Hazirlayanlar
Download 3.42 Mb. Pdf ko'rish
|
- Bu sahifa navigatsiya:
- Etnik kökeni I. Dönem II. Dönem
Giriş Osmanlı İmparatorluğu, tarihsel süreç içerisinde çok uluslu, çok dinli, çok dilli, çok kültürlü yapısıyla, birlikte yaşama sanatının en güzel örnek- lerini vermiştir. İmparatorluğun çok uluslu yapısının yansıdığı kurumların başında, yasama organı olarak faaliyet gösteren Meşrutiyet dönemi mec- lisleri gelmektedir. Meşrutiyet dönemi Osmanlı meclislerinin en önemli özelliği, kozmo- polit yapısı olmuştur 1 . Bu yapı gereğince, çeşitli milletlerden gayrimüslim Osmanlı vatandaşları, siyasal sistem içerisinde yüksek oranlarda temsil edilme olanağına sahip olmuşlardır. Bunun bir başka boyutu da, impara- torluk siyasetini belirleyen düşün akımlarından biri olan ve İttihatçıların temsil ettiği Osmanlıcılık düşüncesidir. Bu düşünce, imparatorluk içerisin- deki farklı dinsel ve etnik gruplar arasında Osmanlıcılık siyaseti ekseninde ortak birliktelik sağlamak amacına yönelik olup, Türk ve Türk olmayan bütün azınlık mensuplarının tüm Osmanlı milletinin temsilcisi olarak mec- lis çatısı altında bulunmalarını öngörmekteydi. 1 İlber Ortaylı, dönemin çok uluslu imparatorlukları olan Avusturya-Macaristan monarşisi ve Rus Duması’nı örnek vererek, bu kozmopolit yapının XIX. yüzyılda yalnız Osman- lı Devleti’ne özgü bir özellik olduğunu belirtmektedir. Buna göre, Avusturya-Macaristan monarşisinde Çek, Hırvat, Sloven, Slovak, Polonez, Rumen gibi azınlık unsurların parla- mentoda temsil oranları çok düşük iken; Rus olmayan milletlerin Rus Duması’nda temsili, özel statü ile sağlanmıştır. Ortaylı, “İlk Osmanlı Parlamentosu ve Osmanlı Milletlerinin Temsili”, Kanun-ı Esasî’nin 100. Yılı, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayı- nı, Ankara 1978, s.170. 146 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER İşte Osmanlı kozmopolit yapısı ve bu yapının bir uzantısı olarak orta- ya çıkan “Osmanlıcılık” düşüncesinin etkisiyledir ki; Meşrutiyet dönemi meclisleri, hâkim unsur Türkler yanında Arap, Rum, Ermeni, Bulgar, Sırp, Arnavut, Kürt gibi azınlık grupları temsilcilerinin aynı çatı altında birleş- tikleri meclisler olmuştur. Bu süreçte Osmanlıcılık siyasası, gerçekten İt- tihatçıların beklediği gibi farklı etnik unsurları birleştirici bir rol oynamış mıdır? Yoksa, dış etkenlerle de beslenen yapay bir Osmanlıcılık görüntüsü altında imparatorluğun çöküş sürecini hızlandırmış mıdır? sorusuna veri- lecek yanıt ise, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş sürecinde çok uluslu yapısının belirleyici olduğu gerçeğini ortaya koyar niteliktedir. Türkiye’de anayasal ve parlamenter sistemin gelişim sürecinde, I. ve II. Meşrutiyet dönemlerinin önemli bir yere sahip olduğu görülmektedir. 23 Aralık 1876 tarihli ve Kanun-ı Esasî adı verilen Osmanlı Anayasası 2 , bu süreçte Osmanlı parlamenter sisteminin hukukî dayanağını teşkil et- miştir. 1876 Kanun-ı Esasî’sine göre Meclis-i Umumî adı verilen Osman- lı Parlamentosu, Ayan Meclisi ve Mebusan Meclisi olarak iki organdan oluşmaktaydı. Böylece, Kanun-ı Esasî’nin çift meclis sistemini getirdiği görülmektedir. Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk parlamenter denemesi olan I. Meşru- tiyet dönemi Osmanlı Parlamentosu 3 , iki dönemden ve birer toplantı yı- lından oluşmaktadır. Meclisin birinci dönemi, 19 Mart 1877’de başlamış ve 56 birleşim sonunda 28 Haziran 1877 tarihinde sona ermiştir. 13 Aralık 1877’de başlayan ikinci dönem ise, 29 birleşim sonunda 14 Şubat 1878 tarihinde son bulmuştur 4 .
Kili, A.
Şeref Gözübüyük, Türk Anayasa Metinleri (Sened-i İttifaktan Günümüze), Türkiye İş Bankası Kültür Yayını, İstanbul 2000, s.43-55. 3 I. Meşrutiyet dönemi Osmanlı parlamentosu için bkz. Hakkı Tarık Us, Meclis-i Mebusan (1293-1877), C.1-2, İstanbul 1939, 1954; Sina Akşin, “I. Meşrutiyet Meclis-i Mebusanı”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, C.XXV, Ankara 1970, s.19-39; Ak- şin, “I. Meşrutiyet Meclis-i Mebusanının Ele Aldığı Başlıca Sorunlar”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, C. XXVI, Ankara 1970, s.101-122; İhsan Güneş, Türk Parlamento Tarihi, Meşrutiyete Geçiş Süreci I. ve II. Meşrutiyet, C.1, TBMM Vakfı Yayını, Ankara 1997, s.73-222; Çoşkun Üçok, “1876 Tarihli Osmanlı Anayasası’nın 1876-1908 Yılları Arasında Uygulanıp Uygulanmadığı Konusu”, IX. Türk Tarih Kongresi Bildiriler II, Ankara 1988, s.1171-1175. 4 İhsan Ezherli, “Türkiye Büyük Millet Meclisi (1920-1998) ve Osmanlı Meclis-i Mebusanı (1877-1920)”, TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu Yayını, Ankara 1998, s.185-186. 147 Arş. Gör. Seher BOYKOY İlk mecliste birinci dönemde 69 Müslüman, 46 gayrimüslim toplam 115
5 ; ikinci dönemde ise, 59 Müslüman, 47 gayrimüslim toplam 106 mil- letvekili meclis faaliyetlerine katılmıştır 6 . Bu oranlar, toplam nüfus içe- risindeki oranlarıyla karşılaştırıldığında; gayrimüslim milletvekili sayısı- nın, toplam nüfus içerisindeki oranlarına göre daha yüksek düzeyde temsil edildiklerini göstermektedir 7 . 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı dolayısıyla ilk meclisin yoğun eleş- tirilerine maruz kalan II. Abdülhamit’in, Anayasa’nın kendisine verdiği yetkiye dayanarak Şubat 1878’de meclisi kapatması üzerine Meşrutiyet’in birinci dönemi sona ermiştir. Kısa süreli I. Meşrutiyet dönemi sonrasında otuz yıl süren meclissiz idare, Kanun-ı Esasî’yi eşitlik, özgürlük, hürriyet simgesi haline getirmiş; Türk siyasetinin ikinci parlamenter dönemini tem- sil eden II. Meşrutiyet’in 1908 yılında ilân edilmesiyle son bulmuştur. Bu yeni dönemde, dört meclisin toplandığı görülmektedir. Dört top- lantı yılından oluşan ilk yasama dönemini (1908-1911), tek toplantı yılın- dan oluşan ikinci dönem (1912), beş toplantı yılından oluşan üçüncü dö- nem (1914-1918) ve tek toplantı yılından oluşan dördüncü dönem (1920) izlemiştir 8 . Bu çalışma kapsamında, II. Meşrutiyet dönemi I. ve II. yasama 5 ‘İlân-ı Cumhuriyet’in 80. Yıldönümünde’, 1908 Seçimleri ve ‘Mebusan Hatıraları’, Hazır- layan Zafer Toprak, C.10, Tarih ve Toplum Kitaplığı, Ağustos 1988, s.5. 6 Akşin, “I. Meşrutiyet Meclis-i Mebusanı”, s.22. II. dönem Meclis-i Mebusan üye sayısı, bazı kaynaklarda 56’sı Müslüman 40’sı gayrimüslim olmak üzere toplam 96 olarak veril- miştir. Bilal Eryılmaz, Osmanlı Devleti’nde Gayrimüslim Tebaanın Yönetimi, Risale Yayı- nı, İstanbul 1996, s.161. 7 Eryılmaz, a.g.e., s.159. 8 II.
Meşrutiyet dönemi Osmanlı Mebusan Meclisi’nin yasama çizelgesi (I. ve II. dönemler)
İkinci Meşrutiyet döneminin ilk meclisi, Aralık 1908’de toplanmış; Ocak 1911’de dağıl- mıştır.
Birinci dönem Mebusan Meclisi, dört toplantı yılından oluşmaktadır. I. toplantı yılı Başlangıç tarihi: 4 Kanunuevvel (Aralık) 1324 (1908) Cuma Bitiş tarihi: 8 Ağustos 1325 (1909) Birleşim: 1-140 II.
toplantı yılı Başlangıç tarihi: 1 Teşrinisani (Kasım) 1325 (1909) Bitiş tarihi: 15 Haziran 1326 (1910) Birleşim: 1-125 III. toplantı yılı Başlangıç tarihi: 1 Teşrinisani (Kasım) 1326 (1910) Bitiş tarihi: 21 Mayıs 1327 (1911) Birleşim: 1-114 IV.
toplantı yılı 148 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER dönemleri, meclisin Ermeni üyeleri ile bu üyelerin meclis içerisinde ve yasama sürecindeki faaliyetleri noktasından hareketle ele alınacaktır. II. Meşrutiyet dönemi meclislerinde Türk, Arap, Arnavut, Rum, Er- meni, Musevî, Bulgar, Sırp, Ulah, Kürt etnik gruplarından temsilcilerin yer aldığı görülmektedir. I. ve II. dönem yasama meclislerindeki üyelerin sayısal dökümü şöyledir 9 :
I. Dönem II. Dönem Türk
170 177
Arap 67 45 Arnavut 31 17 Rum 24 15 Ermeni 13 10 Musevî 4 4 Bulgar 4 5 Sırp 3 2 Ulah 1 1 Başlangıç tarihi: 2 Teşrinievvel (Ekim) 1327 (1911) Bitiş tarihi: 5 Kanunusani (Ocak) 1327 (1911) Birleşim: 1-40
İkinci dönem Mebusan Meclisi, bir toplantı yılından oluşmaktadır. Başlangıç tarihi: 5 Nisan 1328 (1912) Bitiş tarihi: 23 Temmuz 1328 (1912) Balkan Savaşları’nın başlaması nedeniyle yeni meclis için yapılacak seçimler ertelenmiş, meclis süresiz olarak kapanmıştır. Birleşim: 1-47
Ezherli, a.g.m., s.187-188; Birinci dönem Mebusan Meclisi dördüncü toplantı yılı bitiş tarihi olarak, 5 Kanunusani 1327 tarihi verilmekteyse de; burada, başlangıç tarihi ile bitiş tarihi arasında bir tutarsızlık görülmektedir. Bu kayıt, Mebusan Meclisi zabıtlarında da aynı şekilde geçmektedir. Bununla birlikte, tarihler arasında bir tutarlılık sağlanması açısından 5 Kanunusani 1328 tarihi daha uygun düşmektedir. Feroz Ahmad ile Dankwart Rustow’un makalesinde de, birinci dönem meclisinin bitiş tarihi Ocak 1912 olarak verilmiştir. Bkz. Feroz Ahmad-Dankwart Rustow, “İkinci Meşrutiyet Döneminde Meclisler (1908-1918)”, Güneydoğu Avrupa Araştırmaları Dergisi, C.1, S.4-5, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakül- tesi Yayını, İstanbul 1975-1976, s.245. 9 Tablo için bkz. Fevzi Demir, II. Meşrutiyet Dönemi Meclis-i Mebusan Seçimleri 1908- 1914, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir 1994, s.209. 1908 genel seçimleri dolayı- sıyla Tanin gazetesinin Osmanlı İmparatorluğu’nun nüfusu hakkında vermiş olduğu rakam- lara göre; 30 milyona yakın imparatorluk nüfusunun 20 küsur milyonu Müslümanlardan, 2 küsur milyonu Rumlardan, 1 küsur milyonu Ermenilerden, 700 bini ise Musevîlerden oluşmaktadır. Tanin, 12 Teşrinisani 1324; Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasî Partiler (1859-1952), Arba Yayını, İstanbul 1952, s.164-165.
149 Arş. Gör. Seher BOYKOY Etnik kökeni I. Dönem II. Dönem Kürt
6 5
323* 282 *Zafer Toprak, II. Meşrutiyet dönemi ilk meclisinde; 142 Türk, 60 Arap, 25 Arnavut, 23 Rum, 12 Ermeni, 5 Musevî, 4 Bulgar, 3 Sırp, 1 Ulah olmak üzere toplam 226 temsilcinin bulunduğunu kaydetmektedir. Toprak, a.g.e., s.7. Ancak burada bütün üyelerin toplamı, 225 çıktığından; verilerde bir eksiklik olduğu görülmektedir. Tablodan da görüleceği üzere, 1908 seçimlerinde Meclis-i Mebusan’a 13; 1912 seçimlerinde ise 10 Ermeni temsilci gönderilmiştir. Ancak, 24 Kasım 1909’daki ara seçimde Halep sancağında Şura-yı Devlet üyeliğine atanan Hacı Mustafa Bey’in yerine Ermeni Artin Boşgezenyan Efendi’nin atanması ve Tekfurdağı mebusu Agop Babikyan’ın 1909’da ölümü üzerine yerine Agop Boyacıyan’ın getirilmesi nedeniyle, I. dönemde toplam 15 Ermeni milletvekili yer almıştır. Bununla birlikte ikinci dönemde millet- vekili sayısının 10’a düşmesi; İttihatçıların, muhalif safta yer alan temsil- cileri tasfi ye etme ve yeniden seçtirmeme politikasının bir uzantısı olarak görülmelidir. Nitekim 1908’de Kozan’dan seçilen Hamparsum Boyacıyan, İttihat ve Terakki’ye karşı Hürriyet ve İtilaf Fırkası ile anlaşan Hınçak ör- gütü üyesi olduğu için 10 , ikinci dönemde milletvekili seçilemeyecektir 11 . Hınçak-İttihatçı ayrışmasına karşılık Taşnak-İttihatçı anlaşmasının 12 da,
meclislerdeki Ermeni üyelerin temsil durumlarında etkili olduğu söylenile- bilir. Bu da, meclislerdeki Ermeni temsilcilerinin sayısının en az değişime 10 Hamparsum Boyacıyan, Hınçakların İstanbul teşkilâtının başında bulunmuştur. Sadi Ko- caş, Tarih Boyunca Ermeniler ve Türk-Ermeni İlişkileri, Altınok Matbaası, Ankara 1967, s.157. 11 Demir, a.g.t., s.61. Hamparsum Muratyan, 1908 seçimleri öncesinde Ermeni milletvekili adaylarını belirlemek için kurulan ve Patrikhane görüşlerini yansıtan Meşrutiyet-i Osma- niye Ermeni Cemiyeti adındaki derneğin başkanlığını da yapmıştır. Bu derneğin başına Hınçak olan böyle bir kişinin getirilmesi, Hınçaklar ve Patrikhane arasındaki yakınlaşmaya işaret etmektedir. 12 Arsen Avagyan, “İttihat ve Terakki Cemiyeti ile Ermeni Siyasî Partileri Arasındaki İlişki- ler”, Çeviren Ludmillo Denisenko, Ermeniler ve İttihat ve Terakki İşbirliğinden Çatışmaya, Aras Yayını, İstanbul 2005, s.69-73, 92-102. İttihatçılar ve Taşnaklar arasındaki olumlu ilişkilere karşın; iki tarafın idealleri birbirine zıttır. Cemiyet, bütün dinsel ve etnik cemaat- leri Osmanlı çatısı altında toplamak isterken; Taşnaklar, yerel özerklik ve hatta bağımsızlık talebi içerisinde olmuşlardır. Feroz Ahmad, “İttihatçıların Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Rum, Ermeni ve Yahudi Cemaatleriyle Olan İlişkileri”, İttihatçılıktan Kemalizme, Kaynak Yayını, İstanbul 1986, s.150; Salâhi R. Sonyel, “İngiliz Gizli Belgelerine Göre Adana’da Vuku Bulan Türk-Ermeni Olayları (Temmuz 1908-Aralık 1909)”, Belleten, C. LI, Sayı 201, Aralık 1987, s.1257-1258. 150 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER uğramış olmasında kendini göstermektedir. Bu konuda Araplar, Mecliste Ermenilere kendi paylarından fazla temsilcilik verildiğini ileri sürmüşler- dir 13
Meclislerdeki sayısal durumunu bu şekilde ortaya koyduğumuz Er- meni toplumunun temsilcisi olan Ermeni üyelerin siyasal yapı içerisindeki yeri ise, Meşrutiyet meclislerinde yer alan diğer azınlık grubu temsilcile- ri içerisinde, hem dönemin iç-dış siyasal gelişmeleri (Ermeni sorununun, Doğu Sorununun bir parçası olarak gündemde tutulduğu, Ermeni milli- yetçi ve ihtilâlci hareketlerinin yoğunlaştığı dönem); hem de dönemin en etkin ve önemli siyasal kuruluşu olan İttihatçılarla ilişkileri bakımından önemli bir yer tutmaktadır. Ermeni milletvekillerin yasama sürecindeki faaliyetlerine geçmeden önce, kendileri hakkında kısaca bilgi vermek yerinde olacaktır. Burada öncelikle, Ermeni üyeler hakkında ayrıntılı bilgiler veren biyografi lerin bulunmaması itibariyle söz konusu kişiler hakkında yeterli bilgiye sahip olunmadığını belirtmek gerekmektedir. II. Meşrutiyetin I. ve II. dönemlerinde Mebusan Meclisi’nde yer alan Ermeni milletvekilleri şunlardır 14 : Adı Seçim çevresi Devresi Agop Babikyan Efendi Tekfurdağı I Agop Boyacıyan Efendi Tekfurdağı I, II. dönemler Artin Boşgezenyan Efendi Halep
I, II, III. dönemler Bedros Hallaçyan Efendi İstanbul I,II,III. dönemler Hamparsum Boyacıyan (Murat) Efendi * Kozan I. dönem İstefan Çıracıyan Efendi Ergani I,II,III. dönemler İstefan Ispartalıyan Efendi İzmir
I. dönem Karabet Paşayan Efendi Sivas II. dönem Karakin Pastırmacıyan Efendi Erzurum
I, II. dönemler Kegam Dergarebetyan Efendi Muş I, II, III. dönemler 13 Ahmad-Rustow, a.g.m., s.255. Milletvekillerinin etnik kökenlerine göre tekrar seçilme du- rumu için bkz. Demir, a.g.t., tablo:4, s.211. 14 Listenin oluşturulmasında, Meclis-i Mebusan Zabıt Cerideleri, Ezherli, a.g.m., s.203-220; Ahmad-Rustow, a.g.m., s.265-284’ten yararlanılmıştır. 151 Arş. Gör. Seher BOYKOY Adı Seçim çevresi Devresi Krikor Zohrab Efendi İstanbul I, II, III. dönemler Nazaret Dagavaryan Efendi Sivas
I. dönem Trayan Narlı Efendi Gelibolu I, II. dönemler Vahan Efendi Maraş
I. dönem Vahan Bardizbanyan İzmir II. dönem VahanPapazyan Efendi Van
I, III. dönemler Varteks Serengülyan Efendi Erzurum I, II, III. dönemler Virmiyan Efendi Van
II, III. dönemler * 1895’te Sasun isyanına öncülük eden Hamparsum Boyacıyan, öldürülmekten korktuğu için bazı yerlerde kimliğini saklayarak Murat takma adını kullanmıştır. Kamuran Gürün, Ermeni Dosyası, TTK Basımevi, Ankara 1985, s.147. Bu nedenle Mebusan zabıtlarında da, Hamparsum Muratyan olarak geçmektedir. Esat Uras, bu kişinin Temmuz 1890’da İstanbul’da yapılan Kumkapı gösterisini idare eden kişi olduğunu belirtmektedir. Esat Uras, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, Belge Yayını, İstanbul 1987, s.461. Ermeni milletvekillerinin uğraştıkları meslek ve bağlı bulundukları si- yasal görüşlerin, Meclis’teki tutumlarına yansıması itibariyle önem taşıdı- ğı görülmektedir. Meslekî açıdan bakıldığında; I. ve II. dönemdeki Ermeni üyeler arasında, bakan, diplomat, doktor, avukat, şâir, yazar, ziraat mü- hendisi gibi hem devlet hizmetinde idareci olarak çalışan; hem de çeşitli meslek gruplarına bağlı olan kişilerin olduğu görülmektedir. Devlet bürok- rasisinde yer alan üyelerin sayısı, Ayan Meclisi’ndeki gibi fazla olmamak- la birlikte 15 ; Bedros Hallaçyan Efendi (1871-?), II. Meşrutiyet döneminde Hakkı Paşa ve 1912 Sait Paşa kabinelerinde Nafi a Nazırı olarak yer alan tek kişi olmuştur 16 . Agop Babikyan 17 (1856-20 Temmuz 1909) avukat-dip- lomat; Krikor Zohrab 18 (1861-1916), avukat-şâir-yazar-gazeteci; Nazaret Dagavaryan 19 (1863-?), ziraat mühendisi; Agop Boyacıyan ve Karabet Pa- şayan, doktor olarak Meclis’te yer alan diğer Ermeni üyelerdir. 15 H. Aliyar Demirci, “İkinci Meşrutiyet Birinci ve İkinci Yasama Döneminde (1908-1912) Osmanlı Âyan Meclisi’nin Ermeni Üyeleri ve Faaliyetleri”, Ermeni Araştırmaları I. Türki- ye Kongresi Bildirileri, C.1, ASAM Yayını, Ankara 2003, s.304-308. 16 Y. G.Çark, Türk Devleti Hizmetinde Ermeniler (1453-1953), Yeni Matbaa, İstanbul 1953, s.235; Feroz Ahmad, İttihat ve Terakki 1908-1914, Çeviren Nuran Yavuz, Kaynak Yayını, İstanbul 1995, s.208. 17 Çark, a.g.e., s.236-237; Hüdavendigâr Onur, Ermeni Portreleri, Yayın Yeri ve Tarihi Yok, s.26. 18 Osmanlı Meclisinde Bir Ermeni Mebus Krikor Zohrab, Öyküler, Aras Yayını, İstanbul 2001, s.158-166; Çark, a.g.e., s.234-235. 19 Onur, a.g.e., s.53; Çark, a.g.e., s.238. 152 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER Ermeni milletvekillerinin dönemin egemen siyasal kuruluşu olan İt- tihat Terakki Cemiyeti ve muhalefetle olan bağlantıları ise, siyasal kim- liklerini yansıtması açısından önem taşımaktadır. Bu bağlamda bir kısmı İttihatçı; bir kısmı da İttihat Terakki’ye muhalefet eden liberaller safl arın- da yer alırken; içlerinde siyasal tutumu belirsiz olanlar da vardır. Feroz Ahmad-Dankwart Rustow’un makalesinde yer alan listede, Karakin Pas- tırmacıyan, İstefan Ispartalıyan, Kegam Dergarabetyan, Vahan Papazyan, Virmiyan, Vahan Bartizbanyan, Trayan Narlı, Karabet Paşayan, İstefan Çıracıyan Efendiler; siyasal tutumları hakkında bilgi sahibi olunmayan müstakiller grubunda gösterilmiştir 20 .
leyen başlıca üç eksen vardır. Bunlardan birincisi, İttihatçı ve bunun dı- şındaki partilere mensup olmak; ikincisi, milletvekillerinin etnik dağılımı; üçüncüsü, modernleşme taraftarlığı ve aleyhtarlığıdır 21 . Bu durum, 1908- 1912 dönemi meclislerindeki Ermeni milletvekilleri açısından değerlen- dirildiğinde; ana belirleyicinin, İttihatçı ve liberal olmak yani milletvekil- lerinin bağlı bulundukları siyasal görüş olduğu görülmektedir. Bununla birlikte, İttihatçı ve muhalif kanattan üyelerin kendi etnik sorunları etra- fında birleşebilmeleri dolayısıyla, etnik dağılımın da bu süreçte belirleyici olduğu söylenilebilir. I. ve II. dönemlerde, muhalefet safında yer alan liberallerin çoğun- lukta olduğu görülmektedir. Meclisin I. döneminde toplam 13 üyeden 9’u liberal, 3’ü müstakil, 12’si İttihatçı iken; II. döneminde toplam 10 üyenin 7’sinin liberal, 1’inin müstakil, 2’sinin İttihatçı olduğu görülmektedir 22 .
Serengülyan 23 , Krikor Zohrab, Karakin Pastırmacıyan, Vahan Papazyan Efendiler Taşnak; Hamparsum Boyacıyan Efendi Hınçak örgütleri mensu- bu; Agop Babikyan, Artin Boşgezenyan, Agop Boyacıyan ve Bedros Hal- 20 Ahmad-Rustow, a.g.m., s.265-284. 21 Şükrü Hanioğlu, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Temsil ve İkinci Meşrutiyet Dönemi Mec- lisleri”, İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Yıllığı IV, İstanbul 1989, s.67. 22 Mebusan Meclisi üyelerinin siyasal tutumlarına göre dağılımı için bkz. Demir, a.g.t., tab- lo:7, s.219. 23 Vartkes Efendi, Kanun-ı Esasî’nin 35. maddesinin değiştirilmesine ilişkin kanun tasarısı görüşmelerinde, Erzurum’dan milletvekili seçildiği zaman İttihat ve Terakki’nin progra- mıyla değil, Taşnaksutyun Fırkası’nın programıyla seçilmek istediğini belirtmiştir. Meclis-i Mebusan Zabıt Cerideleri (MMZC), D. 1, İ.4, C.2, s.464. 153 Arş. Gör. Seher BOYKOY laçyan Efendiler koyu İttihatçı; Nazaret Dagavaryan Efendi, Hürriyet ve İtilaf’ın kurucularından ve ilk yöneticilerindendir 24 .
Zohrab Efendilerin sosyalist kimlikleriyle ön plana çıktıkları görülmek- tedir. Bu konuda zaman zaman fi kir ayrılıklarına da düşmüşlerdir. Mec- lisin ikinci yasama döneminde gerçekleşen savaş vergisi kanun tasarısı görüşmelerinde, Zohrab Efendi, verginin geçici olmayıp aslî vergi olması itibariyle bu vergi için süre tayininin söz konusu olamayacağı şeklindeki görüşlerinden dolayı, Vartkes Efendi tarafından sosyalistlik prensibine ay- kırı hareket etmekle suçlanmıştır 25 . Görüldüğü üzere, siyasal bakımdan Meclis’teki Ermeni üyeler arasın- da türdeş bir yapı olduğu söylenemez. Bu da, Osmanlı Ermeni toplumunun siyasal gruplaşmasını yansıtmaktadır. Buna göre Ermeni toplumu Taşnak- lar, Hınçaklar ve Patrikhane çevresinde toplanan zengin din adamları gru- bu olmak üzere üç siyasî gruba ayrılmış durumdadır. 1887’de Cenevre’de Rusya Ermenilerinin kurmuş olduğu Hınçak Komitesi, Osmanlı siyasal yaşamında pek fazla nüfuza sahip bulunmazken; 1890’da Tifl is’te kurul- muş olan Taşnak Komitesi, ihtilâlden önce Abdülhamit istibdadına açıkça karşı koydukları için İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından imparatorluk içerisindeki Ermenilerin temsilcisi olarak görülmüş ve siyasal alanda daha geniş nüfuza sahip olmuştur 26 . Bu tablo, İttihatçıların Meclis’te istedikleri şekilde egemenlik kura- madıklarını göstermekle birlikte; İttihatçılar, yalnız kendilerine karşı mu- halefet safl arında yer alan değil, Ermeni ihtilâlcilerin de Meclis’e sızmala- rına engel olamamışlardır. Varteks Serengülyan’ın, 1895’te Van’da çıkan Ermeni isyanına 27 ; Karakin Pastırmacıyan’ın 28 da (Erzurum), 1896’da dü- 24 Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasal Partiler II. Meşrutiyet Dönemi, C.I, Hürriyet Vakfı Yayını, İstanbul 1988, s.573-574. 25 MMZC, D.2, İ.1, C.2, s.222-223. 26 Ahmad-Rustow, a.g.m., s.254-255. Ermeni Hınçak ve Taşnak Komiteleri’nin kurulma- sı, programları, faaliyetleri için bkz. Esat Uras, a.g.e., s.426-531; Ermeni Komitelerinin Amaçları ve İhtilâl Hareketleri (Meşrutiyetin İlânından Önce ve Sonra), Genelkurmay As- kerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayını, Ankara 2003, s.10-131; Kocaş, a.g.e., s.121- 169; Gürün, a.g.e., s.128-168. 27 Vartkes Serengülyan, 1895 Van isyanına katılma suçundan idama mahkûm edilmişse de; İngiltere’nin aracılığı ile cezası müebbede çevrilmiştir. Demir, a.g.t., s.61. 28 İlk dönem Mebusan Meclisi’nde Ermeni üyesi olan bu kişi, Birinci Dünya Savaşı sırasın- da çetesiyle Kafkas cephesinde Türklere karşı çarpışmış, büyük zulümlerde bulunmuştur. Uras, a.g.e., s.573; Gürün, a.g.e., s.163.
154 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER zenlenen Osmanlı Bankası baskınına katılan ihtilâlciler olduğu görülmek- tedir
29 . Bir kısmının da, Osmanlı Devleti’ne ihanet edebildiği savaş yıllarında ortaya çıkmıştır. Savaş, iki taraf ilişkilerinde yeni bir sayfanın açılması- na yol açmıştır. Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte, Mebusan Meclisi’ndeki üç Ermeni milletvekili hemen cepheye koşarak çetelerinin başına geçeceklerdir. Savaş içerisinde, Erzurum mebusu Karakin Pas- tırmacıyan (Garo takma adıyla), Kozan mebusu Hamparsum Boyacıyan (Murat takma adıyla), Van mebusu Vahan Papazyan 30 çetelerinin (Haço ve Tro çeteleri) başına geçerek faaliyet göstermişlerdir 31 . Yine savaş sürecin- de, Ermeni eylemcilerine karşı alınan önlemler çerçevesinde tutuklanarak askerî mahkemelere sevk edilen kişiler arasında, Ermeni milletvekillerin- den Vartkes ve Zohrab Efendiler yer almıştır 32 . Meclis tartışmalarında Ermeni milletvekillerine bakıldığında, en çok söz alanların Krikor Zohrab, Vartkes Serengülyan, Hamparsum Boyacı- yan, Nazaret Dagavaryan, Bedros Hallaçyan olduğu görülmektedir. Diğer Ermeni üyeler, Türkçe’yi iyi bilmedikleri için tartışmalarda etkili olama- mışlardır 33 . Ermeni milletvekillerin mecliste en çok üzerinde durdukları ve şiddet- le savundukları konuların başında, bütün Osmanlılar için hak ve görevler konusunda yasalar önünde eşitlik ve özgürlük yer almaktadır. Toplanma, tasarruf, basın-yayın, eğitim, düşünce, dernek kurma, iş bırakma, dolaşım özgürlüklerini, bu çerçevede ve Kanun-ı Esasî’nin sağladığı haklar nazari- yesinden savundukları görülmektedir. 29 Gürün, a.g.e., s.163 30 Osmanlı Meclisi’nde Van milletvekili ve savaşta çete komutanlığı yapmış olan Papazyan, Ermenice VEM dergisinde yayınladığı hatıralarında, daha savaş başlamadan önce komite- lerin aldığı karar gereğince, Rus ordusunun Osmanlı topraklarına saldırısı anında, onlarla birlikte Doğu cephesinde Türklere karşı savaş kararı alındığını ve ona göre hazırlıklar ya- pıldığını yazmıştır. Kocaş, a.g.e., s.188. 31 Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasal Partiler, s.578-579; Kocaş, a.g.e., s.96. 32 Falih Rıfkı Atay, Zeytindağı, Bateş Yayını, İstanbul 1981, s.66. Ayrıca Atay, Vartkes ve Zohrab Efendiler’in, Van Divan-ı Harbi’ne götürülmeleri sırasında İttihat Terakki fedaile- rinden Çerkes Ahmet ve Nazım çetesi tarafından öldürüldüklerini, bu nedenle Şam Divan-ı Harbi’nde yargılanarak idama mahkûm edildiklerini kaydetmektedir. Atay, a.g.e., s.66-67. 33 Avagyan, a.g.m., s.54. Meclisin 2. döneminde, ikisi de Erzurum temsilcileri olan Vartkes ve Pastırmacıyan Efendilerin seçim mazbatalarına, Türkçe okuyup yazma bilmedikleri için karşı çıkılmışsa da; Meclis bu iddiaları geri çevirmiş ve mazbataları kabul etmiştir. Tunaya, a.g.e., s.575.
155 Arş. Gör. Seher BOYKOY II. Meşrutiyet döneminde, meclisten geçen yasalardan anayasa deği- şiklikleriyle ilgili olanlar dışında kalan Kamu Toplantıları Kanunu, Basın ve Yayın Kuruluşları Kanunu, Grevler Kanunu, Serseriler ve Zanlı Kişi- lerle İlgili Kanun, Müslüman Olmayan Vatandaşların Askere Alınmala- rıyla İlgili Kanun, Cemiyetler Kanunu; Ermeni üyeler tarafından Osmanlı unsurlarının hak ve özgürlüklerini kısıtladığı gerekçesiyle eleştirilmiştir. Gerçekte bu kanunlar, İttihatçıların hükümete daha merkeziyetçi yapı ka- zandırma ve imparatorluk içerisinde yaşayan çeşitli unsurları Osmanlılaş- tırmak suretiyle farklı ırk grupları arasındaki ayrılıkları kaldırarak birlik ve bütünlük sağlama politikasının uzantısı olmakla birlikte; hükümete, izle- miş olduğu siyasetten memnun olmayanların başlatacağı karşı hareketleri önlemek fırsatı verdiği için 1908 Devrimi’yle tanınan özgürlükleri kısıtla- yıcı olarak görülmüştür 34 . Gösteri, miting şeklindeki kamu toplantılarını düzenleyen İctimaat- ı Umumiye Kanun Tasarısı, kamu protesto gösterilerini sınırlandırdığı noktasından eleştirilmiş; kişi hak ve özgürlükleri kapsamında değerlen- dirilmiştir. Ermeni üyeler bu konuda, tam bir ittifak içerisinde görüşlerini ortaya koymuşlardır. Toplandıkları ortak nokta, toplantı hakkının ve fi kir serbestisinin Kanun-ı Esasî, Meşrutiyet ve bunların sağladığı hürriyetin en önemli esaslarından biri olduğudur. Bununla birlikte meclisteki konuş- malarından anlaşılacağı üzere, bu hak sınırsız bir hürriyet anlayışıyla de- ğerlendirilmemekte; toplantı öncesi niteliği hakkında hükümetin haberdar edilmesi, kanuna aykırı hareketleri men etmek suretiyle asayiş ve emni- yetin korunması için ihtiyatî tedbir olarak gerekli görülmektedir 35 . Bu da, söz konusu kişilerin hürriyetlerden yana olmasına karşın; bu hürriyetlerin, başkalarının hürriyetlerini sınırlayacak şekilde kullanılmasına karşı olduk- larını göstermektedir. Yine toplantı hakkı kapsamında, bu hakkın yeniden düzenlenmesi hu- susunda hükümetin icraatlarına yönelik eleştirilerde bulunmuşlardır. Bu konuda Zohrab Efendi, Sadrazam Hüseyin Hilmi Paşa’nın, bu gibi top- lantılarda ortaya çıkabilecek uygunsuz durumlara karşı bir tedbir olarak hükümetin bu hakkı kaldırmaya veya sınırlandırmaya yetkili olduğu yö- nündeki açıklamalarına, icra kuvveti olan hükümetin salâhiyeti açısından karşı çıkmıştır. Ona göre, hükümet yalnızca sokakların güvenliğini ve dü- 34 Ahmad, a.g.e., s.84-85. 35 MMZC, D.1, İ.1, C.2, s.135, 139-140, 143-144, 147. 156 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER zenini korumakla yükümlü olup toplantı hakkını sınırlandıracak nitelikte bir kanun koymaya yetkili değildir 36 .
dolayı Biga mebusu Arif Bey’in, bu görüşlerinin Ahrar Fırkası programın- da yer alması ve kendisinin de bu fırka mensubu olması itibariyle kişisel menfaatleriyle hareket ettiği yönündeki suçlamalarına, Osmanlılık kimli- ğini ortaya koyar nitelikteki İzah etsin. Biz burada Osmanlıyız, biz burada menafi -i hususîye takip etmiyoruz. Osmanlı mebusuyuz, biz bundan başka bir şey değiliz 37 sözleriyle karşılık vermiştir. Toplantı hakkının ateşli savunucusu olan Zohrab Efendi, insanların siyasî görüşlerinden dolayı suçlanmasını ve hükümetin bu hususta kayıtsız kalmasını da şiddetle eleştirmiştir. Bu konuda kendisinin, Serbestî gazete- si başyazarı Hasan Fehmi’nin 38 katledilmesi ve katilinin yakalanamamış olması itibariyle bunun sebeplerini Dâhiliye Vekâleti’nden soran bir takrir verdiği görülmektedir. 25 Mart 1325 (1909) tarihli bu takrirde, başka bir Ermeni üye olan Kozan milletvekili Hamparsum Muratyan’ın da imzası vardır. Bu takrirde, olay meşrutiyet, fi kir ve vicdan hürriyeti açısından Ha- san Fehmi’nin siyasî sıfatına ve gazeteciliğine yönelik siyasî bir suç olarak değerlendirilmekte; hükümet, katillerin henüz yakalanamamış olması iti- bariyle asayişi sağlamada yetersiz görülerek eleştirilmektedir 39 . Ermeni milletvekilleri, basın ve yayın kanun tasarısı çerçevesinde de, basın serbestisini savunmuşlardır. Vartkes Efendi, çıkarılacak gazeteler için belli miktar depozito verilmesi hükmünü, basın serbestisi ve aydın fi kirli olanların önüne engel teşkil etmesi itibariyle eleştirmiş; Osmanlı ül- kesinde mevcut din ve mezhepten birine yapılacak saygısızlıktan dolayı gazete sorumlu müdür ve makale sahipleri hakkında verilecek cezaların arttırılmasını teklif etmiştir 40 . Zohrab Efendi ise, hukukçu sıfatıyla cezaların arttırılmasıyla suçların azalmış olacağı görüşüne katılmamakla birlikte; zararlı yayında bulun- 36 MMZC, D.1, İ.1, C.2, s.150-152. 37 MMZC, D.1, İ.1, C.2, s.152. 38 Hasan Fehmi, Ahrar Fırkası üyelerinden, İttihatçı aleyhtarı gazeteci. Ahmet Rıza’nın Paris’te çıkardığı Meşveret gazetesinde çalışmış; 1908 devriminden sonra, İttihatçı aleyhta- rı yayınlar yapan Serbestî gazetesini çıkarmıştır. 7 Nisan 1909’da Galata Köprüsü üzerinde öldürülmesi, 31 Mart Ayaklanması’nın başlangıcı olmuştur. Ahmad, a.g.e., s.205. 39 MMZC, D.1, İ.1, C.2, s.651-654. 40 MMZC, D.1, İ.1:, C.3, s.334, 563-564. 157 Arş. Gör. Seher BOYKOY maktan dolayı hükümetin gazete kapatma salâhiyeti olmadığını savunmuş- tur
41 . Basın tartışmaları çerçevesinde görüşülen yabancı piyangoların gaze- telerde yayınlanması konusunda, Ermeni üyeler arasında farklı görüşlerin ortaya çıktığı görülmektedir. İstanbul milletvekili Hallaçyan Efendi, halkın aldatılmaması ve menfaatlerinin korunması noktasından hareketle, Trayan Narlı Efendi’nin yabancı piyangoların gazetelerde yayınlanmasının mene- dilmesi ve buna aykırı hareket eden gazete sahibi ve sorumlu müdürünün cezalandırılmasına ilişkin teklifi ni desteklerken; Zohrab Efendi, devlet ta- rafından tanınmış olması ve paranın ülke içerisinde kalacak olması itiba- riyle iktisadî açıdan ülke içerisinde piyango bileti satılmasının suç teşkil etmediğini belirtmiştir 42 . Ermeni milletvekillerinin kişi hak ve özgürlükleri kapsamında ele al- dıkları haklardan biri de, işçiler için grev hakkının tanınması olmuştur 43 .
ilişkilerini düzenleyecek yasalar çerçevesinde grev hakkını da, toplumun menfaati ve işçi haklarının korunması açısından meşrû bir hak olarak sa- vunmuşlardır. Ermeni üyelerin işçi hakları konusundaki görüşlerinin, sosyalist eği- limlerinin izlerini taşıdığı görülmektedir. Bunlardan Zohrab Efendi ve Hamparsum Muratyan, işçi hakları, çalışma koşulları ve ücretlerini belir- leyen sözleşmeyi hukukî kaidelere aykırı bulurken; işçi haklarının sosya- lizm ile korunması yolunda görüşler ileri sürmüşlerdir. Sermayeye karşı, çalışan kesimlerin haklarını koruması itibariyle sendikaların gerekliliği, bu konuda Avrupa sendikaları ve işçileriyle ortak çıkar için bir araya gelinme- si ve uzun süreli-az ücretli çalışma koşullarına karşı grev hakkının işçilere tanınması yolundaki görüşlerini; haksızlıklar karşısında insan haklarının koruyucusu ve hürriyet savunucusu bir sistem olması itibariyle sosyalist nazariye ile ortaya koymuşlardır. Bu kapsamda, Dâhiliye Nazırı’nın sendi- ka teşkili aleyhindeki yaklaşımını da eleştirmişlerdir 44 . Ermeni üyelerin, tabii haklar ve medenî haklar kapsamında değerlen- dirdikleri haklardan birinin de, telif hakkı olduğu görülmektedir. Bu ko- nudaki ortak görüşleri, düşünce ve kalem ürünü olan her türlü esere telif 41 MMZC, D.1, İ.1:, C.3, s.565-566, 660. 42 MMZC, D.1, İ.1:, C.3, s.579-580. 43 Meclislerde işçi hakları tartışmaları için bkz. Mesut Gülmez, Meclislerde İşçi Sorunu ve Sendikal Haklar (1909-1961), Öteki Yayını, Ankara 1995. 44 MMZC, D.1, İ.2, C.1, s.691-695. 158 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER hakkı verilmesi, fi yat bedelinin her müellifi n kendi taktirine bırakılması, bu konuda hiçbir müdahalede bulunulmaması noktasında toplanmaktadır. Ermeni milletvekillerinden Nazaret Dagavaryan, Agop Boyacıyan ve Zoh- rab Efendiler tarafından, hocaların verdiği derslerin öğrencileri tarafından bastırılıp satılması, kişinin manevî haklarına saldırı olarak eleştirilirken; hocalığın toplum içerisinde parlak bir mevki teşkil etmemiş olmasına işa- retle, hocaların maddî yönden takviye edilmesi ve haklarından istifadesi- nin sağlanmasının, mesleğin şerefi açısından gerekliliği üzerinde durul- muştur 45
Ermeni üyelerin, seyahat-dolaşım özgürlüğü çerçevesinde Pasaport Kanunu’na karşı çıktıkları görülmektedir. Kanunun 1. maddesine göre, Os- manlı ülkesinden yabancı bir ülkeye gidenler pasaport almaya mecburdur. Zohrab Efendi, bu maddeyi, kişi hürriyetini ve tabii haklarını sınırlandıran istibdada özgü bir uygulama olarak eleştirmiştir 46 .
nında, serseriler ve zanlı kişiler hakkındaki kanun tasarısı da, kişisel ey- lemleri sınırlandırdığı ve Kanun-ı Esasî’nin gereği olan kişi hürriyetinin her türlü saldırıdan korunması gerektiği noktasından hareketle Ermeni üyeler tarafından eleştirilmiş; kişi dokunulmazlığına aykırı bir uygulama olarak değerlendirilmiştir. Bu bağlamda, özellikle serseriliği sabit olan kişiler için nizamname dahilinde alınacak tedbirlere 47 karşı çıkmışlar; sorumluluğun hükümette olduğuna işaretle, ceza yerine, bu tür kişilerin ıslah edilmeleri ve topluma kazandırılmaları, serseriliğe yol açan sebeplerin ortadan kaldı- rılması gereğini vurgulamışlardır 48 . Görüşmeler sırasında bazı üyelerin görüşlerini ortaya koyarken, İstib- dat ve Meşrutiyet devirlerini hür fi kirlerin işlemesi açısından karşılaştırdı- ğı görülmektedir. Hamparsum Muratyan, nizamnamede yer alan dayakla terbiye hususuna karşı çıkarken; öncelikle serseriliğe yol açan sebeplerin kaldırılması gerektiğini İstibdat ve Meşrutiyet devirlerine atıfta bulunarak ortaya koymuştur. İstibdatta hür fi kirlerin baskı altına alınmasına rağmen, o fi kirleri hazırlayan koşulların devam etmesi itibariyle fi kirlerin de kalk- madığını; hürriyetle birlikte fi kirlerin özgürce ifadesi suretiyle karışıklık- 45 MMZC, D.1, İ.2, C.1., s.588-595. 46 MMZC, D.1, İ. 2, C.2, s.512-513. 47 Bu tedbirler; zabıta tarafından nezarette tutulma, başka yerlere gönderme, dayakla terbiye etme, istihdam edilmeleri halinde ücretlerini sınırlandırma. 48 MMZC, D.1, İ.1, C.2, s.534-535, 542, 556-557. 159 Arş. Gör. Seher BOYKOY ların önlendiğine işaretle zamanla sebepler kalktıkça serseriliğin de olma- yacağını belirtmiştir 49 .
yaşını tamamlamamış çocukların serserilik yapmalarında anne-baba veya velisinin sorumlu tutulmasıdır. Muratyan Efendi, ancak, Amerika’da oldu- ğu gibi kültür işlerinin Osmanlı ülkesinde de mecbur kılınması halinde ve- lisinin sorumluluğunun kabul edilebileceğini ileri sürerken; Nazaret Daga- varyan, Avrupa’da serseri çocuklar için oluşturulan koloni agriko benzeri ziraat çiftliklerinin tatbiki suretiyle bu çocukların orada çalışmaya mecbur edilmesi teklifi nde bulunmuştur 50 . Meclis tartışmalarında, kavmiyet-milliyet, dinsel-mezhepsel ayrıca- lıklar konusunda Ermeni üyelerin büyük bir hassasiyet gösterdikleri gö- rülmektedir. Bu hassasiyetlerini yansıttıkları konulardan biri, kavmiyet ve milliyet esaslarına dayalı cemiyet kurma hakkının tanınması olmuştur. 1876 Anayasası’nda 1909’da yapılan değişikliklerle cemiyet kurma hakkı tanınmış
51 ve bu hak, 16 Ağustos 1909 tarihli Cemiyetler Kanunu ile dü- zenlenmiştir. Bu kanunla, cemiyet kurma hakkı getirilirken; yasalara ve genel ahlâka aykırı, devlet bütünlüğünü ve unsurlar arasındaki bağı bozu- cu, kavmiyet ve cinsiyet esaslarına dayanan cemiyetlerin kurulması yasak- lanmıştı. Ermeni üyelerin, kanunda en çok karşı çıktıkları ve eleştirdikleri husus da, ırksal temele dayanan ya da bir millet ismi taşıyan cemiyetlerin kurulmasını yasaklayan 4. maddesi 52 olmuştur. Bu madde üzerindeki gö- rüşmeler, layiha maddeleri üzerindeki tartışmaların odak noktasını oluş- turmuştur. Cemiyetler kanun tasarısı çerçevesinde yapılan görüşmelerde Ermeni üyeler, cemiyet teşkilinin hükümet tarafından serbest bırakılmasını savu- nurken; 4. maddeye, gizli faaliyetlere yol açacak olması itibariyle rejim ve hürriyete zarar vereceği noktasından karşı çıkmışlar ve ayrı milletlerden oluşmuş bir siyasî cemiyet yerine, ayrı millet içinden ayrı cemiyetler oluş- masının, bütün unsurların hak ve eşitliği açısından önemini vurgulamış- lardır. 49 MMZC, D.1, İ.1, C.2, s.534-535, 542, 595-596. 50 MMZC, D.1, İ.1, C.2, s.615-616. 51 Kili-Gözübüyük, a.g.e., s.88. 52 Meclis-i Mebusan’da tartışılan Cemiyetler Kanunu Layihası’nda 4. madde şöyledir: Kav- miyet ve cinsiyet esas ve ünvanlarıyla siyasî cemiyetler teşkili memnûdur. Güneş, a.g.e., s.465. Cemiyetler Kanunu hakkında Dâhiliye Encümenince kaleme alınan esbab-ı mucibe mazbatası ile Layiha Encümeninin hazırladığı taslak için bkz. Güneş, a.g.e., s.463-468. 160 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER Bu konuda Vartkes Efendi, insanlardaki en önemli hissiyatın, milliyet olduğuna işaret ederek Meşrutiyet’in ilân edilmesinde ve muhafazakârla- ra, irtica taraftarlarına karşı korunmasında Ermeni ihtilâl cemiyetlerinin önemini vurgulamıştır. Bu görüşlerinden dolayı kendisine yöneltilen koyu milliyetçi suçlamalarına ise, 1910’daki bir konuşmasında, … Ben asla nasyonalist değilim. Pek iyi bilirim ki, özellikle Ermeni milleti Osmanlı memleketinden başka hiçbir yerde yaşayamazlar. Benim fi krimi yanlış te- lakki ediyorsunuz. Anlıyorsunuz ki, ben kart Ermeniyim, asla Ermenilikten başka bir şey düşünmüyorum. Hâlbuki ben sizden ziyade Türküm, Türkten ziyade Türküm sözleriyle karşı çıkmış; Türk milletvekilleriyle milliyetçilik konusunda tartışmalara girmiştir 53 .
için çalışan cemiyetlerin meşru olduğunu savunurken; baskı ile birlikte- liklerin meydana getirilemeyeceğini, aksine ayrılıkların derinleşeceğini belirterek baskı ve zora dayanan usûlleri Osmanlı birliği açısından eleş- tirmiştir 54 .
cılık düşüncesi çerçevesinde farklı yaklaşımların ortaya çıktığı görülmek- tedir. Milliyet ve kavmiyet esasına dayalı olarak kurulacak siyasî cemiyet- lerin yasaklanması, İttihat ve Terakki yönetimince meşrutiyetin getirdiği özgürlüklerden yararlanarak özgürlükleri ortadan kaldırmaya veya ülke birliğini bozmaya yönelik örgütlenme hareketlerini kontrol altına alabi- lecek yasal çerçeve, Osmanlı birlikteliğine aykırı hareketleri önlemek suretiyle unsurlar arasında birlik sağlamaya yönelik bir uygulama olarak görülürken; Ermeni milletvekilleri, gizli cemiyetler teşkili ve gizli faali- yetlere yol açma tehlikesi itibariyle Osmanlı unsurları arasındaki ayrışma- yı derinleştirerek Osmanlı birlikteliğini tehlikeye düşüreceği noktasından hareketle, bu uygulamaya karşı çıkmışlardır. Ermeni üyelerin, tasarıdaki cins ve kavmiyete dayanan siyasal örgüt- lerin yasaklanmasına gösterdikleri tepki; bir bakıma meşrutî sistemin ge- tirdiği özgürlüklerden ve yeni düzen anlayışından yararlanmak suretiyle ulusalcı amaçlarının gerçekleştirilmesi için bu cemiyetleri bir basamak olarak kullanmak istediklerini göstermektedir 55 .
54 MMZC, D.1, İ.1, C.5, s.454-455. 55 Güneş, a.g.e., s.470. 161 Arş. Gör. Seher BOYKOY Ermeni milletvekillerinin kavmiyet-milliyet eksenli eleştirilerine konu olan kanun tasarılarından biri de, Sicil-i nüfus kanun tasarısı olmuştur. Kanun tasarısının 3. maddesi 56 çerçevesinde, milliyetin nüfus tezkeresine yazılıp yazılmaması hususu uzun tartışmalara yol açmış; Ermeni üyeler ta- rafından bu husus, Osmanlı birlikteliği, Osmanlılık hissiyatını zayıfl atması açısından değerlendirilmiştir. Ermeni milletvekilleri, herkesin ait olduğu milliyetin nüfus tezkere- lerine yazılmasının, Osmanlı birlikteliğine engel teşkil etmeyeceğini ile- ri sürerken; insanlardaki en önemli hissiyatın, milliyet olduğunu önemle vurgulamışlardır. Bu konuda Hamparsum Muratyan Efendi, bir milliyete sahip olmanın Osmanlı olmaya engel teşkil etmediğini, Hangi mezhebe sa- lik olursa olsun ben Ermeniyim. Böyle Ermeni olmaklık, hiçbir vakit benim Osmanlı olmaklığıma engel değildir. Bu noktada nazar-ı dikkatinizi celbe- derim. Bizim içimizde milliyetler vardır. Arap Araptır, Çerkez Çerkezdir, Rum Rumdur. Şu halde her ne mezhebe tâbi olursa olsunlar zikredecek olursak daha esaslı bir taş üstünde bina yapılmış olur sözleriyle ortaya koymuştur 57 .
koyan 18. madde üzerindeki tartışmalarda da, kendi dinsel-mezhepsel ay- rıcalıklarını sürdürmek istediklerini ortaya koymuşlardır. Vartkes Efendi, maddeyi Hıristiyanlık kaidelerine uygunluk noktasından eleştirmiş; Hı- ristiyan çocukların meşru olup olmadığı konusunda ruhanî meclisin karar verebileceğini belirterek Hıristiyanlar için doğum meselelerinde, muhtar- ların, vaftiz olan çocukların doğum ve vaftiz gününün kayıt edildiği kilise defterlerine müracaat etmeleri teklifi nde bulunmuştur. Buna göre muhtar, kilise defterlerine müracaat edecek; iki şahit ile beraber kilise meclisinde mührüyle onu alıp hükümete gösterecek; bu suretle çocuğun doğduğu gün- den meşru olup olmadığı anlaşılacaktır 58 .
olarak dünyaya gelmiş çocukların, toplumda meşrû olmayan kişi olarak 56 3. madde şöyledir: Nüfus sicili, kadın ve erkeğin isim ve şöhretiyle mezhebini İslâm, Mu- sevî, Hristiyan mezheplerinden hangisine mensup bulunduğunu, babasının isim ve doğum yeriyle annesinin ismini ve vilâyet ve kaza itibariyle doğum tarihini ve yerini ve ikâmetini ve sanat ve sıfatıyla okur-yazar olup olmadığını, seçim salâhiyetini, mensup olduğu as- kerlik dairesini, boyu ile gözü ve çehrenin bıyık, sakal ve saçın rengini, evli ise eşi, anne ve babasının hayatta olup olmadığını, askerlik sene ve devresini kamerî ve malî yıl olarak kayıt tarihini içerecektir. 57 MMZC, D.1, İ.2, C.2, s.266. 58 MMZC, D.1, İ.2, C.2, s.419. 162 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER dışlanmaması için bunların da kaydı yapılarak meşrû sayılmaları noktası- nın encümen tarafından dikkate alınmasını talep etmiştir 59 .
karşı çıkan ve bunların topluma kazandırılması yolunda görüşler ortaya koyan Ermeni milletvekillerinden biri de, Zohrab Efendi’dir. Zohrab Efen- di, Ceza Kanunu’nun bazı maddelerini değiştiren kanun tasarısı görüşme- lerinde, tasarının zinaya ilişkin 201. maddesinde zinanın suç sayılmasına ve bu suç için neslin temizliğinin korunmasından sorumlu olması itibariyle kadınlara daha büyük yaptırım getirilmesine karşı çıkmış; bu maddenin, aile namusunu temin etmek yerine ihlâl edeceğini ileri sürmüştür. Zinada kadın ve erkeğin rolü konusunda asıl sorumluluğun kadınlara yüklenme- sini kabul etmeyen Zohrab, İslâmiyet’te çok eşlilik olmasından hareketle zinada en büyük kabahatin erkeklerde olduğunu ileri sürmüştür. Ona göre, Kanun-ı Esasî’nin getirdiği eşitlik ilkesinin gereği olarak hiç bir çocuk, anası veya babası belli olmadığından dolayı veled-i zina tabiriyle toplumda ayıplanmamalı, dışlanmamalı; anne veya babasının cezasını çekmemeli; diğer çocuklarla eşit haklara sahip olarak himaye edilmelidir 60 . Ermeni tarihçilerden Pars Tuğlacı, 7 Şubat 1993 tarihli Cumhuriyet gazetesinde, yazar Ahmet Mumcu ile Zohrab Efendi arasındaki fi krî benzerliğe dikkat çekmiştir. Tuğlacı’ya göre Zohrap, Osmanlı parlamentosunda kadın hakla- rını savunan ilk kişi olmuş; insan hakları ve demokrasinin ateşli bir şekilde koruyuculuğunu yapmıştır 61 . Zina tartışmalarında, Artin Boşgezenyan Efendi de, cemiyetin esası- nın aile ve ailenin temel direğinin iffet ve sadakat olduğunu belirttikten sonra, kadın-erkek eşitlik kaidesine göre kadınların haklarının korunması gerektiğini, zinada kadınları baştan çıkarması itibariyle erkeklerin daha suçlu olduğunu ileri sürmüş; zinada kadın ve erkeğin eşit derecede ceza- landırılmasını talep etmiştir 62 . Böylece Osmanlı Meclis-i Mebusan’ı, zi- nayı tartışan ilk meclis olmuş; erkeklerin egemen olduğu mecliste Ermeni üyeler, kadın haklarını savunmuşlardır. Ermeni milletvekillerin üzerinde durdukları konulardan biri de, dev- letin malî itibarı ve şerefi nin korunması olmuştur. Devlet maliyesinin du- rumu açısından ileri sürülen görüşlerin başında, memurların ıslahı ve dev- let dairelerinde gereksiz masrafl arın kısıtlanması yer almıştır. Bu konuda 59 MMZC, D.1, İ.2, C.2, s.423-424. 60 MMZC, D.1, İ.3, C.5, s.400-403, 61 Cumhuriyet, “Uğur Mumcu ve Zehrab Efendi”, 7 Şubat 1993. 62 MMZC, D.1, İ.3, C.5, s.390-392. 163 Arş. Gör. Seher BOYKOY Ermeni üyeler, devlet teşkilâtı hakkında esas teşkil edecek ve nezaretlerin kaç daireden oluştuğu ile teşkilâtın kaç memurla idare edileceğini göste- recek bir teşkilât kanununun gerekliliğini, bütçe tetkiki açısından taşıdığı öneme işaretle vurgulamışlardır 63 .
lik ve niteliksel olarak seçim yapma taktiri ve masrafl ar, bütçe olarak iki açıdan ele alıp değerlendirmiştir. Ona göre birincisi, yürütme yetkisi dahi- linde olmasına karşılık; masrafl ar konusunda karar vermek meclise aittir. Memur maaşları konusunda, maliyenin durumuna uygun düşmeyen harcamaların kesilmesinde Ermeni üyelerin ittifak içerisinde oldukları gö- rülmektedir. Zohrab Efendi, mülkiye memurlarına emeklilik ve işten çıka- rılma durumunda verilen maaşları, israfa yol açtığı noktasından eleştirmiş; bir emeklilik nizamnamesinin esas kaidelere uygun surette düzenlenmesi- ni, israfın önlenmesi için gerekli bir tedbir olarak teklif etmiştir 64 . Zohrab Efendi’nin devletin malî itibarı açısından ele aldığı konular- dan birisi de, borçlar ve borçların zamanında ödenmesi olmuştur. Ona göre, borçların hak sahiplerine zamanında ödenmemesi ve tahsil edilecek alacaklardan borçların verilmesi, devletin malî itibarına indirilen bir dar- bedir. Buna karşılık hükümetin, kendi borçlarını vaktinde ödeyen bir hü- kümet olması gerekmektedir 65 . Yine Riyaset-i Celile’ye hitaben yazdığı bir takrirde, 1324 malî yılından 1325 malî yılına devreden borçların düzenli ödenmesinin, Meşrutiyet hükümetinin en başta gelen görevi olduğunu ve bu borçların zamanında ödenmesi için istikraz teklifl erinin kabul edildiğini belirtmiş; bu borçlara karşılık bulmak üzere gerekli tedbirlerin düşünülme- si için konunun Maliye encümenine havalesini teklif etmiştir 66 . Ermeni üyelerin, maliye politikası konusundaki görüşlerinin bir başka boyutunu da, herkesten kazancına göre vergi alınması, adil vergilendirme oluşturmuştur. Köylü haklarının korunmasına yönelik düzenlemeler çer- çevesinde iltizamın kaldırılması, aşar vergisi için tahmis usûlünün 67 uygu-
lanması, büyük toprak sahiplerinin vergilendirilmesini savunurken; Mu- sakkafat Vergisi Kanunu 68 (Bina Vergisi Kanunu) münasebetiyle yapılan 63 MMZC, D.1, İ.1, C.2, s.516-517. 64 MMZC, D.1, İ.1, C.2, s 529-530. 65 MMZC, D.1, İ.1, C.2, s 216-218. 66 MMZC, D.1, İ.1, C.2, s 445-447. 67 Beş yıllık iltizam bedelinin toplanması. 68 Emlâk Vergisi, Osmanlı döneminde arazi ve bina vergisi adıyla aynı kanun içerisinde dü- zenlenmiş iken; Meşrutiyet döneminde, bina vergisi, Musakkafat Vergisi olarak ayrılmış-
164 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER tartışmalarda, herkesin kazancına göre verginin tespit edilmesi görüşünü ileri sürmüşlerdir. Buna göre, kazancı yüksek olanlardan yüksek; düşük olanlardan düşük vergi alınmalıdır. Bina Vergisi Kanunu tartışmalarına, sosyalistlik ve kapitalistlik söy- lemlerinin damgasını vurduğu görülmektedir. Ermeni milletvekillerinden Vartkes, Zohrab, Muratyan Efendiler; Maliye Nazırı Cavit Bey’in ne kadar yüksek vergi konursa o zaman servet mahvolur, fabrika açılmaz, kapitalist olmaz şeklindeki sözlerine karşılık, sosyalistlik nazariyesinden hareketle ne kadar yüksek vergi alınırsa o zaman ülke ilerler görüşünün savunuculu- ğunu yapmışlar ve serveti çok olanlardan fazla vergi alınmasının, sefaletin azaltılması, fakirlerin rahatlatılması açısından önemini vurgulamışlardır 69 . Meclis’te Ermeni üyelerin en çok karşı çıktıkları konuların başında ise gayrimüslimlerden askerlik bedeli alınması gelmektedir. Bu konudaki tar- tışmalar, tahsil-i emval kanun tasarısı (Vergi Tahsil Kanunu) ve Muvazene-
vekilleri, görüşmeler sırasında, Müslümanların askerlik hizmeti yapmakta serbest olmalarına karşın; bu serbestiyetin gayrimüslimlere tanınmamış olup onlardan askerlik bedeli alınmasına, Osmanlı ülkesinin birliğini boza- cak ve unsurlar arasındaki eşitliği ortadan kaldıracak bir uygulama olması itibariyle karşı çıkmışlardır. Hallaçyan Efendi, askerlik bedelinin Kanun-ı Esasî’nin Müslüman ve gayrimüslim unsurlar arasında tayin ettiği eşitlik ilkesine tamamen aykırı olduğuna işaretle, bunu, bedel-i askerî adı altında alınan bir tür haraç ola- rak nitelendirirken; Nazaret Dagavaryan Efendi de, Kanun-ı Esasî üzerine yemin ettiğimiz günden itibaren bu mülke artık Türkiye denmeyip Salta- nat-ı Osmaniye denmektedir ve bundan böyle bu mülk, yalnız Türkün, Ara- bın olmayıp bütün gayrimüslimin, bütün ahalinindir sözleriyle 70 , Osmanlı bayrağı altında yaşayan Ermeni milletinin, bütün Osmanlı vatandaşları gibi nakdî bedel ile değil kendi canlarıyla vatan savunmasında yer almak istediklerini vurgulamıştır. Yine bu konuda Zohrab Efendi, bazı Müslüman milletvekilleri tara- fından kendilerine yöneltilen vergi vermemek suretiyle Hıristiyanlara malî menfaat sağlamak suçlamalarına karşı; meseleyi kardeşlik, vatan savun- tır. 1931 yılında ise, Bina Vergisi Kanunu çıkarılarak binaların vergilendirilmesi yeniden düzenlenmiştir. Arazi ve bina vergileri, 1936 yılından itibaren özel idarelere devredilmiş; 1970 yılında, her iki vergi Emlâk Vergisi Kanunu ile yeniden düzenlenmiştir. 69 MMZC, D.1, İ.2, C.4, s.276-279. 70 MMZC, D.1, İ.1, C.4, s.417-429.
165 Arş. Gör. Seher BOYKOY ması, siyaset meselesi olarak gördüklerini Bugün bütün bu memleket için-
getirmiştir 71 . Böylece meselenin, Osmanlı kardeşliği ve Osmanlılık açısın- dan ele alınıp değerlendirildiği görülmektedir. Ermeni üyelerden Vartkes Efendi de talebeler, zenginler, ruhaniler, ho- calar gibi bazı kişilerin askerlikten muafi yetini, eşitlik ve kardeşlik ilkeleri açısından eleştirmiş; çeşitli unsurların birbirine yaklaşması, birbiriyle kar- deş olması için alim, ruhanî, zengin herkesin askerlik yapması gerektiğini vurgulamıştır 72 .
hakların korunması için her Osmanlının kutsal ve şerefl i bir vazifesi olarak görülürken; askerlik bedeli, vatanın birliğine karşı işlenmiş bir suç, meşru- tiyete, adalete, hürriyete, eşitliğe vurulan darbe olarak ele alınmıştır. Ermeni milletvekillerinin, Meclisin I. yasama döneminde hükümete yönelik eleştirilerde bulundukları ve meşrutî düzene bağlılıklarını vurgula- dıkları konulardan biri de, Nisan 1909’da Adana ve çevresinde Müslüman- lar ile Ermeniler arasında ortaya çıkan olaylar olmuştur. Meclis’te uzun tartışmalara yol açan bu olayların, Türk-Ermeni ilişkileri açısından ele alı- nıp değerlendirildiği görülmektedir. Adana’da meydana gelen olaylar üzerine tartışmalar, Adana valiliğin- den gelen ve Adana ve çevresindeki karışıklıklarda Ermenilerin sorum- lu olduğunu bildiren telgraf münasebetiyle başlamıştır. Meclis’te Erme- ni milletvekilleri Dagavaryan (Sivas), Kigam (Muş), Muratyan (Kozan), Babikyan (Edirne), Vartkes (Erzurum), Vahan (Van) Efendiler tarafından verilen 18 Nisan 1325 tarihli takrirde; olayların çıkmasında Adana valisi ve Dâhiliye müsteşarı Adil Beyler’in sorumluluğuna işaretle bu kişilerin Divan-ı Harp’te muhakeme edilmeleri, kimsesiz ve mağdur durumda olan- ların iaşesi için yardımda bulunulması, gasp edilen malların sahiplerine ia- desi, yanmış binaların zararının tahkik edilerek defterlerinin düzenlenmesi için karma ve tarafsız komisyonlar teşkili talep edilmiştir 73 .
ya ve unsurlar arasındaki birlikteliği, eşitliği ortadan kaldırmaya yönelik 71 MMZC, D.1, İ.1, C.5, s.189-191. 72 MMZC, D.1, İ.2, C.4, Sayı 131-133. 73 MMZC, D.1, İ.1, C.3, s.110. 166 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER hareketler olarak değerlendirildiği görülmektedir. Tartışmalar çerçevesin- de, valinin telgrafının yalan ve sahte olduğu, olayların irtica taraftarlarınca kışkırtıldığı, pek çok Hıristiyanın mağdur edildiği, yabancıların vurulma- yıp Ermenilerin hedef alındığı, hatta Dâhiliye müsteşarı tarafından vali- ye Ermenileri vurunuz, ecnebilere dokunmayınız diye telgraf gönderildiği dile getirilmiş; konunun, asayişin sağlanması ve oradaki muhtaçlara yeterli yardımın yapılması noktasından aciliyeti vurgulanmıştır 74 . Olayların çık- masında hükümetin sorumluğu üzerinde duran Vartkes Efendi, olayların sebebinin, bölgedeki kaymakam, vali, mutasarrıf gibi yerel güçlerin Meş- rutiyet aleyhtarlığı olduğunu ileri sürmüş ve olayların çıkmasında sorumlu olan çevrelerin örfî idare ile Meclis tarafından cezalandırılmasını istemiş- tir 75
Meclis’te Adana’da yaşanan olaylar, Ermeni üyeler arasında bu şekil- de yankı bulurken olayların sebeplerinin yerinde incelenmesi ve sonuç- ların rapor halinde meclise sunulması için Adana’ya bir heyet gönderil- mesi kararlaştırılmıştır. Adana’ya gidecek heyetin iki üyesinin, Mebusan Meclisi’nden seçildiği görülmektedir. Bu iki üyeden biri, Ermeni milletve- kili Agop Babikyan’dır 76 .
77 , Adana’daki olayların 31 Mart Olayı ile bağlantısı üzerinde durulmuş, yeni rejime ve meşrutiyete bağlılıklarından dolayı Ermenilerin, Meşrutiyet idaresi altında çıkarları sarsılan muhafazakâr çevrelerin saldırılarına maruz kaldıkları ile- ri sürülmüştür 78 . Feroz Ahmad, olayın bu şekilde meşrutî düzene yönelik bir hareket olarak görülmesine katılmamakta, bunun geçerli olması için İstanbul ve doğu vilâyetlerinde de Ermenilere yönelik saldırıların olması gerektiğini belirterek olayları, yabancı müdahalesini kışkırtma güdüsüne bağlamaktadır 79 . Esat Uras da olayların, devletin içinde bulunduğu karışık- 74 MMZC, D.1, İ.1, C.3, s.111-116. 75 MMZC, D.1, İ.1, C.3, s.70-71, 132. 76 MMZC, D.1, İ.1, C.3, s.405. Meclis-i Mebusan’dan bir Ermeni üyenin bulunmasına karşı- lık, Meclis-i Ayan’dan hiçbir Ermeni üye heyette yer almamıştır. Demirci, a.g.m., s.310. 77 Gürün, Babikyan Efendi’nin meclise takdim etmek üzere hazırlamış olduğu raporun, ölü- mü dolayısıyla mecliste görüşülemediğini kaydetmektedir. Gürün, a.g.e, s.176. Ahmad da, Babikyan’ın raporunun 1909’da meclise sunulmuş olmasına rağmen; 1919’da yayınladığı- nı belirtmektedir. Ahmad, a.g.m., s.154. 78 Adana Cinayeti, Agop Babikyan’ın Raporu, İstanbul 1919 (Ermenice)’den aktaran, Uras, a.g.e., s.557-558. 79 Ahmad, a.g.m., s.154-155. Ayan Meclisi’nde bulunan Ermeni üye Gabriel Narodunkyan Efendi ise, Adana’daki olayları incelemek üzere kurulan tahkikat heyetinin çalışmaları 167 Arş. Gör. Seher BOYKOY lıktan yararlanmak suretiyle yabancı müdahalesini sağlayarak Kilikya’da
80 . Olayların Meclis’teki tartışmaları sırasında da, Gümülcine milletveki- li İsmail Bey, olaylar sırasında öncelikle elçiliklerin muhafaza altına alın- masının yabancı müdahalesine meydan vermemek için alınmış bir tedbir olduğunu ileri sürmüştür 81 .
olaylar sırasındaki kayıplar da söz konusu olmuştur. Zohrap Efendi ile bazı arkadaşlarının, 20-30 bin kadar Ermeninin olaylarda telef olduğu şeklin- deki iddialarına karşılık; Dâhiliye Nazırı Ferit imzalı 26 Nisan 1325 tarihli tezkirede, olaylarda ölü ve yaralı sayısı hakkında bilgi verilmiştir. Burada Müslümanlardan 1 924 ölü, 533 yaralı; gayrimüslimlerden 1 455 ölü, 382 yaralı olduğu bildirilerek ileri sürülen iddiaların gerçeğe aykırılığı ortaya konulmaya çalışılmıştır 82 . Adana Olayları dolayısıyla, bu olaylar sırasında mağdur olanların du- rumlarının iyileştirilmesine yönelik bazı kanun tasarılarının meclise geldi- ği görülmektedir. Bunlardan biri, Adana Olayları sırasında öldürülen veya hükmen idam olunanların tasarrufunda bulunan arazi ve vakıfl arın geride kalan ve mirasçısı bulunan yetim ve dullarına karşılıksız ve harçsız intika- line ilişkin kanun tasarısıdır. Vartkes Efendi, tasarı kapsamında mirasçısı bulunmayıp hükümete kalan arazilerin de, yetim ve dullara bakan hayırlı kuruluşlara verilmesini teklif etmiştir 83 . Yine bu çerçevede olmak üzere, ırk-mezhep ayrımı yapılmaksızın zarar görenlere meclisten 30 bin liranın ayrılması kararlaştırılmış; yaralıların tedavisi, halkın beslenmesi husus- larına önem verilmiş; olaylara sebebiyet verenlerin cezalandırılması için, Rumeli subaylarından bir askerî mahkeme teşkil edilmiştir. Burada Ermeni üyelerin ileri sürdükleri Ermeni yetimlerine ve dulla- rına bakan kuruluşların başında, Ermeni hastane ve yetimhanelerinin gel- diği Meclis görüşmelerinden izlenmektedir. 1326 senesi Dâhiliye Nezareti bütçesi münasebetiyle yapılan görüşmelerde, Vartkes Efendi, Ermeni mil- letinin çekmiş olduğu sıkıntılar içerisinde yetimleri ve kimsesiz kalanları hakkında olumlu düşüncelere sahip olup, heyetin vardığı sonuçların doğru olmadığı düşün- celerine karşı çıkmıştır. Demirci, a.g.m., s.310-311. 80 Uras, a.g.e., s.550-551. 81 MMZC, D.1, İ.1, C.3, s.112-113. 82 MMZC, D:1, İ:1, C.3, s.318. Babikyan adına yazılan raporda Adana ve civarında ölenlerin sayısı olarak, 21 bin kişi gösterilmiştir. Esat Uras, a.g.e., s.557; Gürün, a.g.e., s.176. 83 MMZC, D.1, İ.2, C.3, s.291-292. 168 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER koruması itibariyle Ermeni hastanelerinin önemine işaret etmiş; hastaneler ne kadar çoğalır ve hükümet ne kadar çok yardım yaparsa, o kadar fay- dalı olacağını dile getirmiştir. Bu konuda Sivas milletvekili Dagavaryan Efendi’nin imzasının bulunduğu 13 Mayıs 1326 (1910) tarihli takrirde de, Ermenilere ait Yedikule ve Hasköy hastane ve yetimhanelerinin kurulu- şundan beri hükümet tarafından verilmekte olup, iki yıldır kısmen kesilen ekmek ve et bedelinin eskiden olduğu gibi yeniden verilmesi talep edil- miştir
84 . Ermeni milletvekillerinin, asayişin sağlanması noktasında genel afl a- ra karşı çıktıkları görülmektedir. Vartkes Efendi, Adana’da yaşanan olay- lar dolayısıyla iki unsur arasındaki anlaşmazlığın kaldırılması ve barışın sağlanmasının önemini belirtmekle birlikte; barışın, bu işte masum olan halk için sağlanması, suç sahiplerinin ise cezalarını çekmesi gerektiğini belirtmiştir 85 . Bu konuda Zehrap Efendi, Meşrutiyet’in ilânını izleyen dö- nemde çıkarılan afl ar kapsamında afl arla asayiş temininin yanlış bir siyaset olduğuna işaretle, yalnız siyasî suçluların değil zulümlerde bulunanların, cinayet suçlularının da bu kapsama alınmasını eleştirirken; Kigam Efendi de, Muş ve Diyarbakır tarafl arında fi rarda bulunan eşkiyaların cezalandı- rılmaması halinde asayişin sağlanamayacağı ve kişi haklarının savunula- mayacağını dile getirmiştir 86 .
netlenmesinde etkili oldukları görülmektedir. Zohrab Efendi’nin Hicim va- pur faciası hakkında Bahriye, Ticaret ve Nafi a Nezaretleri’nden istizahı 87 ,
basının tedavisi için ne gibi tedbirler alındığına dair Ziraat Nezareti’nden soru takriri 88 , buna örnek teşkil etmektedir. Zohrab Efendi’nin istizah ta- lebinde bulunduğu tarihte, Nafi a Nezareti başında kendisi de bir Ermeni olan Bedros Hallaçyan’ın bulunduğu görülmektedir 89 . Zohrab Efendi’nin, kazanın hata, ihmalkârlık, noksanlıklar sonucunda gerçekleştiği suçlama- larını kabul etmeyen Hallaçyan Efendi, bu konuda, yolcuların kurtarılma- sına çalışmayan kaptan, tayfa ile keşifname talep etmeden geçiş izni veren Zonguldak liman idaresinin sorumluluklarına işaretle bunlar hakkında ge- 84 MMZC, D.1, İ.2, C.5, s.477-478. 85 MMZC, D.1, İ.1, C.5, s.363-364. 86 MMZC, D.1, İ.1, C.6, s..532. 87 MMZC, D.1, İ.2, C.1, s.111-114. 88 MMZC, D.1, İ.2, C.4, s.52-58. 89 Nafi a Nazırı Cavit Bey, Balkan Savaşları’nın başlaması nedeniyle Maliye Nezareti’ne geti- rilmiş; Hallaçyan Efendi de, onun yerine Nafi a Nazırı olmuştur. Ahmad, a.g.e., s.132-133.
169 Arş. Gör. Seher BOYKOY rekli işlemin yapılacağını belirtmiştir. Yine Hallaçyan’ın Nafi a Nazırlığı döneminde, Dersim milletvekili Lütfi Fikri Bey tarafından şimendiferler, yollar, limanlar, arazi sulama gibi önemli meseleler hakkında soru takriri verilmiştir 90 .
larını zaman zaman eleştirdikleri görülmektedir. Sadrazam İbrahim Hakkı Paşa’nın, hükümetin iç-dış siyasetine ilişkin beyanatı, Ermeni üyeler tara- fından çeşitli yönlerden eleştirilmiştir. Hamparsum Muratyan Efendi, hü- kümetin Adana olayları karşısında aldığı tedbirleri, Meşrutiyet ve Kanun-ı Esasî ruhuna aykırı olarak yetersiz bulurken; Zohrab Efendi, hükümetin Arnavutluk’ta ortaya çıkan olayları askerî harekat ile bastırma politikasını, ülke menfaatleri için zararlı bir siyaset olarak değerlendirmiş ve bu şekil- de şiddet politikasına yönelmek yerine, olaylara yol açan nedenlerin iyice tahlil edilip ona göre tedbirlerin alınması gerekliliğini belirtmiştir 91 . Görüşmeler sırasında Vartkes Efendi’nin, Doğu Anadolu vilâyetleri için Ermeni vilâyetleri tabirini kullanması, Ermeni üyelerin de milliyetçi akımların izlerini taşıdıklarını bir kez daha ortaya koymaktadır. Muş mil- letvekili İlyas Sami Bey’in Ermeni vilâyetleri olmadığı, Osmanlı Devleti olduğu şeklindeki sözlerine, Kürdistan oluyor da Ermenistan’ı niçin kabul
ve Bitlis dolaylarında artan eşkiyalık olaylarına karşı hükümetin gerekli tedbirleri alması gerektiğini belirtirken, bu eşkiyalıklardan Ermeni unsur- ların sorumlu görülerek ezilmemesi gerektiğini vurgulamıştır 92 .
rısı tartışmaları sırasında da, Ermeni üyelerin, meclisin hükümet üzerinde- ki denetimini sınırlayacağı ve millî hakimiyeti ihlâl edeceği noktasından bu tasarıya karşı çıktıkları görülmektedir 93 . Padişahın hükümet ile meclis 90 MMZC, D.1, İ.2, C.3, s.24-35. 91 MMZC, D.1, İ.3, C.1, s.322-330, 438-439. 92 MMZC, D.1, İ.3, C.1, s.367-373. 93 35. madde, ilk haliyle, hükümet ile Meclis arasındaki anlaşmazlıkta hükümet kararında ısrar ettiği ve meclis bu teklifi ret ettiği takdirde Padişaha meclisi dağıtabilme hakkını ve- rirken; 1909’da yapılan değişiklikle, Meclis’in Padişah tarafından dağıtılması engellenerek yasama organı güçlendirilmiştir. Yasama organında denetimini yitirmekte olan İttihat ve Terakki Cemiyeti, hükümet ve meclis üzerindeki denetimini sürdürmenin yolunu, Meclis’in feshinde; Meclis’in feshini de, 35. maddenin eski haline getirilmesinde görmüş ve buna ilişkin önergeyi, Aralık 1911’de Sadrazam Sait Paşa aracılığıyla meclise sunmuştur. 170 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER arasındaki mücadelelerde tarafsız olmasının önemini vurgulayan Vartkes Efendi, hükümetin hiçbir kayda bağlı olmadan serbestçe hareket etmesi- nin, meclis aleyhine olacağını; meclisin görevinin, hükümeti kontrol etmek olması itibariyle fesih hakkının, bu kontrolü, millî hakimiyeti ve meclisin nüfuzunu ortadan kaldıracağını ileri sürmüştür 94 . Karabet Paşayan Efendi de, değişiklik teklifi nin doğrudan hükümetten gelmesinin, bu maddenin, milletin vekili olan meclisin feshi suretiyle icra kuvvetinin elinde bir alet, olağanüstü bir kuvvet olarak kullanılacağını gösterdiğini belirtmiştir 95 . İkinci dönemde denetim açısından en önemli girişim ise, İstanbul mil- letvekili Hallaçyan Efendi ve arkadaşlarının İttihat ve Terakki’nin iktidar- dan düşmesinde etkili olan Halaskâr Zabıtan Grubu 96 hakkında verdikleri önerge olmuştur. 21 Temmuz 1328’de Meclis-i Mebusan başkanlığına veri- len bu önergede, Halaskâr Zabıtan Grubu hakkında Harbiye Nezareti’nden istizah istenmiştir. Ancak Meclis’in kapatılması dolayısıyla, bu istizah tak- riri Meclis’te görüşülememiştir 97 .
rının yasaklanması hakkında Asker Ceza Kanunnamesi’ne ek kanun tasarı- sına verdikleri destek, askerlerin siyasette yer almasından yana olmadıkla- rının bir göstergesidir. Bu konuda, ülkenin korunmasında ve Meşrutiyet’in elde edilmesinde ordunun oynadığı role işaret etmekle birlikte; siyasî fır- kaların kendi siyasî vazifelerini, ordunun da Meşrutiyet’in bekçisi ve vatan kurtarıcısı olarak kutsal vazifesini gereğince yerine getirmesi için askerle- rin siyasî cereyanlardan, siyasî fırkaların da askerden arınması gereklili- ğini vurgulamışlar ve askerlerin siyasîyattan uzak tutulması için alınacak önlemler konusunda görüşlerini ortaya atmışlardır 98 . Görüldüğü gibi, II. Meşrutiyet dönemi Osmanlı meclislerinde birçok konuda Ermeni milletvekillerinin etkili oldukları görülmektedir. Görüşme- ler sırasında, anayasal sisteme bağlılıklarını ortaya koyan Ermeni üyeler, zaman zaman milliyet ve bağımsızlık ülkülerini, dinsel-mezhepsel ayrı- calıklarını sürdürmek isteklerini açığa vuran söylemlerde bulunmuşlar ve 94 MMZC, D.1, İ.4, C.2, s.464; MMZC, D.2, İ.1, C.1, s.446-448. 95 MMZC, D.2, İ.1, C.1, s.452. 96 Halâskâr Zabıtan Grubu, 1912 Mayıs ve Haziran aylarında İstanbul’da birtakım subaylar tarafından kurulmuştur. Makedonya’da isyan eden birliklerle ve İstanbul’da Hürriyet ve İtilaf ile bağlantıları vardır. Amaçları, askerlerin siyasetten çekilmesini sağlamak, iktidarı İttihat ve Terakki Cemiyetinden almak ve yasal hükümeti geri getirmek olmuştur. Ahmad, a.g.e., s.134. 97 MMZC, D.2, İ.1, C.1, s.616-617, 637; Tunaya, a.g.e., s.229-230. 98 MMZC, D.2, İ.1, C.1, s.555, 562, 571-574. 171 Arş. Gör. Seher BOYKOY bu suretle, Meşrutiyet’in sağladığı özgürlük ortamından kendi çıkarları doğrultusunda yararlanmak istediklerini göstermişlerdir. Dönemin, Erme- ni ihtilâlci hareketlerinin yoğunlaştığı bir dönem olduğu ve mecliste yer alan Ermeni üyelerin bazılarının da bu hareketler içerisinde bizzat yer al- dıkları göz önüne alındığında ise, bu kişilerin, ayrılıkçı söylemlerini mec- liste açıkça yansıttıkları görülmemektedir. Milliyet üzerine tartışmalarda da, Osmanlılık kimliğini ön plana çıkararak daha ılımlı bir tavır içerisinde kalmışlardır. Bununla birlikte, etnik çeşitliliğiyle, görünüşte gerçek bir Osmanlılık tablosu çizen Mebusan Meclisi, aynı zamanda türdeş olmayan bir yapıyı, bölgeselcilik ve milliyetçilik tartışmalarını beraberinde getirmiştir. Dola- yısıyla kozmopolit yapı, İttihatçıların istedikleri gibi Osmanlı sistemini güçlendirmek, Osmanlı birlikteliğini sağlamak bir yana; her unsurun kendi çıkarları doğrultusunda ortaya attığı çözümlenemez sorunlarla yapay Os- manlılık görüntüsü altında imparatorluğun parçalanmasını hızlandırmıştır. Batılı bir yazar tarafından söylenen şu sözler, tespitimizin doğruluğunu destekler niteliktedir. …Memleketin ihtiyaçlarını göz önüne almadan,
99 .… Böylece, temelinde Os- manlıcılık düşüncesi yatan Meşrutiyet meclisleri, birliktelikten ayrışmaya uzanan bir yapıyı yansıtmış; bu durum da, çeşitli unsurların birleştirilmesi için yasaların yeterli olmadığı, ancak, ortak çıkarların olmasıyla birlikte- liğin sağlanabileceği gerçeğini açıkça gözler önüne sermiştir. İşte bundan sonraki süreçte, ortak çıkarların sağlanması noktasında ulus kavramı ön plâna çıkacak ve Türkçülük akımı güç kazanacaktır. 99 Tunaya, İnsan Derisiyle Kaplı Anayasa, Arba Yayını, İstanbul 1988, s.26.
TÜRK ERMENİ İLİŞKİLERİ ÖRNEĞİNDE TÜRKLERLE GAYRİMÜSLİMLERİN ORTAK YAŞAMA KÜLTÜRÜNÜN TEMELLERİ Yrd. Doç. Dr. Selahattin DÖĞÜŞ Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü E-mail: dogusselahattin@yahoo.com; Tel (GSM): 0 532 599 24 06 – (iş) 0 344 219 11 99 |
ma'muriyatiga murojaat qiling