Microsoft Word kemal- içindekiler
Download 1.63 Mb. Pdf ko'rish
|
sarkis dezaj
1960'lardan bu yana pek çok şeyin değiştiği kesindir. Ulusal ekonomik yönetimin yeniden dağıtım ve radikal genişleme stratejilerinin çeşitli yerli ve uluslararası kısıtlamalar karşısında artık olanaksız olduğu açıktır. Ancak yakından bakıldığında radikal küreselcilerin iddialarının ne denli sığ ve temelsiz olduğu görüldü. özellikle kaygı verici üç olgu var: Birincisi, yeni küresel ekonomiye ve bunu uluslararası ekonominin önceki hallerinden farkı’na ilişkin genel kabul görmüş bir modelin olmaması; ikincisi, yönelimlerin karşılaştırılabileceği açık bir modelin yokluğunda sektörlerin ve süreçlerin uluslararsılaşmasının örneklerini, gelişigüzel bir şekilde, küresel otonom piyasa güçleri tarafından idare edilen bir ekonominin büyümesinin kanıtı gibi gösterme eğilimi; üçüncüsü de tarihsel derinliğin eksikliği, mevcut değişiklikleri hem öncesiz ve biricik hem de gelecekte uzun süre var olacaklarmış gibi gösterme eğilimidir. Derinleştikçe küreselleşmenin aşırıya kaçan küreselleşme savunucuları gibi bir mit olarak kabul edilmesi kanısındayız. Öncelikle bugün uluslararasılaşmış ekonomisi öncesiz değildir, 1960'lara dayanmaktadır. Mevcut uluslararsı ekonomi, bazı yönleriyle 1870-1914 yılları arasında hüküm süren rejimden daha az açıktır ve daha az bütünleşmiştir. 31 Hirst ve Thompson, a.g.e. s.26 85 İkinci olarak gerçek ulusötesi şirketlere göre az rastlanır. Bir çok şirket ulus temellidir, asıl ulusal üretim ve satış bölgelerinin gücüne göre çokuluslu ticaret yapmaktadır. Üçüncüsü, sermaye hareketliliği, gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru bir yatırım ve istihdam akışına sebep olmuyor. Hatta doğrudan yatırım finansal hareketler daha çok Avrupa, Japonya ve Kuzey Amerika üçgeninde yoğunlaşmış durumda ve bu egemenlik süreceğe benziyor. Eğer politikalarını koordine ederlerse, bu büyük ekonomik güçlerin finansal piyasalar ve diğer ekonomik yönelimler üzerinde güçlü bir yönetişim baskısı kurma kapasiteleri var. Buda gösteriyor ki küresel piyasalar hiçte kontrol altına alınmaz ve düzenlenemez değildir. Uluslararasılaşmayı arttıran eğilimleri inkar etmek yada bazı ulusal ekonomik stratejiler üzerindeki kısıtlamaları inkar etmek mümkün olmamakla beraber uluslararasılaşmanın önemini değerlendirilirken vurgulanması gereken bu durumun belli başlı gelişmiş endüstri ülkelerdeki farlı ulusal ekonomileri ortadan kaldırma yada ulusal yada uluslararası düzenlemede yeni ekonomik yönetişim biçimlerinin gelişmesini engelleme noktasına varmayacağıdır. Radikal anlamıyla küreselleşme, sadece mevcut ekonomik ilişkiler çerçevesinde daha fazla uluslararası ticaret ve yatırıma yönelik konjonktürel bir değişiklik olarak değil, yeni bir ekonomik yapının ortaya çıkması olarak alınması gerekir. Bunun en net olarak Japonya şirketlerinin ana işlevlerini veya üretim 86 işletmelerini yurt dışına yerleştirmek konusunda isteksiz davranmalarında görmekteyiz. Dünya emek piyasasi ülkeden ülkeye gerçek emek hareketliliğiyle değil, emek maliyeti ve arz bakımından en uygun bölgeleri seçen hareketli sermayeyle işletmektedir. Kalifiye ve üretken işgücüne ihtiyaç duyan şirketler, düşük ücretler peşinde koşmak yerine, bütün avantajlarından yararlanarak gelişmiş ülkelerde yerleşmeye devam edebilir. Bundan en kazançlı çıkan gene gelişmiş ülkelerdir. Küreselleşmenin kaçınılmaz sonucu, uluslararası politik sistemdeki çok kutupluluğun artmasıdır. Şuana kadar hakim durumunda olan ulusal güç, kendi topraklarında da başka yerde de kendine özgü düzenini zorla kabul ettirmez artık; kurumsal ve ya daha küçük ajanlar, hırslı hegemonlara karşı artan reddetme ve sakınma güçlerini kullanırlar. Ulusal ötesi şirketlerden uluslararası gönüllü kuruluşlara kadar bir çok yapı ulusal hükümetlere karşı göreli olarak güçlenir ve küresel piyasayla medyayı kullanarak ulusal sınırlar ötesindeki tüketici vatandaşlardan meşruiyet ister ve elde eder. Özellikle gelişmiş ülkelerde, vatandaşları çoğu ulusal bağılarını korusada, ulusal devletlerin kendilerine, haz düzenleyici güçleri azalır. Böyle bir dünyada, ekonomi konusunda ulusal devlet kontrolünün amaçlarının rasyonalitesi ortadan kalkarken ulusal askeri güçte önemini yitirir. Askeri gücün kullanımı, ekonomik olmayan, milliyet ve din gibi konularla bağlantılı hale gelir. İster kurumsal ister özel olsun farklı türden yapıların ekonomik alandaki daha spesifik yaptırım ve veto güçleri, ulusal devletlerle rekabet etmeye ve uluslararası politikanın doğasını değiştirmeye başlar. Ekonomik ve milliyet birbirinden uzaklaştıkça, uluslararası ekonomide bu günkünden daha endüstriyel ve daha az militan hale 87 gelir. Savaşlar giderek bölgeselleşir ve küresel ekonomik çıkarları tehdit ettiği yerlerde yıkıcı bir ekonomik yıkımla karşılaşır. Gelinen nokta; küreselleşme sistemleri yapı değiştirmeye zorlamaktadır ve gözardı edilmeyecek bir hale gelmiştir. Download 1.63 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling