Shahar transformatsiyasi va ijtimoiy adolat


Kentsel Dönüşümün Sosyal Adalet Boyutu


Download 102.88 Kb.
bet7/12
Sana14.11.2023
Hajmi102.88 Kb.
#1772228
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12
Bog'liq
akbar tarjima 1

Kentsel Dönüşümün Sosyal Adalet Boyutu
Modernite ile teorik ve pratik boyutlara ulaşan mekânın rasyonel biçimselleşme süreci, kentsel dönüşüm projeleriyle modern şehir içinde tümüyle biçimsel alanların oluşmasına evrilmiştir. Bu süreçteki en önemli soru bu biçimselleşme sürecinin kent toplumunun yaşamakta olduğu sosyal adalet sorununa nasıl yansıyacağı, biçimselleşmenin ontolojik olarak sosyal adalete hizmet eden bir forma sahip olup olmadığı, onu üretip üretmediği, eski şehirlerin ürettiği adaletsizlikleri telafi etmeye kodlanmış olup olmadığı sorularıdır.
Fayda ve maliyetlerin dengesiz dağılımı kırsala göre şehirde belirginleşmeye başlamış, kentsel dönüşümlerle birlikte kentlerde adeta ontolojik bir forma kavuşmuştur. Bununla birlikte, sosyal adalet mutlak bir olgu olmayıp, kültürel ve hattâ sınıfsal bir içeriğe sahiptir. Her toplum kesiminin belirli bir kentsel mekânın ürettiği sosyal adalet durumu ile ilgili algısı büyük oranda değişebilecektir. Kentsel dönüşüm çalışmaları ve mekânsal rasyonelleşme süreci farklı toplum kesimleri için ne ifade etmektedir. Öncelikle kamulaştırma yoluyla insanların yıllardır yaşamakta oldukları ev, sokak ve mahalleleri terk etmek zorunda bırakılmalarının, açık bir adaletsizlik olarak algılandığına şüphe yoktur. Böylesi bir demografik tahliye süreci, her ne kadar yasaya uydurulsa da, açık bir hak gaspı olarak görülmektedir.
Sosyal adalet toplumun ve bireyin ekonomik, sosyal, siyasi, ahlâki, kültürel bütün boyutlarıyla göz önünde bulundurulmasını gerektirir ki, bu da onun insanoğlunun ontolojisini tatmin edecek en az eksikli siyasi kavram olarak öne çıkmasını sağlar. İnsanın ontolojisi modern ve modern öncesinde popüler bütün değerlerin mezcedilmesi ölçüsünde iyi derecede tatmin edebilir ki, bunun diğer anlamı, mekânın rasyonelleşmesi ve estetikten uzaklaşması ölçüsünde, şehirlerin peyzajının, planlama ve dizaynının saf bir pozitivizme mahkûm edilmesi ölçüsünde, orada yaşayan insanları daha az mutlu kılacağıdır. Sosyal adaletin temini, şehir planlamasında ve mekân tanziminde azami ölçüde fizik ve metafizik ihtiyaç ve potansiyelin tatmin ve ifade edilmesini sağlayacak ölçüde komple bir anlayışa sahip olunmasına bağlıdır.
Mekânsal sosyal adalet, bütün bunlara paralel olarak, mekânın oluşturulması sürecinde insanın ontolojik varlığını yansıtabilecek tarzda komple bir zihniyetle hareket edilmesini gerektirir. Bunun birinci koşulu ise, bireysel iradeye saygı gereği merkezî planlamaya son vermek ve olacaksa etkin bir katılımla bu planları oluşturmaktır. Bireysel iradeyi, tercih ve estetiği önemsemeyen bir merkezî planlamanın, sosyal adalet ilkesini yerine getirebilmesini ummak hayal olur.
Kırsal mekânsal yapılanma ve tarımsal üretim faaliyetleri, birey ve toplum için ileri derecede doğal hayat olduğu için, mekânsal ve toplumsal sosyal adaletin tecellisinde görece en uygun beşerî formlardır. Kırsal mekândan, kentsel mekâna ve tarımsal üretimden sınaî üretime geçildikçe, doğal üretim biçiminden, doğanın tüketilmesine geçildiği için sosyal adalet ilkesinden de o nispette uzaklaşılmış olur. Mekânsal tasarım ve üretim mantığı, sırf akla mahkûm edildiği nispette sosyal adaletten uzaklaşma için uygun ortamı oluşturmuş olur. Tecrübeler, şehirlerdeki biçimselleşmenin ontolojik olarak sosyal adaletsizliğe kapalı olmak yerine, ona tamamıyla açık olduğunu göstermektedir.
Kentsel ortamda mekânsal dönüşümün ekonomik etkilerinin, değişik gelir gruplarına nasıl yansıyacağı hususu da düşünürlerin zihnini kurcalamıştır. Mesela Harvey (2003: 55)’in kent mekânının biçimlendirilmesi ile ilgili temel sorusu bu biçimlendirmenin ve bu biçimlendirmeye bağlı olarak değişen toplumsal süreçlerin bir bireyin gelirinde ne gibi değişiklikler meydana getireceği ve sosyal adalete ne derece hizmet edeceği noktasındadır. Yakın geçmişte liberaller ve muhafazakârlardan daha çok sosyal demokrat düşünürlerin yoğunlaştığı bu konu, kentsel dönüşüm uygulamalarıyla bugün de son derece önem arz eder hale gelmiştir.
Kent Sosyolojisi literatüründe, kentsel mekânda sosyal adalet sorununu inceleyen iki temel yaklaşım bulunmaktadır. Bunlardan biri liberal yaklaşım, diğeri de sözleşmeci yaklaşımdır. Liberal yaklaşımın teorisyeni Robert Nozik, ne tür durumlarda sosyal adaletsizliğin hoşgörülebileceğini belirlemeye çalışırken; sözleşmeci yaklaşımın savunucusu John Rawls, ne tür durumlarda mevcut eşitsizlik ve adaletsizliklerin en aza inebileceğini tespit etmeye çalışmıştır (Şengül 2001: 191-192).

Download 102.88 Kb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling