Radyo ve televizyon üst kurulu çocuklardan Televizyona Mektup
Download 1.63 Mb. Pdf ko'rish
|
E39051EB-8232-4CF7-8B7F-8560E3FE3FFA
Zeynep ÖĞRETMEN
Namık Kemal İ.Ö.O. – Merkez / TEKİRDAĞ Sevgili Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Bu yarışmayı öğretmenimden ilk duyduğumda pek umursamamıştım. Çünkü televizyon doğduğumdan beri hayatımda vardı ve hiç üzerinde oturup düşünmemiştim. Ama doğduğumdan beri varsa ve biz insanların vazgeçilmezi ise oturup düşünmeliydim. Aklıma ilk gelen bir anı oldu. 4 bilemedim 5 yaşlarındaydım. Televizyonu yeni tanımaya başladığım sıralardı. Kara kutunun başından hiç ayrılmazdım. Her gün, her saat, her dakika televizyonla iç içe bir yaşantım vardı. O yaşlarda en çok merak ettiğim şey ise televizyondaki insanların o küçücük, sıradan gibi gözüken, kapalı ve anlamsızca baktığım kutuya nasıl girdikleriydi. Acaba arkasında bir kapı mı vardı ya da onun için taksi, otobüs gibi araçlar mı kullanıyorlardı? Cevap bekleyen ve anlamsız soru işaretleriyle dolu olan bu çocuk aklım, bu anlamsız sorulara bir cevap veremezdi. Bir yandan şaşkınlıkla bakar bir yandan da sorularıma cevap bulmaya çalışırdım. Artık yaşım gelmişti ve ilkokula başlayacak, televizyonun ne olduğunu, o insanların oraya nasıl sığdıklarını, nasıl girdiklerini öğrenecektim. Ve böylece küçük beynimi kurcalayan bu sorulara bir cevap bulabilecektim. O günden bu güne televizyon hakkındaki düşüncelerim de çok şey değişti. Aslında değişmedi. Yani sadece fikirlerim gelişti. Çünkü televizyon hakkında çok şey öğrendim. Hayatımda daha önemli bir yere sahip oldu. Canım sıkıldığında, eğlenmek istediğimde, yeni bilgilere sahip olma ve yeni yerler tanımak istediğimde bana en yakın olan ikinci dostuma yani televizyona başvururdum. Ve hala da bu böyle devam etmekte... Artık televizyon benim için sıradan ve basit gözüken bir makine değil hayatıma renk katan, bana çok şey öğreten bir öğretmen ve kılavuz da... Sadece bir tuşla bütün dünyayı gezebiliyor ve dünyada olup bitenleri öğrenebiliyorum. Ama bu günlerde daha doğrusu uzun zamandır dostum bana sırt çevirmeye başladı. Şiddet, korku, aşk içeren filmlerle doldu taştı. Nereye baksam, hangi kanalı açsam aşk içeren ya da yabancı isimler başta olmak üzere şiddet, aksiyon, macera içerikli filmler karşıma çıkıyor. Ben artık gerçekten t televizyondan soğumaya hatta bilhassa nefret etmeye başladım. Çünkü eski filmler, diziler, yarışmalar yok artık. En çok izlenen kanallarda genellikle yeni devrin filmleri ön planda... Sizin de bildiğiniz gibi şiddet, aşk, 18 yaş üzeri filmler izlenmekte daha çok... Bu filmler, biz gençler için olumsuz örnek teşkil etmekte. Belki biraz da alıştık bu tabloya ama en azından bir kanalda olsun. Mutlaka izlemek isteyenler izlesin. Yaşımıza uygun programları izleme hakkımız olsun. Benim küçükken başından ayrılmadığım televizyon böyle miydi “Hayır tabiki!” dediğinizi duyar gibiyim. Peki, neden hala o filmlerin ve kötü örnek oluşturabilecek görüntülerin yayınlanmasına tahammül ediyorsunuz. Televizyonu sadece biz değil siz ve çocuklanız da izliyor, istemeyerek de olsa örnek alıyorlar ve alıyoruz. Gelelim yabancı filmlere... Biz daha doğru düzgün Türkçemizi kullanamıyorken, yabancı filmlerde gördüklerimizi kendimizde kıyaslayarak uygulamaya hatta güzel dilimize bile yabancı kelimeleri sokmaya ve yarı Türkçe, yarı yabancı olarak saçma sapan konuşmaya çalışıyoruz. Böyle oldukça Türkçemiz önemini yitiriyor farkındaysanız... Benim televizyonda yaptığım takiplere göre insanların zamanlarını boşa harcamak için artık tek yönlü programlar ağır basıyor. Bu programların ağır basması kadınların genellikle izdivaç, tartışma, yemek programlarına ilgi duymalarıyla ve merakla sanki bir şeyler öğreniyormuş gibi bakmalarıyla reytinglerinin artması sonucu oluyor. Bu tek yönlü programların ne amaçla yapıldığını ve neden bu kadar uzun sürdüğünü bilmiyorum. Sabah programlarından tutun da izdivaç programların kadar her saat, her dakika, her kanalda bu böyle. Ve televizyon izlemek istesem bile adam akıllı program, en basitinden eğitim programları bile bulamıyorum. Çünkü kadın programları bütün kanalları hatta televizyonu işgal etmiş durumda. Bu tür programlar oldukça ev hanımlarını televizyona bağlamak zor olmuyor. Ev hanımlarını televizyona bağlayıcı özelliği olan bu programlar bazen evde tartışmalara bazen de ev işlerinin aksamasına neden oluyor. Bu programlar, diziler o kadar uzun oluyor ki zamanın nasıl geçtiği anlaşılmıyor. Bu yüzden karı koca arasında tartışmalar oluyor. Ve bu tartışmalar kötü sonuçlarla noktalanabiliyor. Aile ortamı bozuluyor ve kavgalar, tartışmalar boy gösteriyor. Hem de sebepsiz yere... Ben artık bunların olmamasını istiyorum. Bazılarına göre şu anki programlar olmadan televizyonun tadı çıkmıyor. Oysa ben ve benim gibiler bu düşünceye kesinlikle katılmıyor. Ben yaşımıza, kültürümüze uygun, eğitimimizi destekleyici programlarla da izleyici kitlesi yaratabileceğinize inanıyorum. Sizden bir üst kurul olarak, televizyonun bu kadar kirlenmesine izin vermemenizi istiyorum. Ben para tuzağı dolu yarışmalar, saçma sapan konular içeren filmler, dizi filmler istemiyorum. Ben eğitim programları, bilgi yarışmaları istiyorum. Alnı ak, başı dik bir gençlik istiyorsanız, şiddet içeren, müstehcen, saçma sapan konular içeren filmler, programlar televizyonda yayınlamayın. Ya da herkesin televizyonunda yayınlayın ama benim televizyonumda yayınlamayın... Çünkü ben eski dostumu istiyorum. Bana bilgiler veren, yeni yerler keşfettiren, hayatıma renk katan, eğlendiren, güldüren, kimi zaman da ağlatan dostumu istiyorum... Televizyonumu ve televizyonları bu tür bağımlılık yapan, bulaşıcı, özendiren programlardan uzak tutun. Lütfen... Download 1.63 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling