Hercai hercai


Download 1.36 Mb.
Pdf ko'rish
bet37/66
Sana05.01.2022
Hajmi1.36 Mb.
#215141
1   ...   33   34   35   36   37   38   39   40   ...   66
Bog'liq
Sümeyye Koç - Hercai

15
GİT
Bazen  anılardan  kopup  gelen  ufak  bir  parça,  hiç  olmayacak  bir  anda  gelip
gözlerinin  önüne  dikilirdi  insanın.  Geçmişin,  kabuk  bağlayan  izlerini
hatırlatmak  istercesine.  Hiç  iyileşmemiş  bir  yarayı  yeniden  kanatır,  ruhu
derinden sarsardı. Yalnızlığı ömrüne ezber etmiş bir çocuk, ne kadar büyürse
büyüsün, hâlâ çocuk kalırdı. Sadece büyüdüğüne inanır ama aslında kendisini
kandırırdı.
Üşüyordu  Miran  ya  da  yanıyordu.  Bilmiyordu.  Hayal  meyal  hatırladığı
annesinin yüzünü görmüştü Reyyan’ın gözlerinde. Bu sanrı nereden çıkmıştı
bir  fikri  yoktu.  Belki  de  Reyyan’ın,  annesinden  sonra  sevdiği  ikinci  kadın
oluşundandı  bu  durum.  Annesini  kaybetmesiyle  yüreğinde  açılan  o  derin
boşluk,  hiç  dolmamıştı  bu  yaşına  kadar.  Yüreği  bir  kadının  sevgisini
yadırgamış,  kabullenememişti.  İlk  defa,  ilk  defa  bir  kadının  yüreğinin
sıcaklığı  onun  kalbini  titretiyordu.  Onun  yaralarına,  bu  güz  bakışlı  kızdan
başkası  iyi  gelemezdi.  Kim  bilir  belki  de  Miran,  Reyyan’la  büyüyecek,
sevmeyi onun küçük ellerinden öğrenecekti.
Evin  perdesi  aniden  çekilince,  anılar  da  bununla  birlikte  yok  oldu,  gitti.
Oysa  Reyyan’ın  yüzünde,  küçüklüğünün  ona  armağanı  olan  birkaç  canhıraş
hatıra  gizlenmiş,  Miran’a  bakıyordu  az  önce.  Görüş  açısından  yüzü
kaybolunca hepsi buzdan bir parça gibi çatırdayarak eridi.
Reyyan  karşısında  Miran’ı  görmenin  verdiği  şaşkınlık  ve  endişeyle  ne
yapacağını  bilememiş,  perdeyi  çekmişti  hızla.  Aslına  bakılırsa  bugün  Fırat
evde kalacak, kızlara göz kulak olacaktı ama hastaneden çağırılınca apar topar
gitmişti.  Bir  cerrahın  gecesi  gündüzü  olmazdı  ki.  Gerçi  burada  olsa  da,
Reyyan’ı Miran’dan koruyabilecek miydi? Orası muamma.
“Yine  geldi  Elif,”  dedi  hüzün  barındıran  sesiyle.  “Yine…”  Sanki  onu
öldürmeye yemin etmiş gibi.
Reyyan  kadar  olmasa  da  Elif  de  korkuyordu  Miran’dan.  Telaşla  dişlediği
dudaklarının arasından, “Ne yapacağız?” diye sordu. “Polisi mi arasak yine?”
Bu çözümün işe yaramadığının kanıtıydı Miran’ın yeniden burada olması.
Reyyan  sessiz  kaldı.  Korktuğu  başına  gelmişti,  Miran  yine  buradaydı.
Miran’dan  çok,  Sıdıka  Hanım’ı  bir  kez  daha  bu  durumla  karşı  karşıya
getirmekten  korkmuştu.  Miran’ın  onu  burada  rahat  bırakmayacağı  belliydi
artık.  Ne  yapacaktı  bundan  sonra?  Nereye  gider,  nasıl  kurtulurdu  bu
adamdan?


“Reyyan!”
Miran olanca inatçılığını sesine yansıtırcasına bağırdı. “Konuşmazsak eğer,
buradan asla gitmem. Polis falan da dinlemem, anlıyor musun?”
Reyyan  bıkkınlıkla  yumdu  gözlerini.  Aynı  zamanda  dili  damağı  kurudu.
Miran’ı görünce terleyen ellerine, kalbine saplanan sancıya engel olamıyordu.
“Ne konuşmak istiyor ki seninle?” Elif, Miran’ın bu denli ısrarcı olmasının
altında yatan önemli bir sebep olduğunu düşünmeye başladı. “Konuş onunla.
Diyeceği neyse söylesin ve gitsin. Baksana, vazgeçeceği yok.”
Reyyan  az  önce  kapattığı  perdeyi  geri  açtı.  Sokak  lambalarının  ve  ayın
huzmelerinin  aydınlattığı  kadar  görebiliyordu  Miran’ın  yüzünü.  Ama
bakışları  her  zamanki  gibi  keskindi.  Göz  göze  geldikleri  an,  Reyyan’ın
bedeninden  kanı  çekilmiş  gibi  oldu.  Pencereyi  hafifçe  aralayıp  kafasını
yavaşça  dışarı  uzattı.  “Dinliyorum  seni.  Söyle  haydi?”  Olabildiğince  sert
tutmuştu ses tonunu ama titremesini önleyemiyordu.
Bu adamın karşısında, tüm omuzlarının çökmesine engel olamıyordu.
Miran  bulundukları  konuma  baktı.  Reyyan  pencerede,  kendisi  dışarıdaydı.
“Burada  olmaz,  dışarıya  gel.”  Reyyan’ın  anında  olumsuz  tepki  vereceğini
hissederek  parmağını  kaldırdı.  İtirazı  reddeden  cümleleri  hızla  döküldü
ağzından.  “Sakın  hayır  deme.  Eğer  gelmezsen,  yine  içeri  girerim.  Bu  sefer
hiçbir kilitli kapı saklayamaz seni benden.” Sözlerinin bir hayli sert olduğunu
fark  edip  kendisine  kızdı  ardından.  “Kötü  bir  niyetim  yok,”  dedi  sakince.
“Hadi gel lütfen, bekliyorum.”
Reyyan  cevap  bile  vermeden  camı  kapatıp  perdeyi  çekti.  Konuşacaktı
Miran’la. O da istiyordu bunu. Onu zehirleyen bu deli öfkeden, o da nasibini
alsın istiyordu. Kaçmak kendisine bir yarar sağlamayacaktı, farkındaydı.
Saniyeler içinde çıktığı evden, titreyen bedenini kollarıyla sara sara yürüdü.
Miran  da  evin  ön  tarafına  gelmişti.  Dönemeçte  burun  buruna  geldikleri  an
Miran’ın yüreğini hoplatırken, Reyyan’ı sinirlendirmişti. Anında geriye adım
atıp öfkeli gözlerini karşısındaki adama dikti.
Öfkesi  her  yerini  sarmıştı  Reyyan’ın.  Elinde  değildi,  Miran’a  bakınca
sadece o günü hatırlıyordu. Öncesi yalandı. Öncesi yoktu. Hepsi bir hayalden
ibaretti. “Senin ne işin var burada?” diye haykırdı. “Beni nasıl buldun? Yine
neden geldin Allah’ın cezası? Ne istiyorsun benden?” Bünyesinde birbirinden
çok  soru  bulunduran  asabi  cümleleri  hızla  savruldu  dilinden.  Tüm  bunların
cevabını versin ve gitsin istiyordu. Bir daha da karşısına çıkmasın.

Download 1.36 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   33   34   35   36   37   38   39   40   ...   66




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling