Radyo ve televizyon üst kurulu çocuklardan Televizyona Mektup
Download 1.63 Mb. Pdf ko'rish
|
E39051EB-8232-4CF7-8B7F-8560E3FE3FFA
Musa BEKDEMİR
7/A Sınıf Reşat Akyön İ.Ö.O. – Yerköy / YOZGAT Canım Televizyoncuğuma; Seninle doğdum doğalı tanışıyoruz. Bu yüzden belki şanslı belki şanssızım. Şanslıyım çünkü bazıları seni kırkından sonra tanımış ama ben öyle mi? Doğunca evime ilk gittiğimde dolaptaki o yerinden bana hemen “Hoş geldin.” Dedin. Tabii o zamanlar senin ne olduğunu bilmiyordum. Sonra eşyaları tanımaya başladığımda ilk dikkatimi çeken sen oldu. Çünkü o kadar renkliydin ki hemen gözüme çarpmıştın. Küçükken seni çok ellerdim, camın hep parmak izlerimle dolardı. O zamanlar adını da tam söyleyemezdim. “Telivzon telivzon” diye dolanırdım ortalarda. Gelen misafirlere de seni göstererek “Bak bizim evde telivzon var, sizde de var mı?” diye sorardım. Ben misafirliğe gittiğimde de “Telivzonu açın, telivzonu açın!” diye yalvarırdım, daha hızlı ikna edebilmek için de ellerimi kavuşturup, surat asardım. Seni açtıklarında da hemen karşındaki koltuğa geçer otururdum. Hatta bir gün seni izlerken çizgi filmdeki bir çocuk “Şişko” diye bağırmıştı. Ben de ayağa kalkıp, ellerimi belime koyup ardından da “Sen bana mı diyon?” diye bağırıp sana vurmaya başlamıştım. Çocukluk çağlarımda ise en sevdiğim çizgi film “Scooby Doo”ydu. Her sabah erkenden kalkardım, yorganımı yavaşça sırtıma alır, sessizce sürtünerek oturma odasına gider, seni açardım. Sonra da tam önüne yorganımla yatar, çizgi filmimi izlemeye başlardım. Pür dikkat seni izlerdim, gözlerimi bile kırpmazdım. Hatta bu yüzden gözlük bile kullandım. Bütün günüm seninle geçerdi: çizgi filmler, çocuk programları… En çok sevdim film ise “Gulyabani”ydi. Filmin yarısını korkudan gözlerim kapalı izlerdim ama yine de severdim. Sonra “Şirinler” sırf şirinleri görmek için kardeşime çok iyi davranırdım ve bütün mantarların altına bakardım. Bir gün belki için Şirin vardır diye bir mantar yemeye kalkmıştım da az kalsın zehirleniyordum. Bu da kötü yanın işte! Küçükken yanlı gerçeği ayrıt edemiyoruz. Sende olanları hep gerçek sanıyoruz ve bazen de bu gerçekler büyük yanlışlıklara yol açabiliyor. Bu yüzden ailelerin bilinçli olup çocuklara sende her gördüklerinin gerçek olmadığını anlatıp onları buna inandırmaları lazım ki, doğrusu bu pek kolay olmuyor. Diğer sevmediğim yönün de reklamların ve haberlerindi ki reklamlarını hala sevmiyorum. Evet, sevgili dostum hep iyi yanlarından bahsedemeyiz ya! Şimdi gelelim acı ama gerçek olan yanlarına. Çocukların dikkatini çekmekte çok başarılısın, bu konuda seni gönülden kutlarım. Bu gerçekten güzel. Çocuk eğitimi için güzel başarılara imza atıyorsun fakat madalyon tek yüzlü değildir. Çocuklar bir süre sonra sana bağımlı hale geliyorlar ve başka hiçbir şey yapmıyorlar. Oyun nedir, yeşillik nedir, toprağın kokusu nasıldır bilmiyorlar. Çünkü dışarı çıkmıyorlar. Gerçi günümüzün beton yığılı şehirleri içinde bu pek de mümkün değil ama seni izlemekten oyuncaklarıyla bile oynamıyorlar. Bir süre sonra hantallaşmaya başlıyorlar ve senden çok etkileniyorlar. Hem sonra büyükler, ev hanımları bütün gün sendeki kadın programlarını izliyorlar. Akşam da babalar o kanal senin, bu kanal benim dolaşıyorlar. Durum böyle olunca da aile içi iletişim bitiyor. O aile sohbetlerini mumla arar oluyoruz. Ee hal böyle olunca da bir anda aptal kutusu olup çıkıyorsun. Oysa buna hiç gerek yok. Bence akıl kutusu olmak sana daha çok yakışıyor, sadece akıl kutusu olmak, anlaştık mı? Sevgili dostum, her şeyin bir sonu olduğu gibi mektubumun da sona geldik. Sana veda edemeyeceğim, kendine iyi bak da demeyeceğim çünkü hep benimlesin zaten. En iyisi birkaç saat sonra görüşürüz demek. Download 1.63 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling