Hercai II meftun hercai II / meftun
Download 1.49 Mb. Pdf ko'rish
|
Sümeyye Koç - Meftun
“Bense küçük bir kızım. Kanatları olmayan ama uçuruma âşık olan, küçük bir kız.”
Miran’ın uyumasının ardından kafasını dikkatli bir şekilde yastığa uzatıp usulca yataktan kalktı Reyyan. Aşağıda Nergis Hanım ve Eylül vardı. Onları yalnız bırakmak doğru olmazdı. Üstelik akşam yemeğine Arda da gelecekti ve bir an önce yemek yapılması gerekiyordu. Nergis Hanım’a yardım etmeliydi. Miran’ı uyandırmamak için parmak uçlarına basa basa yürüdü yatak odasının kapısına. Geri dönüp sevdiği adamın uyuyan yüzüne son kez baktığında içi titredi. Nasıl da güzel uyuyordu öyle? Kapıyı açıp dikkatli bir sessizlikle kapattığında merdivenlere yürüdü. Mutfaktan Nergis Hanım ve Eylül’ün seslerini duyabiliyordu. Merdivenlerin son basamağına geldiğinde ise kapı çaldı. Gelen muhtemelen Arda’ydı. Zaten başka kim olurdu ki? Kapının çaldığını işiten Eylül mutfaktan çıkmıştı ki Reyyan’ın baktığını görünce geri döndü mutfağa. Zaten bu evin kapısına tanımadık kimse gelemezdi, Ali buna müsaade etmezdi. Reyyan o yüzden şüphe dahi duymadan kapıyı gülümseyerek açtığında tebessümü yüzünde asılı kaldı. Gelen Miran’ın amcası Vahit Bey’di. Kapıyı açacak olan kişinin Reyyan olacağını bekliyormuşçasına suratına yerleştirdiği acımasız tavırla gözlerini ona dikti adam. Önce Reyyan’ı, daha sonra evin içini süzdü küçümser bir tavırla. Asırlar süren saniyelerin sonunda bakışlarını yeniden Reyyan’a çevirdiğinde müsaade dahi istemeden içeriye daldı. “Demek burada yaşıyorsunuz…” Sesi de bakışları kadar eziciydi. Reyyan bu adamın avuçlarının arasında paramparça olmuş gibi hissetti o an. Olduğu yerde kıpırdamadan duruyor, kapıyı dahi örtemiyordu. “Reyyan, kimmiş gelen?” Eylül yeniden mutfaktan çıkınca karşısında gördüğü adamla suratını memnuniyetsizce astı. Miran’ın amcasıydı, elbette saygı duyuyordu fakat annesi de o da günahları kadar sevmiyorlardı bu adamı. “Haber vermediniz geleceğinizi,” dedi iğneleyici bir sesle. Vahit Bey nereye gideceğini bilemez bir halde evin içini keşfetmeye uğraşırken dönüp Eylül’e baktı. “Yeğenimin evine gelirken haber mi verecektim?” Bir fiske azarı Eylül de yemişti. O sırada gelenin kim olduğuna bakmak için mutfaktan çıkan Nergis Hanım da Vahit Bey’in gelişine şaşırmıştı ancak bozuntuya vermedi. Ellerini havlu peçeteye hızla silerken yalandan gülümsemeye çalıştı. “Hoş geldiniz Vahit Bey.” Hoş buldum demek bir tarafa, burun kıvırdı adam. “En azından bazılarınız adab-ı muaşeretten sınıfta kalmayacak.” Eylül kızgınlıkla gözlerini kıstı o an. Evet, biliyordu, bu adam da en az onlar kadar sevmiyordu kendilerini ancak görgü kurallarından bahsedecek son insan bile değildi. Tam bir şey söylemeye hazırlanıyordu ki, annesi koluna dokunup susturdu onu. “Salona geçin, buyurun,” diyerek salon kapısını gösterdiğinde önden Vahit Bey arkasından Nergis Hanım geçti. Reyyan ise bitkin bir halde dikiliyordu hâlâ kapının önünde. Eylül onun perişan halini fark edince hızlı adımlarla yanına koştu. Önce kapıyı kapattı ve ardından omuzlarından tutup sarstı Reyyan’ı. “Kızım, kendine gel.” Reyyan gözlerini Eylül’e dikti fakat söyleyecek bir söz bulamadı. “Biliyorum ondan korkuyorsun ama abim bunu duyarsa sana ne kadar kızar biliyor musun sen?” Reyyan bitkince yaslandı kapının ardındaki duvara. Evet, kızardı ama şu an yanında değildi Miran, yukarıda uyuyordu. Bu adam onu öldürse, Miran’ın ruhu duymazdı. Ve evet bu adamdan gerçekten korkuyordu! Adam onun gözlerine her an boğazına yapışıp onu öldürecekmiş gibi korkunç korkunç bakarken nasıl korkmazdı ki? “Hadi gel içeri geçelim, korktuğunu da sakın belli etme, dik dur.” Reyyan bunu başarabileceğinden emin değildi ama yine de Eylül’ün peşine takıldı. Çünkü o korkacak bir şey yapmamıştı. O adamın düşmanının kızı olmak onun seçimi de değildi üstelik. Neden korkup kaçan kendisi olacaktı ki? Salondan içeriye girdiğinde omuzlarını dik tutmaya özen gösteriyordu fakat dizlerinin titrediğini de hissediyordu. Kendini Eylül’ün yanına attığında bakışlarını yerden kaldıramadı bir süre. Çünkü o adamın kötümser bakışları üzerinde geziniyordu, biliyordu. “Miran nerede?” diye sordu Vahit Bey, salonda ürkütücü bir sessizlik vardı. “Dinleniyor.” Cevap veren Nergis Hanım’dı. O sırada Reyyan girdi araya. “Uyudu.” Vahit Bey’in aldığı sıkıntılı nefes sesini üçü de işitti o an. Reyyan adamın yüzüne bakamıyordu. Birazdan hangi alçak söze hedef olacak, hangi aşağılamaya maruz kalacaktı kim bilir? Umarım, dayanabilirdi. “Olacak iş değil,” dedi soğuk bir tınıyla. “Ben Miran’ı tanıyamıyorum artık. Baş düşmanımın kızını aldı getirdi, içimize kadar soktu.” Reyyan beyninden vurulduğunu hissetti ama bu daha başlangıçtı. Birazdan kırılacaktı kolu kanadı. “Kızını başımıza musallat ettiği yetmezmiş gibi, bir de Miran’ın canına kastetti o Şanoğlu şerefsizi! Ama benim aptal yeğenim, hâlâ tepesinde gezdiriyor bu kızı!” Reyyan nefesinin kesildiği saniyelerdeydi. Sanki bir el boğazına sarılmış, canına kast ediyordu. Hiç dayak yememişti ama sanki birileri şu an tüm kemiklerini kırmak istercesine tekme tokat dövüyordu onu. Ruhu acıyordu. Ruhu oluk oluk kanıyordu. Bu kadar acı da fazla değil miydi? Nasıl dayanacaktı? “Vahit Bey!” dedi o an Nergis Hanım uyaran bir sesle. Öfkelenmişti kadın. “Sözlerinize dikkat edin lütfen, bu kızın hiçbir suçu yok!” Fakat Vahit Bey kimseyi konuşturma niyetinde değildi. “Suçu yok öyle mi?” diye gürledi birden. Güler gibi sarf etmişti sözlerini. Eylül dayan dercesine elini Reyyan’ın sırtına koyduğunda, Vahit Bey’in ses tonu inletti bir kez daha ortalığı. “Bu kızın en büyük suçu, yediği bunca lafa rağmen hâlâ utanmadan karşımızda oturması!” Reyyan dişlerini sıktı çenesini kırmak pahasına. O güçlü ve gururlu bir kızdı, Miran hariç bu zamana kadar hiç kimsenin karşısında ağlamamış ve ezilmemişti. Ağlamayacaktı da. Annesi böyle büyütmemişti onu. Babası bir gün olsun aşağılamamıştı onu. Bu adam kim oluyordu da bu sözleri sarf edebiliyordu ki? Kahretsin… Neden dudaklarını aralayıp tek bir söz edemiyordu bu adama? “Vahit Amca, haddini aşmıyor musun sence de?” Bu sefer Eylül girmişti araya. Ve sesindeki titreşime bakılırsa en az Reyyan kadar ona da dokunmuştu bu sözler. Çünkü Reyyan’ın ne denli masum olduğunu biliyordu. Ve ne denli yaralı… Dayanamazdı böyle aşağılanmasına. “Senin hiçbir şey bildiğin yok,” diye çıkıştı. “Reyyan hakkında daha fazla konuşma.” Adam duymuyordu bile. Damarlarında gezen kin o kadar tekinsizdi ki kulakları hiçbir haklı sözü işitmiyor, gözleri düşmanı bellediği kızdan bir milim öteye kıpırdamıyordu. Ve birazdan başına gelecekten habersiz bir şekilde son vuruşunu yapmaya niyetleniyordu. “Bir şeyi anlamıyorum, Reyyan Şanoğlu.” Sesi aşağılama kokuyordu. Oturduğu tekli koltuğa iyice yerleşmiş ve arkasına yaslanmıştı. Reyyan yere mıhladığı bakışlarını zerre oynatmazken Vahit Bey onun bu halinden zevk alırcasına yerden yere vurmaya hazırlanıyordu. “Baban olacak şerefsiz, metres olmana nasıl izin verdi?” Evet, şimdi, tam da şu an can evinden vurulduğunu hissetti Reyyan. Ne günah işlemişti de böylesi bir ithama maruz kalmıştı bilmiyordu ama kulakları bu iğrenç benzetmeyi ilk kez duymuyordu. Gönül de Reyyan’a aynı muameleyi yapmıştı ve o ithamının bedelini hastanelik olarak ödemişti. Fakat neye yarardı ki? Çırpınışlar faydasız, hayatın diğer yüzü acımasızdı. Eylül ve Nergis Hanım bu iğrenç sözleri söyleyen adama tam anlamıyla saldırmaya hazırlanıyorlardı ki salonda bir başka sesin varlığı can buldu. “Defol git.” Bu sözlerin sahibi, Miran’dan başkası değildi. Ve şu an Miran, öz amcası sandığı adamı evinden kovuyordu. Reyyan hariç herkes kapının önünde dikilen Miran’a bakışlarını kaydırdığında duydukları sözden memnun olmayan tek kişi Vahit Bey’di. Neye uğradığını şaşırmış olsa da renk vermedi adam. Yanlış olmayı diliyordu ama nafile, Miran gözlerinin içine onu öldürecekmiş gibi bakıyordu. “Ne duruyorsun?” Kaşları harekete geçmesini emredercesine havalanmıştı. “Defol git dedim!” Miran şu an ölesiye öfkeliydi ve karşısında duran adam yıllarca babası yerine koyduğu amcası olmasa, onun kemiklerini kırabilirdi. Hatta bunu yapmamak ve bir küfür savurmamak için kendini zor tutuyordu. Defalarca anlatmıştı Download 1.49 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling