Hercai II meftun hercai II / meftun
Download 1.49 Mb. Pdf ko'rish
|
Sümeyye Koç - Meftun
4. BÖLÜM
“DARMADAĞIN” İyileşmeye yüz çevirmiş yaralara sahipti. Kabuk bağlayabilmek bir tarafa, ruhunun sakatlığından mıdır bilinmez, hep daha fazla kanamaya meylediyordu yaraları. Hüzün, küçücük bir çocukken yerleşmişti suretinin her bir çizgisine. Tıpkı bir doğum lekesi gibi. O yüzdendir ki hiçbir içli kahkaha savuramamıştı bu kırık dökük hayata. Kaderi geçmişinden çok şey çalmıştı. Şimdi de geleceğinden çalmaya devam ediyordu. Gece haşin rüzgârlar savururken, semadan salınmaya başlayan kar zerreciklerine ilişti gözleri. Sokak lambasının ortalığı aydınlatan ışığından başka bir güç yoktu karanlığa kafa tutabilen. Kafasını kaldırıp gökyüzüne baktığında hilalin belli belirsiz parıldadığını gördü. Oysa şimdi Mardin’de olsa, uzatsa elini semaya, aya dokunabilecekmiş gibi hissederdi. Sanki gökyüzü bağrına Reyyan için sererdi tüm yıldızları. Bu hasret onu darmadağın ediyordu. Reyyan, Mardin’i çok fazla özlüyordu. Ortadan ikiye bölünmüş gibiydi. Bir yanı onu bu şehre bağlarken, diğer yanı geçmişini adadığı efsunlu sokaklara çekiyordu onu. Öyle bir ikileme düşmüştü ki, kendini hiçbir yere ait hissedemiyordu. Esas olması gereken yerde değilmiş gibi, sanki hiçbir zaman da olamayacak gibi. Fırtınanın oradan oraya savurduğu ve savuracağı, yolunu mütemadiyen bulamayacak bir sonbahar gazeli gibi. Kar şiddetini iyiden iyiye artırmıştı. Uyku sinmeyen kederli hareleri saate çevrildi. Saat gecenin yarısını biraz geçmişti ve Reyyan bir başına oturuyordu camın önünde. Sokaktan geçmeyen insanları, şehrin sessizliğini, yağan karı izliyordu. Ya da izlediğini sanıp avutuyordu kendini. Zihninin içinde dönen kötü hatıralara inat, düşünmek istemiyordu bazı şeyleri. Çünkü düşünürse aklını yitirecek gibi oluyordu. Yine bir başınalardı bu evin çatısının altında. Miran, Reyyan ve bir de doğmamış bebekleri. Tam bir aile gibi. Gülümsedi Reyyan. Aslında bu düşünce bile onu mutlu etmeye yeterdi fakat yine kendisini karanlığa sürükleyecek bir nedenin içinde derbeder oluyordu dünden bu yana. Vahit Bey’in ona savurduğu kirli cümlelerin ağırlığı altında eziliyordu. O adamı savunmasızca dinlerken ağzından çıkamayan her kelimenin, boyun eğdiği sessizliğin eziciliğinde kıvranıyordu. Şimdi o an söyleyemediği her söz dilini yakıyor, aklını kemiren düşüncelere prangalar vuruyordu. Miran gözlerinin önünde amcasını kovmuş olsa da bu Reyyan’a yetmiyordu. İçindeki sızı bir türlü dinmiyordu. Miran’ı uyandırma endişesinden ötürü yatak odasından çıkıp buraya gelmişti fakat karanlık bir odada uzun uzun oturmak sıkmıştı onu. O sırada aklına çalışma odası ve içindeki büyük kitaplık geldi. Belki kitap okumak yalnızlığına çare olabilir, düşüncelerin onu yaralamasını engellerdi. Ya da kim bilir… Belki de gözüne ilişen içli bir satır, zaruri bir kelime, onu yalnızlığın şakağından vururdu sessizce. Kelimeler en güçlü silah değil miydi neticede? Oturduğu koltuktan kalkıp çalışma odasının yolunu tuttuğunda bu düşüncenin neden aklına daha önce gelmediğine yandı. Parmak uçlarında, sessizce indiği merdivenlerden sonra koridoru sessiz sessiz adımlayarak çalışma odasına vardı. Kapıyı açıp etrafa bakındı bir süre. Ev daha bugün temizlenmişti, çiçek kokuyordu her yer. Karanlığa alışan gözleri ışıksız ortamı yadırgamıyordu, ışık düğmesinin yerini ararken, beline dolanan ellerin varlığıyla irkildi. Kim olduğunu bildiği ellerin sahibi, Reyyan’ı kollarının arasına hapsederken, o burnuna dolan kokuyla sersemlemişti bile. Miran ne ara uyanıp gelmişti bilmiyordu ama kurcalamadı. Kafasını çevirip yüzüne baktığında karanlıkta bile kendini belli eden mavi gözlerine dikti gözlerini. “Ne yapıyorsun?” diye sordu Miran, sesi uykulu çıkıyordu. Can yakıcı dudaklarında sersemleten bir gülüş geziniyordu. “Hiç,” diyerek omuzlarını silkti Reyyan. Aslında Miran’ın uyandığına sevinmişti. Çünkü kendisi bir türlü uyuyamamıştı ve tek başına çok sıkılmıştı. “Uykun kaçtı sanırım?” diye sorarken, boşlukta salınan çekimser ellerini Miran’ın boynuna doladı. Genç adam bu hamle karşısında memnuniyetle gülümsedi. Karanlıktan ötürü yüzünü göremediği için Reyyan’a biraz daha yaklaştı. Sanırım böylesi hoşuna gidiyordu. “O soruyu benim sormam gerekmiyor mu?” “Uykum yok,” dedi Reyyan. Çünkü uyku tutmuyordu onu, nasıl uyuyacaktı ki? İçinin yangını hiç sönmezken nasıl sığınacaktı bu okyanus bakışlı adamın kollarına? Bu yanıt Miran için yeterli olmasa da üstelemedi pek. Görüyordu ki, Reyyan’ın bir derdi vardı. Belki de kafası hâlâ amcasının savurduğu saçma sapan hakaretlere takılıyordu. Hiçbir şey yapamıyordu Miran, ne söylese kâr etmiyordu. Reyyan aralarında oluşan sessizliği böldü. “Doktor sana birkaç gün boyunca yatak istirahati önerdi,” dediğinde sesi kısık çıkmıştı. “Ama sen hiçbir şeyin yokmuş gibi gezinip duruyorsun evin içinde.” “Ben iyiyim güzelim,” dedi Miran ve dudaklarını Reyyan’ın saçlarına bastırdı. “Ayrıca doktorlar abartır, bilmiyor musun?” “Çokbilmiş seni,” diye mırıldandı Reyyan. “Sanki daha önce yaralandın da ondan biliyor gibi konuşuyorsun.” “Bir şey hakkında bilgi sahibi olmak için deneyimlemek gerekmiyor.” Tek eliyle uzanıp ışığı açtıktan sonra Reyyan’ın kırpışan gözlerine baktı Miran. “Ne yapacaktın burada?” Reyyan çekingen bir tavırla etrafa göz gezdirdi. “Kitaplara bakacaktım,” dediğinde Miran’ın gevşeyen kollarından sıyrılıp, üç duvarı komple kaplayan kitaplığa yürüdü. Raflarına göz atarken gözleri hayranlıkla parıldıyordu. Onun da Mardin’de Havin ile kendisine ait bir kitaplığı vardı ancak bu kadar devasa değildi. “Hayalimi gerçekleştirmişsin,” diye söylendiğinde parmakları rafların üzerinde geziniyordu. “İlk defa bu kadar çok kitabı bir arada görüyorum. Kütüphaneler hariç.” “Yapma Reyyan,” dedi Miran bir adım gerisinde dikilirken. “İlk defa mı bakıyorsun sanki bu kitaplığa?” Reyyan’ın da kitap okumayı sevdiğini biliyordu. Kim bilir kendisi evde yokken Reyyan bu kitapları kaç kez kurcalamıştı. Bunlar Miran’ın gözünden kaçmazdı asla. Bu oldukça geniş ve bol kitaplı küçük kütüphane tamamen Miran’a aitti ve Reyyan bu evde geçirdiği o hassas zamanların çoğunda bu odaya giremez, bu kütüphaneye uzaktan bakıp iç geçirirdi. Belki Miran’ın evde olmadığı zamanlarda, ufak kaçamaklar yapıp birkaç kitap kaçırmış olabilirdi fakat bu tüm kitapları bağrına basma isteğini bastırdığı anlamına gelmiyordu. Parmaklarını kitapların üzerinden çekip arkasını döndüğünde hafifçe dudaklarını ısırdı. Yalan söylemeyi pek beceremez, çoğunlukla kızarır ve bocalardı. “Hadi itiraf et,” dedi Miran, kışkırtıcı bir şekilde gülümsüyordu. “Ben evden ayrılır ayrılmaz soluğu bu odada alıyordun değil mi?” Reyyan bakışlarını yere devirirken gülümsememek için zor tutuyordu kendisini. “Çok hainsin,” diye fısıldadı. Ayrıca zekiydi de. “Kitapları sevdiğimi biliyordun ama yine de bu odaya girebileceğimi söylemedin. Söyleseydin ben de gizli kaçamaklar yapmak zorunda kalmazdım.” “Ben sana bu evin tamamını verdim, yaramaz kız.” Miran gülmesini şiddetlendirmişti. Reyyan’ın şu kendisini savunmaya çalışırken takındığı çocuksu ifade yok muydu, sanırım en çok buna ölüp bitiyordu. “Bu odaya girme dediğimi hatırlamıyorum üstelik,” dediğinde Reyyan kaşlarını kaldırdı naz yaparcasına. “Ama gir de demedin.” “İcazet mi vermem gerekiyordu?” “Bu oda senindi ve ben senden korkuyordum.” Ağzından yersiz bir şekilde çıkan gereksiz itirafla elini dudaklarına kapattı. Hayır, bunu Miran’ın bilmemesi gerekiyordu. “Yani, eskiden,” diye kıvrandı. “Artık değil.” “Bak sen…” Genç adam aralarındaki bir adımlık mesafeyi tamamen katettiğinde avuç içlerini raflara koydu ve iki kolunun arasına da Reyyan’ı sıkıştırdı. “Demek benden korkuyorsun?” Soru sorar gibi attığı bakışın ardından Reyyan hayır dercesine dudaklarını kıvırdı. “Eskidendi dedim ya, sen korkulacak bir adam değilsin.” “Öyle olmamayı tercih ederim zaten,” dedikten sonra parmaklarını uzatıp Reyyan’ın ince, narin parmaklarını kavradı. “Düş peşime küçük yaramaz kız,” dedi Reyyan’a emredici bakışlar atarken. “Uyuma vaktiniz geldi.” Kullandığı çoğul ifade Reyyan’ın dudaklarını ısırmasına neden olmuştu. Reyyan ve bebeği. Reyyan, Miran Download 1.49 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling