Ankara üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ
Osmanlı ve İran Âlimlerinin Görüş ve Fetvaları
Download 6.7 Mb. Pdf ko'rish
|
- Bu sahifa navigatsiya:
- B. Osmanlı Âlimleri
- Kemal Paşazade’nin fetvası
3. Osmanlı ve İran Âlimlerinin Görüş ve Fetvaları: A.İran Âlimleri ġah Ġsmail mezheple siyaseti birleĢtirdi ve Kamil MurĢid ünvanını taĢıyan ġah Ġsmail hem mezhep hem siyasetin lideriydi. Böylece dinle devlet birleĢiyordu ve imanla Âlim‟in ayarı ġah Ġsmail‟e vefadarrlık göstermekle ölçülenmekte idi. 1065 ġah
Ġsmail siyasetle mezhebi birleĢtirmesine rağmen mezhebe göre siyaset üstünlüğe sahipti. Ne kadar Safevi tarihçileri ġah Ġsmail‟in saltanatından manevi amacını söyleseler de mezhep siyasi amaçları için kullanılmaktaydı. 1066
ġah Ġsmail saltanat tahtına oturduktan sonra Oniki Ġmamiye ġiiliğin Hutbesini okuduğu ve ġiiliğini ilan ettikten sonra ġiiliğe resmiyet kazandırdı ve Halifelere lanet etmelerine hükmetmiĢti. 1067 Hatta saltanattan önce Elvend Mirza‟ya yazdığı mektupta, Hak Mezhebini, yaymak amacını belirtmiĢtir. 1068
Bütün din ve siyasi gücü kendinde toparlayan ġah Ġsmail‟in uleması da kendi etkisinde olmalarını istiyordu. Bu nedenle yeni güce teslim olanlar iĢlerine devam ettiler ve âlimleri 1069
ve ġeyh Ahmed Taftazani gibi kabul etmeyeni öldürüldüler. 1070 Bazıları da Osmanlı, Hint ve Maveraun-Nehir‟e gittiler. Teberrailer‟in isteğini kabul eden Şemseddin Muhammed Hafri Fars vilayetinin bu Alim‟ı çok kolayca Halifelere lanet etti. Ondan neden bu iĢi yaptığı sorduğunda zaaman dedi: neden benim gibi bir Âlim canını üç-beĢ Arab için
1065
Anonim, Alemaray-i Safevi, s. 384-385. 1066
Tarih-i Sultani, s. 31-32; Alemaray-i safevi, s. 384-385. 1067
Abdul-Latif Kazvini, Lubüt-Tevarih, s. 394; Rumlu, Ahsenüt-Tevarih, s. 86. 1068
Anonim, Alemaray-i Safevi, s. 62. 1069
Ahmed Gumi, Hulasetül-Tevarih, c. I, s. 80; Kaffari, Tarih-i Cıhan-Ara, s. 268. 1070
Ahmed Gumi, a.g.e, c. I, s. 113. 352
feda etsin sonra yargıcılık iĢine devam etti. 1071 Ama Rüzbihan Hunci Teberrailer‟in istediğini yerine getirmediği için Ġran‟ı terk edip Maveraun-Nehir‟e gitti. Maveraun- Nehir‟de Mihman-Nameyi Buhara kitabını Özbek ġeybek Han‟a ve Sülükü‟l-Mülük eserini Ubeydüllah Han‟a ithafetti. Hunci Ġran‟ın Osmanlı‟nın tasarrufunda olmasında çok istekliydi. 1072 Alemaray-i Emini kitabında ġah Ġsmail‟in babası Haydar ve dedesi Cüneyd küfür ettiği için Ġran‟da kalamiyordu. Ġran da ġah Ġsmail‟e mucizevî sıfatlar dizildiği halde Hunci de Özbek Hanlarına ilahi sıfatlar yükliyor 1073
çalıĢıyordu. 1074
Horasanlı Molla Arab adlı bir âlim Ġran‟dan Osmanlı‟ya göç etmiĢ ve Sultan Selim yanına gitmiĢtir. Molla Arab Sultan Selim‟i Ġran‟a saldırmaya kıĢkırtmıĢtır. 1075
Ayrıca mutaasıb bir sünni olan Ali b. Abdulkerim Halife adlı biri, Yavuz Sultan Selim‟e ġii Safeviler ile savaĢmanın farz olduğunu beyan eden bir rapor sunmuĢtur. 1076
Çaldıran savaĢınakadar Sünnilere sert davranmasıdır. 1077
Ġkincisi ise Çaldıran
1071 Handemir, Habibus-Siyer, C. III, s. 115; Farsnameye Naseri, c. II. s. 196. 1072 Rüzbihan Hunci, Sülükül-Mülük, Muhammed Ali Muvehhid basımı, s. 16. 1073 Handemir, Habibus-Siyer, c. IV, s. 470. 1074 Mihman-Nameye Buhara, s. 73. 1075
Saray, a.g.e, s. 21. Naklen Remzi Kılıç, a.g.e, s. 47. 1076
T.S.M.E, Ev. Nr. 3192; Tansel, a.g.e, s. 28. Naklen Remzi Kılıç, a.g.e, s. 47. 1077
bul‟hasan Kazvini E, Favaidü‟l-safeviye, s. 5; Handemir, Habibus-Siyer, c.IV, s. 461-462, 479; Lubut-Tevarih, s. 401; Ahsenüt-Tevarih, s. 113, 161. 353
savaĢından sonra Sünni karĢıt düĢüncesini bırakmasıdır. Ne kadar da ġah Ġsmail hayatının sonuna kadar bir lider olarak mevkisini eld vermedi. Ancak tümü KızılbaĢlar ġah Ġsmail hakkında aynı düĢünce de değildiler. 1078 Çaldıran savaĢının yenilgesi askerlik açıdan o kadar önemli değildi ama ġah Ġsmail‟in kiĢilik ve moralını etkiledi. ġah Ġsmail ve ġah Tahmasb zamanında hiçbir ġia âlimi Sünni mezhebe karĢı bir fetva da bulunmamıĢtı. Çünkü ġii alimler‟e göre Sünni mezhepte olan Ġslam dıĢı değildir. Bu konu da ġii Âlimler ġah Ġsmail‟in fermanına uymayıp iĢten atılıp veya sürgün edilmiĢlerdi. 1079 Bu ġii Âlimler ġah Ġsmail‟in yaptığı iĢleremuhalefet için, Cebel-Amil, ve diğer ġii bölgelerin Ulemalarına ġah Ġsmailin yanına gelmelerine neden oldu. 1080 Bunların ġah Ġsmail‟in yanında bulunmalarına rağmen Sünni mezhepte olanlara karĢı fetva vermiyorlardı. 1081
ġah Ġsmail‟in Ġranlılar‟a ġia mezhebini kabul ettirme siyaseti için hem Ġran halkını hem de Ġran dıĢında olumsuz etki bıraktı. 1082
ġah Ġsmail, Teberrailer, adına diye bir gurubu Sünni mezhepte olanlara kendi mezhebineçekmeleri için görevlendirmiĢti. 1083 Bunu kendileri için kullanan KızılbaĢlar ġah Ġsmail‟in ilgisini çekmek için Sünni mezhepte olanlara
1078 Rumlu, Ahsenüt-Tevarih, s. 163. 1079 Hoca Saadettin, Tacut-Tevarih, c.II, s. 127; Solakzade, a.g.e, c. I, s. 429. 1080 Hoca Saadettin, a.g.e. 1081 Hoca Saadettin,
c.II, s. 127; Solakzade, a.g.e, c. I, s. 429. 1082 Ġskender Bey Türkmen, a.g.e, s. 28; Handemir, a.g.e, s. 66; parsadost, a.g.e, s. 722-723. 1083
Giyaseddin Handemir, a.g.e, s. 602. 354
haddından fazla aĢırı davranıyorlardı. 1084 ġah Ġsmail yanlıĢ yaptığından dolayı halk gözünde meĢruiyeti ortadan kaldırılmasın diye kendini Hz. Ali aracılığıyla Hz. Peygamber‟e bağlamaya çalıĢtı. 1085 ġah Ġsmail, Masum ġii Ġmamlar, tarafından ġia mezhebini yayılması için görevlendirdiğini ve soyunu Hz. Peygamber‟e yetiĢtiğini söylüyordu. 1086 Bu nedenle kendine ait has bir ġiiliği (Safevi ġiiliği) bütün cihanda yayacağını söylüyordu. ġah Ġsmail Osmanlı topraklarında ġia mezhebini yaymak ve buradaki ġialar‟ı Sünni
valilere karĢı
kıĢkırtmak için
Helifelerini görevlendirmiĢtir. 1087 ġah Ġsmail sadece ġia mezhebinin resmiyet bulmasını yeterli bulmuyordu belki Sünni mezheptekilere kutsal kiĢilerine lanet etmelerini zoronlu kılmıĢtı. ġah Ġsmail‟in bu yaptığı Ġslam dünyasında Sünnileri kendine karĢı kin beslemelerine yol açtı ve aĢırı mezhepcilik davranıĢından dolayı, Hebibi BerkĢadi, birçok Sanat, Ehl-i Hiref ve, Ġdris Bitlis‟i, gibi âlimler Ġran‟dan göç ettiler. 1088
1084
Giyaseddin Handemir, a.g.e, s. 66; Erzurumi, İnkılab-ı İslam, s. 34. 1085
Kesrevi, a.g.e, s. 8-9. 1086
Ahmed Gumi, Hulasetül-Tevarih, s 102-108; CıhanguĢayı Hakan (ġah Ġsmail Tarihi), 140-141 belgeleri, Parsadost, a.g.e, s. 722; Nevayi, ġah Ġsmail Sasfevi, s. 43-52. 1087
Parsadost, a.g.e, s. 722-723. 1088
Zeyneddin Mahmud Vasefi, Bedayeul-Vekaye, Tashih Alexandr Beldrof, Bonyad Ferheng Ġran Yayınları, c. I, s. 5, Tahran 1970; Giyaseddin Handemir, s. 468; Ġskender Bey Türkmen 28; ġerefname Bitlis‟i, s. 448; İnkılab-ı İslam, s. 58.
355
,Onlar (KızılbaĢlar) ġeyheyn‟e (Ebubakır ve Ömer) lanetmeleri kafirlik bildiklerine rağmen kafirliği gece gündüz kendi göstergeleri yapmıĢlardı., 1089
Ubed Han‟ın mektubu ġah Ġsmail ve ġah Tahmasb zamanında KızılbaĢlar Sünni mezhepler de olanlara lanet ettiklerini göstermektedir. ġia mezhebinin resmi ilan edilmesi Sünni mezhebinin lanet etmeyi gerektirmiyordu. Genelikle Ortaçağ‟da ve miladi on altıncı yüzyilında mezhep her Ģeyin üzerine etki bıraktığı için ġah Ġsmail‟in yaptıkları Sünni komĢu ülkelerle aralarında çatıĢmayla sonuçlanacağı kesindir. ġah Ġsmail‟in bu yaptığı Ġslam dünyasını iki parçaya böldü. ġah Ġsmail‟in son dönemi ve ġah Tahmasb‟ın ilk on yıllık hükümdarlığında ġii ulema Osmanlı‟ya karĢı savaĢ açmaya fetva vermemiĢlerdi. Ġranlı alimlerin Osmanlı‟ya karĢı savaĢ açılmamasına dair mektupları: كیقهگ واوي ىئاه ٌاًیهٌ ٌاطهٌ َهٍپ ٔ دٌٕیپ اوت ىناػ ّت ىیهٌ ٌ اطهٌ ّئ اًؼٍذ ٔ ٍیهّػ ٔ دٌ ٌُّ نق” ٌاطهٌ ٌٕچ , ّرٍَاكَ ىیاظ ىٕـ دکهؼ ٌٔكت یّک هکّن و لاػا اًهػ ّركایَ نٕٓظ یرلنافي ٔا ةَاظ خهٙؼ ٌ ا قٕت ِكِ لٕـّي قآظ ٔ اىؿ ّذ ِكیّک گَهك ٔ ئن نایق ّذ هکّن يٕهظ دیاكت نق ٌ اًیهٍَٕچ كَقًَٕ ٓیهؽذ نالک یاىؿ ّت ىیَ . هکاٍػاىؿ خاتٕصي ةٍک دٓظ ّت لاٌ كُچ ٌاِ ٌاًیهٌ ٌ اه اـ ٍیا هتاُت 1090
” دـاقهپ یي نٕٙؼ ٔ نٔهٌ ُیػ ّت قٕـ ّرـاٌ نٕياي ٌارٍظهگ یاىؿ ّت ان نُٕٕي
Bu senette ġii ulema Sultan Süleyman Ruslarla savaĢ halinde olduğu için ona karĢı bir fetva vermemiĢlerdi. Bu dönemin diğer ġii Âlimlerinden olan “Ġlahi‟ye” Ģöhret kazanan “Kemaleddin Huseyin bin Abdulhak Erdebili‟dir” 1091
Bu âlime de Sünni
1089 Nevayi, Şah Tahmasb Safevi, s. 32. 1090 Ġskender Bey Türkmen, Alemaray-ı Abbasi, c. I, s. 44. 1091 Mirza Ebdullah Efendi, Riyazul-Ulema, Ayetüllah MaraĢi Kütüphanesi, c.I, Gum 1977, s. 98. 356
mezheplere karĢı bir fetva vermemiĢtir. Irak ve Lübnan‟ın Cebel-Amil‟den Ulemalar geldiği zaman ġah Ġsmail Kemaleddin Huseyin bin Abdulhak‟a görev vermedi. 1092
ġii Âlimler Osmanlı‟ya karĢı savaĢ açmak için ġah Ġsmail‟in emrine uymayıp fetva vermiyorlardı.
1092 Mirza Ebdullah Efendi, a.g.e, c. II, s. 98-108; Muhammed Bager Hasari, Revzetülcennat Fi Ahval-ı Ulema, c.III, Gum 1034hc, s. 112-115; Ebulhasan Bin Ġbrahim Kazvini, tashih eden Meryem Mir Ahmedi, Fevaidül-Safeviye, Moaseseye Motaleat-ı Ferhengi, c.I, Tahran 1989, s. 137.
357
Çaldıran savaĢından önce Sultan Selim KızılbaĢlar‟a karĢı ve ġiiliğin Ehl-i Sünnet mezhebince reddedilmiĢ olduğunu belirten risaleler ve fetvalar neĢretme vazifelerini ulemaya vermiĢtir. 1093
Osmanlı uleması Sultan Selim‟in emriyle büyük bir toplantıya katıldı. Ulemadan Kemal PaĢazade ve Müfti Sarız Görez‟in KızılbaĢlar hakkında verdiği fetvalar diğer ulemadan daha önemlidir. 1094
Kemal Paşazade’nin fetvası: Safevilerle ilgili Kemal PaĢazade‟nin iki fetvası var. Bu fetvalar biri Türkçe ve diğeri Arapçadır. Burada Çaldıran Seferiyle ilgili Miladi 1514 (Hicri 920) yılında vermiĢ olduğu, Ġslam düĢmanları ve “mürtedler” olararak nitelendiği KızılbaĢlara ağır suçlamalarla ve onlarla savaĢmanın Osmanlı Sultanlarına bir görev olarak verdiği fetva Ģöyledir: “Esirgeyen, bağışlayan ve kendisinin zikri; tüm kıtaları ve denizleri kuşatarak kıyamete kadar tüm zamanlara yayıldığından dolayı açıklanma ihtiyacı dahi olmayan Allah‟ın adıyla. Yüce, Büyük, Güçlü ve Kerim olan Allah‟a hamdı Muhammed‟e salatü selam olsun. Şah İsma‟il‟in, rezil ordusunun, Alevi ve Şii taraftarının küfrü her tarafa yayılmıştır. Müslüman beldelerde ve mü‟minlerin diyarında, bir Şi‟a taifesinin Sünni beldelerin çoğunu yenerek, batıl mezheplerini izhar ettikleri ve Ebü Bekr, Ömer ve Osman‟a (Allah hepsinden razı olsun) açıkça sövdükleri yolundaki haberler ve bu yönde işaretler gelmektedir. Bu grup, doğru yolu gösteren Hulefa-i Raşidin
1093 Mirza Ebdullah Efendi, a.g.e, c.II, s. 98-108, naklen Tekindağ, Fatih‟den III. Murad‟a kadar Osmanlı Tarihi, s. 115. 1094
Tansel, a.g.e, s. 34. 358
müctehid mezhep imamlarının yolunun, kendi reislerinin ve Şah İsma‟il olarak isimlendirdikleri kişinin yoluna göre zorluklarla dolu olduğunun vehmetmektedirler. Yine o grup, Şah İsmaıl‟in yolunun kolaylaştırma yolu olduğnun vehmetmekte ve çıkarcıbir hileyle Şah İsmail‟in helal saydığını helal kabul etmekte ve onun haram saydığına haram demektedirler. Şah şarabı helal saymışsa o helaldir. Kısacası onların işledikleri küfür işlerden bizlere tevatürle nakledilenler saymakla bitmez. Onların küfrü, irtidatları konusunda hiçbir şüphemiz yoktur. Onların ülkesi darü‟l- harb‟dır. Gerek erkekleri ve gerekse kadınları ile evlenmek ittifakla batıldır. Onlardan doğan çocuklardan her biri veled-i zına‟dır. Onlardan birinin kestiği şey yenmez. Onlara özgü olan kızıl takkeleri herhangi bir zaruret olmadan giyenin küfründen korkulur. Bunlar çoğunlukla küfür ve inkârını açık alametlerindendir. Onlar hakkındaki hüküm, mürtedlere uygulanan hükümlerdir. Harp duvarı olan ülkelerinde yenilgiye uğratılmaları halinde malları, kadınları ve çocukları Müslümanlara helaldir. Erkeklerinin katli vaciptir. Ancak eğer Müsülman olularsa, tüm diğer Müslümanlar gibi özgür olurlar. Aksi halde zındıklığını açıkça ortaya koyan kişinin derhal öldürülmesi vaciptir. Şayet bir kişi İslam diyrını terk ederek onların batıl dinini seçer ve onların yanına yerleşirse, kadı onun ölmüne hükmeder ve erkekle evlendirir. Aynı şkilde onlara karşı cihad, onlarla savaşmaya gücü yeten tüm ehli İslam için farz-ı ayn‟dır. Daha evvel zikretmiş olduğumuz hükümleri geçerli kılacak şer‟i gerekçeleri nakledelim. Bezzaziye‟de sahih olarak Ebu Bekr‟in (r.a.) hilafetini inkâr eden kişinin kâfir olduğunu zikredilir. Ömer‟in (r.a.) hilafetini inkâr eden kişinin kâfir oldugu belirtilir. Aynı şekilde, Osman‟ı (r.a.) tekfir etmeleri sebebiyle Hariciler‟in tekfiri 359
muhakkak ki o kişi kâfir olur denilmektedir. Aynı biçimde Ömer‟in (r.a.) hilafetini inkâr etmekte aynı hükümdedir. Şeyheyn‟i (Buharı ve Müslim-çev) inkâr eden, hatta Ben Ebu Hanıfe‟nın (r.a) mezhebinden değilim ya da Ben Şafii‟nin (r.a) mezhebinden değilim dese kâfir olur. Şarap içmek gibi İslam dininde haramlığı malum olanı bir kim helal görürse o kâfirdir. Kınye‟de ilim ve âlim ile alay eden kişinin kâfir olduğu zikredilir. Yine Bezzaziye‟de, o kişilerin hükmünün mürted hükmünde olduğu ifade edilir. Muhtar kitabının şerhi olan el-İhtiyar‟da Eğer mürtedler yenilgiye uğratılırlarsa, yurtları daru‟lharp, mallerı ganimet olur denilmektedir. Kafı‟de de, mürtedlerle nikâh ittifakla batıldır denir. Onlara üstün gelmemiz halinde iki seçenekten birini seçmek zorundadırlar: Ya Müslüman olmak ya da Arap müşriklerle yapıldığı gibi kılıç. O zaman, mallerı, kadınları Müsülmanlar arasında bölündüğü gibi, onların da malları, kadınları ve zürriyetleri pay edilir. Bazı şer‟i kitaplarda, Allah korusun biri irtidat etse ve daru‟l-harb‟e iltihak etse, kölesinin özgür çocuğunun annesinin de boşanmış olduğuna hükmedilir. Sadru‟ş-Şeri‟e‟de, kâfirler bir yönden saldırıya geçtiğınde, onlara yakın olan kişilerin cihad etmesi farz-ı ayn‟dır. Onların ardında bulunanlara ise, eğer haber ulaştıysa ve ıhtıyaç varsa cihad farz-ı ayn olur. Daha sonra silsile halinde, doğu ve batıdaki tüm ehli İslam‟a farz-ı ayn halinde gelir. Tüm bu sözlar sahihtir ve Müslümaların sultanı üzerine, Yüce Allah‟ın Ey Peygamber! Kâfirler ve münafıklara karşı cihad et. Onlara karşı sert ol. Onların varacağı yer cehennemdir. 360
bu kâfirlerle cihad vaciptir.” 1095 Sultan Selim Tebriz‟i ele geçirdikten sonra Ġran‟ı hiç olmasa Azerbaycan‟ı elde tutmak amacındaydı. Özbek Ubeydullah Sultan Selim‟e Ġsfahan‟da birbiriyle buluĢma sözü vermiĢti. Tebriz de Yeniçeriler Sultan Selim‟e yazdığı mektupta isyanlarının asil nedenini mezheple ilgili olduğunu beyan ettiklerinde 1096
Sultan Selim onlara karĢı ulemayı çağırdı. Ulema da ġah Ġsmail‟in mezhebinin doğru olup olmadığı konusunda Ģu fetvayi verdiler:
1095 ġehabettin Tekindağ, Yeni Kaynak ve Vesikaların İşiği Altında Yavuz Sultan Selim‟in İran Seferi, Ġstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, 17 Mart 1967, s. 49-78. 1096 Muhammed Arif Erzurumi, İnkılab-ı İslam, s. 216-217. 361
büyük sahabeleri cümlesiyle cennetle müjdelenmiş 10 sahabe ve soffa, Bedir ve Tehtu‟ş-Şecere sahabelerine küfür ediyorlar. Ehl-i Sünneti harp eden savaşçı kâfirlerden kötü tanıyıp, Pak Müslümanların mal, can ve namuslarını kendileri için helal biliyorlar. Çoğu haram işleri helal ve helâl işleri haram kabul edip Kuran‟ın hükmünü değiştiriyorlar…” 1097 Ulema‟nın danıĢma toplantısında hazır olanlardan birisi bu fetvayi imzalamadı. 1098
değildi ve gerçeklere uymuyordu. Osmanlı ordusu Tebriz‟de kalsaydı erzak açısından zor duruma düĢecekti ve zayıat vermeye baĢlayacaktır. Ancak Yeniçeriler ve diğer askerler devamlı olarak Ġranlılarla neden sebepsiz yere savaĢalım diye yakınıyorlardı. Hatta iĢ öyle bir yere varmıĢtı ki vezirler de onlara katılıyordu. YavaĢ yavaĢ orduyla Sultan Selim‟in aralarında vuku bulun anlaĢmazlık çatıĢmaya dönüyordu. Bu durum o günün gecesinde Sultan Selim‟in çadırına üç okun fırlatılmasına neden oldu ancak bunu yapanların kim oldukları bulunamadı. Neticede Sultan Selim ordunun isteğine teslim olarak dönmeye hazırlandı. 1099 Sultan Selim‟in dönmesinin diğer bir nedeni de KızılbaĢların bulunduğu bu bölgelerde ve yaptığı vurkaç taktikleriyle artık burada daha fazla kalmayı tehlikeli bulup Tebriz‟i terk
1097
Muhammed Arif Erzurumi, a.g.e, s. 218-219. 1098
Felsefi, a.g.e, s. 74, naklen Erzurumi, İnkılab-ı İslam, 219. 1099
Anonim, Cıhanguşayı Hakan, 514-515 Belgeler. 362
ederek bir hafta sonra 15 Eylül 1514 (25 Recep 920) yılında Nahçıvan yoluyla Karabağa çekilmek zorunda kalmasıdır. 1100
1100 Mustafa Nuri PaĢa, Netayicu‟l-Vukûat, Ġstanbul, 1327hc, c. I, s. 74; Hoca Saadeddin, Tacu‟t Tevarih, c. II, s. 281-282; MüneccimbaĢı, Sahâifu‟l-Ahbâr, Terc. N. Ahmed, c. III, s. 455; NiĢancı Mehmed, s.185; Karaçalebi-zâde, Ravzatu‟l-Ebrâr, s. 402
|
ma'muriyatiga murojaat qiling