Hercai II meftun hercai II / meftun


Download 1.49 Mb.
Pdf ko'rish
bet13/68
Sana05.01.2022
Hajmi1.49 Mb.
#215120
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   68
Bog'liq
Sümeyye Koç - Meftun

pervasızca dolandığı ama ayrı nefes alan iki bedenlerdi. Miran onu terk edip gitmiş, Reyyan’ı kendisine hem
uzak hem yasak etmişti. Reyyan alışma fırsatı bulamamıştı Miran’a. Şimdi bu yüzden de utanıp sıkılıyordu.
Reyyan tüm bunları düşünürken Miran’ın suratına alık alık baktığının farkında değildi. Gerçi Miran da bu
durumdan şikâyetçi sayılmazdı. Çünkü şu gördüğü sureti saatlerce izlese de doyamayacağının bilincindeydi.
Sonsuz bir huzur gizliydi yüzünün çizgilerinde, yaşamın bir diğer adıydı gözbebekleri. Gülümsedi. Sanırım bu
hallerini çok seviyordu. Ellerini dağılmış olan birkaç tutama dokunurken buldu. Onları okşadı. Reyyan bugün
saçlarını  örmüştü  fakat  asi  saç  tutamları  örgülerinin  arasından  firar  etmiş,  gül  yüzüne  farklı  bir  hava
katmıştı.
Miran’ın  gülümsemesi  dudaklarından  usul  usul  silinip  zamansız  bir  acıyla  katmerlendiğinde  kanattığı
yaraları  geldi  hatırına.  Öyle  kırıktı  ki  bu  kadının  her  bir  zerresi,  nasıl  telafi  edeceğini  hiç  bilmiyordu.  Saç
uçlarını  kesmeye  benzemiyordu  o  kırıkları  telafi  edebilmek.  Üstelik  açtığı  yaraları  saracağım  derken  onu
daha fazla incitmekten korkuyordu genç adam. Ya bilmeden öyle bir yanlışa düşerse ne olacaktı?
“Korkuyorum,” diye fısıldadı Miran. Hakiki bir duygu tırmanışıydı bu, aldatmacadan oldukça uzak. Her şey
batsın  istiyordu.  Şan  şöhret,  para  pul,  hırslar,  kinler,  nefretler  ve  hatta  isyanlar.  Terk  ettiği  ilk  şehirdi  bu
kadının  yüreği,  gözleri  ruhunun  gömülü  olduğu  bir  mezar  gibiydi.  Bir  ömür  bu  bakışların  yakıcılığında
soluklanmak  istiyordu.  “Korkuyorum.”  Tekrar  etti  bir  kez  daha.  “Sen  bir  şiirsin  ve  ben  sana  şair
olamamaktan…”  Susup  gözlerini  yumduğunda  devamını  dile  getiremedi  sözlerinin.  “Ya  düşlerinin  hakkını
veremezsem sana?”
Reyyan  olgun  bir  tebessüm  sergiledi  o  an.  “Sen  beni  bu  saatten  sonra  bile  isteye  öldürmezsin  ki.”
Omuzlarını  silkti.  “Ben  yokluğunda  bile  sana  direnemedim.  Varsın  senden  gelsin  tüm  ıstıraplar.  Razıyım.”
Saçlarında  gezinen  eli  tutup  dudaklarına  bastırdı.  “Öyle  bir  dertsin  ki  bana,  tek  dermanım  senin  parmak


uçlarında.”
Ağlamakla  gülmek  arasında  kalan  bir  delinin  gelgitini  yaşıyordu  o  an  Miran.  Kararsızdı  çokça.  Tüm
dengelerini  bozmuştu  bu  güzel,  küçük  kadın.  Gözlerine  bakarken  emin  olduğu  bir  şey  daha  vardı.
Kurşunlarla bile yıkılmamıştı ama Reyyan isterse tek bir sözüyle, yakıcı bir bakışıyla yıkabilirdi onu.
Bedeninin  ona  verdiği  şuursuz  istek  doğrultusunda  dudaklarına  uzandı  Reyyan’ın.  Parmakları  alev  saçan
ensesinden  tutunurken  gözleri  kapandı.  Onu  öpmek  öyle  bir  şeydi  ki,  hiçbir  kelime  edemezdi  tasvirini,
satırlara  sürükleyemezdi.  Kendisi  de  bilmiyordu.  Okyanusun  dibinde  ciğerleri  patlayana  kadar  nefes
alabilmek  gibi  bir  şeydi  işte.  Darmaduman  edecek  bir  fırtına  esintisinde  sarsılmadan  ayakta  durabilmeye
eşdeğerdi.
Reyyan saniyeler sonra nefes alabildiğinde yanaklarına ateş hücum etmişti. Gündüz görülen düş gibiydi bu.
Aşk  ne  güzel  bir  şeydi  böyle…  Ellerini  titretiyor,  ayaklarını  yerden  kesiyordu.  Ne  yapacağını  bilemeden
dururken gözlerine hâlâ elinde tuttuğu tişört ilişti.
“Üzerini değiştirecektik,” dedi, gözlerini zar zor kaldırdı yerden. Miran ise onu öldürebilecek kadar güzel
gülümsüyordu şu an. Reyyan aklını yitirebilirdi. Hatta belki de yitirmişti. Zira şu an hissettikleri delilere özgü
olsa gerekti.
“Evet,  evet.”  Miran  usulca  oynattı  çenesini.  Eli  kazağının  uçlarını  bulduğunda  hepten  terlediğini  hissetti.
“Yanıyorum,  yemin  ederim.”  Kinayeli  sözlerinin  ardından  Reyyan’a  göz  kırptığında  kafasını  önüne  eğdi
Reyyan.  Miran  onu  utandırmaya  mı  çalışıyordu?  Hiçbir  şey  söylemeden  üzerindeki  kazağı  çıkarmasına
yardım etti fakat o an Miran acıyla kasıldı.
“Acıyor mu yoksa?” Telaşlanmıştı Reyyan.
“Hayır, devam et sen.”
Reyyan  daha  dikkatli  olmaya  çalışsa  da  elleri  titriyordu.  En  zor  kısmı  kollarını  kaldırması  olsa  gerekti.
Vücudu  kasıldığı  için  sırtının  altındaki  yara  sızlıyordu.  Neyse  ki  bir  acı  daha  hissetmeden  çıkarabilmişti
kazağını. Aynı şekilde dikkatle tişörtünü de geçirdiğinde Miran derin bir nefes aldı.
“Dünya varmış be, çatlayacaktım az önce.” Reyyan kazağı katlarken Miran onu izliyordu ama iyiden iyiye
uykusu gelmişti. Belki biraz uyusa fena olmayacaktı. Yarından itibaren uyku düzenini rutine çevirecekti. Gün
ortasında  uyuyup  kalmak  Miran’a  göre  değildi.  Gözlerini  Reyyan’ın  üzerinden  ayırmadan,  “Uykum  geldi
benim,” dedi birdenbire. Şimdi de Reyyan onu uyutsun istiyordu. Vurulmadan önceki son günlerde Reyyan’ın
dizlerinde  uyumuştu  birkaç  kez.  Hiçbir  uykunun  bu  denli  huzur  verdiğine  şahit  olmamıştı  bu  yaşına  kadar.
Şimdi de aynı şekilde uyumak istiyordu.
Reyyan elindeki kazağı katlanmış bir vaziyette komodinin üzerine bıraktığında dönüp Miran’a baktı. “Sen
uyu, ben de aşağıya ineyim.”
Onaylamaz bakışlar attı Miran. “Ben senin dizlerinde uyumak istiyorum.”
Reyyan kaçışının olmadığını anladığında kafasını salladı. Zira böyle bir istekten kaçmak gibi bir niyeti de
yoktu. Miran yavaşça öbür tarafa kaydığında Reyyan onun yattığı yere oturup sırtını yatak başlığına yasladı.
Miran ise çoktan uzanmıştı dizlerine. Elleriyle de dizlerinden tutmuştu her zamanki gibi.
“Çocuk gibiyim, değil mi?” diye sordu.
“Öylesin,” dedi Reyyan gülümseyerek. “Hangimiz daha küçük, ayırt edemiyorum bazen.”
“Şikâyetçi misin bu durumdan?”
“Asla.”
“Peki, seviyor musun beni?”
“Delice.”
Genç  adam  aldığı  yanıtlardan  hayli  memnun  bir  şekilde  kapattı  gözkapaklarını.  Kafasını  gömdüğü  dizler
kadar  rahat  değildi  hiçbir  yastık.  Reyyan’ın  yumuşak  parmakları  saç  diplerinde  gezinmeye  başladığında
dudakları tebessüme boğuldu.
“Ben  de  sizi  çok  seviyorum  Reyyan,”  diye  mırıldandı  uykulu  bir  sesle.  Ve  tamamen  uykuya  gömülmeden
önce bir elini Reyyan’ın karnına uzatıp bir itirafı daha dillendirdi dudaklarında. “Anne gibi kokuyorsun.”
Reyyan  dizlerinde  uyuyan,  koca  adam  görünümlü  küçük  çocuğun  saçlarında  bir  müddet  daha  gezdirdi
parmaklarını. Onun da bir itirafı vardı elbet. Fakat Miran, yine duymayacaktı. “Sen de benim uçurumumsun,”
diye fısıldadı kulağına.

Download 1.49 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   68




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling