of White Cement without any problem. Keywords: White Cement, kaolinite, quartz, tuff, Cappadocia 40 Hidrotermal Yataklarda Eu ve Ce Karakteristiklerinin Değişimi ve Jenez Açısından Değerlendirilmesi Eu and Ce Characteristics Of Hydrothermal Ore Deposits and Genetic Significance Berna YAVUZ ve Şükrü KOÇ Ankara Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, 06100 Tandoğan ANKARA ÖZ Geçmişten günümüze maden yatağı kökenine yönelik çalışmalarda cevher sistemlerinin oluşumu hakkında çok sayıda teknik ve yöntem geliştirilmiştir. Bunlar cevher akışkanları, deformasyon ve akışkan yolları, magmatik süreçler, duraylı izotop çalışmaları, radyojenik izotop sistemleri ve nadir toprak element karakteristikleri şeklinde sıralanabilir. Bu çalışmaların hepsinde cevherleşmenin esas kaynağının ne olduğu sorusuna cevap aranmaktadır. Bu yöntemler bazen tek başına bazense birbiriyle desteklenerek cevher kökeni hakkında çok önemli yaklaşımlar getirmektedir. Bu yöntemlerden biri olan nadir toprak elementleri (NTE), jeolojik olarak üç önemli alanda karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan birincisi, NTE içerikleri ile bazı oksit ve iz elementler kullanılarak bazaltik kayaçlardaki gibi ayrım diyagramları çizilmek suretiyle ortamsal yorumlamalarda kullanılmasıdır (Tb/Ca’e karşı Tb/La ayırım diyagramı gibi). İkinci ise, yeryuvarında ekonomik bir konsantrasyona ulaştığında bir NTE maden yatağı oluşturmasıdır (bastnasit, monazit ve kisenotime gibi). Üçüncüsü ve bizim bu çalışmamız için önemli olan alan ise; maden yataklarının oluşum ortamları hakkında bilgi veren ve cevher kökeni hakkında yorumlar yapılmasını sağlayan jeokimyasal incelemelere imkân vermesidir. Bu çalışmada literatürde yer alan birçok hidrotermal cevherleşmelerdeki NTE karakteristikleri değerlendirilmiştir. Aynı kökenli bu akışkanlarda farklı Eu ve Ce anomalilerinin neden ileri geldiği yorumlanmıştır. Mesela Çin’de Batı Yunnan Provensinde bulunan hidrotermal kökenli Lincang germanyum yatağı içindeki linyitler, ANTE zenginleşmesi, (-) negatif Eu anomalisi ve zayıf (+) pozitif Ce anomalisi sergilemektedir. ANTE’ler linyitden dolayı zenginleşirken, Eu ve Ce anomalilerinin ise hidrotermal ortamda bulunan silisli kayaçlardan kaynaklandığı tespit edilmiştir (Huawen et al., 2002). Bunun yanı sıra, Batı Avustralya, hidrotermal kökenli Kalgoorlie-Norseman altın yatağı, HNTE zenginleşmesi ve değişken Eu anomalisi sergilediği tespit edilmiştir. Bununda farklı karakterli 3 akışkanın karışması sonucu geliştiği ileri sürülmektedir (Ghaderi et al., 2006). Bundan farklı olarak Almanya Schwarzwald bölgesi, hidrotermal kökenli Variscan flofit yatağında yapılan araştırmada ONTE zenginleşmesi ve (+) pozitif Eu anomalisi sergilediği tespit edilmiştir. Buradaki ONTE’ler doğal karasal sular ve asit leaching için karakteristiktir ( Schwinn and Markl, 2005). Sonuç olarak yapılan NTE ölçümlerinin değerlendirilmesiyle ortamın; pH, özel geçirgenlik ve iletkenlik, sıcaklık, oksijen çözünürlülüğü, oksidasyon redüksiyon potansiyeli, (Eh) alkalinite, demir çökelimi ve H 2 S konsantrasyonları hakkında yorumlar yapılabilmektedir. Bu parametreler NTE’lerdeki Eu’un pozitif (+) ve negatif (- ) değişimi için hidrotermal akışkanların redoks şartlarındaki değişimlerini etkilediği bilinmektedir (Bau 1991, Wood 1990). Ayrıca, yan kayaç litolojisi, cevheri oluşturan akışkanın özelliği, ortamsal faktörler cevherleşmede NTE davranışlarını etkilemektedir. 41 Anahtar Kelimeler: Nadir toprak elementler (NTE), jeokimya, hidrotermal, maden yatağı, fiziko kimyasal koşullar. ABSTRACT I n studies concerning genesis of ore deposits, from past to today, have been developed in a large number technique and method. These can be arranged in formation ore fluids, deformation and fluid roads, magmatic process, stable isotope study, radiogenic isotope systems and rare earth element (REE) characteristics. In all of these studies, It is looked for answer to question what about is main source of mineralization. These methods sometimes are brought alone and also each other supporting very important approximation about origin of ore. One of the these methods is REEs geologically, bring to light in three important fields. Firstly, it is used in environmental comments by drawing differentiation diagrams using trace elements and some oxide with contents REE such as basaltic rocks (Tb/Ca versus Tb/La differentiation diagram etc.) Secondly, when it reachs an economic concentration, it appears an REE ore deposit (bastnaesite, monazite and kisenotime, etc.). Thirdly and field that it is important our this study is given information about forming environments to ore deposits and given an opportunity to geochemical investigations provided make interpretations about origin of ore. This study, REE characteristics of many hydrothermal mineralizationin literature are evaluated. Difference Eu and Ce anomalies are interpreted what is it result from. For example, in the Lincang germanium deposit, Western Yunnan Province, China, REE’s exhibited HREE enrichment, negative Eu anomaly and weak positive Ce anomaly. REE patterns are similar to siliceous rocks which formed under hydrothermal environment while HREE enrich from Ge-rich lignite (Huawen et al., 2002). Nonetheless, REE of hydrothermal fluids in gold deposits of the Kalgoorlie-Norseman region of Western Australia, is determined to show LREE enrichment and veritable Eu anomaly. This state suggested that mixed three different fluids (Ghaderi et al., 2006). This is a far cry from, in the Variscan fluorit deposit, Schwardzwald region, Germany, REE’s displayed MREE enrichment, positive Eu anomaly. MREE enrichment is frequently observed in natural terrestrial waters and acidic leachates ( Schwinn and Markl, 2005).As a result of, by estimating made of REE measurements, it can be interpreted about pH, special permeability and conductivity, temperature, oxygen solubility, oxidation-reduction potential, (Eh) alkalinity, iron precipitation and H 2 S concentration. This parameter for REEs, variation of Eu’s positive or negative value is related to variations of redox conditions of hydrothermal and/or metamorphic fluids. For these redox conditions, it is established that many factors such as T, P, pH, f O2 and chemical compounds are effective (Bau 1991, Wood 1990). In mineralization behaviors of REEs are affected by lateral rock lithology, prosperities of fluid forming ore and environmental factors. Key words: Rare Earth Elements (REE), Geochemistry, Hydrothermal, Ore Deposit, Physicochemical Conditions 42 Çaldağ (Turgutlu-Manisa) Lateritik Ni-Co Yatağının Jeolojisi, Mineralojisi ve Jeokimyasal Özellikleri Geology, Mıneralogy and Geochemıcal Propertıes Of The Çaldağ Ni-Co Laterıte Deposıt Cahit HELVACI 1 , İbrahim GÜNDOĞAN 1 , Tolga OYMAN 1 , Hasan SÖZBİLİR 1 ve Osman PARLAK 2 1 Dokuz Eylül Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Buca-İZMİR 2 Çukurova Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Balcalı-ADANA cahit.helvaci@deu.edu.tr , ibrahim.gundogan@deu.edu.tr , tolga.oyman@deu.edu.tr , hasan.sozbilir@deu.edu.tr , parlak@cukurova.edu.tr ÖZ Çaldağ Ni-Co yatağı Gediz grabeni içinde bir havzaiçi yükselti şeklinde yeralan Çaldağ’ın üst kesimlerinde yaklaşık 10 km 2 ’lik bir alan kapsar. Halen pilot üretim aşamasında olan Çaldağ Ni-Co yatağı dünyanın önde gelen Ni-Co yatakları arasındadır. Yatak, % 1.14 Ni ve % 0.05 Co olmak üzere, 38 milyon ton cevher içermektedir. Yeni Kaledonya tipi lateritik Ni-Co yatakları olarak literatürde yeralan bu tür yataklar Ni-Co içerikli peridotitlerin lateritleşmesi sonucu karmaşık, zonlu bir yapı sunmaktadır. Çaldağ Ni-Co yatağı Geç Kretase-Erken Paleosen yaşlı ofiyolitik karmaşık içinde yeralmaktadır. Bu karmaşık türbiditik kumtaşı-çamurtaşı ardalanması, pelajik kireçtaşı ve çamurtaşı arakatkılı spilitik volkanitlerden oluşan bir matriks ile içindeki değişik boyutlu kireçtaşı, radyolarit ve serpantinleşmiş ultramafik kütlelerinden oluşur. Farklı derecelerde serpantinleşmiş peridotitik kayalar başlıca dünit, harzburjit ve piroksenitlerden oluşmaktadır. Bu kaya topluluğu yapısal bir dokanak ile Menderes Masifi’ne ait metamorfik kayalar üzerinde oturur. Bu kayalar Üst Miyosen-Alt Pliyosen yaşlı gölsel tortullar tarafından açısal uyumsuzlukla örtülür. Volkanik kayaçlar üzerinde yapılan ana, iz ve nadir toprak element analizleri bu kayaçların toleyitik magmadan türediklerini ve okyanus içi-yay ortamında oluştuklarını işaret etmektedir. Nikel içeren birincil minerallerin serpantinleşmiş ultramafik kütleler içinde yeralan pentlandit ve çeşitli nikel-sülfür alaşımları oldukları saptanmıştır. Yapılan çalışmalarda nikel ve kobaltın yatak oluşturacak şekilde zenginleşmesini sağlayan iki farklı lateritleşme evresinin varlığı saptanmıştır: (1) Üst Paleosen-Orta Eosen dönemine karşılık gelen ilk lateritleşmede kolloform yapılı götit, hematit, limonit, Ni-Co asbolan, Mn oksitler oluşmuştur. Lateritik yatak Üst Eosen’de gelişen bindirme faylarıyla kuzeye doğru bugünkü Çaldağ bölgesine taşınmıştır. (2) Oligosen’de gelişen ikinci lateritleşmede kolloform yapı yanında breşik yapılı ve çatlak dolgusu Ni-Co asbolan, takovit, pekorait, Mn oksitler, jips, bravoit, götit, limonit, pirit, markasit ve nimit, haloysit, montmorilllonit gibi kil minerallerinin oluşumu gelişmiştir. Çaldağ bölgesindeki lateritik nikel-kobalt zenginleşmesi başlıca serpantinleşmiş ultrabazikler (% 0,2-1,2 Ni; % 0,04-0,11 Co) demirce zengin (% 0,0005-0,38 Ni; % 0,0004-0,041 Co), kilce zengin (% 0,02-5,6 Ni; % 0,02-5,2 Co), karbonatlı-jipsli (% 0,2-1,2 Ni; % 0,04-0,11 Co) ve silisli laterit(% 0,2-1,2 Ni; % 0,04-0,11 Co) olmak üzere farklı zonlardan oluşmaktadır. 43 İkinci lateritleşme sonrası Çaldağ laterit yatağı Miyo-Pliyosen döneminin karasal-gölsel çökelleri ve gölün son evresinde oluşan algli kireçtaşları ile örtülmüştür. Neotektonik dönemde bölge normal faylarla parçalanarak KB-GD uzanımlı horst ve graben yapılarının oluşumu sağlanmıştır. Çaldağ yükseliminin gerçekleştiği bu evrede, yükselen bloklar aşınmaya başlamış ve Pliyo-Kuvaterner yaşlı genç çökeller oluşmuştur. Bu dönemde Çaldağ yükseltisinde örtülü bulunan lateritik düzeyler yüzeyleyerek aşınma etkisi altında kalmıştır. Download 14.86 Kb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling