Hercai II meftun hercai II / meftun
Download 1.49 Mb. Pdf ko'rish
|
Sümeyye Koç - Meftun
“Baban hakkında bilmediğin şeyler var,” yazmıştı attığı ilk mesajda. Arda, Miran’ın yüzüne baktı. Fazlasıyla
afallamış görünüyordu. Ve bu mesaja haddinden fazla sinirlenmiş gibiydi. Onun bu gergin halini yatıştırması gerektiğini biliyordu. “Hazar Şanoğlu ile ilgili bildiğim bazı şeyler var. Görüşmemiz lazım, acil.” Arda diğer mesajlara tekrar baktığında sinirli sinirli sırıttı. Sadece Miran’a ulaşabilmek için nasıl bu kadar ucuz oyunlara girişebiliyordu bu kadın? Ayrıca delirmiş, hatta kafayı yemiş olmalıydı. Miran, onun sadece kendisine ulaşmak için böylesine tehlikeli bir oyun oynadığını anladığında bu sefer Gönül’ü Arda bile kurtaramazdı. “Buna inanmayacaksın değil mi Miran?” diye sordu kara kara düşünen adama. Akla mantığa sığan bir şey değildi bu, Gönül geçmişe dair meseleleri nereden bilecekti? Arda’ya göre Gönül kesinlikle oyun oynuyordu. Saçma ve tehlikeli bir oyun. “Bu kadın kafayı yemiş,” dedi Arda sakince. “Sana nasıl ulaşacağını bilemediğinden saçma sapan oyunlar oynuyor artık.” Fakat endişeye düştü genç adam. Miran’ın kendisine boş gözlerle bakıyor olmasından, bu mesajın onun aklını karıştırdığını anladı. Geçmişi, Miran’ın en zayıf noktasıydı ve Gönül, Miran’ı oradan vurmuştu. Miran gözlerini Arda’nın üzerinden çektikten sonra kafasını direksiyona yasladı. Sinirleri harap olmuştu. Gönül yakasından ne zaman düşecekti? Arda haklı olabilir miydi? Gönül onu kendisine çekmek için yalan söylüyor olabilir miydi? Eğer yine saçma bir oyun peşindeyse, bu Gönül için iyi olmazdı. Miran onu bu sefer mahvederdi. Bunu bile bile böyle bir konuda nasıl yalan söyleyebiliyordu? “Telefonu bana ver.” Kafasını direksiyondan kaldırdıktan sonra Arda’nın elinde duran telefona dikti gözlerini. Şu an hangi maksatla yola düştüğünü dahi unutmuştu Miran. Fırat’ın yanına gidecekti sözde. Şimdilik bu meseleyi ertelemeye karar verdi. Arda kafasını hayır dercesine salladı. “Miran, boş ver, aklını çelmeye çalışıyor senin. Ben konuşurum onunla.” “Arda, ver şu telefonu bana!” Arda itiraz edemeden telefonu Miran’a verdikten sonra Miran telefonla arabadan indi. Gönül’ü ararken ellerinin titrediğini fark etti. Bu bir şakaysa, hiç hoş değildi. Şaka değilse de hiç hoş değildi. İkinci çalışın sonunda telefon açıldığında Miran öfkesine yenik düşerek bağırdı birdenbire. “Ne diyorsun lan sen?” Gönül’ün daha sesini duymadan sinirlenmişti bile. Kendisinin zehirli öfkesinin aksine, karşısındaki kadının sesi oldukça ılımlıydı, hatta bir o kadar da ciddi. “Konuşmamız lazım Miran.” “Ne konuşacaksın benimle?” Hiddetinden bir an ödün vermiyordu. “Lan sen ne biliyorsun ki?” Yoldan gelip geçen arabalar ses tonuna gölge düşürse de şu an Gönül’ün kulaklarının patladığı bir gerçekti. O mesajları yazarken tüm bunların olacağını tahmin etmiş ve göze almıştı. Zaten kaybedecek hiçbir şeyi yoktu artık. Miran’ı çoktan Reyyan’a kaptırmamış mıydı? “Farkındayım,” dedi ciddiyetini korurken. “Bilmediğin şeyler biliyorum Miran.” Hızlı ve kendinden emin konuşarak Miran’ı ikna etmeye çalışıyordu. “Eve gel, konuşalım,” dedi. “Sana her şeyi anlatacağım.” Sözlerini bitirir bitirmez telefonu Miran’ın suratına kapattı. Miran’ın gür ve korkunç sesinin bir kere daha kulaklarını parçalamasına izin veremezdi. Zaten dakikalar sonra gürültünün büyüğü o evde kopacaktı. Son kez. Bir yıl boyunca en kötü günlerine şahitlik eden ev, son kez kıyametin kopuşuna tanık olacaktı. Genç adam yüzüne kapanan telefonun şaşkınlığıyla iyice afalladı. Ama Gönül’ün sesi... Miran onu daha önce hiç bu kadar ciddi duymamıştı. Kafasının içindeki sağır edici uğultular giderek çoğalıyordu. Aklı delirtici ihtimallerle dolup taşıyordu şimdiden. Neyi biliyor olabilirdi Gönül, neyi? Miran arabanın kapısını açtığında kararını vermişti. Gönül’ün istediğini yapacak, eski karısının evine gidecekti. Zaten bu denli çıldırmışken Gönül’le konuşup neler bildiğini öğrenmeden rahat bir nefes alamazdı asla. Aksi halde düşünmekten çıldırabilirdi. Arabayı çalıştırdığında Arda sessizce izliyordu onu. Gönül’ün neler zırvaladığını sormuyordu bile. Çünkü yalan söyleyerek dikkat çekmek istediğinden fazlasıyla emindi. Gönül, Miran’ı kendisine çekmek için türlü oyunlara başvrururdu. Bu ilk değildi, temennisi son olmasıydı. “Sakinsin değil mi?” diye sordu Arda, Miran’a bakarken. Zaten yanında olacaktı ama yine de Miran’dı bu adam, delinin tekiydi, ne yapacağını belli olmazdı hiç. Miran ise sadece hızlı bir şekilde kafasını salladı ve ardından arabanın içi derin bir sessizliğe büründü. Yarım saat geçmemişti ki, Miran oturduğu eski semte, eski evine vardı. Uzun bir zamandan sonra ilk defa geliyordu bu eve. Bu evden son kez çıkıp gittiği ve arkasına bile bakmadığı gün, ardında yaralı bir kadın ve ölü hislerini bırakmış, kuşlar kadar hürleşmişti. Bir gün dahi yüzünün gülmediği şu çatının altında sadece ıstırap çekmişti. Ve de çektirmişti... Onca yaşanmışlığa nasıl katlandığını bilmiyordu. Şimdi düşünüyordu da zamanı geriye sarma şansı olsaydı, Gönül’ü hayatına asla almazdı. Arabadan çıkmadan evvel gözlerini Arda’ya dikti Miran. Onun da arabadan inmeye hazırlandığını görünce ikaz etti. “Sen burada kal.” Genç adam kızgınlıkla baktı. “Ya kavga ederseniz?” “Orası Allah’ın emri zaten,” dedi Arda’nın duyamayacağı bir sesle. Gönül’ün Arda’yı görünce inat edip konuşmayacağını iyi biliyordu. “Etmeyeceğim, konuşup geleceğim.” Parmağını kaldırıp Arda’yı son kez uyardı. “Kal burada, geleceğim birazdan.” Arabadan çıktığında bakışlarını karşısında duran eve çevirdi. Sadece bakmak bile ruhunu darlıyordu sanki. Ne olacaksa olup bitsin istiyordu. Hızlı adımlarla eve doğru yürüdü. Gönül’le evliyken bu eve sadece geceleri gelirdi. Hatta çoğu zaman gelmezdi bile. Sertçe ittirdiğinde demir kapı uğursuz bir sesle gıcırdadı. Gönül zaten pencerenin dibinde bekliyordu yarım saattir. Miran kapıya doğru yaklaştıkça kalbi bedeninden bağımsız bir şekilde hızla atmaya başladı. Korkuyor muydu? Belki de hayatında hiçbir zaman böylesine korkmamıştı. Miran vakit kaybetmeksizin parmağını zile bastırdığında kapı çok geçmeden açıldı. Uzun bir aradan sonra yüz yüze gelen Gönül ve Miran birbirlerine baktılar. Miran bu kadının gözlerinde acıdan başka bir şey görmüyordu. Ne zaman yeni bir sayfa açacaktı hayatında? Yine aynısı olmuştu Gönül’e. Yine tek bir bakışla, Allah’ın cezası tek bir bakışla dağılıp gitmişti. Fakat bu kez yenilmeyecekti ona. Onu görünce kabuk bağlayan yaralarının sızlaması olur şey değildi çünkü Miran ona göre artık sadece bir yabancıydı. Aslında her zaman öyleydi. Sadece Gönül’ün bunu kabullenmesi zor olmuştu. Onun artık ne bu adamda ne de bu adamın aşkında gözü vardı. O gittiğinden beri geceleri uyuyamaz olmuştu. Bu evin her duvarında onu görmüş ve aklını kaybetme derecesine gelmişti. Geçecek, demişti karşısındaki mavi gözlerin sahibi. Her şey geçecek... Unutacaksın Download 1.49 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling