Hercai II meftun hercai II / meftun
Download 1.49 Mb. Pdf ko'rish
|
Sümeyye Koç - Meftun
“Çocuk bunlar çocuk,” demişti gülerken. “Bunlardan baba olsa ne olur, olmasa ne olur?”
Derin düşüncelerinden sıyrılıp yanı başındaki kadına dikti gözlerini Miran. Rahat etmesi için inatla üzerini örtmeye çalışan teyzesine yüzünü buruşturarak baktı. “Teyze, örtmesene üzerimi. Üşümüyorum ben.” Nergis Hanım son olarak da sırtına bir yastık yerleştirdiği yeğeninin suratına kızarcasına baktı. “Sus bakayım sen, iyileşene kadar söz hakkına sahip değilsin.” Miran belli belirsiz gülümsedi, teyzesinin bu konularda ne denli huysuz olduğunu biliyordu çünkü. “Abartma teyze, turp gibiyim,” dedi hayıflanarak. Hakikaten de iyiydi, keşke bunu teyzesi de anlasaydı. “Doktor bile birkaç gün dinlendikten sonra kalkabilirsin dedi.” Nergis Hanım, çok biliyor o doktor dercesine kaşlarını olabildiğince çattı. “O birkaç gün henüz geçmedi,” diyerek yatağın kenarına usulca oturdu ve avuç içlerini Miran’ın sakallarının bertaraf ettiği yüzüne bastırdı. Yetmezmiş gibi bir de kocaman öpücükler kondurdu yanaklarına. Koca bir adamı değil de, küçücük bir çocuğu sever gibiydi. Reyyan bu manzaraya bir köşeden gülümseyerek baksa da Miran renkten renge girmişti. “Ayağa kalkar kalkmaz tıraş ol deli oğlan,” dedi içten gülüşlerinin arasından. Miran hiç oralı değildi. “Teyze ne yapıyorsun ya?” diye hayıflandı sadece teyzesinin duyabileceği bir sesle. Ardından gözleri gülerek onları izleyen Reyyan’a takıldı. “Bir de Reyyan’ın yanında…” “Aa ne varmış Reyyan varsa?” Sanki Miran onu sessizce uyarmamış gibi oldukça gürültülü bir sesle sarf etmişti bu sözleri. “Ondan önce ben vardım bir kere. Hem sen benim çocuğum sayılırsın, elimde büyüdün. Teyze anne yarısı demektir, eğer anne yoksa teyze direkt anne demektir!” Miran teyzesinin sözleri karşısında dumura uğramış gibi kalakaldı. Ne olmuştu bu kadına? Vurulduğundan bu yana pek bir değişmiş gibiydi. Üzerine mi titriyordu yoksa Reyyan’ı mı kıskanıyordu? Yoksa kaynanalık triplerine mi girmişti? “Neyse,” diyerek oturduğu yataktan kalktığında Miran’a arkasını dönmüştü kadın. Yüzünde beliren sinsi ifadeyle birlikte Reyyan’a göz kırpıp kapıya doğru yürüdü. “Ben gideyim de akşam yemeği için bir şeyler düşüneyim. Malum, kalabalığız bu akşam.” Sözleriyle adeta neşe şakıyordu. Kapıyı usulca kapatıp çıkan kadın mutfağın yolunu tuttu. Reyyan şu an bulundukları durumdan gayet memnundu. Bu ev ilk defa ev gibi kokuyor, baktığı duvarları ilk defa canının acısını hatırlatmıyordu ona. Galiba her şey yoluna giriyordu. Ve acılar birer birer terk edip gidiyordu. “Reyyan?” Kapanan kapının ardından Miran direkt Reyyan’a dikmişti gözlerini. Hissediyordu, bu kız kendisinden fazlasıyla çekiniyordu. Belki de sadece kendisinden değil, herkesten. Hatta şu an bulunduğu şehirden bile. Onun için de kolay bir şey değildi. Doğup büyüdüğü ve bu yaşına kadar bir adım uzaklaşmadığı şehrinden kilometrelerce uzaktaydı. Kafasını dışarı çıkarmadığı konaktan bambaşka bir evde soluklanıyordu aylardır. Tüm bunlar yetmezmiş gibi acıların en büyüğünü tattırmıştı Miran ona. Ama biliyordu, Reyyan kendisine de bu şehre de alışacaktı zamanla. Miran onun böyle uzak kalmasına izin vermeyecekti. Reyyan bakışlarını okyanus harelere çevirdiğinde Miran’ın ona gülümseyerek baktığını fark etti. Dudaklarından davetkâr sözler dökülmesine gerek yoktu, bu bakışlar onun lügatında “gel” demekti. Fakat yine de sormadan edemedi. “Bir isteğin var mı?” Bir şey isteyeceğinden değil fakat o an bu istekle yanıp tutuştu Miran. Reyyan’ın onun için bir şey yapacak olması o kadar güzel geliyordu ki. Tıpkı gerçek bir karı koca gibi. Çünkü onların evliliği sıradan bir evlilik değildi, hatta onlar şu an, evli bile değillerdi. Ne zaman resmen evleneceklerdi belirsizdi fakat Allah biliyordu ya, Miran’ın gözünde Reyyan’dan başka kadın yoktu. Aklını zorlayıp Reyyan’dan isteyebileceği herhangi bir şey düşünüyordu fakat bir yandan da onu yormaya kıyamıyordu. Gözlerine heyecanla bakan kuzguni harelerden bakışlarını ayırmazken üzerine örtülmüş pikeyi hızla itti. Evin içi gayet sıcaktı, bunalmıştı Miran. O sırada onu bunaltan esas şeyin, üzerindeki kazak olduğunu fark etti. “Bu kazak beni çok sıktı,” dediğinde yakasını tutup çekiştirdi rahatsız bir tavırla. “Dolaptan bir tişört getirip değiştirmeme yardım eder misin?” Reyyan kafasını sallayıp yavaşça arkasını döndü ve gardıroba doğru yürüdü. Bir zamanlar tek başına yattığı yatakta şu an Miran yatıyordu. Bu da demekti ki, yalan evlilikleri artık gerçeğe dönecekti. Reyyan zaten Miran’ı affetmişti ve olması gereken de buydu. Dolabın sürgülü kapağını yavaşça çektiğinde elleri ezbere gitti Miran’ın giysilerinin olduğu rafa. Çünkü tek tek kendisi yerleştirmişti onları buraya. O tüm bunları yaparken Miran gözleri kapalı uyuyordu hastane odasında. Reyyan ise giysilerine mıhlanmış kokusunu içine çeke çeke ağlıyordu. O anlar aklına geldiğinde gözleri nemlenir gibi oldu ama çabucak kendini toparlayıp bu düşünceleri zihninden kovdu. Miran şu an onun yanı başında nefes alıyordu ve iyiydi. Gerisi mühim değildi. Reyyan eline aldığı tişörtle birlikte Miran’a doğru yaklaşırken yanakları al al olmuştu. İçerisi gerçekten Miran’ın da dediği gibi fazla sıcaktı. Ya da ikisi de çok heyecanlıydı, sıcağı bahane buluyorlardı. Reyyan az önce Nergis Hanım’ın bulunduğu yere oturduğunda bu sefer de kalbi hızlı hızlı atmaya başlamıştı. Şimdi Miran’ın üzerini mi değiştirecekti yani? Mantıklı düşününce anormal hiçbir durum yoktu ancak çekiniyordu işte. Çünkü bir zamanlar birbirini delice seven, iki yabancıdan farksızlardı. Her gece ruhlarının birbirine Download 1.49 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling