Ankara üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ
B. Sultan Selim’in Alevilerle ilgili Ulemadan Aldığı Fetvalar ve Yaşananlar
Download 6.7 Mb. Pdf ko'rish
|
B. Sultan Selim’in Alevilerle ilgili Ulemadan Aldığı Fetvalar ve Yaşananlar Zikrettiğimiz gibi 1512 Nisan‟ın 24. günü Hc. 918, Sefer‟in 7sinde tahta çıkmasıyla ona denk gelen ġahkulu ve Nur-Ali Halife olaylardır. Babası zamanında da ġiilerle mücadeleyi Ģiar edinip bir kısım askerleri Ġran‟a yürümüĢ ama çatıĢmamıĢtı. Selim bu düĢüncesiyle Anadolu Alevileri‟ne bir darbe indirmek niyetinde idi. 860
Bu nedenle ġiiliğin ehl-i sünnet mezheplerince halka red edilmesini konusunu ulemalara bıraktı. Miladi 1514 yılı Mart ayının 16. günü (Hicri 920 yılının Muharrem ayının 19. Günü) Sultan Selim Edirne Ģehrinde fevkalade bir Divan toplantısında politikacılar, ordu komutanları, edipler, âlimler ve ruhaniler toplandılar. Bu toplantıda Sultan Selim ġah Ġsmail ve Ġran‟ın ġii mezhebinden konuĢarak bu mezhebin tehlikesi olduğu ve müritleri içinde çok nüfuzu olan ġah Ġsmail vesilesiyle yayıldığını hatırlattı. ġah Ġsmail‟e karĢı cihadın kendi ve bütün Müslümanların dini bir vazifesi ilan etmiĢtir.
Sultan Selim Edirne‟de bu Divan‟da KızılbaĢ Safevilerle ilgili Ģöyle diyor: “… Yeryüzünde (Kızılbaşlar) İslam‟ın farz ve usulünü kaldırıp, yeryüzünden inançları saf dışı eder. Muhammed‟in apaçık dinini bırakırlar, küfürden daha kötü ve sapık bir yola giderler. Kızılbaş Kafirler‟in sapık dinleri bellidir. Kafirler‟in günahı, sırf şirk, bunların maksatları dinin saf suyunu kirletmektir(…)bunların suçu Kur‟an-ı
860
Selim‟in Ġran Seferi", İstanbul Üniversitesi Eedbiyat Fakültesi Tarih Dergisi, 1967- 1968, Sayı 22, s. 53.
276
yönüyle kafirden kötüdürler…” 861 Devrin en büyük uleması sayılan Kemal PaĢazade 862 ve Müftü Hamza iki âlim bu konu da fetva verdiler. Sultan Selim‟in konuĢmaları Ġran‟a saldırının düĢünsel temellerini oluĢturdu. Öyle ki toplantıda hazır bulunanlar ġah Ġsmail‟e ve destekçilerine karĢı cihat ilan edip, fetva verdiler. Bu Âlimlerden çok meĢhur olan Müftü Nurettin Hamza Ģu fetvayı vermiĢti: “Ey Müslimanlar bilin ve agâh olun, sol tâyifei Kızılbaş ki reisleri Erdebiloğlu İsmail‟dir, Peygamberimizin aleyhi‟sselât ve‟sselâm şeri‟atini ve sünnetini ve dîni İslâm ve ilmi dîni ve Kıır‟an-ı Mübini istihfaf ettikleri ve dahi Allah‟û Teâlâ‟nın haram kıldığı günâhları helâldir didikleri ve istihfafları ve Kur‟an-ı Azîmi ve Mushafları ve kütüb-i şeri‟ati tahkir edip yakdıkları ve dahi ulemâya ve sülehâya ihanet edip kırdıkları, mescidleri yıktıkları ve dahi reisleri la‟ini mabûd yirine koyup secde ettikleri ve dahi Hazreti Ebî Bekr‟e radıyallahu anhu ve Hazreti Ömer‟e radıyallahu anhu sövüb hilâfetlerini inkâr ettikleri ve dahi Peygamberimizin hâtûnu Aişe ânâmıza (radıyallahu anha iftira edip) sövdükleri ve dahi Peygamberimizin aleyhi‟sselât ve‟sselâm şer‟ini ve dîni İslâmı götürmek kasdın güttükleri bu zikr olunan ve dahi bunların emsâli şer‟e muhalif kavilleri ve fı‟illeri bu fakir katında ve baki ulemâi dîni İslâm katlarında (tevatürle) malûm ve zahir olduğı sebepden biz dahi şeri‟atin hükmi ve kitaplarımızın nakli ile fetva verdik ki ol zikr olunan taife kâfirler ve mülhidlerdir ve dahi her kimse ki onlara meyledip o bâtıl dinlerine razı
861 Mustafa Celalzade, Selim-name, (Measir-i Selim Hani), Haz, Ahmed Uğur- Mustafa Çuhadar, Ktbevi Yayınları, Ankara 1990, s. 357, 862
Celalzade, Selimname, 33/a, 40/a, 41/a. 277
dağıtmak (cemi‟müslimanlara) vâcib ve farzdır, müslümanlardan ölen sa‟îd ve şehîd cenneti a‟lâdadır ve onlardan ölen hor ve hakir cehennemin dibindedir, bunların hali kâfirler halinden eşedde ve ekbahdır, zira bunların boğazladıkları ve dahi sayaları gerekse doğanla ve gerekse okile ve gerekse kelb ile olsun murdardır ve dahi nikâhları gerekse kendilerinden ve gerekse gayrdan olsunlar bâtıldır ve dahi bunlar kimseden miras yemek yoktur (ve bir nahiye ehli ki bunlardan ola) Sııltanı islâm e‟ezze‟llahu ensârehu için vardır ki bunların (ricallerini katledip ) mallarını ve nisalarını ve evlâdlarının güzellerini İslâm arasında kısmet ide ve bunların ba‟de‟lahz tevbelerine ve nedametlerine iltifat ve i‟tibar etmeyip kati oluna ve dahi bir kimse ki bu vilâyetde olup onlardan olduğu biline ve yahud onlara giderken tutula kati oluna ve bilcümle bu tâyife hem kâfirler ve mülhidlerdir ve hem ehli fesaddır, iki cihetden katil (leri) râcibdir, Allahümme ensur men nasare‟ddîne ve ahzel men hazale‟lmüslimîne, elMüfti ez‟afu‟libâd Hamza elfakir eşşehîr bisanı Görez”. Osmanlı tarihlerinde Kızılbaşlar hakkında alınan katliam kararı ve kararın infazı çok açık bir biçimde ifade edilir. Çağımızın resmi tarihçileri ise dedeleri Yavuz‟u temize çıkarmak amacıyla tüm bu gerçekleri çarpıtmak için çaba harcarlar. ------ Müslümanlar! Bilin ve öğrenin ki şu Kızılbaş toplumunun başkanları Erdebil-oğlu Şâh İsmail'dir. Peygamberimiz aleyhisselâmm şerîatini ve sünnetini ve İslâm dinini ve din bilgisini ve Kur'ânı küçümsedikleri ve de Allah Tâlâ'nın haram kıldığı günahlara helâldir dedikleri ve Kur'ân'ı ve Mushafları ve şerîat kitaplarını hor görüp ateşte yaktıkları ve de bilginlere ve dindarlara ihanet edip öldürüp 278
i Ebu Bekir'e ve Hazreti Ömer'e sövüp halifelik halifeliklerini inkar edip sövdükleri ve de peygamberimizin şeriatını ve İslâmı yok etmeye kast ettikleri, bu anılan ve de bunların Şeriata karşı söz ve davranışları bu fakire ve diğer İslâm âlimlerine göre tevatürle bilinip açıkça belli olduğundan biz dahi şeriat‟ın hükmü ve kitaplarımızın nakli ile FETVA VERDİK ki adı geçen toplum Kızılbaşlar-Kâfir ve dinsizdirler ve de her kimse ki onlara uyup o sapık dinlerine razı ve yardımcı olurlarsa onlar da kâfir ve dinsizlerdir. BUNLARI DAHİ ÖLDÜRÜP, TOPLUMLARINI darmadağın etmek tüm Müslümanlara vacip ve farzdır. Müslümanlardan ölen said ve şehid olup cennete girer ve onlardan ölen aşağılık cehennemin dibindedir, bunların hâli kâfirlerin hâlinden daha fena ve çirkindir. Zira bunların kestikleri ve avladıkları ister doğan'la ister ok ile ve av köpeği ile olsun murdardır ve nikâhları gerekse kendilerinden ve gerekse başkasından alsınlar bâtıldır ve de bunlara kimseden miras Yoktur.bir bucak halkı bunlardan olsa da) Allah yardımcısı olsun Osmanlı Padişahına gerekir ki bunların (Kızılbaşların) ileri gelenlerini öldürüp mallarını ve kadınlarını dahi ve çocuklarını İslâm gazilerine taksim ede ve bunları ele geçirilince tövbeliklerine ve pişmanlıklarına inanmayıp öldürülmeli ve de bir kimse ki vilayette olup onlardan olduğu bilinirse ya da onlara giderken yakalanırsa öldürülmeli ve tüm bu toplum hem dinsizdir ve hem bozguncudur, iki yönden katledilmeleri vaciptir. Ey Allahım dine yardım edene sen de yardım et ve Müslümanları hor göreni sen de hor gör, El-Müftü ez‟afu‟libâd Hamza elfakir eşşehîr bisanı Görez" 863 .
863 Topkapı Sarayı Müzesi, ArĢiv. Nr. 6401: Nr. 12077; Ġbn-i Kemal, Defter, IX, 223/b; naklen ġehabeddin Tekindağ, "Yeni Kaynak ve Vesîkaların IĢığı Altında 279
Sultan Selim gibi bir hükümdar diğer taraftan âlimlerin fetvası, Alevilerin katledilmesini bir problem olarak değil de iç ve dıĢ politika için uygun bir politika olarak görüyorlardı. 864
Zira isyan etmiĢ pek çok masumu öldürmüĢlerdi. Sultan Selim bu muhalif faktörleri kökten kaldırmak için aldığı diğer Sünni âlimlerden bununla ilgili istediği fetva baĢkası da Kemal PaĢazade idi; “Fetvay-ı Kemal Paşazade Der Hakk-ı Kızılbaş”adlı risalesinde: “… Şia‟dan bir taife ehl-i Sünnet beldelerinden birçoğunda galebe çalmış ve onlarda batıl mezheplerini yaymaya ve Hz. Ebubekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman‟a sövmeye başlamışlardı,(…) Biz onların Kâfir ve mürtedliklerinden ülkelerinin dar-ül harp olduğundan ve kestiklerinin leş olduğundan şüphe etmiyoruz(…) onların şehirlerini ele geçirmek; malını, kadınlarını, evlatlarını da Müslümanlara helal kılar. Erkekleri ise ehl-i sünnet kabul etmedikçe katli vaciptir… 865
Bu konuyla ilgili diğer ulemalar da fetva verdiler. 866 Sultan Selim‟in emriyle Alevilerin katliamı, bu fetvalar üzerine uygulanmıĢtır. Bu fetvalara rağmen Osmanlı ordu komutanları için mezhebi nedenler yeterli değildi. Zira onlara göre KızılbaĢlarla savaĢmak kolay değildi ve bu uzun mesafeyi
Yavuz Sultan Selim‟in Ġran Seferi", İstanbul Üniversitesi Eedbiyat Fakültesi Tarih
yayınları, Ankara 1999, s. 188.
864
Ebulkasim Taheri, a.g.e, s. 63; Ahmet TaçbahĢ, a.g.e, s. 104-105. 865
KemalpaĢazade, Fetvay-ı Kemal Paşazade der Hakk-ı Kızılbaş, Mecmua Esad Efendi Kitaplığı, nr. 3548, Süleymaniye Kütüphanesi. Ġstanbul, v. 45a-45b; Saray, a.g,e, s 20-21, naklen Remzi Kılıç, a.g.e, s. 45. 866
Tansel, a.g.e, s. 35. 280
büyük bir orduyu teçhizatlandırmak ve yemek ihtiyaçlarını tedarik etmesinin fevkalade zor bir iĢ olduğunu biliyorlardı. Hatta Sultan Selim amacını üç kez tekrar ettiği halde yeniçerilerden herhangi bir cevap alamam ıĢtır. Fakat son tekrarında Abdullah adlı bir oda kethüdasının birkaç adım ilerleyerek: “Bizim arzumuzda aynıdır, ferman padiĢahımızındır” demesi üzere Sultan Selim bundan çok memnun olmuĢ ve Abdullah‟a derhal Selanik beyliğini devretmesinden sonra vezirlere: “Bu fakir adama yardım etmelerini” 867 buyurmuĢtur. Bununla birlikte devlet büyükleri de bu sefere taraftar olmamıĢlardır. Bu nedenle Sultan Selim isteğine olumlu bir cevap alamaması kendisinde Yeniçerilerin de ġah Ġsmail‟in taraftarıdır kanaat oluĢmuĢtur. Çaldıran savaĢına sona erinceye kadar bu konu da rahatsızlığı göstermektedir. Özellikle Ġran‟la kendi ülkesinde savaĢmak çetin idi. Onun için ordu komutanları razı olmadıklarını sessiz kalmakla ortaya çıkardılar. Ama Yeniçeri askerlerinin bu iĢte Sultan Selimle hem fikir olmaları onu Ġran‟la savaĢmaya kararlı kıldı ve YeniĢehir ovasında sefer hazırlığı yapılmasını emretti ve bu konuda vilayetlere mektuplar yazdı. Sultan Selim bu fetvalara dayanarak Anadolu‟da Safevi taraftarlarının hepsinin öldürülmesi için bir liste hazırlattı. 868 ġah Kulu Baba‟nın isyanı ve ardından taraftarlarının Erzincan‟dan Ġran kervanına saldırıp ve tüccarlarını öldürmeleri 869
Anadolu‟nun Alevilerinin zararına oldu. Zira bu olaydan üç yıl sonra Osmanlı
867
YaĢar Yücel- Ali Sevim, Osmanlı Klasik Döneminin Üç Hükümdarı Fatih-Yavuz- Kanuni, T.T.K, 1991, s 118.
868 Stanford j Shaw, a.g.e, s. 150, Muhammed Emin ve Riyahi, İran‟ın Sefaretnameleri, Tus Yayınları, Tahran 1989, s. 36. 869
Abdül-Rahman ġeref, Osmanlı İmparatorloğunun Tarihi, s. 196-198. 281
hükümdarı Veziri Yunus PaĢa‟ya bu olayın kökten ortadan kaldırmasına emir verdi. 870
Yunus PaĢa Anadolu‟nun muhalif bölgesinde isyan çıkartanları için tespit edilip tutuklanması ve öldürülmesi ya da ölümü terk edilmesi yetkisi verildi. Bu olayı Mevlana Ebulfazl Ali bin Ġdris Bitlis‟i birkaç beyit Ģiirde özetledi: 871
وٕتٔوهي هْ ّت اَاق ٌاهیتق وٌٕن اَاق ٌاطهٌ قارٌهك ىٌا ىٌا ىهه کَٕ ّت قنانق ىٍه ىٍه ان وٕه ٍیا عاثذا ّک واوي یناػ ٌإیق ّت قنایت واُت ّناٌ قارلْ و ٔ دلْ و بأِ ؿیِواكياناىْ مٓچ قكػ باٍؼ مْا كَقهپٌ هركق ٕچ یهركق ٌاهثَايهك كَكَاٌن ینّٕکهْ واکؼ ّت ّکَا ًپ وكه هت وكه ٌا هت ؿیِ كَٓ ىهه وا وكه ّركن ّکاظهْ ّت
“Durumu anlayan bilgin Sultan gönderdi Tüm vilayetlere bilgili memurları Bu kavime (ġiiler) tabii olanları kısım kısım Ġsim ve sayılarını kalem ucuna getirsinler Yediden yetmiĢ yaĢa adlarını Getirsinler yüce divan makamına Gençten ihtiyara kırk bine geldi sayı Her memleketin hâkimine gönderdikten sonra
870 Bitlisi, Selimname, s 130-136. 871 Ebulfazl Ali bin Ġdris-i Bitlisi, Selimname, Hattı Nüsha, Numara Add-34960, B 168 belge.
282
Ferman alanlar defter götürdüler Sayıya tutan kalemlere adımları Adım adım ġeyh ((Ġdris Bitlisi)) onlara ayak bastı.” 872
eseri Selim‟e ithaf eden Defterdar Ebu‟l-Fazl Mehmed Efendi (Ġdris Bitlisi): “Hükm- i katl-iam-i Cemaat-ı KızılbaĢ der Memalik-i Rum-i.” yazarak memleketin her tarafına bilgiç katibler gönderdi ve KızılbaĢlar‟ın ismini defteri divana geçirilmiĢti. 873
Bu katliam Sultan Selim‟in ġah Ġsmail‟e ilk ciddi uyarısıydı. Çaldıran SavaĢı‟na baĢladığı esnada arka cepheden rahat olmak için yapılan bu uygulama hakkında Ġdris Bitlisi 40.000 kiĢi öldüğünü söylüyor. ġah Ġsmail gönderdiği Kılıç adındaki Halifesinin vasıtasıyla bu katliamin haberini aldıktan sonra özde bir Ģey meydana gelmese de Kansu Gavri‟ye yakınlık gösterdi. Diğer taraftan da Ustaclu-Oğlu Muhammed Han Sultan Selim‟e kıĢkırtıcı mektuplar yazıp savaĢa davet ediyordu. Aleviler‟in katliamı sayısının hakkında Ġdris‟i Bitlisi‟nin söylediğine destek verici baĢka bir kaynak yoktur. O günkü koĢullar altında bu kadar kısa bir sürede böyle bir hareketin mümkün olup olmadığı hakkında diğer tarihçiler arasında ihtilaf vardır. 874
872 Hoca Saadettin, Tacut-Tevarih, c. II, s. 245-246; Hammer Purgsthal, c. II, s. 832- 833; MüneccimbaĢı, Sahaiful-Ahbar, çev. Ġsmail Erünsal, Tercüman yayınları, c. II, s. 457; 873 Tekindağ, Yeni kaynak ve Vesikaların Işiği Altında Yavuz Sultan Selim‟in İran Seferi, T.D, s. 22, c. XVII, s. 56. 874
j. I. Bacque-Gramont, “XVI. Yüzyılın Ġlk Yarısında Osmanlılar ve Safeviler” Prof Dr. Bekir Kütükoğlu, Armağan, Ġstanbul 1991, s 205-219; H. Sehrvweide, “Der Sieg 283
Bu kadar insanın öldürülmesi önemli bir mesele idi. Osmanlı arĢiv vesikaları (sonraki arĢivlerde) da sadece bu Alevilerin ancak faal unsurlarının öldürüldüğünü, hapishaneye ve sürgüne gönderildiklerini göstermektedir. 875 E. Brown dıĢında hiçbir araĢtırmacı bu olayla ilgili katledenlerin bu kadar çok sayıda olduğunu iĢaret etmemiĢtir. Söyleyenler de iddialarını kanıtlayamada Ama elebaĢlıların öldürülmesi kesindir. 876
Buna rağmen ne kadar da sayı hakkında tarihçilere tarafından farklı görüĢler ortaya çıksa da, 877 söylenen kızılbaĢların bir kısımı öldürülmüĢ bir kısımı da hapise atılmıĢ ve diğer kıtlaları da sürgün edilmiĢ olduğu kabul edilmektedir. 878
Tarihçiler her zaman sayıyı bilmek için zorluyorlar. Bu kisret ifade eden cinsten yani bir olayın Ģiddet ve çok önemli olduğunu göstermektedir. Sanki Müslümanlarla kâfirler arasında savaĢı anlatıyor yani karĢı tarafın çok olduğu ve Ġslam ordusunun az olduğu Ġslam tarihinin baĢlangıç savaĢları anımsatmaktadır. Her zaman sayı arkasında güç var. Osmanlı ordusunu Ġslam ordusuna benzetmek ve KızılbaĢları kâfir ordusu saymak için ve kendisini güçlü göstermek için nedenler olabilmektedir. Bu o dönemde orduların geleneğidir eğer karĢı taraftan bir kiĢi ölürse
der Safevifeden in Persien und seine Rückwirkungen auf die schiiten Anatolien im 16. Jahrhunder” Der Ġslam 41, 1965, s. 95-223. 875
Sümer, a.g.e, s. 36. 876
j. I. Bacque-Gramont, Osmanlı imparaturluğunun Doğu Olayları, 1512-1606, ve Osmanlı İmparaturluğunun Tarihi, çev. Tanilli, s. 173. 877
j. I. Bacque-Gramont, Osmanlı imparaturluğunun Doğu Olayları, 1512-1606, ve Osmanlı Ġmparaturluğunun Tarihi, çev. Tanilli, s. 173. 878 Hoca Saadettin, Tacüt-Tevarih, c. IV, s. 176. 284
askerler bizim sultanımız onlardan binlerce kiĢiyi öldürdü demekle övüyorlardı. Bunu her iki taraf yapıyordu. Tufan Gündüz: “Omanlı topraklarındaki nüfus hareketlerini vergi defterlerinde bu kadar nüfusün kayb olursa yüzlerce köyün haritadan silinmesi” 879
veya “8000 ila 10000 hanelik yok edilmesi” iddaa etmektedirler. 880 Tahrir
kayıtlarında böylesine büyük ölçekli bir kayıb yerine nadiren “Kızılbaş fetreti, nde ahalisi boĢalan köyler ve ġahkulu ayaklanmasının KızılbaĢ fetretinden bahsedilmektedir. 881
Osman GümüĢçü‟nün tespitlerine göre 1500 ila 1800 yıllar arasında bütün Larend‟de bölgesinde 34 köy kayb olmuĢtur birinde “KızılbaĢ Feteratı”. 882
Söylenmektedir. Bütün Osmanlı topraklarında Sultan Selim‟in emriyle katledilmeleri, Osmanlı tahrir defterinde kayıtlı olan ġiaların büyük bir kavimlerinden olan Türkmen
879 Osanlı tahrir kayıtlarından anlaĢıldığına göre XVI. Yüzyılda bir köy ortalama 30- 40 hanedn MüteĢekkildi, Naklen Tufan Gündüz, Son Kızılbaş, s. 121. 880
Mesele Doğu ve Güneydoğu da konar-göçerlik eden Bozulus Türkmenleri 1540 yılında 8000 hanedan müteĢekkildi ve tahminen 40000 kiĢilik bir nüfusa sahipti. Naklen Tufan Gündüz, a.g.e, s. 121. 881
TD 63, s. 233; Osman GömüĢcü bu deyimi sehven, KızılbaĢ kıranı, diye okumuĢtur. Osman GömüĢcü, XVI. Yüzyıl Larende (Karaman) Kazasında YerleĢme ve nüfus, Anara 2001, 2 163, naklen Tufan gündüz, Son Kızılbaş, s 121. 882
Bunların beğlik canibinden verilen tohumları KızılbaĢ feteratında zayi olup ifadesiyle yedi haneli bir köy ahalisinin malı durumu tarif edilmeye çalıĢılmıĢtır. TD 63, s. 233, naklen Tufan Gündüz, a.g.e, s. 121.
285
SarıkamıĢ Oymağı Ġran‟a sığınması bu Ģiddetli olayın ciddiyetini göstermektedir. 883
Hatta bazı tarihçiler Sultan Selim‟in Çaldıran savaĢını açması nedenini bu oymağın Ġran‟a göç etmesinden dolayı zikrediyorlar. 884
Bundan sonra Sultan Selim, Edirne‟de toplanan büyük bir Divanda katılanlardan savaĢ kararını aldı. Anadolu ve Rumeli Beylerbeyine diğer sancak beyleri ile mahalli kadılara hazırlık yapmaları için emirler gönderdi. 885 Bu emirler üzere Rumeli askeri gemi ile Anadolu‟ya geçtiler. Ordu iaĢesinin nakline dave ve katırlar da Anadolu da toplanarak akçe karĢılığında zahire ve saman alınarak depolar da toparlanmıĢtır. 886
Miladi 1514 Mart ayının 19.si Salı günü 887 (Hicri 920 yılının Muharrem ayının 22.si Pazar günü) Sultan Selim Ġran‟la savaĢ maksadıyla Edirne‟yi terk etti Ġstanbul‟a geldi. Aynı yılın Mart ayının 29. günü Sefer ayının 2. gününde Ġstanbul‟a varıp çadırını Eyyubdeki Fil Çayırı‟na kurdurmuĢtur. 888
Bu esnada Ġstanbul‟dayken ġeybek Han‟ın yeğeni ve yerine geçen Maveraunnehir Hâkimi Übeydullah Han Özbek‟e detaylı bir mektup yazdı özel bir memurlarından olan Muhammed Bek
883 Rıza Süleyman Nuri, “Panahandegan ġahzadegan Fasli jadid dar Revabete bĠran ve Osmanî” NaĢriye Cam-ı Cem, Zancan 2012, 79. Numar. 884
Rıza Süleyman Nuri, a.g.e, aynı sf. 885
Lütfi PaĢa, Tevarih-i Ali Osman ,
,
Ankara, 2001, s. 208. 886
Celalzade, a.g.e. 91/b, naklen ġehabeddin Tekindağ, "Yeni Kaynak ve Vesîkaların IĢığı Altında Yavuz Sultan Selim‟in Ġran Seferi", İstanbul Üniversitesi Eedbiyat
887 Feridun Bey, Munşeatus-Selâtin, c.I, s. 393.
888
Feridun Bey, a.g.e, c.I, s.396.
286
vesilesiyle ona gönderdi. Bu mektupta Ubeydüllah Han Özbek‟ten Safevi padiĢahından amcasının kan bedelini almasını istedi. 889
Böylece Ubeydüllah Han‟dan ġah Ġsmail‟e savaĢ açmasını istemiĢti. Sultan Selim Ġran‟a saldırdığı zaman Übeydullah Han Özbek‟ten Horasan‟a saldırmasını istemiĢti. ġah Ġsmail Özbek ġeybek Han‟ı yendikten sonra Özbekler Ġran‟la görüĢtülerve bir barıĢla ġah Ġsmail‟in itaatine girdiler. Ama bir süre sonra Gucduvan savaĢında Ġran‟dan intikam aldılar. Mektubun önemine binaen detaylı olarak ele alınıp istemiĢtir.
889
Hayder Evoğlu, Munşiatü‟s-Selâtin, Add-7688, Britain Muzium, 129-133 Yaprakları.
|
ma'muriyatiga murojaat qiling