Hercai II meftun hercai II / meftun


Download 1.49 Mb.
Pdf ko'rish
bet21/68
Sana05.01.2022
Hajmi1.49 Mb.
#215120
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   68
Bog'liq
Sümeyye Koç - Meftun

5. BÖLÜM
“NİŞAN”
Gökyüzünü çepeçevre saran kara bulutların ardından, haşin yağmurların hiddetli bir gürültüyle dökülmesi
uzun sürmemişti. Cama peş peşe vuran su damlalarına bakarken derin bir iç çekti. Artık nisan yağmurları da
masum değildi. Tıpkı bu şehirde nefes alan insanların bir nebze dahi olsa kirli oldukları gibi. Buna inanıyordu
Reyyan. Hayatın fani yüzüne aldanmış insanlardık, günaha el sürmeden yapamazdık.
Hep  düşünüyordu.  Sakladığı  gerçek  onun  masumiyetine  zarar  veriyor  muydu?  Veriyordu  elbet.  Neticede
hergün  yüzüne  baktığı  adama  karşı  dudaklarından  sevgi  dolu  sözcükler  dökülüyordu  da  gerçekler  mıh  gibi
gizleniyordu.  Karanlık  bir  mağarayı  andırıyordu  yüreği.  O  sırrı  oraya  hapsettiği  günden  beri  de  gittikçe
kirleniyordu içi.
Ama bir karar vermişti.
Akışına bırakıyordu Reyyan artık her şeyi. Mademki hayat yüzüne gülmeye meyilli değildi, o da bu saatten
sonra  görmezden  gelecekti  riyakâr  kaderinin  ona  sunduğu  acıları.  Onun  düşünmesi  gereken  güzel  bir
sorumluluğu vardı.
Canının içi kızı, annesinin kaderini yaşamayacaktı.
Hamileliğinde  altıncı  ayı  doldurmuştu.  Kızı  da  annesi  gibi  nahif  ve  uslu  biri  olsa  gerekti  ki,  bu  hamilelik
Reyyan’a  şimdilik  sorun  yaşatmıyordu.  Her  ay  düzenli  olarak,  ilk  gittiği  doktoru  Nilgün  Hanım’a  gidiyor,
gerekli kontrolleri yaptırıyordu. Fazla kilo almamıştı da üstelik. Herkes ona hamileliğin bir kadına vereceği
en zor şeyin fazla kilolar olduğundan bahsediyordu ancak Reyyan’ın kilosu gayet dengeliydi. Karnı da fazla
büyümemişti.  Fakat  Nilgün  Hanım,  yedinci  ayından  itibaren  karnının  hızla  büyüyeceğini  söylemişti.  Hâlâ
küçük  bir  bedene  sahipti  Reyyan.  Karnındaki  ufacık  şişlik  ve  parmağındaki  yüzük  dışında  kimse  onun  evli
olabileceğine ihtimal vermezdi.
Reyyan  mutfak  penceresinden  dışarıyı  incelemeyi  bırakarak  tezgâha  yürüdü  ve  kavradığı  tabakları  alıp
salona doğru yürüdü. Elif’le birlikte Miran’ın gelmesini bekliyorlardı. Yağmur şiddetlenmişti, geç kalmasalar
iyiydi. Miran da gelirken Arda’yı getirecekti. Bu akşam hep birlikte yemek yiyeceklerdi.
“Hazar Enişte o günden sonra bir daha aradı mı?” diye sordu Elif, Reyyan’ın peşinden yürüyordu. Reyyan,
Elif’e  dört  beş  gün  önce  yine  böyle  bir  akşamüstü  babasının  aradığını,  onunla  konuşurken  de  Miran’a
yakalandığını anlatmıştı. Ne gündü ama...
“Hayır,”  dedi  Reyyan  elindeki  tabakları  yemek  masasına  koyarken.  “Nasıl  arasın  ki?”  Derin  bir  iç  çekti.
“Miran’ın babama ettiği onca hakaretten sonra...”
“Miran ayıp etmiş ama ona da hak vermiyor değilim,” dedi Elif. Reyyan’ın arkasından bardakları getirmişti.
Yardım ediyordu. “Zaten Hazar Enişte seni ne demeye aradı, orasını da anlamış değilim ya.”
Reyyan duraksayıp kaldı o an. Elif’in şaşırması normaldi ama nedenini Elif’e söyleyemezdi işte. Beni merak
ettiğinden  değil,  oğluna  için  için  yandığından  aradı,  diyemezdi.  Elif,  Reyyan’ın  hem  teyze  kızı  hem  de  en
yakın  dostuydu  ama  söyleyemezdi  işte.  Ona  güvenmediğinden  değildi  ama  daha  bu  gerçeği  kendisi
kabullenemiyordu ki, nasıl başkasıyla paylaşabilirdi? Üstelik bu çok tehlikeli bir sırdı.
“Öylesine  aramış  Elif,  halimi  hatırımı  sormak  için.”  Masada  işini  bitirdiğinde  sandalyenin  birini  çekip
oturdu.  Ayakta  durmak  yoruyordu  onu  artık.  Ayakları  sızlıyordu.  Yüzüne  düşen  gece  karası  saçlarını
kulaklarının arkasına sıkıştırırken gülümsedi Elif’e.
“Boş ver sen, bizimkileri anlat. Nasıllar?”
Elif  yeğeninin  doğumu  sebebiyle  bir  hafta  önce  Mardin’e  gitmişti.  Bu  vesileyle  hasret  giderip  ailesini
görmüştü.  “Yengem  de  bebek  de  çok  iyi  Reyyan,  herkes  bildiğin  gibi  işte.”  Bir  sandalye  de  Elif  çekip
Reyyan’ın karşısına oturdu. “Bir görsen o kadar tatlı ki...”
Reyyan  gülümsedi.  Aylar  sonra  kendisinin  de  bir  bebeği  olacaktı.  “Mehmet  Abi’yle  Zilan  Abla  nasıl  da
mutlulardır şimdi.”
“Evet, çok mutlular.”
Reyyan’ın  gülümsemesi  buruk  bir  hal  aldı  o  an.  Annesiyle  telefonda  konuşması  ne  ona  ne  de  annesine
yetiyordu işte. Onun annesini özlediği kadar, annesi de onu özlüyordu. Ama biliyordu ki bitecekti bir gün bu
hasret.  O  gün  gelene  kadar  Reyyan’ın  payına  düşen  sabretmekti.  “Benden  bir  şey  gizlemiyorsun  değil  mi
Elif? Annemin sağlığı sıhhati yerinde, konaktaki herkes çok iyi. Öyle değil mi?”
Elif  oflarcasına  kafasını  salladı.  Bıkmıştı  artık  aynı  şeyleri  anlatmaktan.  Geldiğinden  bu  yana  herkesin  iyi
olduğundan bahsediyordu, neden Reyyan’dan bir şey gizlesindi ki? “Öyle canım öyle. Herkes iyi dedim ya.”
Reyyan tatmin olmuş bir halde konuyu kapattı. Dirseklerini masaya koyup avuçlarını yüzüne yasladığında
Elif’e bakıp sırıttı. “Duyduğuma göre seni havaalanından Arda almış.”
Elif konunun bir an kendisine dönmesine şaşırıp bocaladı. Reyyan bunu nereden duymuştu yahu? Hayır, bir
şey  sakladığından  değildi  ama  daha  düne  kadar  Arda’ya  saydırıp  duruyordu,  şimdilerde  onunla  görüşmesi
bayağı saçma duruyordu. “Sen nereden duydun ya?” diye sorduğunda, Reyyan, “Aşk olsun,” dedi kızarcasına.
“Neden saklıyorsun benden Arda’yla görüştüğünü?”
“Ne saklayacağım be? Alt tarafı havaalanından almaya geldi işte. Allah Allah!” Hem sesini yükseltmiş hem
de sanki üzerine iftira atılmış gibi kızarıp bocalamıştı. Hemen de kendisini ele veriyordu Elif. Reyyan hiç yer
miydi bunları?
“Böyle celallendiğine göre, sen de ondan hoşlanıyorsun demektir!”
Elif  kocaman  açılmış  gözleriyle  reddetmeye  hazırlanıyordu  ki  zilin  sesi  ikilinin  arasına  girdi.  Reyyan
duyduğu  kapı  sesiyle  oturduğu  sandalyeden  kalkarken,  Elif  parmağını  kaldırıp  Reyyan’ı  tehdit  edercesine
salladı. “Bak Reyyan seni uyarıyorum, sakın Arda’nın yanında imalı şeyler söyleyeyim deme. Fena bozuşuruz,
ona göre!”


Reyyan güle eğlene kafasını salladı ve salondan çıkıp kapıyı açmak üzere holü adımladı. Bu akşam yemekte
Arda’nın  ve  Elif’in  olması  onu  mutlu  etmişti,  Miran’la  yalnız  olmayacaktı  hiç  değilse.  Küs  veya  dargın
değillerdi ancak o gün gerçekleşen telefon kavgalarından sonra aralarında gergin fırtınalar esiyordu. Miran
tarafında ters bir durum yoktu, bu gerginlik tamamiyle Reyyan’dan kaynaklanıyordu.

Download 1.49 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   68




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling