T. C. Erciyes üNİversitesi sosyal b
“yapma gücünün bulunması”, “kendi dile
Download 1.24 Mb. Pdf ko'rish
|
2ш3 сипат сабуни
,
“yapma gücünün bulunması”, “kendi dileği ile” 130 ve “Dileğini yapmak kudreti” 131 şeklinde tercüme etmelerinden çıkarmak da mümkündür. Kelamî açıdan iradenin ihtiyar kelimesiyle buluştuğu nokta, seçme gücünde açığa çıkmaktadır. Fiilden önce gelen irade, fiil sürecinde de onunla birlikte olduğundan, şuurlu bir seçme gücünü, dolayısıyla insanın sorumluluğunu ifade eden ahlakî bir ilke özeliği de taşır. İradede önemli olan yönelme ve seçimdir, bu da irade sahibi kişinin muhtar olması, fiilinde mecburiyet altında bulunmamasıdır. 132 Mevlâna’nın ihtiyar kelimesi ile irade kavramını karşıladığını göstermesi bakımından Ahmed Avni Konuk’un son zikrettiğimiz beyte yaptığı şerhi buraya almamız konuyu aydınlatıcı mahiyette olacaktır: “İnsanda sıfât-ı subûtiyyenin cüz’î olarak hepsi mevcuddur. Ya’nî insandaki Hayat, İlim, Sem’, Basar, İrâde, Kudret, Kelâm ve Tekvîn sıfatları cüz’îdir, küllîsi Hakk’ındır. Binâenaleyh insan, irade-i cüz’iyye sahibidir. Fakat insanın gayrı olan cemâdda ve nebâtta bu irade yoktur; ve hayvânatın irade ile hareketi, sevk-i tabiî olduğundan, iki halden birini beğenip icrâ 126 Mevlâna, Mesnevî, C. V, b. 3022-3025 127 Ahmet Avni Konuk, Mesnevî-i Şerif Şerhi, Kitabevi Yayınları, İstanbul 2008, c. 10, s. 288 128 Mevlâna, Mesnevî, c. 3, b.3286 129 Mevlevî, Mesnevî Şerhi, c. 11, s. 859 130 Şefik Can, Konularına Göre Açıklamalı Mesnevî Tercümesi, Ötüken Yayınları, İstanbul 1997, c. 3-4, s. 266 131 Veled Çelebi İzbudak, Mesnevî Tercümesi, , Millî Eğitim Basımevi, İstanbul 1995, c. 3, 268 132 Nesefî, Tabsıratul - Edille, s. 491. 33 edemez. İnsan ise iki emirden, beğendiğini yapar ve beğenmediğini yapmaktan vazgeçer. Bu veçhile cemâd (cansızlar), nebât (bitkiler) ve insanın gayri olan hayvânat (hayvanlar) bütünüyle ilâhî irade yönünde hareket ettiklerinden hepsi ibadet ve kulluk içindedirler; fakat onların bu kulluklarında zevk ve letâfet yoktur. Çünki hepsi bostan dolabını döndüren hayvan gibi zevksiz bir hareket içindedirler; fakat insan beğendiğini yaptığı için, onun harekâtı, zevk ile vaki’ olur; zirâ beğenmek bir emr-i zevkîdir. Böyle olunca ihtiyar ve irade, ibadetin tadı, tuzu ve zevki niteliğindedir. Kâinatın bütün unsurları emr-i Hak’la dönmek sûretiyle ibâdet içinde bulundukları halde, onların bu ibâdetlerinde, insanın ibâdetindeki zevk yoktur.” 133 Mevlâna en önemli eseri sayılan Mesnevî’de anlatmak istediğini temsilî hikâyeler vasıtasıyla okuyucusuna aktarır ve hikâyelerde “Vakıaya uygunluk, olması gerekeni işaret (irşad) ve itibarîlik" 134 esastır. Kulun ihtiyarı olduğunu ispatlamak için yer verdiği “Sünnî müminin cebrî kâfire cevabı” adlı hikâyede Mevlâna “Bizim bir ihtiyarımız vardır. Duyguyu (hissi) inkâr edemezsin; bu apaçıktır.” 135 demektedir. Bu beyitteki “ihtiyar” kelimesi yine “yapma gücü” anlamındadır ve Mesnevî şârih ve mütercimleri tarafından bu şekilde tercüme ve şerh edilmiştir. 136 Yukarıda verilen örneklerden yola çıkarak Mevlâna’nın “İhtiyâr” ile “İrade” kavramlarını aynı bağlamda düşündüğünü ve “İhtiyâr” kelimesini bir şeyi “hem yapma hem de yapmama gücü” olarak yorumlamasından mülhem “İrade” kelimesini “bir şeyi yapma veya yapmama kudreti” olarak tanımladığını söyleyebiliriz. 133 Konuk, Mesnevî Şerhi, c. 6, s. 235-236 134 DİA, “Mesnevî” Maddesi, c. 29. 135 Mevlâna, Mesnevî, c. 5, b. 2967 136 Mevlevî, Mesnevî Şerhi, c. 15, s. 367, Konuk, Mesnevî Şerhi,c. 10, s. 272, Can, Mesnevî Terc., c. 5-6, s. 240, İzbudak, Mesnevî Terc. c. 5, s. 243 |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling