İzzet Çivgin


Filistin ve Museviler: Büyük İskender’den Roma işgaline


Download 409.43 Kb.
bet19/19
Sana23.01.2023
Hajmi409.43 Kb.
#1113840
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   19
Bog'liq
ORTA ÇAĞ TARİHİ.docx 50ta

Filistin ve Museviler: Büyük İskender’den Roma işgaline


Filistin, Büyük İskender’in fetihlerinden sonra Yunan kültürünün yörüngesine girmişti. İskender’in ölümü, Yahuda topraklarındaki Helen- leşme sürecinin kesintiye uğramasıyla sonuçlanmadı. Onun komutanla- rı İskender’in kurduğu Helen İmparatorluğu’nu aralarında paylaştılar. Anadolu’nun bir kısmı ile İran, Suriye ve Yahuda toprakları ise bu ko- mutanlardan biri olan Selükos’un hâkimiyetine girmişti. Selükos’un ön- derliğinde Asya topraklarına yerleşen Yunan kökenli hanedan (Selüsiler), İskender’in sağlığında başlatılan Doğu’nun Helenleştirilmesi projesine sahip çıktı. Bu Helenleşme pek tabii Yahuda halkının kültürel yapısı üzerinde de derin izler bırakacaktı. Ne var ki Helen kültürünün üstünlüğüne ina- nan ve Yunan kökenli olmayan tebaasına da bu kültürü dayatmak isteyen Selüsi Hükümdarı IV. Antioşos (M.Ö. 175–164), hüküm sürdüğü toprakların siyasal birliğini temin etmek için kültürel birliğin tesisini zaruri görüyor, Helenleşmenin dinsel alana da yayılmasını arzu ediyordu. O, pagan nite- likli antik Yunan inancının Selüsi sınırları içinde yaşayan herkesi kapsama- sı gerektiğine inanıyor, (giderek tektanrıcı bir söylem kazanan) Museviliği de kendi projesi açısından bir tehdit olarak algılıyordu. Ancak onun Ye- hova kültüne karşı takındığı olumsuz tavır, Yahuda Ülkesi’nde büyük bir ayaklanmanın patlak vermesiyle sonuçlanacaktı.
Atalarının Yahuda Eyaleti’ne tanıdığı özerk statüyü sona erdirmek- te kararlı olan Selüsi Kralı, M.Ö. 168’de Yahuda’yı işgal eder ve Yehova’ya adanmış olan tarihî Kudüs Tapınağı’nı Zeus tapıncına vakfeder. Kral’ın Musevi inancına hakaret niteliğindeki bu icraatı, Mattatias adındaki Mu- sevi din adamının isyanıyla sonuçlanır. Yanına 5 oğlunu da alarak ülke- nin dağlık bölgelerine sığınan Mattatias, bir tür gerilla örgütlenmesinin tohumlarını atarak işgalciye karşı mücadele etmeye başlar. Zaten isyanın patlak verdiği dönemlerde yaşını başını almış olan Mattatias, zor gerilla koşullarına dayanamayarak 166’da yaşamını yitirir. İsyanın önderliği Juda Makabi’ye kalır. Yerel halkın da desteğiyle güçlü bir muhalefet odağına


dönüşen Juda, 163’te Kudüs’ü işgalcilerden temizlemeyi başarır, Tapınağı yeniden Yehova kültüne uygun hale getirir ve Selüsilerin Yahuda’daki temsilcisi olan General Lysias’ı Musevilerin inanç özgürlüğünü tanıma- ya zorlar. Juda Makabi, halkına tanınan din özgürlüğüyle yetinmeyecek ve Yahuda’ya siyasal bağımsızlığını kazandırmak için mücadele ederken 161’de öldürülecektir. Makabi’nin ölümünden sonra, onun bıraktığı boş- luk kardeşi Jonathan tarafından doldurulur. Jonathan, 158’de Selüsileri bir kez daha yenilgiye uğratır, Selüsi tahtındaki istikrarsızlık ve çatışma- lardan yararlanarak kendisini Kudüs’ün Büyük Rahibi ilan eder (152), başka bir deyişle ülkedeki siyasal ve dinsel otoriteyi kendi kişiliğinde birleştirir. Ne var ki Selüsi Generali Diodotus Tryphon onu yenilgiye uğratacak; Jo- nathan Makabi’nin kendisini ve en yakın silah arkadaşlarını öldürecektir (143).
İsyanı başlatan Mattatias’un oğullarından geriye yalnızca Simon Makabi kalmıştır. Simon, Selüsi seçkinlerini birbirine düşüren taht kav- galarından yararlanarak Yahuda’daki otoritesini güçlü biçimde kurar ve taht sürtüşmelerinden bunalmış durumdaki Kral II. Demetrios’u (145–141 ve 127–125) Yahuda’nın bağımsızlığını tanımaya zorlar. 141 yılı itibariyle artık Yahuda’da bağımsız bir krallık ihdas edilmiş durumdadır. Bu krallığın sahibi ise Makabi Hanedanı’dır (141–36). Simon Makabi, Yahuda Ülkesi’nin hem siyasi hem de (Tapınağın Büyük Rahibi unvanının da gösterdiği gibi) dinsel önderidir. Onun halefleri de bu iki işlevi yerine getirmeye devam edeceklerdir. Simon Makabi 135’te damadının gerçekleştirdiği siyasi bir cinayete kurban gidince, Yahuda bir kez daha (ancak çok kısa süreliğine) Selüsilerin nüfuzu altına girer. Ne var ki Simon’un oğlu Hyrcanus (134– 104), Yahuda tahtını ele geçirmeyi başaracak ve Selüsilerin zayıflamasın- dan yararlanarak 129’da ülkesini yeniden bağımsız bir statüye ulaştıra- caktır. Güçlü bir kral olan Hyrcanus, bölge devletlerinin içine düştükleri siyasi istikrarsızlıklardan yararlanarak Yahuda topraklarını hızla geniş- letir; Ürdün, Edom (güneyde) ve Samarya’yı (efsanevi İsrail Krallığı’nın başkenti ve daha sonraları aynı adla anılan Samaritlerin yurdu) fetheder. Hyrcanus, Samarya’yı aldıktan kısa süre sonra, Musevi inancından kopa- rak farklı bir cemaate dönüşmüş olan Samaritlerin Tapınağı’nı da ortadan kaldırır (108). Musevilerin gazabından ürken Edomlular ise aynı süreçte kendi dinlerini terk edecek ve Museviliği benimseyeceklerdir. Bu, Musevi Tarihi’nin en benzersiz olaylarından biridir. Çünkü Museviler daha ön- celeri yabancı halkların kendi dinlerini benimsemelerini asla hoş görme- mişlerdir.
Hyrcanus’un ölümüyle birlikte krallığın başına önce oğullarından Aristobulus (104–103) geçer. Ancak o tahtını uzun süre koruyamayacak ve kardeşiyle girdiği savaşı yitirerek iktidarı Aleksandr Jannaeus’a (103–76) kaptıracaktır. Aleksandr’ın krallığı sırasında, Yahuda Helenistik kültür-

den kopmaya ve antik Yahudi kültürünü yeniden yapılandırmaya çaba- lar. Ülkedeki dinsel tartışmalar daha önce hiç olmadığı kadar canlıdır. Kral, Saddukiler olarak bilinen muhafazakâr rahiplerin görüşlerini kendi- ne yakın bulurken; eşi Salome Aleksandra, antik Musevi Yasası’nın akılla desteklenmesi gerektiğini öne süren Farisi rahiplerine destek vermektedir. Kral’ın ölümünden sonra Yahuda tahtı yeniden karışır. Kral’ın iki oğlu (II. Hyrcanus ve II. Aristobulus) arasındaki mücadele Yahuda’nın siyasi istik- rarını bozar ve Romalı General Pompeus’un 63 yılında Yahuda’yı fethede- rek onu bir tür Roma Eyaleti’ne dönüştürmesiyle son bulur. Museviler, bu işgalden sonraki 2011 yıl boyunca bir daha bağımsız bir devlete sahip ola- mayacaklar, yalnızca 1948’de kurulan İsrail Devleti aracılığıyla bağımsız- lık hayallerini tatmin edebileceklerdir. Artık kral unvanını kullanmayan


II. Hyrcanus, Romalılarla ittifak kurarak iktidarda kalabilecek, ülkesini de yalnızca büyük rahip sıfatıyla yönetebilecektir. Yahuda, bundan böyle Romalılar ile İran ve çevresine hükmeden Parthların siyasi manevraları karşısında tutunmak durumundadır.
İranlı Parthlar, Yahuda’nın siyasal istikrarını bozmak niyetiyle II. Hyrcanus iktidarına cephe alırlar ve Yahuda yönetimini yıpratmak için

  1. Hyrcanus’a karşı onun rakiplerini desteklerler. Bu sıralarda Yahuda’da çok ilginç bir gelişme yaşanır. II. Hyrcanus’un kendisine danışman olarak atadığı (yakın zamanda Musevi inancını benimseyen) Edomlu Antipater’in oğlu Herodes, Yahuda yönetimine talip olur ve Roma Senatosu’nun da desteğiyle kendisini Musevilerin Kralı ilan eder (M.Ö. 40). Makabiler, ikti- darlarını gayri-meşru duruma düşüren bu gelişme karşısında direnmeye çalışırlarsa da, Roma’ya ve Herodes’e bağlı birliklerin 37 yılına değin tüm Yahuda topraklarını ele geçirmelerini önleyemezler. Makabi Hanedanı’nın son temsilcisi Antigonus, Parthlarla ittifak yapmasına karşın Herodes’in si- yasi arzuları karşısında tutunamamış ve 37’de yaşamını yitirmiştir. Onun ölümü, Yahuda’daki 100 yıllık Makabi yönetiminin son bulduğunun açık bir kanıtını oluşturur. Artık Kudüs’te Edomlu Herodes’in hâkimiyeti baş- lamıştır. Kudüs Tapınağı’nı genişleten ve bugünkü Ağlama Duvarı’nı inşa ettiren de bizzat bu Herodes’tir. Museviliği oldukça geç bir yaşta benim- semiş olan Antipater’in oğlu Herodes, Musevilerin son kralıdır. O, farklı bir etnik kökene mensup olmasına karşın Makabi siyasal mirasına sahip çıkmış ve Yahuda’nın görkemli yıllarını devam ettirmeye çalışmıştır. An- cak onun ölümüyle her şey alt-üst olur. Oğulları Yahuda topraklarının bölünmesini ve ülkenin gerçek anlamda bir Roma Eyaleti’ne dönüşmesini önleyememişlerdir.

Makabiler, İskender’den önce Perslerin hâkimiyeti altında bulunan Yahuda Eyaleti’ni bağımsızlığına kavuşturmakla yetinmemişler ve Büyük Filistin olarak adlandırılan daha geniş bir alana yayılmanın hayalini kur- muşlardır. Nitekim Mattias ve Juda Makabi’nin torunları Filistin’in Yahu-

da dışında kalan topraklarını kendilerine bağlayacaklar; bölgede yönetsel, siyasal ve dinsel otoritelerin hepsine birden sahip olacaklardır. Onların kendilerine model olarak aldıkları harita, Eski Ahit’te İsrailoğullarına vaat edilen bütün toprakları kapsamaktadır. Aslına bakılırsa, Musevi mi- tolojisinde kendisinden söz edilen Büyük İsrail Krallığı’nın (yani Davut’un ve Süleyman’ın hüküm sürdüğü krallık) asıl kurucuları bu isyancıların torunları olmuşlardır. Ancak Roma Generali Pompeus’un (Sezar’ın M.Ö. 49’da yenilgiye uğrattığı rakibi) M.Ö. 63’te Kudüs’e girmesi her şeyi alt- üst etmiştir. Musevilerin yaşadığı topraklar M.Ö. 63 – M.S. 135 arasını kapsayan dönemde Roma hâkimiyeti altında kalacaktır. Artık Büyük İsrail Devleti ortadan kalkmış, Museviler fiilen bağımsız bir statüden yararla- nan küçük çaplı bir Yahuda Krallığı’yla yetinmek durumunda bırakılmış- lardır. Ne var ki, gerçekten bağımsız bir İsrail Devleti kurma özlemi Roma boyunduruğu altında geçen bu yıllara damgasını vurmuştur. Yahudiler, 1948 yılında kurulan bugünkü İsrail Devleti’ne kadar bu özlemlerini hayata geçirme fırsatını hiçbir zaman bulamayacaklardır. Museviler, M.S. 66–70 ve 132–135 yılları arasında, üzerlerindeki Roma hâkimiyetini sona erdir- mek için iki büyük ayaklanmaya girişmiş, bu ayaklanmalardan bir sonuç alamamışlardır; İsrail Devleti hayali 1948 yılına kadar rafa kaldırılacak- tır.


Roma, Yahuda Krallığı’nın (kendi tanımlamasıyla Judaea Krallığı’nın) fiilen bağımsız bir yönetime sahip olmasına izin vermiştir. Roma’nın ona- yını alarak tahta çıkan Herodes, M.Ö. 37–4 yılları arasında Roma’nın dos- tu ve vassalı olarak (onun tabiiyeti altında kalarak) ülkede hüküm sürer. Herodes’in annesi Arap’tır, babası ise Musevilerin Edom kavmine men- suptur. Edom kavmi, Makabi isyanı sonucunda kurulan İsrail Devleti topraklarının güneyinde yaşamını sürdürürken İsrailoğullarının koruma- sı altına girmiş ve adım adım Musevilik inancına bağlanmıştır. Başka bir deyişle Edomluların (Herodes’in atalarının) Musevilikle tanışmaları epey yenidir. Ancak Herodes siyasi gücü sayesinde Romalıların desteğini ka- zanmakta ve 33 yıl boyunca Yahudilerin Kralı unvanını kullanarak hüküm sürmekte zorlanmamıştır. Yahudilerin bir kısmı ailesi yakın zamanlarda Museviliğe geçen Herodes’in krallığını benimsemekte güçlük çekmişler- se de, Herodes kendisinden önce ülkede hüküm süren Juda krallarının (ulusçu?) siyasetini sürdürmüş ve Musevi birliği idealinin savunucusu ol- muştur. Herodes’in yeniden yapılandırdığı Kudüs Tapınağı zaman içinde siyasal iktidarla bütünleşmiş ve bir tür krallık tapınağı olarak örgütlenme- ye başlamıştır. Herodes Musevi Tarihi’nde öyle derin izler bırakır ki, bazı Musevi topluluklar M.S. I. yüzyıl boyunca Herodis dies (Herodes günü) adını verdikleri özel bir günü bayram olarak kutlamışlardır.
Uzun lafın kısası şu yargıya varmak istiyoruz: İsa-Mesih’in içine doğduğu Juda, Herodes’in ve onun selefleri olan önceki Juda krallarının


eseridir. Evet, siyasal anlamda Büyük İsrail Krallığı yıkılmıştır, ancak onun yerini alan Küçük Yahuda Krallığı’nın kültürel nüfuz alanı eskisi- ninkinden çok daha güçlüdür. Juda’da serpilen Musevi kültürü, Doğu Akdeniz Havzası’nın diplomatik, yönetsel, ticari ve kültürel dili olan Yu- nanca sayesinde Krallığın dışındaki Musevilere kadar ulaşacaktır. Orta- Doğu’ya hâkim olan bir diğer dil de Aramicedir. Mezopotamya’nın eski uygarlık dilleri Akkadça ve Asurca gibi Sami kökenli (semitik) bir dil olan Aramice, Arapça ve İbraniceyle de akrabadır. Nitekim Nasıra şehrinde doğan İsa Aramice konuşmaktadır. Bizzat Yahuda ile Yahudi sözcükleri de Aramicedir ve Arami dilinin bölgedeki etkinliğini kanıtlamaktadır. Yahu- da Krallığı, Musevi kültürünün dünyevileşmesi sürecinde de büyük rol oynamıştır. Asur, Babil, Pers, Arami ve Selüsi hâkimiyeti altında geçen yıllar, din adamlarının Musevi toplumu üzerindeki etkinliğini artırmıştı, Musevi kimliği büyük ölçüde bu kaynaklardan beslenerek kurulmaktay- dı. Ancak Museviler kendi krallıklarına sahip olduktan sonra din-dışı kül- türel formlara da yakın durmakta gecikmeyeceklerdir.
Download 409.43 Kb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   19




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling