Hercai II meftun hercai II / meftun


Download 1.49 Mb.
Pdf ko'rish
bet2/68
Sana05.01.2022
Hajmi1.49 Mb.
#215120
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   68
Bog'liq
Sümeyye Koç - Meftun

HERCAİ II
MEFTUN
Sümeyye Koç


1. BÖLÜM
“GÜNEŞ DOĞACAK”
Gökyüzü  bağrına  karaları  çalarken,  sessiz  veryansınların,  duyulmayan  çığlıkların,  dillere  pelesenk  olmuş
içli  yakarışların  yankıları  bir  mezar  gibi  gömülüyordu  topraklara.  Hafifçe  atıştıran  kar  taneleri
masumiyetleriyle  semadan  salınırken,  yeryüzüne  düştükleri  an  kirleneceklerinden  habersizlerdi.  Kurumuş
ağaç  dalları  soğuk  fırtınanın  etkisiyle  sarsıntıya  uğrarken  gökyüzü  şiddetli  ama  İstanbul  sokakları  fazla
dingindi.
Sanki o an, tüm dünya sessizdi.
Gönlündeki  pervasız  yangının  sönmesini,  sinesine  katre  katre  yağan  acıların  yitip  gitmesini,  dermansız
kollarına  sevdiği  kadının  kokusunun  sinmesini  bekleyen  yaralı  bir  adam  vardı,  gözkapaklarına  çöreklenen
siyahlığın ardında. O adam, Miran’dan başkası değildi.
Oldukça  karanlık  ve  bir  hayli  sessiz,  bir  o  kadar  da  karmaşık  bir  dehlizde  sıkışıp  kalmıştı  güçsüz  bedeni.
Kıpırdayamıyordu.  Baktığı,  gördüğü,  duyduğu  her  şey  derin  bir  karanlığın  sarmaladığı  boşluktan  ibaretti.
Her bir uzvu yara bere içinde kalmışçasına acıyordu. Dili tutuk, kelimeleri zemheri bir yokluğa hapsolmuştu.
Dudakları ona ihanet etmeyi seçmişti, sessizlerdi.
Şimdi nasıl fısıldayacaktı onsuzluğu, acıdan parçalanmış tarafları?
Çaresizdi. Hiç olmadığı kadar. Hiç olamayacağı kadar.
Pişmanlık, insan ruhunu tıpkı bir zehir gibi acımasızca kuşattığında, yakarışlar yüreğe batan dikenler gibi
acıtırdı. Dudaklardan çıkan her fısıltı bir mızrak, her bir gözyaşı bıçak yarası gibi gelirdi. Yaşamıştı, biliyordu
Miran.  Aylar  boyunca,  her  Allah’ın  günü…  Yudum  yudum  içtiği  pişmanlık,  benliğini  saran  kötü  duyguların
kuyusunu kazıyordu o günlerde. Tam da o anlarda… Karanlık gecesine ansızın bir hilal düşüverdi.
Boğuk fakat oldukça tanıdık bir ses işitti. Gözkapaklarına çizilen kuzguni hareli genç bir kadının portresi,
günlerce verdiği ölüm kalım mücadelesinde onu hayata bağlayan yegâne nedendi. Gözlerini aralayamıyordu.
Buna  gücü  yoktu.  Fakat  hayallerini  süsleyen  o  kadını  zihninden  silemiyordu  da.  Uzun  süredir  bağlı  olduğu
karanlığı delip geçen o nahif ses, tüm umutsuz hislerinin buz gibi çatırdayıp kırılmasına neden oldu. Tuhaftır
ki içinde ağlama duygusu titreşiyordu. Bir adam, gözleri hayata küsmüşken de, elleri ölüme yalvarırken de
ağlayabilirdi.
Uzun  zamandır  beklediği  iki  kelime,  şimdi  o  tepkisiz  bir  haldeyken  değmişti  kulaklarına.  Bu  halde  mi
olması  gerekiyordu?  Duyabilmek  için  aylarca  çırpındığı  o  iki  kelime  için  ömründen  mi  olması  gerekiyordu?
Yaşattıkları için bir bedel ödemesi şartsa eğer, Miran o bedeli çok ağır ödemişti. Ağır bir yaşam mücadelesi
altında,  geçmişin  üzerine  akan  kirli  duyguların  tutsağında,  yüreğini  kasıp  kavuran  yakıcı  bir  sevdanın
kollarında canına mal olacak bir bedel ödemişti.
Hâlâ  açamıyordu  gözlerini.  Hapsolduğu  karanlık  öylesine  derindi  ki,  sıyrılamıyordu  içinden.  Fakat
hissediyordu.  Ömrünü  bir  bakışına  feda  edebilecek  kadar  çok  sevdiği  kadın,  yanı  başında  nefes  alıp
veriyordu.  Miran  gözlerini  açabilmek  için  çetin  bir  savaş  verirken  Reyyan’ın  ses  tonu  ilahi  bir  melodi  gibi
kulaklarında çağlıyordu.
Fakat sevdiği kadının ne söylediğini bir türlü anlayamıyordu.
Çok zordu. Her yer öyle karanlık, öyle dipsizdi ki. Yürüdükçe yürüyor ama bir çıkışa ulaşamıyordu. Sadece
duyumsuyordu kulaklarında yankılanan kelimeleri. Yürümekten de yorulmuştu, bir kurtuluş yoktu. Ne yana

Download 1.49 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   68




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling