Adalet Menzili
Download 1.1 Mb. Pdf ko'rish
|
Adil Yakubov - Adalet Menzili
Adil Yakubov
121 Şaranavski’nin! Tabii ya! Daranin denilen şu adam kendini hakikat yoluna adamışsa, Şaranavski de bu memlekette kök budak salmış olan haksızlıklarla mücadele etmiş bir kişi.. Belki bu şerefli (!) vazifeyi icra ederken zaman zaman ufak tefek sapmalar yapmış olabilir! Hatta bunlar bile işlenen suçlan ortaya çıkarmak için yapılmış şeyler! Zaten kendisi de bu niyetinin farkındaydı: O, zaman zaman üstadına özenip kanunların dışına çıkmış olsa bile, karşılığında hırsızları, sahtekârları ve hainleri ortaya çıkarıp general gibi bütün memlekette nam salmıştı. Ya peki Daranin gibi davransa n’olurdu? Ne olacak? Bir ömür boyu silik, sıradan bir insan olarak kalırdı! Hayır, postacı kapıyı bir defa çalarmış! Arkasında general gibi sırtını verdiği bir dağ varken kimden korkacaktı! Gidecekse gitsin.. Yollar çatal çatal!.. Güle güle ağam, güle güle!.. Şaranavski, birden silkinip kendine gelerek ayağa kalktı fakat Daranin’in iğneli sözlerinden incinmiş gibi bir of çekti. — Bu oyuna ne gerek vardı, Dima? - dedi. - Senin istifanı kabul veya reddetmek benim değil, generalin elinde.” — Korkma, ben generale bu meseleyi götürecek değilim. — İmzalayıp bırak, bu yeter bana! “Keşke generale dilekçe versen de dünyanın kaç bucak olduğunu görsen!” İçin için güldü Şaranavski: — Pekâlâ, artık istediğini yapabilirsin! — Allah’a ısmarladık. Şaranavski’den ses çıkmadı. Adalet Menzili Adil Yakubov 122 L -10- açin’in başına iş gelip, okula devam edip etmeyeceği meselesi kesinlik kazanmayınca, Altınay anne babasının yanına bir uğrayıp dönmeye karar verdi. Sabahleyin elbiselerini, kardeşlerine aldığı hediye ve öteberiyi toplayıp deri valize bir bir yerleştirdi. Okulda bütün kızların imrenerek baktığı bu çanta, okulu bitirdiği günün akşamı Laçin tarafından hediye edilmiş, ona da meşhur Gazi dedesi hediye olarak vermişti. Bu yüzden mi, yoksa başka bir sebepten mi bilinmez, Altınay ne zaman bu zincirli, parlak tokalı valizi eline alsa sanki Laçin onu yeniden hediye etmiş hissine kapılır, içinde ılık bir şeyler akardı. Ama bu defa nedense o duygulara bir de burukluk ve koyu bir hüzün ekleniverince, eğer dağ tarafına giden bir araba bulursa, hemen bugün geri dönmeye karar verdi. Ama bunun için idare binasına gitmesi şart. Oraya varsa, hazır gelmişken Gümüş ile Selim Kıltırık’ı da görür ve Laçin’le bir süre konuşurdu!.. Altınay, Laçin’lerin evine gittiğinde ne kadar gayret ederse etsin onunla bir türlü konuşamıyordu. Çünkü her şeyden önce kalbi, yeni kesilmiş güvercin gibi pırpır oynuyor, ikinci olarak da Laçin’in annesinden utanıyordu. Laçin, babası hapsedildiğinden beri spor salonuna adımını atmıyor, aksine her gün annesiyle birlikte şehre gidiyordu. Bir iki gün önce Taşkent’den Gazi dedesi de gelmişti. Bütün vilayette nam salmış olan bu kişinin gelmesiyle birlik kolhozda yaşayanlar: “Artık şimdi gerçek ortaya çıkar. Sovyetler Birliği için canını dişine takıp savaşan bu adamın dediği dedik. Gerçek ortaya Adalet Menzili Adil Yakubov 123 çıkıncaya kadar bu işin peşini bırakmaz..” şeklinde söylentiler çıkarmışlardı. Keşke duyduğu söylentiler aynen gerçekleşse!.. Ne var ki bugün Mercan’ın sağ gözü sürekli seyiriyordu. Hayra alâmet bu! İnşallah bugün Laçin’i görecekti! Bakarsın Laçin de onu görünce sevinir, bir iki gün önce akşamleyin şairlerin gelişinde olduğu gibi Laçin içindekileri ortaya döker, Mercanay da ona katılır; Laçin’in ızdırabını anladığını, dertlerine ortak olduğunu dile getirirdi. Hani öyle gönlünü açmak dediysek, karşıdakini üzmek değil elinden geldiğince teselli etmekti niyeti. Zaten dağdaki babası bile hop oturup hop kalkıyordu. “Eğer Suyun Burgut yangında ölen koyunlar yüzünden hapsedilmişse savcılara biz gidelim. Onun hiç bir suçu yok, bütün suç bizim. Hapsedecekseniz bizi hapsedin diyelim!” diyerek selam üstüne selam gönderiyordu. Altınay, babasının bu konuşmalarını duyduğu zaman onunla iftihar etse de, bir yandan da “Ama babam hapsedilirse anam ne yapar, kardeşlerim ne eder” endişesine kapılıyor, tüyleri diken diken oluyordu.. Her neyse, Altınay Laçin’i görmeden dağa gitmek niyetinde değildi. Evet gitmeyecekti onu görmeden!.. Sonra o akşam Laçin’in söylediği sözler kulaklarında çınlarken, dudaklarında busesinin sıcaklığı, vücudunu saran, saçlarını sıvazlayan, yanaklarını okşayan güçlü ellerinin yumuşaklığını hâlâ üzerinde hissederken onu görmeden nasıl gidebilirdi? O akşam Laçin “Kör değneğini bir defa kaybedermiş!.. Ben de nerdeyse seni kaybediyordum. Ama artık hiçbir zaman kaybetmem, Altın’ım, bipaha cevherim benim!” demişti kor gibi yanan dudaklarıyla kulağına fısıldayarak.. Altınay bunları bir bir göz önünden geçirdikten sonra, kirpiklerine küçük inci daneleri gibi dizilen göz yaşlarını silerek ninesinin evinden çıkmak üzereyken, sokak kapısı açılıp Gümüş Bibi içeri girdi. Kısa kesilmiş saçları birbirine karışmış, yüzü kıpkırmızı bir hal almıştı ve belli ki uzaktan geldiği için nefes nefeseydi. Hemen Altınay’ı bir kenara çekip sağına soluna bakınarak gizli bir şeyler fısıldamaya başladı. Söylediğine bakılırsa Laçin’in Gazi dedesi dahi Suyun Burgut’un derdine çare bulamamış! İşler iyice sarpa sarıyor- muş ve umulmadık bir bela daha gelebilirmiş. Laçin’in canından çok sevdiği kaldırgaça hükümetin el koyması Adalet Menzili Download 1.1 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling