EnstiTÜ MÜDÜRÜ Prof. Dr. M. Münir Aktepe
Download 4.07 Mb. Pdf ko'rish
|
lI paşalarını, kullanılmış ve modası geç-: miş silahları vermede-almada bugünü, dünden yaşamış politikacıları, uzmanlı ğı bol maaş ve rütbe almak sayanlarla
maaşları ödenemiyen «yerli» ile maaş ları gecikmeksizin ödenen «yabancı» su baylar arasındaki sürtüşmeleri, iç ve dış politikada yapılmak istenen ve yapılan müdaheleleri, politik, askerî ve ekono mik menfeatlerin nasıl bütünleştiğini, en mahrem askerî bilgilerin nasü yalnız, kendi aramızda birbirimizden gizlediği miz birer «sır» olduğunu, sonun arefe- sinde bir- «hayranlık» duygusu uğruna nelerin feda edildiğini, askerî heyet ül kesi askerî menfeatleri açısından girişi len askerî harakâtları, v.s. teşrih edil miş olarak bulmak mümkündür. Eser, Türkiye’nin I. Dünya, savaşı’- na girişine kadarki I. Bölümünde (13-, 163), Moltke’nin gelişi üe başlayan ge lişmelere değinmekte ve Prusya askerî heyeti hakkında bügi verdikten sonra (1- kısım, 15-34), «H. Abdülhamid dev rinde Kaehler Heyeti’nin gelişi» (2. kı sım, 34-64), «Von der Goltz Dönemi». (3. kısım, 64-108), «Reformcu Alman Subayları ve Balkan Harbi» (4. Kısım, 108-126), «Türkiye’nin harbe girmesine kadar Liman von Sanders Heyeti» (5. kısım, 126-163), «I. Dünya Harbinde» (H. Bölüm, 163-241), «Harbin ilk yıl ları» (6 kısım, 165 208), «Yüdırım» (.7. kısım, 208-241), «Kıymet Günü» (8. kı sım, 241-256) «Son söz. ve «Öğretmen olarak. Türk .hizmetine geçen -subayla?
420 KE M A L B EY D ÎLLÎ ra öğütler» ve «1918 Sonbaharında Tür kiye’nin çöküş nedenleri» unvanlı iki önemli ek halinde tertip edilmiştir. Çalışma, yazarın belirli bir hedefi, Alman askerî heyetlerinin Türkiye’deki faaliyetlerinin incelenmesinden çıkartı lacak neticelerin, Mısır’daki Rus askerî heyetlerinin çalışmalarında ne gibi du rumların doğmuş olabileceğinin kestiril mesini ve bundan genel ve evrensel so nuçlar çıkartılmasını esas hareket nok tası olarak almış olduğundan, belgelerin incelenmesi ve konunun çeşitli yönleriy le derinlemesine aydınlatılması, takib edilen bu gaye ve metot yüzünden ikin ci dereceye itilmiş bulunmaktadır ve Al man askerî heyetlerinin Osmanh İmpa ratorluğundaki faaliyetleri ayrıntılı ola rak " verilememektedir. Ancak eserde kullanılan veya değinilen ve İngiliz ve Avusturya belgeleri ile de kontrol edi len geniş Alman arşiv vesikaları, bu ko nuda çok daha teferruatlı ve bizim için cevablandırılması gerekli birçok önem li meselelerde geniş bügi verebilecek ni teliktedir. Yazarın Türkçe bilmediği öz rü karşısında, belgelerdeki bu «hedef- li» değerlendirmenin, konunun işlenişi ni daha da «anahatlara değinme» ve «karakteristikleri tesbit» çizgisinde bı rakmaktadır. Bununla beraber eser, bu haliyle büe üerideki daha geniş ve Türk belgeleriyle tamamlanması elzem çalış malara yön ve anlam verici boyutta ol ma vasfmdan hiçbirşey kaybetmemek tedir. Bilakis geniş arşiv ve bibliyograf ya göstergesi üe eser böyle bir çalışma ya büyük katkıda bulunabilecek değer dedir. Eserin, Prusya-Osmanlı Uk üişküeri hakkında bazı değinmelerde bulunan 1. kısmında (s. 15), HI. Mustafa’nm ordu sunu «reorganize» etmek için H. Fried- rich’ten «üç müneccim» istemiş olduğu na dair kayıt, H. Friedrich’in «Yedi Se ne Harbleri» esnasmda (1756-63) ve 1760 senesi içinde Osmanlı Devletine it tifak anlaşması sunduğu, 1798 senesin de m . Selim’in arzusu ile albay von Götze’nin Türk ordu birliklerini denetle miş olduğu kayıtları tashihe muhtaçtır. «Müneccim» hikâyesinde ordunun «reorganizasyonu» meselesi yakıştırma dan öteye gidemez. HL Mustafa’nm böyle bir teklifte bulunmasının sebebi, n . Friedrich’in askerî başarılarının isa betli «eşref saati» tesbitinden üeri gel diği görüşünden neş’et bulmaktaydı, n . Friedrich’in 1760 senesinden çok evvel Osmanlı Devleti üe bir ittifak yapma peşinde olduğu ise bUinmektedir. An cak bu gaye için bir elçinin. (Rexin) res men yollanması ve ittifak teklifi daha evvel ve 1755 senesi içindedir. (Rexin 1755 senesindeki ük gönderilişinde Mart sonu ve 16 Haziran arası İstanbul’da bulunmuştur). 1798 senesinde Albay Götze’nin m . Selim’in arzusu üzerine Osmanlı ordu birliklerini teftiş ettiği de gerçeklere uymamaktadır. Herşeyden evvel 1798 tarihi -muhtemelen bir bas kı hatası olacak- 1789 olarak düzeltü- melidir. Götze, Ağustos 1788 de İstan bul’a gelmiş, Ordu-yu Hümayûn’a git mesi ve durumu yalandan takibetmesi Berlin’de kendisine tenbih edümiş oldu ğundan, İstanbul’daki Prusya elçisi olan Friedrich von Diez üe birlikte yaptıkla rı girişimler, iki devlet arasındaki itti fak görüşmelerine rağmen uzun zaman başarısız kalmış, ancak kendisine 1790 Nisan’mda Vidin’de bulunan orduya git me izni verüebümiştir. Götze, aynı .se nenin Temmuz ayında «gözlemci» ola rak Vidin’e gitmiş olmakla beraber, ora da kısa bir zaman kalmış ve ordu bir liklerini de teftiş etmemiştir. Profesör Waüach’m bu çalışması, Genel Kurmay Harb Tarihi Başkanlığı Stratejik Etütler Yayınları arasmda K İT Â B fY A T 421
Türkçe’ye çevrilmiş ve yayınlanmış bu lunmaktadır. (Ankara, 1977. Genel Kur may Basımevi). Onbeş liralık nominal fiatı ile rentabüite kaygusu taşımadığı anlaşılan bu tercüme-basımın, real de ğer üzerinden piyasaya arzedüip, geniş bir kitleye sunulmuş olması, eserin kıy meti yönünden sevindirici olurdu. Ba sımda, eserin Almanca aslmda yer alan geniş arşiv kaynaklarının ve bibliyog rafyasının mevcud bulunmaması ayrıca büyük bir eksiklik olarak kendisini his settirmektedir. Bu tip tercüme-basım- larda artık -maalesef- alışkanlık haline gelen bu eksikliği gidermiş olarak ve basıma bir index ekleyerek, mükemmel bir halde okuyucunun istifadesine sun mak, girişilmiş külfetli tercüme işi ya nında herhalde küçük bir çalışma gay retini icabettirirdi. Genel olarak başa rdı bir tercüme olarak kabul edilmesi gereken bu basımda, düzeltilmesi gerek li önemli bir çeviri hatası, eserin A l manca aslının 74. sahifesinde yer alan («Schichtwechsel» unter den deutschen Reformoffizieren) başlık-cümlesinde gö ze batmaktadır. Türkçeye (Alman Re form Subayları arasmda «Sınıf Farkı») olarak aktarılan bu cümlede (s. 65), «Sınıf Farkı» «Schichtwechsel» kelime sinin karşılığı olarak verilmiştir ki, «Schichtwechsel» teknik bir tabir oldu ğundan zaten tırnak içinde yazümıştır ve «vardiya değişimi» anlamına gel mektedir. «Sınıf farkı» (Klassenun terschied) üe zaten bu kısımda anlatı lanların da bir ilgisi yoktur. Zira bu kı sımda, ölümler veya başka nedenlerle şimdiye kadar hizmet gören subaylarm yerlerine yenilerinin tayinlerine değinil miş bulunmaktadır. Bu sebebten bu cümlenin (Alman Reform Subayları arasmda «vardiya değişimi») olarak dü zeltilmesi gerekmektedir. Günümüz olaylarma da ışık tutabi lecek olan bu çalışmasından ötürü Pro fesör Wallach’in ve Türk okuyucuları adma eseri düimize kazandıranları kut lamak isteriz. Kemal Beydilli Muzaffer Gökman, Tarihi Sevdiren Adam, Ahmed Refik Altmay, Hayatı ve Eserleri, .İstanbul 1978, 436 sayfa, Tür kiye îş Bankası Kültür Yayınları, Ge nel No : 186, Ünlü Kişüer Dizisi : 8. Her ilim dalı için mevcut çalışma ve araştırmaları bir arada toplayan bib liyografyaların, konuyla ügilenenlerin işini kolaylaştırma gayesini gütdüğü bir gerçektir. Bilhassa matbaanın, ya-: yılması ve neşredilen' eserlerin günden güne çoğalması, bibliyografya kitapları nın ehemmiyetini bir kat daha artırmış bulunmaktadır. Bu bakımdan bibliyog rafya, çeşitli ilim dallarında olduğu gi bi, târih ilmi için de çok önemli bir yer tutmaktadır. Bugün, çeşitli memleketlerin târi hine âit yerli ve yabancı yayınları bir arada toplayan bibliyografya eserleri nin yanı sıra, târihî bir olay ile târihî şahsiyetler üzerinde yapılmış araştır maları da bir arada toplayan bibliyog rafya eserleri vardır. Kezâ târih ilmi üzerinde çalışan muhtelif ilim adamla-
422 İ l h a n ş a h i n rmm, araştırma ve yayınlarını ihtivâ eden bibliyografik eserler de bulunmak tadır. - İşte bu nevi bibliyografik eserler den. biri de, Sayın Muzaffer Gökman tarafından yayınlanmıştır. Yayınlanan bu eser, Türk tarihçiliğinin seçkin si malarından Ahmed Refik. Altınay’m araştırma ve yayınlarını muhtevidir. Eserin ilk k ıs m ında (s.
1 -1 3 4 ), Ah
med Refik Altınay’ın hayatı .hakkında malûmat veren. Gökman, burada Altı- nay’ı kişisel olarak tanımadığını belirt mesine rağmen, Altm şy’ı tanıyanların izlenimlerini derleyerek esere başlamak- da ve bu arada tarihçimizin ölümünü iz leyen günlerde, Haşan Âlî Yücel,. Pe- yami Safa,. M. Turhan .. .Tan, Kadircan Kafh, Falih Rıfkı Atay ve İbrahim Alâ- eddin Gövsa gibi kimselerin tarihçimiz hakkında çeşitli gazetelerde yazdıkları yazılara yer vermektedir. Müteâkıben Ahmed Refik’in Türk Tarih’ Encümeni Başkanlığı’na seçilişi münâsebetiyle, O’nu yakından tanıyan merhum Ord, Prof. Mükrimin Halil Ymanç’m 1925 yüındâ yazdığı bir yazı bulunmaktadır (s. 1 5 -1 8 ). Sonraki satırlarda, Mükrimin Halü Ymanç’m imkân buldukça, tarih çimizin mezârına uğradığı kişisel ola rak anlatılmaktadır. Büâhire, Ahmed Refik Altınay hakkında, 1937
târihli Akşam Gazetesinde yer alan imzâsız bir yazı üe Ereümend Ekrem Talu’nun Son-Posta Gazetesinde, Nizamettin Na zif Tepedelenlioğlu’nun Haber Gazete sinde, Nurullah Ataç’m yine aynı gaze tede, Sadri Ertem’in Kurun Gazete sinde, Vâlâ Nureddin’in Haber (Akşam Postası) Gazetesinde yayınlanan yazı ları ve Feridun Kandemir’in 1936
yılın daki bir yazısı ile müellifimizin haya tı ve eserlerinden bahseden, Mehmed Hâlid Bayrı’nm makalesine yer veriL mektedir. Ayrıca
eserde, Altmay’la Ugili olarak Nevsâl-i Millideki bir yazı üe Hâlid Fahri Ozansoy’un Son Posta Gazetesindeki ve Münir Süleyman Ça- panoğlu’nun bir yazısı; yine tarihçi mizle alâkalı olarak, Elif Naci ve Mü- nif Fehim Özarman’m hâtıraları, bun dan sonraki satırlarda bulunmaktadır (s.
1 9 -8 0 ). 1921 yümda bir gazetenin, milletimizin gelecekteki saâdeti hakkın da, . Altmay’la yapmış olduğu bir rö portajı, bugünkü düe sadeleştirerek ve ren Gökman (s. 8 0 -8 3 ), müteâkıben, 1931 târihinde, İstanbul’da»Sürp Agop mezârlığı davâsmda, tarihçimizin H. Bâyezid • vakfiyyesinden istifâde ederek, çok geniş bir arâziyi' devlete ve dola- yısiyle İstanbul Belediyesi’ne nasü ka zandırdığım, gazete haberleriyle bahis mevzûu etmiştir (s. 8 5 -9 1 ). Bundan sonra, müellifimizin biyografisi ve 1936 târihinde Büyükada’daki Anadolu Ku- lübü’nde, merhûm üe Atatürk arasında geçen bir konuşma yer aldığı gibi, Al- tmay’ı çok y a k ın d a n tanıyan Reşad Ekrem Koçu’nun Göman üe Mart 1971’ - de yaptığı bir görüşmede, târihçimiz hakkında söylediği bâzı sözler de yer al maktadır (s. 9 1 -1 2 2 ). Târihçimizin bâzı siyâsî görüşleri ve adı karıştığı bir olay yüzünden Ankara istiklâl Mahkeme sindeki yargüanması, eserin bundan sonraki kısmında bulunmaktadır. Eserin daha sonraki bölümleri, Ah med Refik Altınay’ın bibliyografyasına ayrümıştır. tik olarak târihçimizin çe şitli gazete ve dergilerdeki yazüarını, ayrı bir bölüm hâlinde ve alfabetik bir sıra dâhüinde veren Gökman (s. 135- 3 4 0 ), okuyucuların ve araştırıcüarın eserden faydalanmalarına daha da fay dalı olmak düşüncesiyle, her yazının özetini vermek yoluna gitmiştir. Bu özetlerden anlaşüdığma göre, Altmay’m çeşitli gazete ve dergüerde yayınladığı yazılarının büyük bir kısmı, Osmanlı
K İT Â B İY A T 423
târihine âit araştırma, târihî hikâye ve târihî tefrika dizileridir. Bilâhire tarihçimizin, çeşitli gaze te ve dergüerdeki taşlama, eleştirme, sataşma ve tartışmalarına âit yazıları bulunmaktadır (s.' 343-354). Burada, yayınlandığı târih sırasma göre verilen yazılarm büyük bir kısmı, Osmanlı tâ rihi üzerinde incelemeler yapan araştı rıcıların, bâzı konularda yazmış olduk ları yazılara cevap mahiyetindedir. Târihçüiği yanında, aynı zamanda şâir de olan Altmay’m şiirleri, eserin 355-358. sahifelerini teşkil etmektedir. Ahmed Refik’in şürlerinin tamamı Gö
kitapda yayınlanmış olduğundan, bura da, kitabında yer almayan üç şiiri mev cuttur.
Daha sonra, târihçimizin hayatın da ve ölümünden sonra, muhtelif gaze te ve dergüerde hakkında yazüan yazı lara yer verilmektedir (s. 359-369). Bu bölümde, Altmay’m fotoğraflarının, hangi gazete ve dergilerde bulunduğu dahi Sayın Göman tarafmdan kaydedü- miştir.
Ahmed Refik’in târih ve târihle alâkalı eserleri, kitâbın 371-391. sahi- feierinde bulunmaktadır. Buradaki eser lerin büyük bir 'kısmını, târihçimizin Başbakanlık Arşivi’ndeki vesikalardan faydalanarak meydana getirdiği eser ler he çeşitli müelliflere âit olup, yayın lanmasını sağladığı târihler teşkil et mektedir. ' Altmay’m okul kitapları ile ügili eserlerinin yer aldığı bölümden sonra (s. 393-398), şiirlerinin, yabancı dilden yaptığı tercümelerinin ve değişik konu lara âit eserlerinin yer aldığı bölüm, eserin 399-403. sahifeleri arasındadır. Eserin en sonunda ise, eserden fayda lanmayı kolaylaştırmak gayesiyle yapı lan index yer almaktadır. Çeşitli gazete ve dergüerde, araş tırma dizisi, târihî hikâye Ue tarihî tef rika yazan Ahmed Refik Altmay, türk- çeyi çok iyi kullanması ve okuyucuyu yormayan akıcı üslûbu üe aradan yıl lar geçmesine rağmen unutulmamış ve günümüze kadar Ugiyle izlenmiştir. Bu nun yanı sıra, Türk târihinin birinci el den kaynaklarından, Osmanlı arşiv ve sikalarına ilk el atanlardan birisi olan ve bu vesikalara dayanarak, birçok eser yayınlamakdan da geri kalmayan Altmay’m târihimizin, sâdece kronik lerle değü, belgelerde de saklı bulunan kayıtlardan öğrenümesine dikkati çe kenlerin başmda geldiği bir gerçektir. Yayınlanan eserde,
târihçimizin eserlerinin sâdece isminin verilmesiyle iktifâ edümeyip, özetlerinin de verilmiş olması, eserden faydalanmayı," daha ya rarlı bir hâle getirmiştir. Bu bakımdan, eserlerini elimize almakdan hiç bir za man vazgeçemiyeceğimiz târihçimiz hakkında, böyle yararlı bir kitap hazır layan Sayın Muzaffer Gökman’ı kut larız.
İlhan Şahin 424 HÜ SEYİN SALM AN Nizamı Aruzi, Les Quatre Discours (Çahar Makala), Fransızcaya çeviren Isabelle de Gastines, Bibliothèque des Oeuvres Classiques Persanes, No: I,- Pa ris 1968, 162 s. Orta çağ İran edebiyatmm seçkin simalarından biri olan Nizamı Aruzi’nin «Çahar Makala»si ilk defa Iranlı filolog Mirza Muhammed Qazvini tarafından 1910 yılında neşredilmişti (Nizamı Aru zi, Çahar Makala, Leiden-London 1910. Gibb Memorial Series vol. X L ). Qazvini edisyonundan 11 yıl sonra İngiliz şarki yatçısı E.G. Brown, Qazvini neşrini tek rar gözden geçirip notlar da ilâve ede rek 1921 yılında İngilizceye tercüme et mişti (Gibb Memorial Series, vol XI, 2, London 1921). Aradan uzun bir süre geçtikten sonra Fransız oriantilisti Isa belle de Gastines, UNESCO ve L’Insti- tut Royal de Traduction et de Publica tion de L’İran (İran kraliyet tercüme ve neşriyat enstitüsü) cemiyetinin yardımı üe 3. defa olarak neşretti. Muhtemel olarak 1155-1157 'yılları arasmda yazılan eserin yazarı hakkında geniş bir bilgiye, sahip bulunamamakta yız.-Çahar Makala’nin bazı pasajlarına göre Nizamı Aruzi’nin 1106 dan az ön ce doğduğu ve 1156 ya kadar yaşadığı ortaya çıkarılabüir. Kendi ifadesine gö re Nizami 1110-11 de Semerkand’da şa ir Rûdaki ile görüşüyor, 1112 de Umar Khayyâm üe karşüaşıyor ve 1115-16 yü- larmda Heratta ikamet ediyor. Herat civarmda bulunurken 1117 de Tus’da or dusu üe kamp yapan Selçuklu sultanı Sencer’in teveccühünü kazanmak ümidi üe bu şehre hareket ediyor. Orada şair Muizzi’yi ziyaret ediyor, şiirlerini ona sunuyor ve ondan hüsn-ü kabul görü yor. Tus’daki ikameti boyunca şair Fir- devsi’nin mezarmı ziyaret ediyor. Ayni sene Nişapur’da ikamet# başlayan ya zar 1120 de şâir Mü’izzi’den Gazneli Mahmud üe Firdevsi’nin hikâyesini öğ reniyor. 1135-36 da Khayyam’ın mezarı nı ziyaret ediyor ve bu şairin kehanet lerinin doğruluğunu anlıyor. Gur sulta nının 1152-53 teki bozgunundan sonra o, bir süre Herat’ta gizli olarak yaşamak zorunda kalıyor. Sonuncu ' anekdotunun son bölümünde de eşi ve çocukları hak kında kısa bügi vererek yazar bize- ken di biografisini çizmiş oluyor. Asü ismi Abul Haşan Nizam-al-Din Ahmad ibn Ümar ibn Ali Samarqandi olan yazar, edebiyat alanında kendisini büyük şair Genceli Nizami’den ayırdet- mek için «Nesirci» Nizamı Aruzi ismi üe tanınır. Gerçekten XH. asrm büyük nesircüeri arasmda yer alan Nizami gü nümüze ancak kırıntı halinde intikal eden şiirleri üe beraber edebî kabiliyeti nin dışında Tabiblik ve Astrologie (Mü neccimlik) alanlarmda da temayüz eder. Eserini Gur sarayı prenslerinden Abu’l- Hasan Husam al-Din Ali’yye ithaf eder ken yazar kendi ifadesine göre bu ha nedana hizmette de 45. yümı dolduru yordu. Büindiği gibi eserin üç yazma nüs hası vardır. Birincisi British Muséum nr. 3.507 de olup, bu nüshanm istinsah tarüıi 1608-09 yüıdır. İkincisi yine British Muséum nr. 2.955 de olup, bu nun da yazma tarihleri 1857-58 dir. So nuncu yazma ise İstanbul’da olup Aşir Efendi Kütüphanesi nr. 285 de bulun maktadır. Bu4 sonuncu nüsha tarih ve bulunuş yeri itibariyle önceküerden da ha önemlidir. Zira İstanbul yazması 1431-32 gibi eski bir yazım tarihi ve Herat gibi bir şehirde bulunuşu, bah settiği olaylara yakınlığı itibarı üe iki ayrı özelliğe sahiptir. Tanıtmasmı yapmaya çalıştığımız bu yeni neşir 1- Yayınevinin önsözü 2- Giriş 3- Yazarm önsözü 4- Başlangıç K İT Â B İY A T 425
5- Yaratıcı ve Kâinat -6- Bitki ve hay van hakimiyetinin gelişimi 7- Beş dış duyu ve hayvan hakimiyeti (Du Regne animal et des cinq sens externes) 8- Beş iç duyu 9- Vahşi insan ve insanın tekâ mülü 10- Birinci Makale, Kâtipler. 11- îkinci Makale, Şâirler 12- Üçüncü Ma kale, Müneccimler 13- Dördüncü Maka le, Tabibler 14- Sonuç bölümlerinden ibarettir. Yayınevinin önsözü ve tercü me edenin girişinden sonra asü yazarm önsözü üe. başlayan eserin ilk bölümleri tamamen dinî ve felsefî fikirleri ihtiva etmekte olup, bir çok yönleri ile üâhi- yatçıları ve din sosyologlarmı ügüendir- mektedir. Burada klasik orta çağ- İslam yazarlarmda gördüğümüz havayı Niza mimde de görmekteyiz. Mesela Allah ve Kâinat üe ügili fikirlerinde olduğu gribi (s. 22-24). Yanlız beş iç duyu (Cinq sens internes) bölümünün sonuna Uâve ettiği anekdotta (s. 30-34) Nizami, Ni- şapurda 1116-17 de Abu Rida ibn Abd al Salam al Nişapuri’nin Karahanlüar üe ügüi bir rivayetini nakleder. Yazarm kitabmda ağırlık verdiği makalelerinden birincisi (s. 35-57) dinî kıssalar üe başlamakta, Abbasi halifesi Mamun’un izdivacı hikâye edilmekte ve Karahıtay Gürhan üe Selçuklu sultanı Sencer arasmda vukubulan savaşa ge niş yer verilmekte ayrıca Gaznelüer üe Karahanlüar arasındaki elçüer üe ilgüi haberler sıralanmaktadır. İkinci maka le (s. 60-102) şairleri anlatmakta ve şiir sanatı üe ügüi olarak yazarın görüşle rini yansıtmaktadır. Çağdaş şairler üe yakmen ügüi haberler arasmda bu bö lümün en dikkat çekici pasajı yazarm şair Mu’izzi’den dinlediği sultan Mah- mud üe şair Firdevsi ihtüafıdır. Münec cimleri ele alan üçüncü makalede (s. 103-127) yazar, büyük türk bügini al- Biruni ve sultan Mahmut üişkisi üe ü- güi olarak hikâye tarzında naküde bu lunmakta, bunun yanında Nişapur mü neccimi üe büyük vezir Nizam-al-Mu- luk’e ait duyduklarını yazmaktadır. Ki tabın son bölümünü teşkü eden 4. bö lümde (s. 129-160) yazar tabibler üe ü- güi olarak bügiler vermekte, tavsiye lerde bulunmakta ve îbn Sina (Avicen- ne) üe ügüi hemen hemen hiç duyulma mış tıbbî vakalar anlatmaktadır. Tarihçi olmadığı için, olayları de rinlemesine incelemeyen Nizami, haliy le duyduklarını yazmakla bir çok yan lışlıklara düşmektedir. Fransızcaya ter cümesinde îsabelle de Gastines verdiği dip notlarla bu kusurları hemen hemen gidermiş olarak karşımıza sıhhatli bir eser çıkarmaktadır. Dolaylı olarak da olsa Sultan Sencer, Gazneli Mahmud ve Karahanlı hakanları üe ügüi naküleriy- le Nizami’nin eseri Türk tarihi bakımın dan bir öneme haizdir. İngilizce tercü mesinden sonra Fransızcaya tercüme siyle ve her iki tercüme üe ümî yönden vaki olan boşlukların ve eksikliklerin doldurulması üe türkologlar sağlam bir orta çağ kaynağına sahip olmuş sayüa- büirler. Düeğimiz, anadüinden başka ikinci defa olarak yabancı düe çevrüen eserin, üçüncü yabancı dü olarak türk- çeye de çevrümesidir. Hüseyin Salman
|
ma'muriyatiga murojaat qiling