Yüzyillarda tüRKİstan hanliklarinda (HİVE, buhara, hokand) EĞİTİM
Download 68.55 Kb.
|
18.-19. YÜZYILLARDA TÜRKİSTAN HANLIKLARINDA (HİVE, BUHARA, HOKAND) EĞİTİM
MekteplerMektep 6-15 yaş arası çocukların okur-yazar edildiği ve Müslümanlık ruhuna uygun yetiştirildiği temel okuldu. Öğrenci mektepten mezun olabilmek için bir veya iki dini kitap okumalı, bir Müslüman’ın temel görevlerini öğrenmeli ve İslam’ın temel ilkeleri hakkında fikir sahibi olmalıydı. Öğrencilerin anlamayarak Arapça ya da Farsça dillerinde kitap öğrenmesi adetti. Öğrenci öğretmenin sözlerini kulaktan duyarak ezberler ve daha sonra öğrendiklerini ezberden tekrarlardı. Mektepte birkaç yıl öğrenim gördükten sonra okuma-yazma bilmemenin tekrarlaması oldukça yaygın bir olaydı. Bu tür okullar tüm yerleşim bölgelerinde yaygındı. Şehirlerde, camiler gibi mektepler de neredeyse her köşede vardı. Mektebin öğretmeni genellikle okulun ayrılmaz bir bütünü idi ve en yakın caminin imamı idi. Mektepler öğrencilerin velilerinden toplanan bağışlar ile varlığını sürdürüyordu. Mektep sayısı yaklaşık olarak şehirdeki cami sayısına karşılık gelmektedir. Ancak, Orta Asya’nın büyük yerleşimlerinde özellikle zengin ailelerin kızları başta olmak üzere kızlar için daha düşük bir programa sahip mektepler vardı. Toplamda kadın okulu sayısı öğrenci sayısı göz önüne alındığında hesaba katılmayacak denli az orandaydı3. Çocuklara Arapça, Kur’an ve Şeriat öğretiliyordu. Mektepler, küçük öğrencilerin Kur’an okumayı öğrendiği ilköğretim kurumlarıydı. Müslüman din adamlarının yetkisi altındaydı, ve hemen hemen tüm mektep öğretmenleri istisnalar dışında camilerde faaliyet gösteriyorlardı. Eğitim, imamın sorumluluğundaydı ve ona ekstra bir ücret ödeniyordu. Mektepler, öğrencilerin velilerinden toplanan fonlar ile ayaktaydı. Çok sayıda mektebe rağmen eğitimin aşırı geri olması nedeniyle okuryazarlık az orandaydı. Mekteplerin eğitim biçimi 13. Yüzyıldan beri pek değişmemişti. E.K Meyendorf’un ifadeleri de bu düşünceyi desteklemektedir: ‘Okulun temeli, dini eğitim vermek üzerine kurulmuştur ve fakir ailelerden gelen çocuklar için okuma-yazmanın öğrenilmesi ancak uzun vadede gerçekleşebilir’4. 1833 yılında Buhara’yı ziyaret eden P.I. Demezon ise şu ifadelerle mekteplerin durumunu açıklamıştır: ‘Mektepler oldukça fazla, her camide varlar. Burada çocuklar Kur’an’ın ilk bölümünü ve son üç veya dördüncü bölümünü okumayı, yazmayı öğrenir, çoğunlukla dualar öğretilir çünkü diğerlerinden daha kısadırlar. Bu okullar başta garip bir izlenim bırakıyorlar: tüm caddenin seviyesinden birkaç metre yükseklikte bir oyun alanı gibidirler. Tüm çocuklar 1.5 feet derinliğinde bir çukura yerleştirilir. İçinde zorlukla hareket edebilirler. Öğretmenlere göre ustalıkla icat edilen bu çukur yardımıyla masa yerine zemini kullanmanın bir yolunu bulmuşlardır ve aynı zamanda çocukların sessizce yerlerinde oturmalarını sağlamaktadırlar. Eğer bu okullar daha yüksek bir yerde bulunsaydı çukur daima nemli olurdu, çünkü bazı mahalleler, mevsimi dışında dahi su altında kalabiliyorlar.’5 Devlet okullarının inşası ve bakımları için ekstra bir fon ayrılmamaktadır. Geleneksel mektepler özel şahıslar ve mahalle ve köy tarafından finanse ve idare edilmekteydi. Şeriata göre dini bilgileri öğretmek için para alınamazdı. Bu nedenle öğretmenler kural olarak bir cami (hatip, imam, müezzin) görevlisi olarak atandılar, dini ritüellerde dualar okudular, hat, aritmetik gibi dini olmayan konularda dersler verdiler. Öğrencilerin ebeveynleri tatil günleri için öğretmene hediye ve bir miktar para vermekle yükümlüdür6. Tüm hanlıktaki medreselerin tam sayısını tespit edemedim fakat tanımladığım kadarı ile 180-200 arasında medresenin var olduğunu düşünüyorum. Ortalama olarak her birinde 80 erkek öğrenci eğitim almaktadır. Hanlıktaki öğrenci sayısı 15.000-16.000 arasındandır. İlkokul ve ortaokul sayısı ise bunların neredeyse on katıdır. Dolayısıyla okuma-yazma bilenlerin sayısı 150-160 bin arasında yani nüfusun 1/16’sıdır7.
Download 68.55 Kb. Do'stlaringiz bilan baham: |
ma'muriyatiga murojaat qiling