Hercai II meftun hercai II / meftun


Download 1.49 Mb.
Pdf ko'rish
bet38/68
Sana05.01.2022
Hajmi1.49 Mb.
#215120
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   68
Bog'liq
Sümeyye Koç - Meftun

Saçmalama  Miran,  dedi  içinden.  Bu  adam  senin  hiçbir  şeyin  olamaz.  Düşmanından  başka  hiçbir  şeyin
olamaz.  Kötü  bir  kâbus  görüyorsun  sen...  İçinden  sürekli  bunları  tekrarlıyordu.  Kısa  fakat  uzun  süren  bir
sükûneti, Miran’ın şüphe dolu sorusu dağıttığında, tüm gözler üzerine çevrildi.
“Kimsin  sen?”  sorusu  dökülüverdi  dudaklarından.  Karşısındaki  adamın  ısrarlı  bakışları  şaşkınlığa
dönüşünce yine sordu. “Sana soruyorum, sen kimsin?”
Miran’ın  bu  tuhaf  sorularına  Arda  hariç  kimse  anlam  veremedi.  Dahası  Reyyan  bile  neden  böyle  bir  şey
sorduğunu anlayamadı. Miran’ın her şeyi bildiğinden habersizlerdi. Ama az evvel Reyyan’ın içine büyük bir
şüphe düşmüştü zaten.
“Neden öldürdün sen benim babamı?”
Beklemediği  soru  karşısında  tuhaf  tuhaf  bakan  Hazar  Bey  bakışlarını  Reyyan’a  çevirdi.  Miran,  bir  şeyler
duymuşa benziyordu. Ya da her şeyi öğrenmişe... Bu nasıl olmuştu bilmiyordu ama bir tahmini vardı. Reyyan
bu sırra dair hiçbir şeyi Mirana’a söylemeyeceği konusunda söz vermişti. Yoksa dayanamayıp anlatmış mıydı
her şeyi?
Hazar Şanoğlu’nun Reyyan’a kayan şüpheli bakışlarını yakalayınca içi sızladı Miran’ın. Neden her hareketi
Gönül’ün  sözlerini  doğruluyordu  ki?  İstiyordu  ki  şu  an  bu  adam  kendisinden  nefret  etsin,  canını  yakmaya
çalışsın,  hatta  öldürmeye  bile  kalkışsın!  Yeter  ki  düşmanı  bildiği  adam,  bildiği  gibi  kalsın...  Ona  tam  da  bu
şekilde, şefkat dolu bakışlarla bakmasın! Miran bu adamın kendisine olan bakışlarından tiksiniyordu şu an.
Bu adam ona nefretle bakmalıydı. Sevgi dolu değil!
“Konuşsana  be  adam,  susma!”  Herkes  suskundu,  Miran  hariç.  Galiba  herkes,  Miran’ın  gerçekleri
öğrendiğinin farkına varmıştı. Neden veya nasıl, bilmiyorlardı. Reyyan’ın bakışları yere düşmüş, Hazar Bey
ayakta duramaz olmuştu.
“Senin  benim  babamla  ne  alıp  veremediğin  vardı?  Söyle!”  Sesi  titriyordu  Miran’ın.  Sanki  dokunsalar
ağlayacaktı. Şu an her şeyin yalan olması için nelerini vermezdi ki? Ellerini gözlerine bastırdı, ağlamaması
gerekiyordu. Yıkılmıştı. Omuzlarındaki yükün ağırlığını kaldıramıyordu. Yavaş adımlarını karşısındaki adama
doğru  sürükledi,  bu  sefer  kimse  onu  engellemiyordu.  Titreyen  ellerini  adamın  omzuna  koyduktan  sonra


gözlerinin içine baktı.
Hazar Bey’in gözleri usulca kapandı o an.
“Söyle bana,” dedi çaresizce. “Kimsin sen?”
Reyyan  yumruğunu  dudaklarına  bastırdı,  sevdiği  adamın  çaresizliği  kahrı  zindan  eylemişti  onu.  Tüm
duygularının  pas  tuttuğunu  sandığı  adamın,  yıllarca  ayrı  kaldığı  oğlu  karşısında  yüreğini  böylesine  diz
çöktürmesi ne kadar yakıcıydı.
Miran dikkatini gözlerini gözlerine mıhladığı adamdan başka kimseye vermiyordu. Bakışlarının tek hedefi
oydu.  “Yalvarırım,”  dediğinde  sesi  fısıltıdan  öte  değildi.  Her  çaresiz  kalışında  daha  beterini  yaşayamam
dediği  bu  hayat  her  seferinde  daha  fena  bir  çıkmaza  sürüklüyordu  onu.  “Hiçbir  şeyin  değilim  de,  benim
seninle hiçbir kan bağım yok de!”
Elini Hazar Bey’in omzundan hızlıca çekmesinin ardından işaretparmağıyla yeniden onu hedef aldı ve ses
telleri çatlarcasına bağırdı. “Ben senin baban değilim de! Değilim de, hiçbir şeyin değilim de!” Tek bir sözcük
duymayı bekliyordu düşmanı bildiği adamdan. Bir inkâr, yüreğine su serpecek bir düşmanlık sözü.
Beklediği cevap bir türlü gelmezken onu tamamen yıkan o cümle döküldü düşmanının dudaklarından.
“Babanım ben senin...”
Dizlerinden tüm takat kesildi. Bitmez tükenmez kini ve onu o yapan soğukkanlılığı yerle bir olmuş gibiydi.
Dizlerinin toprakla buluşmasının ardından yere oturup çaresizliğine tamamen boğun eğdi. Ağlıyordu Miran.
Düşmanım  dediği  adamın  karşısında,  küçük  bir  çocuk  gibi  ağlıyordu.  Heybetli  omuzları  perişanca
sarsılıyordu.
Sadece kendi ağlamakla kalmamış, babasını da ağlatmıştı. Yıllar yılı gözlerinden tek bir damla yaş akmayan
adam bugün ilk defa ağlıyordu. Yıkılmışlığına, çaresizliğine, kandırılmışlığına. En çok da hasret kalmışlığına.
Yirmi altı yıl boyunca ayrı düşmüşlüğüne, sürgün edilmişliğine.
Reyyan,  Miran’a  gitmek  için  bir  adım  atmıştı  ki  Elif  onu  durdurdu.  Şu  anda  onun  sızısına  Reyyan  bile
merhem olamazdı. Hazar Bey yavaşça dizlerinin üzerinde eğilerek elini ağlayan oğlunun sırtına koydu.
“Ben ister  miydim  böyle olsun,”  dediğinde  sesi  titrek ve  çatlaktı.  “Seni benden  çalmışlar.  Bizi  birbirimize
düşman  kılmışlar!”  Sırtına  koyduğu  elini  hafifçe  gezdirdi.  Oğluna  sarılmak  istiyordu  adam.  Nefretten
çatlayan  ciğerini  hasretle  doldurmak,  hiç  duymadığı  kokusunu  hissetmek  istiyordu.  Fakat  Miran’a  sarıldığı
zaman  o  kadını  hatırlamaktan  korkuyordu.  Dilşa  değil  miydi  her  şeyin  sebebi?  Sevdasına  ömür  harcadığı

Download 1.49 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   68




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling