Sevgili Milena


Pazartesi Gelelim açacağım dediğim konuya : İstemiyorum


Download 0.97 Mb.
Pdf ko'rish
bet14/71
Sana02.04.2023
Hajmi0.97 Mb.
#1318916
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   71
Bog'liq
Sevgili Milena - Franz Kafka ( PDFDrive )

Pazartesi
Gelelim açacağım dediğim konuya : İstemiyorum
(Milena, yardım edin bana! Söyleyebildiklerimden daha
çoğunu anlayın!), istemiyorum (kekelemek değil bu)
Viyana'ya gelmek... gelirsem dayanamam ki! Benim
sıkıntım içimden; ciğerlerimin hastalığı içimin sıkıntısını
örtmek için çıktı ortaya. İlk iki nişanlanmamdan beri -
sizin anlayacağınız dört beş yıldır-hastayım ben. (Son
mektubunuzdaki sevinçli havayı önce anlayamamıştım...
neden sonra çözebildim: Unutuyorum hep, öyle ya, daha o
kadar gençsiniz ki, yirmi beş bile değil, yirmi üç
yaşındasınız belki! Bense otuz yedi, neredeyse otuz sekiz
oluyorum, neredeyse sizden bir o kadar daha yaşlıyım.
Uykusuz gecelerden, baş ağrılarından saçlarım apak
olacak nerdeyse.) Bu uzun, karmakarışık öyküyü
birtakım ayrıntılarıyla sermek istemiyorum önünüze,
korku içindeyim daha, bir çocuk gibi ürküyorum gene;
üstelik bende çocukların unutkanlığı da yok. Üç kez
nişanlandım, suç hep bendeydi, hep bendim suçlu; iki kızı
da mutsuz kıldım (*). 
(*) Kafka aynı kızla iki kez nişanlanmıştı. - Çevirenin notu.
Size ancak ilkinden söz açabilirim, öteki kızın sözünü
edemem, çok alıngan, çok duygundur o... Kendisi için
söylenecek her söz - iyi niyetle de söylenmiş olsa - kırabilir
onu; anlamıyor değildim onu, işte bu yüzden (öl desem ölürdü
belki) rahat değildim, işte bu yüzden sevincim sürekli
olmuyordu, bocalıyordum, evlenmeye yanaşamıyordum bir
türlü; oysa evlenelim diye Tanrının günü zorlayan da gene
bendim; kimi günler ona delice âşıktım; evliliğin çok kutsal


bir şey olduğunu da biliyorum. Aşağı yukarı beş yıl üzdüm,
başının etini yedim durmadan (daha doğrusu, kendimi yedim
bitirdim), yataklara düşmedi o, Prusya Yahudisi, sağlam bir
kırmaydı. Ben onun kadar güçlü değildim. Ama o, yalnız
çekmekle kaldı, ya ben? Ben hem çektim, hem çektirdim!
Bitti. Bir şey yazamam, hiçbir şey açıklayamam artık!
Hastalığımı, niçin Viyana'ya gelemeyeceğimi anlatmaya
çalışacaktım sözde... Şimdi bir telgraf aldım: "Sekizinde
Karlsbad'da buluşalım, geleceğini yazıyla bildir." Ne yalan
söyleyeyim, telgrafı açarken Korkunç bir yüzle karşılaştım;
bunu yazanın, dünyanın en uysal, en silik, en boynu bükük
kişisi olduğunu bildiğim halde; hem sonra, bu da benim
isteğimle oldu. İnandıramam onu, hastalığıma sığmamam
artık...
Pazartesiye buradan ayrılmak zorundayım! Birden siliniyor
telgraftaki yazılar, gizli, başka bir yazı çıkıyor ortaya: Viyana
üzerinden git! diyor. Bu yazı güçlü, bir buyruk gibi,
buyruklardaki sertlik yok bunda. Gitmeyeceğim Viyana'ya,
gidemem de... kestirme Münih yolu dururken, Linz ya da
Viyana üzerinden yolu uzatmanın saçmalığını bilmiyor
değilim. Bir deneme yapıyorum: Ekmek kırıntısı bekleyen bir
serçe var balkonda, masadan aldığım ekmek kırıntısını
balkona değil de odanın ortasına atıyorum. Serçe görüyor
içersini, yaşamasmı sağlayacak yem içerde, yarı karanlık bir
yerde; bu ekmek kırıntısı mıknatıs gibi çekiyor onu.,
silkiniyor... dışardan çok içerde sanki; ama içerisi karanlık,
sonra ekmeğin yanı başında ben varım, bir insan, o
bilinmeyen güç! Gene de sıçrıyor eşiğe, birkaç kez daha
sekiyor, sonra birden ödü patlamışcasına uçup gidiyor... Bu


küçük, bu cılız kuşta nice güçlü bir itki olmalı ki, yeniden
geliyor, çevresine bir göz atıyor; yılgınlığı gitsin diye biraz
daha ekmek serpiştiriyorum yere -elimde olmadan-,
kımıldamasaydım (işte bilinmeyen güçlerin bu türlü etkileri
vardır!) kaçmayacaktı, gelip alacaktı ekmeği.
İznim haziran sonunda bitiyor. Sıcaklar bana dokumaz,
ama iyiden iyiye bastırır artık, birkaç gün de bir köyde
kalmak istiyordum, "ben de gelirim" demişti.. Anlaşılan
buluşacağız şimdi; ondan ayrıldıktan sonra birkaç gün de
Konstantinsbad'a, anamın babamın yanma gitmek istiyorum,
oradan da Prag'a döneceğim. Bu kafayla nasıl çıkacağım bu
yolculukların içinden bilmiyorum. Napoleon, Rus savaşına
hazırlanırken, savaşın biteceğini bilseydi ne yapardı?
diyorum.
İlk mektubunuzu aldığım gün - birkaç gün sonra da sözde
düğünümüz olacaktı - (bakın o iş, yalnız benim başımın
altından çıkmıştır) çok sevinmiş, mektubu ona da
okumuştum. Sonra -yok, hayır bu mektubu da yırtmak
istemiyorum, siz sobaya atıyorsunuz, bense yırtıyorum.
Başlayıp sonra size göndermekten caydığım bir mektubu
yırtacak yerde, arkasını ona yazıp göndermiş olacağım...
belirtilerden sezinliyorum böyle olduğunu.
Önemli değil bütün bunlar, telgrafa boş veriyorum,
gelmeyeceğim Viyana'ya, tersine, telgrafın gelmesi, Viyana'ya
gitmemem için bir neden daha. İnanın gelmeyeceğim, ama
bilinmez, belki - hayır, hayır gelmeyeceğim- gene de kendimi
Viyana'da bulursam, ne kahvaltı, ne de akşam yemeği
hazırlayın bana, boylu boyunca yatıp kendime gelebileyim
diye bir sedye bulundurun yeter...


Sağlıcakla kalın; biliyorum, kolay geçmeyecek bu haftam.
Karlsbad'a yazmak isterseniz, -hayır hayır, Prag'a
yazarsınız. Ne biçim okullarda öğretmenlik ediyorsunuz
kuzum? Kaç öğrenciniz var? iki yüz mü, elli mi? Son sırada,
pencere yanında bir yerim olsun isterdim.. Bir saat
oturabilirsem yeterdi bana, bir daha yüz yüze gelmek
istemezdim seninle. (Nasıl olsa hiç yüz yüze gelmeyeceğiz
ya!) Yollara düşmekten de yetti, yazmayacağım artık. Bitmek
bilmeyen bu ak kâğıtlar adamın gözüne batar, durmadan onun
için karalarız.
Öğleden sonra yazmıştım yukarki satırları, şimdi gecenin
onbiri. Elimden gelen tek şeyi yaptım: Karlsbad'a
gidemeyeceğimi telgrafladım ona. Neden gitmediğimi daha
sonra açıklarım; her şeyi altüst ettim biliyorum, ama elden ne
gelir? Ne düşünülür, ne gizlenebilir artık? (Onun için de
Karlsbad'da buluşalım demiştim.) İşte böylesine oynuyorum
bir insanla. Başka türlü davranamazdım, Karlsbad'a gitseydim
konuşmazdım, susamazdım da... Daha doğrusu susmadan
konuşmak olurdu: Tepeden tırnağa bir tek söz gibiyim.
Viyana üzerinden dönmeyeceğim de kesinleşti demektir;
pazartesiye Münih üzerinden - nereye olduğunu bilmiyorum
daha - Karlsbad ya da Marienbad'a gidiyorum, ama yalnız
olacağım. Yazacağım size; ancak Prag'da mektup
bekleyebilirim sizden, o da üç hafta sonra!
F.

Download 0.97 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   71




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling