Sevgili Milena


Download 0.97 Mb.
Pdf ko'rish
bet15/71
Sana02.04.2023
Hajmi0.97 Mb.
#1318916
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   71
Bog'liq
Sevgili Milena - Franz Kafka ( PDFDrive )

Cumartesi


Durmadan soruyorum kendime: Anladı mı verdiğim
karşılığı diyorum, ama öyle bir hava içindeydim ki, başka
türlü olamazdı yanıtım; aşırı yumuşaktı bile, aşırı aldatıcı,
aşırı göz kamaştırıcıydı. Durmadan gece gündüz soruyorum
kendime işte; sizden gelecek mektubu çarpıntılar içinde
bekliyorum, 
boşuna 
yiyorum 
kendimi; 
bir 
hafta
durmamacasına taşa bir çivi çakmakla görevlendirilmişim
sanki, ama çivi de işçi de benim Milena!
Bir söylentiye göre -inanmak istemiyorum- işçilerin grevi
yüzünden bu akşamdan sonra Tirol postası işlemeyecekmiş.
Aynı gün
Geldi 
mektubunuz, 
mektubunuzun 
mutluluğu!
Yazdıklarınızın içinde çok önemli bir yer var: Bana, Prag'ı
belki de artık yazamayacağınızı söylüyorsunuz! Önce bunun
üzerinde durmak, bunu tek başına ele almak istiyorum ki,
bütün dünya, siz de Milena - göreceksiniz diye. Bunu
yazmakla gözdağı veriliyor birine öyle mi? Uzaktan da olsa,
büinmiyor değil bu insanın durumu... Hem sözde, hani iyiliği
isteniyordu bu adamın? Yazmak istememekte haklısınız belki,
bunu mektubunuzun birkaç yerinde iyice sezinliyorum. Bu
yerler için kendimi savunacak değilim. Bunlar öyle yüksek
yerler ki, oraya çıkarılmış olmamı korku ile görüyorum, orada
soluk almaya ciğerlerimin gücü yok; işte, dinlenmem
gerekiyor şimdi bile.
Yarın gene yazarım.
F. 


Pazar
Bugün yazacaklarım birtakım şeyleri aydınlatabilir belki,
Milena! (Ne varlıklı, ne ağır bir adınız var? Ağırlığı
taşınmasını güçleştiriyor. Oysa beğenmemiştim önceleri,
yolunu şaşırıp Bohemya'ya sürüklenmiş bir Yunanlının ya da
bir Romalının adına benzetmiştim; Çek dili zorlamış onu,
vurgusunda yanıltmış, gene de biçiminin güzelliği, renklerinin
parlaklığı ile bir kadını andırıyor; el üstünde taşınan bir
kadını... Ne bileyim ben? Kaçırılır bu kadın, yangından,
yeryüzünden, kucağa alıp kaçırılır... O da güvenle, istekle
sokulur insana. Yalnız "i"nin sesi çok güçlü (*), sıçrayıp
elinden kaçıvermiyor mu adın? Yükünün mutluluğundan bu
sıçramayı kendin yapıyorsun belki de?)
(*) Milena ilk heceye basılarak söylenir. - Çevirenin notu.
İki türlü mektup yazıyorsun -mürekkep ya da
kurşunkalemle yazdıklarını demek istemiyorum - kaldı ki,
yazın kurşunkalemle de göze çarpıyor, bir şeyler sezdiriyor
insana, ama yetersiz bir sezgi bu; örneğin, evin resmini
gönderdiğin mektup kurşunkalemle yazılmıştı, gene de mutlu
kılmıştı beni; rahat yazdığın mektuplar mutlu kılıyor beni
Milena.
(Yaşımı, yıpranmışlığımı, hele korkumu anlamaya çalış;
sonra unutma ki, sen gençsin, taptazesin, gözü peksin; oysa
benim korkum, gün geçtikçe artıyor, dünyadan el etek
çekmek anlamına geldiği için artıyor baskısı bu korkunun,
baskı arttıkça da korku büyüyor. Ama senin gözü pekliğin
ileri atılmayı sağlıyor sana, bu yüzden azalıyor baskısı, gözü
pekliğin artıyor.) O rahat yazılmış mektuplarının önünde


saatlerce oturabilirim, yanan başıma damlayan yağmur
damlaları gibidir o çeşit mektupların. Ama ötekiler? Daha çak
mutluluk getirmesi gereken öteki mektupların yok mu?
(Güçsüzlüğümden ötürü günlerce sonra varabiliyorum onların
mutluluğuna.) Ünlemle başlayan (yanında değilim ki)
birtakım korkularla biten mektupların yok mu Milena? Onları
alınca, tehlike çanları vurmuş gibi titremeye başlıyorum.
Okuyamam bu türlü yazılmış mektupları, gene de okuyorum,
suya kavuşan bir hayvanın içişi gibi içiyorum onları, ama bir
yandan da korku... Hem de ne türlü; altına girip
saklanabileceğim bir eşya arıyorum, titreyerek bir köşeye
büzülüyorum, çılgınlar gibi dua ediyorum: Bir fırtına gibi
odama nasıl girdimse, gene öyle penceremden uçup gitmem
için dua ediyorum... Kasırgayı alıkoyamam ki odamda!
Medea'nın güzel başı olmalı sende bu mektupları yazarken:
Korkunun yılanları ürkmüş ama benim korkumun yılanları
daha azgın.
Çarşamba - Perşembe günkü mektubuna : ah yavrucuğum,
yavrucuğum! Budalaca şakalarımı (Zid ve Nechapu tiksinme
üzerine) çok ciddiye almışsın bilesin diye yazmıştım;
korkudan birbirimizi ters anlar olduk; n'olursun beni Çekçe
yazmaya zorlama; suçlamadım ki seni! Tanıdığın Yahudileri
(beni de kat içlerine) övdüğün, onları kötü bulmadığın için
seni suçlayabilirim belki - içlerinde neleri vardır, neleri! -
Yahudi oldukları için hepsini, (kendimi de şuradaki çamaşır
dolabının çekmesine tıkmak istiyorum kimi vakit. Bir süre
bekledikten sonra çekmeyi usulca açıp, ölüp ölmediklerine
bakmak, ölmemişlerse, çekmeyi gene kapamak, ölünceye
değin de çekmeyi açmamak. Ama bak, "söylev"inle ilgili
dediklerim ciddiydi. (İkide bir "ciddi" giriyor yazılarıma (*),


belki de haksızlık ediyorum ona -düşünmek istemiyorum bu
konuyu -ama ona kopmaz bağlarla bağlı olduğumu da
biliyorum, gün geçtikçe daha da bağlanıyorum ona -nerdeyse
ölünceye değin diyecektim-, konuşabilsem onunla! Ama
çekmiyorum: benden daha akıllı, daha olgun. Biliyor musun
Milena, sen ona varmakla uçuruma doğru bir adım attın,
ayrıldın yolundan, bana gelirsen şimdi, uçurumun dibini
boylarsın. Sezinlemiyor musun bunu? Geçen mektubundaki
"yüksek yerler" bana göre değil, hayır Milena. O yerler
senin.) Söylevinden söz ediyorum, değil mi? Onları yazarken
sen de ciddiydin, yanılmış olamam.
(*) Ernest, ciddi anlamına gelir. Milena'nın kocasının edı
Ernest'ti.
Hastalığından söz açmışsın? Yatman gerekirse, ne
yaparsın? Daha iyi olur belki, belki de yatıyorsun ben burada
oturmuş sana yazarken? Bir ay önce daha mı iyi bir insandım?
Kendi kendime de olsa, üzülüyordum hastalığına, hiç değilse
hasta olduğunu biliyordum... Ama şimdi? Geçti artık, şimdi
yalnız kendi hastalığımı, kendi esenliğimi düşünüyorum, ama
ikisi de sen demeksin.
F.
Uykusuzluktan kendimi kurtarmak için küçük bir gezintiye
çıkmıştım bugün o mühendisle. Sana bir kart yazdım, ama
imzalayıp gönderemedim... Bir yabancıya yazar gibi
yazamıyorum artık sana.



Download 0.97 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   71




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling