Shahar transformatsiyasi va ijtimoiy adolat


Kentsel Dönüşüm ve Piyasa Dinamikleri


Download 102.88 Kb.
bet11/12
Sana14.11.2023
Hajmi102.88 Kb.
#1772228
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   12
Bog'liq
akbar tarjima 1

Kentsel Dönüşüm ve Piyasa Dinamikleri
Bazı çevreler son derece liberal bir yaklaşımla piyasanın adaletine güvenmeyi telkin ederler. Oysa piyasa, tam rekabet piyasası, toplum istenen düzeyde örgütlü ve eğitimli olmadıkça böylesi bir telkin son derece büyük sorunlar, çarpıklıklar ve adaletsizlikler üretebilecektir. Kentleşmeyle ilgili sorunlar, bunların başında gelecektir. Birçok araştırmada işaret edildiği üzere, kentin gelişiminde kapitalizmin pek çok sorun yarattığı söylenebilir. Kapitalizm kent kimliğinin yok olmasına neden olmaktadır. Kente biçim veren onun özgün tarihi, kültürü, mimarisi, gelenekleri ve yaşam biçimi kapitalizmle birlikte dönüşerek ruhsuz mekânlarda yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Kentler, kapitalizmin varlığını devam ettirmek için gereksinim duyduğu bir araç, bir sermaye haline gelerek, kapitalizmin isteklerine göre şekillenip, dönüşmeye başlamıştır. Kent mekânları kapitalist toplumun tüketim aracı haline gelerek benliğini yitirmiştir. Dolayısıyla kent paylaşılan, tanınan bir mekân olmaktan çıkarak, kentin varlığının devamlılığı için gerekli olan kolektif bellek unutulmaya ve inkâra mahkûm edilir. Sonuç olarak, bazı eleştirilerde dile geldiği üzere (Kahvecioğlu Kaya 2010: 71-72) kapitalist kentler kişide “benim kentim” bilincine mesafeli hatta karşıdır.
Sivil Yapılanmadan Siyasal Biçimlenmeye Kentsel Mekân
Kentsel mekânın düzenlenmesi, o kentte yaşayan toplum ve bireyin davranışlarını büyük oranda belirlediği gibi, bu kent üzerinde uygulanan politikalar da aynı işleve sahip olabilmektedir. Hattâ mekân bile siyaset eliyle düzenlenebildiği için, kentsel politika o kentte yaşayanların davranışlarını, boş zaman etkinliklerini, eğlenme kültürlerini, çalışma imkân ve alışkanlıklarıyla, harcama alışkanlıklarını belirleme anlamında daha bir bağımsız değişken haline gelebilmektedir. Mekân, toplumsal örgütlenmenin bir yansıması olduğu kadar, siyasal örgütlenmenin de bir boyutudur. Kentsel dönüşüm çalışmaları, mekânın bu siyasal boyutunu diğeri aleyhine çok daha belirgin hale getirmiştir. Belediye kontrolündeki kentsel planlama, biçimi itibariyle kamusal bir iş olmakla birlikte, işlevi itibariyle yerel seçimlerde belirleyici olan ekonomik ve siyasal elitlerin kontrolündeki marjinal bir faaliyete dönüşerek, sosyal adaleti ifsat eden ve dumura uğratan bir işleve bürünür.
Harvey, kentsel planlamanın ilgili işlevine önemle işaret etmektedir. Ona göre (2003: 72) kentsel politikanın büyük kısmını, kentsel nimetlerin yeniden dağıtımında “gizli mekanizma” işlevi gören fiil ve araçların kullanımı ve denetlenmesi için yapılan itişme ve pazarlıklar oluşturmaktadır. Kent nimetlerinin dağıtımından bu “gizli mekanizmalar” araçsallaştırılarak zenginlerin yararlandığı ve fakirlerin zarar gördüğü iddia edilmektedir. İmar planındaki çeşitli düzenlemeler bu “gizli mekanizmalar”ın en önemlilerinden görülebilir. Her şey gibi siyasetin de olabildiğince sıkışıp karmaşıklaştığı kent ortamında “gizli mekanizmalar”ı kullanabilme adına kentin örgütlü küçük gruplarıyla, örgütsüz büyük kitleleri hem grup içinde hem de birbirleri arasında rekabete tutuşurlar. Örgütlü gruplar arası rekabet, örgütsüz kitlelere zaman zaman fayda verebilse de, birincilerin ikincilerle rekabetinden zararlı çıkan sürekli büyük ama örgütsüz kitleler olmaktadır.
Kentsel politika küçük ama örgütlü ve güçlü grupların güdümünde yürüyünce, kentsel mekânın düzenlenmesi de küçük grup üyelerinin çıkarlarına uygun olarak yapılır. Örgütsüz bir toplumda geniş kitlelerin kentsel politikanın dışında ve dolayısıyla kentsel nimetin dağıtım mekanizmasının uzağında yer alacağı rahatlıkla düşünülebilir. Böylesi bir denklemde Harvey (2003: 77), geniş kitleler adına iki önemli olumsuzluk belirlemektedir. Bunlardan ilki “…iyi örgütlenmiş iş çevrelerinin, diğer bölgelerdeki daha gevşek ve daha zayıf gruplara egemen olduğu bir “merkezî iş bölgesi emperyalizmi” iken; ikincisi de gecekondu bölgelerinin ve görece az gelişmiş kent semtlerinin zengin muhitlerin sakinlerince sömürülmesidir. Öngörüldüğü üzere, kentsel mekânın düzenlenmesinde “gizli mekanizmalar” kullanılarak, kentin örgütsüz büyük kitlelerine “merkezî bir iş bölgesi” dayatması yapılmakta, örgütsüz büyük kitleye mensup çalışanlar her gün bütün zorluğuna ve maliyetine rağmen buraya gidip gelmeye mahkûm edilmektedirler. Aynı şekilde kentin zengin kesimleri fakir semtleri ucuz işgücü deposu olarak kullanmakta ve sömürmektedirler. Bu sömürünün devamı ancak kentsel politikanın küçük ama örgütlü-güçlü grupların kontrolünde ve bunların lehine icra edilerek, dezavantajlı kesimlerin fakir, düşük eğitimli ve örgütsüz konumunun sürdürülmesine bağlıdır. Aksi halde insanlar iş seçmeye başlayacaklardır ki, bu da ucuz işgücü sömürüsünün sonu anlamına gelebilecektir. Kentin seçkinleri söylemde son derece adaletli ve insancıl olabileceklerdir fakat uygulamada imar planını, imar aflarını, büyük çaplı cadde-yol düzenlemelerini, kapsamlı yatırımların yer seçimini kendi çıkarlarına uygun yaptırarak, kentli kitleleri fakirlik, eğitimsizlik ve çaresizliğe çoktan mahkûm etmiş olacaklardır. Bu durumda mevcut örgütlü küçük grupların âdil davranmasını beklemektense, toplumun tam rekabet piyasasını tesis etmek üzere örgütlenmesini ve üçüncü sektör denen sivil toplum kuruluşlarını güçlendirmesini ummak daha doğru bir yaklaşım olabilir. Bu yolla iyi örgütlenmiş güçlü küçük gruplar üzerinde devlet-dolaylı bir baskı oluşturmak ve kentsel mekânın düzenlenmesinde politikayı sağlıklı bir zemine oturtmak mümkün olabilecektir.


Download 102.88 Kb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   12




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling