Ankara üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ
Download 6.7 Mb. Pdf ko'rish
|
Mürşid-i kâmile, varmayınca olmaz
Varıp eĢiğine yüzün sürsene “Mürşid-i kâmile, varmayınca olmaz” Hataî -Türk Kültürü ve HacbektaĢ Veli AraĢtırma Dergisi, s 56. 2010; Naklen Tufan Gündüz, Son KızılbaĢ, Yedi Tepe Yayınları, s 418. Ġstanbul 2010; Minorsky, The
p. 1047a. Naklen Mazzavi. 295 Anonim, Alemaray-i Safevi, s. 46. 296
Hondmir, 48-51e kadar Yapraklar; Seyyid Hasan Esterabad‟ı, a.g.e, s. 24-26. 112
zor koĢullar altında yaĢayan ġii halkı 297 , Safevilerin nasıl bir ġiilik fikrini ortaya koyduğunun farkında olmadan Safevilerle halk arasında müĢterek bir duygu ortaya çıktı.
298
Ġsmail kendisini Ġmam-ı Zaman‟ın (Mehdi) naibi bilerek dünyayı kendisi tarafından kurtaracağını düĢünüyordu. 299
KarĢı görüĢleri asla kabul etmiyordu. Rüyasında Hazreti Ali‟nin kendisine görev ve kazanma müjdesini verdiğine inanıp 300
301 Bu özellikleri hükümet, tarih ve mezhep hakkındaki bakıĢını oluĢturdu. Safevi devletindeki siyasi rolü önceden ġiiler ve Sufiler beraber paylaĢmıĢtı, sonradan Sufiler Lübnan‟dan Ġran‟a gelen fakihler nedeniyle siyasi rollerinden azl edildiler ve siyaset makamları sadece ġiilere kaldı. 302
Safeviler hükümete geçtiğinde değiĢtiler, sorgulama düĢüncesini bırakarak on iki Ġmam olgusunu emek göstermeden kabul ettiler. 303
Ayrıca halk arasında yaygın olan mübalağalı sufilik olgusuna ve etkilerine yüz verdiler. Safeviler için her Ģeyden daha önemli olan mürĢitle müritlik arasındaki etkileĢimdir. 304
Bu felsefeden yola
297 Ġbni Kesir, Elbadaye Vel-Nahaye, Beyrut 1966, c. VII, s 676, 740-741. 298 Hondmir, a.g.e, Gulamriza Tabatabayi Macd basımı, s. 438-439. 299 Anonim, Alemaray-i Safevi, s. 47. 300
Anonim, Alemaray-i Safevi, s. 80. 301
Hondmir, a.g.e, 52. Yaprak, Hinz, a.g.e, s. 88. 302
Abdüllatif Kazvini, Safevi Tarih-i, çev. Hamidreza Mohammednejad, BirleĢik
Yayınları, Ankara 2011. S. 11. 303 Ali ġeriati, Teşeyyü Alevi ve Safevi, ÇapbahĢ Yayınları, Tahran 1998, s. 65-72. 304 Ġbn-i Bazzaz, Safvetü‟s-Sefa, kitabı birinci kısmının önsözünde; Ġskender Bey MunĢi, Alemarayı Abbasi, c. I, s. 2-14. 113
çıkarak Safevi lideri olan ve Büyük Sufi lakabını kullanan ġah Ġsmail ile taraftarları arasındaki mürĢit ve mürit etkileĢimi mevcut olmuĢtur. 305
Bu etkileĢim ġeyh Safi ‟den Ġsmail‟e kadar Erdebil tarıkatında mevcut olup; MürĢit, kâmil mürĢit, irĢad, tarikat, tevbe, telkin, halife, halifetü‟l hulefa ve halife lakapları onların sufilik faaliyetlerini göstermektedir. 306 Safevi döneminin oluĢmasında toplum, siyaset ve mezhep temelinin yayılmasında Ġran ve Ġslam tarihinin önemli yeri vardır. ġiilik siyasi bir mezhep olmakla birlikte bu görüĢün Ġslam tarihinde derin ve önemli bir yeri vardır. Bu dönemde Safevi ġahları mezhep ve resmi siyaseti birbirine karıĢtırdılar. Miladi 12. (Hicri 7.) yüzyılda Moğolların istilasından sonra Ġsmailiye ġiiliği durakladığı zaman Ġmamiye ġiiliği yaymaya devam etti. ġiiliğin, mezhep-siyasi bir hareket olması bakımından, halka inanç yönünden derin bir etkisi vardır. Halk, adaletsizlik yapan yöneticilere karĢı bu hareketi destekledi. Safeviler‟in kendi zamanlarında resmileĢtirdiği ġiilik ile halk arasındaki mevcut ġiiliğin özellikleri birbirinden farklıdır. Safeviler görüĢlerini sistemli olarak bir çerçeveye oturtmak için 1100 fakihi Irak, Behreyn, özellikle Lübnan‟dan Ġran‟a getirdiler. 307 Safeviler zamanında sufilik anlayıĢı hâkimdi. Bu fakihler Ġran‟a geldikten sonra Ģeriat anlayıĢı sufiliğe üstün geldi. Bu fakihlerin çoğu padiĢahın istediği görüĢün hizmetindeydiler. Ortaçağ‟da görülen bilim adamlarının hali kılıç ehli hizmetinde olmaları Safevilerde hatta Osmanlılar‟da da görülmektedir. Söz konusu tarihsel görüĢlerinden dolayı hükümdara katılmayan ġii
305
Abdüllatif Kazvini, Lubbut-Tevarih, s. 10. 306
Abdülhüseyin Nevayi; Şah İsmail Tarihsel Esnat ve Mukatıbat, Erguvan Yayınları, Tahran 1989, s. 35. 307 Hondmir, a.g.e, s 81; Muhammed Ali Cerrahi, s. 34-39; Seyyid Hasan Esterabad‟ı, a.g.e, s. 24. 114
uleması da vardı. Bu ġii Ulemaları iki asıl unsur yani Ġmamet ve adalete dayanarak aktif kalıp, mevcut hükümetleri kabul etmiyorlardı. Böylece Safaviler zamanında bu görüĢe sahip olan ġii ulemasından bir grubu aynı görüĢü devam ettirmektedir. Diğer grup ise önceki dönemler gibi sultan yani kılıç adamın etkisinde kaldılar. 308
Bu durum, tarihin tekerrürden ibaret olduğuna ve ondan ders alınması gerektiğine iyi bir örnek oluĢturur.
308 Ġskender Bek Türkmen, a.g.e, c. I, s. 26; Baba Seferi, Tarih Geçinde Erdebil, c.1, Tahran 1971, s. 97. 115
Osmanlı Devleti, siyasi ve kurumsal olarak Ġslam hukukuna dayanıyordu. Müslüman ülkeleri birleĢtirmeye çalıĢan ve Avrupalılara karĢı onların haklarını savunan dünyanın en devamlı imparatorluklarından biri sayılmaktadır. Bu devletin, o dönemden bugüne bırakmıĢ olduğu mimari ve sanat eserleri büyük öneme haizdir. Bunun yanı sıra Avrupalıların Osmanlı‟ya duydukları kin 16. Yüzyıldaki beri yaĢanan münasebetlerden kaynaklanmaktaydı. Osmanlı‟nın Batı‟nın dolaylı politikasına uğradığının sonucu da 19. ve 20. yüzyılda Osmanlı‟ya karĢı birleĢen Avrupa Orta Doğu‟ya karıĢmalarına karĢı en büyük engel olan Osmanlı‟yı ortadan kaldırdılar. 309 Hatta Osmanlı‟yı yendikten sonra ondan kalan eserleri de yok ettiler. Osmanlı‟dan kalan eserler o kadar önemlidir ki; I. ve II. Dünya savaĢının asıl sebebinin Osmanlı ve onun eserlerinin ortadan kaldırılması olduğu bazı tarihçiler tarafından iddia edilmiĢtir. 310
Osmanlı Devleti‟nin tanınması ve Ġslami ülkelerinin himaye etmesi, evrensel rolü ve dâhili meselelerini bilmesi yoluyla ve iyi-kötü tecrübeleriyle sağlanmıĢtır. 311
Türkler, Miladi 6. Yüzyıldan önce ata toprakları olan, Tain ġan (Tanrı), Dağları ve Aral gölü‟nün arasında yaĢıyorlardı. 312
Bu bölgede Kızılkum 313
ve
309 Ġsmail Ahmet Yağı, Osmanlı Devleti, Çev. Resul Caferiyan, Zeytin Yayınları, Gum 1385, s.13. 310
Ali ġeriati, Alevi ve Safevi Şiiliği, ÇapbahĢ Yayınları, Tahran 1980, s. 34-44. 311
Karl Brockellman, Tarihu‟l-Şuub‟el İslami (Ozae siyasi merbüt be Etraf Osmanî), s. 409-310. 312 ReĢidüddin Fazlüllah, Camial-Tevarih, Muhammed RevĢen çalıĢması, Miras Mektup Yayınları, Tahran 2005, s. 1. 116
Karakum 314 bozkırı bulunmaktaydı. 315 Türkler yaĢadığı bölgelerde kendi ihtiyaçlarını zor Ģartlarla sağlayabiliyorlardı. Türkler‟in sert iklim Ģartlarıyla mücadelesi onların zeka ve stratejik yönünü geliĢtirmiĢtir. Bazı Türkler hayvanlarına yem bulmak için kendi doğduğu toprakları terk etmek zorunda kalarak Ġran 316
ve Anadolu‟ya 317
göç
313 Kızılkum çölü, (Özbekçe: Qyzylqum) Kazakistan ve Özbekistan sınırları içinde olan büyük çöl. Buhara Ģehrinin batısında yer alır. Kapladığı alan 298,000 km²'dir. Dünyanın en büyük 11.'inci çölüdür. Altın ve doğal gaz rezervleri vardır. Edmound O‟ Donovan, Merv, çev. Kara Durdiyev, Rukk Matbaası, AĢgabat 1998, s. 243-254. 314 Karakum Çölü (Türkmence: Garagum, Rusça: Каракумы) Orta Asya'da yer alan bir çöl. Karakum Çölü Türkmenistan'da 350,000 km 2 bir alan kaplar. Çöl bölgesinde nüfus çok seyrektir, 6,5 km ’ ye ancak bir insan düĢer. Dünyanın en geniĢ kanalı olan Karakum Kanalı bu çölden geçer. 1.375 km uzunluğundaki kanal ile yılda 13-20 km 3
su taĢınır. Mary ve Tejen Ģehirlerinin yer aldığı çölde önemli miktarda petrol ve doğal gaz rezervi bulunmaktadır. Prof Dr. Mehmet Kara, Türkmen Türkçesi Grameri, EtkileĢim Yayınları, s. 17-18, Ġstanbul 2012; Gurbanoğlu Berdımuhamedow,
s. 94.
315 ReĢidüddin Fazlüllah, Camial-Tevarih, Muhammed RevĢen çalıĢması, Miras Mektup Yayınları, Tahran 2005, s. 1 ve 2; Camial-Tevarih kitabında Türkistan ve benzeri adlar geçiyor. 316 ReĢidüddin Fazlüllah, a.g.e, s. 45-46. 317 ReĢidüddin Fazlüllah, a.g.e, s. 31-33.
117
ettiler. Türkler‟in destanlarında onların kabilelerini batı tarafına rehberlik edenin bozkurt olduğu söylemektedir. 318
Sasaniler‟den sonra Ġran‟da Müslümanlar güçlenmiĢlerdi. Türkistan‟dan Ġran ve Kafkasya üzerinden kavimler Ġslamiyet‟ten sonra ciddi bir Ģekilde Ortadoğu ve yakın doğuya göç ettiler. 319 Ġranlılarla bu kavimler arasındaki iletiĢim (Hicri 1. Yüzyılda) miladı 7. Yüzyılda kuruldu. Ama gerçek iletiĢimleri (Hicri V. Yüzyılda) Miladi 11. yüzyılda Oğuz 320 kabilelerinden olan Selçuklularla yani Osmanlı imparatorluğunun temelini oluĢturan Türkiye Selçukluları‟nın Anadolu‟ya gelmeleri ile kuruldu. Oğuzsoyu 321 Kayı Kabilesinden Süleyman ġah‟ın liderliğiyle Türkistan topraklarından Doğu Anadolu yolu üzerinden göç edip ve Miladi 1224 (Hicri 621) yılında Türkiye Selçuklularının egemenliğine girdiler. 322 Bu görüĢ herkes tarafından kabul edilmekle beraber herhangi bir kanıt bulunamamıĢtır. Cengiz Han saldırdığında Süleyman ġah Belh‟in yakınında, Mahan, bölgesinin sultanıydı. Moğollar HarezmĢah devletine son verdiği zaman, Süleyman Bey 50 bin savaĢçıyla Anadolu‟ya doğru ilerledi ve Horasan‟a dönerken Fırat Nehri‟nden geçerken boğuldu. 323
Onunla gelenler Süleyman Bey‟in cesedini Ca‟ber Kalesinin (Türkler tarafından oraya mezar adı verilen Caber Kalesi)içerisine defnettikten sonra o
318
Geoffrey Lewis (Oxon) Senior Lecturer in islamıc Studies, Oxford, p. 21. 319
Halil Mükrimin, ,Selçuklu Devri, AkĢam Matbaası, Ġstanbul 1934, s. 18-22. 320
ReĢidettin Fazlüllah, Camial-Tevarih, Muhammed RevĢen çalıĢması, Miras Mektup Yayınları, Tahran 2005, s. 1-2. 321 Muhammed Fuat Köprülü, Osmanlı Devletinin Kuruluşu, Ġstanbul 1966, s. 118. 322
Muhammed Fuat Köprülü, a.g.e, s. 119-126.
323 Hammer Purgsthal, a.g.e, c. I, s. 716. 118
bölgeye dağıldılar. Babasının yolundan ilerlemeye devam eden Ertuğrul Bey Batı tarafına yöneldi. 324
Bir gün iki ordunun savaĢını seyreden Ertuğrul bilmeyerek zayıf olan orduyu destekledi. SavaĢın Ertuğrul‟un yardımıyla yenilgiye yakın olan ordu kazandı. Sonra öğrenildi ki yenilgiye yakın olan ordunun Moğollarla savaĢan Selçuklu ordusuydu. Ertuğrul Ġslamiyet‟i kabul etti. Daha sonra bazı Türk boylarıyla Eyyübi Sultanı‟nın yanında yer alarak Haçlı seferlerinde görevini yerine getirip cihat yolunda yaptığı üstün çalıĢmalardan dolayı I. Alaüddin tarafından sınırından yer alan Söğüt‟ün zeametini ödül olarak aldı topraklarını yavaĢ yavaĢ geniĢletmeye baĢladı.
325 Uç Beyliği unvanını alan Ertuğrul, Sultan adına Bizans topraklarındaki Sultan Önü‟ne (EskiĢehir) kadar ilerleyip o bölgeyi kendi nüfuzu altına aldı. 326
Ertuğrul ve oğlu Osman devlet yönetimi konusunda tecrübeli olup Türkiye Selçukluları tarafından bu göreve layık görülmüĢlerdi. Öyle ki Miladi 1288 yılında(Hicri 687 yılı) Ertuğrul‟un vefatından sonra oğlu Bizans‟ın elindeki Kara- Hisar‟ı fethetti. Aynı yıl Osman Bey adına ilk hutbe ġeyh Edebali'nin müritlerinden olan Karamanlı Dursun Fakih tarafından Karacahisar'da kiliseden çevrilmiĢ olan bir camide okudu. 327
Osman Bey kendi adına sikke çıkarıp Ģöhret kazandı. 328
324 Ahmed Ġsmail Yağı, Devleti Osmanî az ektedar ta enhelal, çev. Resül Caferiyan, Gum 2003, s 92-93.
325 Halil Ġnalcık, Osmanlı Beyliği'nin Kurucusu Osman Beg, Belleten, Ankara 2007, s. 479.
326
Halil Ġnalcık, a.g.e.
327 Mehmet Nesri, Kitab-ı Cıhanuma, Nesrî Tarihi, haz. Faik ReĢit Unat ve Mehmet A.Köymen. (1983) c.I Ankara: T.T.K, 3.baskı, Osmanlıca tıpkı basım naklen 119
Moğollar Türkiye Selçuklularını ortadan kaldırdıktan sonra Beyler ve mahalli hâkimler Ġlhanlı hükümdarının dikkatini çekti. Bunlar Ġlhanlı himayesinde bağımsız ve küçük devletlerin kurulmasını teĢvik etmiĢlerdi. Bu politikanın uygulaması büyük Bozkır imparatorluğunun fethedilen topraklarını düzene koymak ve konulan düzenin yürütülmesini kolaylaĢtırmak içindi. Böylelikle iĢgal edilen mekânların korunmasına, asker yerleĢtirilmesine ihtiyaç duyulmadı. Türk Selçuklularıyla Moğolların arasındaki çekiĢmelerden oluĢan bu boĢluktan yararlanan Osman Bey, Selçuklulara tabi olmaktan kaçındı ve Moğolların desteğini alarak kendini Osmanlıların padiĢahı olarak adlandırdı. 329
Böylelikle kendine Gazi unvanını veren Osman Gazi Moğolların saldırmalarından ve III. Keyhüsrev‟in ölümünden sonra Selçuklular zayıf duruma düĢmeleri nedeniyle Miladi 1299 yılından 1326 yılına kadar (Hicri 699 yılından 726 yılına kadar) hüküm sürdü. Bursa‟nın fethi sırasında ölen 330 Osman Gazi, Osmanlı Devleti‟ni kurdu. 331
Moğolların Anadolu‟dan çıkmasıyla Osman Bey rakipsiz kaldı. Osman Gazi Ġslam dünyasının muhafazasında önemli ve esaslı bir role sahip olan ve Ġslam ile Hıristiyan sınırında yer alan Ġznik Gölü‟nün güneyinde “Yeni ġehir‟i”
Osmanlılar Ansiklopedisi, Ġstanbul: Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık. C.2 s.392- 395.
328 Mehmet Nesri, a.g.e.
329
Halil Ġnalcık, “Osmanlı Beyliği'nin Kurucusu Osman Beg”Belleten, c. LXXI, TTK, Ankara 2010, s. 1-2.
330
Tolga UslubaĢ, Yılmaz Keskin, Alfabetik Osmanlı tarihi ansiklopedisi,
Karma Kitaplar yayınları, 2012, s. 425. 331
Stanley Lane Pool, İslami Sultanlar‟ının Katmanı, Çev. Abbas Ikbal AĢtiyani, Dünyayı Kitap Yayınları, Tahran 1984, s. 169. 120
kurarak burayı Osmanlıların ilk baĢkenti seçti. 332 Osmanlı Devletinin ihdasında önemli payı olan Edebali 333
adındaki âlim, Devletin ilerlemesi için insana değer ver, Ģeklinde bir öğüt vermiĢti. Aslında bu düĢünce Bilge Kağanla baĢlamıĢ KaĢğarlı Mahmudla devam etmiĢtir. II. Mehmet, insan kâinatın cevheridir ve bu insanlara benim vakfımdır, 334 diyerek bu geleneğin takipçisi olmuĢtur. Gazi ünvanını alan II. Mehmet Ġstanbul fethinden sonra halkla iyi davranmıĢtı. 335
Osman Gazi‟nin sonraki zaferleri Osmanlıların büyük bir imparatorluk mevkisine ulaĢmasında temeloldu. Çünkü Hıristiyanlara karĢı Ġslam ve cihat iddiasını taĢıyan Osmanlılar, Doğu Rum Ġmparatorluğu‟na karĢı saldırıyı kaçınılmaz görüyorlardı. 336 Ayrıca onların Ġslam dünyasına saldırmasına engel olmanın dıĢında Doğu Rum Ġmparatorluğu‟nun hazinesinden yararlanmak istemeleri bu savaĢın baĢka bir sebebi olarak görülebilmektedir. Bu nedenlerden dolayı Anadolu‟nun her tarafından gelen askerler cihat ve ganimet elde etmek amacıyla Osmanlı askerlerine katıldılar. 337 Bu Ģekilde 332
Halil Ġnalcık, ,Osmanlı Beyliği'nin Kurucusu Osman Beg,. Belleten, Ankara 2007, s. 479.
333
Hali Ġnalcık, “Osmanlılar” MEB, ĠA, c XII/2. s. 288-293.
334 Fatih Sultan Mehmet, Ayasofya Vakfiyesine, Ġnsan kâinatın özüdür. Bu vakıf insanlar içindir, sözüyle
baĢlamıĢ. Ġnsanın dilini, dinini, soyunu ya da rengini değil yalnızca insan olmasını esas alarak hareket
eden bir yaklaĢım ortaya koymuĢtur . 335
H. Ġnalcık, “Mehmed II” M.E. B, TDV, ĠA, c. VII, s. 513-514. 336
H. Ġnalcık, a.g.e. 337
Ahmedi, İskendername, neĢr I. Ünver, vr, 65b-66a. Ankara 1983; ġukrullah, Behçetül-Tevarih, çev. N.Atsız, Osmanlı Trihleri, Ġstanbul 1949, s. 53; E. 121
Osmanlıların savaĢları baĢladı. Osman Gazi‟nin askerleri Miladi 1326(Hicri 726) yılında Bursa ve Ġznik Ģehirlerini Doğu Roma Ġmparatorluğu‟nun elinden aldılar.
338 Aynı yıl Osmanlı sultanlarından Türk adı taĢıyan tek sultanı olan Orhan, Osman Gazi‟nin yerine tahta geçti ve Bursa‟yı baĢkent seçti. 339
Orhan Gazi‟nin zamanında Osmanlı Ġmparatorluğu‟nun resmen temelleri kurulmuĢtur. Orhan Gazi Bursa‟yı baĢkent seçtikten sonra Bursa‟da çeĢitli mezhep grupları Osmanlıların önderliğinde Ġslami tarzda binalar inĢa ettiler. Bazı Osmanlılar kendi geleneklerini Ġslam‟la bütünleĢtirdiler. Bazıları da Ġran‟dan Anadolu‟ya nüfuz eden tasavvufla etkileĢim içine girdiler. 340 Tasavvuf Osmanlı‟da önemli mevkiye sahipti. Ġki önemli tasavvuf akımından BektaĢi‟lik 341
ve Mevleviye‟nin 342
ortaya koyduğu meĢhur
Zacharladon, “Pachymeres on the Amourioi of Kastamonu” Byzantine and Modern Greek Studies, vd, III, 1977, s. 134; naklen E. Ġhsanoğlu. Osmanlı Devleti Tarihi, c.I, s. 9. 338
E. Zacharladon, a.g.e, s. 8-9.
339 E. Ġhsanoğlu, Osmanlı Devleti Tarihi, c.I, s. 9. 340
Halil Ġnalcık, “Osmanlılar” ĠA, c. XII/2. S. 288-293.
341 Sufilik fırkalarından olan bu grup, özgeçmiĢi efsane ile karıĢan Hac Veli BektaĢ adı Muhammed, Horasanla NiĢabür halkındanmıĢ, Miladi 1325 yılda ölmüĢtür. BektaĢi DerviĢler Ģii mezhep ve Muharrem ayında Ġmam Hüseyin için yas tutuyorlardı. Miladi 15. Yüzyilında Osmanlı hükümetinin De Düzenli bir organizatora sahip idiler. Miladi 16. Yüzyilında II. Pir‟e tanınan Balim Sultan BektaĢiler‟in Akide ve usuluna tertip verdi. BektaĢilerin ġeyhleri halk ve sultanların yanında saygıları vardı ve Keramet sahibine mensuptular. Osmanlı beldelerinde birçok Teke ve Hankahlarıvar idi. Yeniçeri Askerler BektaĢiler‟e mensup ve bu 122
eserlerin ünleri o zamanda devam etmekteydi. Bu yüzden Osmanlıların mezhebi hareketlerinin, Ġslam medeniyetiyle birlikte geliĢmesiyle özellikle çinicilik sanatı ĢaĢırtıcı bir Ģekilde geliĢmekteydi. 343 Orhan Gazi‟nin zamanında Yeniçeri askerlerinin temeli kuruldu. 344
Yeniçeriler bir dönem Osmanlıların azametine, bir dönem de
fırka Hurufiye fırka ile iletiĢimi var idi, Dıh-Hoda Ali Ekber, Dıh- Hoda süzlüğü, Tahran Yüniversitesinin Yayınları, c. I. s. 198. 342 Hz. Mevlana‟nın izleyenlerine denilir, Ģimdilikle Türkiye‟de yaĢıyorlar, Muin Muhammed, Moin Sözlüğü, Emirkebir Yayınları, c. VI, Tahran 1996, s. 2040. 343
1258 Sack of Baghdad by Hulagu, the grand-son of Gengis-Khan. Matthew E. Falagas, Effie A. Zarkadoulia, George Samonis (2006). «Arab science in the golden age (750–1258, C.E.) and today», The FASEB Journal 20, pp. 1581-1586; Ahmad Y Hassan, Transfer of Islamic Technology to the West, Part II: transmission of ıslamic Engineering. 344
Mustafa Nuri PaĢa, Netayicül-Vukuat, I-IV, Hzl. Yılmaz Kurt, BirleĢik yayınları, 2008, s. 168; Yeniçeri (yeni asker), her taraftan toplanan düzensiz askerlerdir. Yenkçeri, Yengiçeri, Yeniçeri, Peniçeri, yeni çerik, yeni ordu gibi kelimelerle aynı anlamdadır. Çeri farsça sözcüktur ve anlamı, çölde bulunan dağınık bitkilerdir. Burada benzetme var ve dağınık asker anlamındadır. Osmanlının ordusunun öz piyade askeri ve özel imtıyazları vardı. Orhan Gazi‟den önce Osmanlı ordusu çeĢitli kabilelerden oluĢmuĢtu. Orhan, kardeĢi ve veziri Ala‟üd-Devle DanıĢmancılığıyla bu orduyu kurdu. Bir zaman Sultan‟ın fermanına gitmeyip ve kabilelerinin reislerinin sözüne gidip diye akıbeti düĢünen tedbirli Ala‟üd-Devle bu yeni sipahiyi kurdu. Müslüman olan Hristiyen esirlerindendiler. Orhan‟ın emriyle onları BektaĢiye 123
çöküĢünden oldular. 345 Orhan Gazi, I. Sultan Murat ve I. Bayezid zamanında Osmanlılar büyük zaferler kazandılar ve Hıristiyanların en eski Ģehirleri ile birinci kiliselerinin inĢa edildiği Niğde 346 ve Gelibolu‟yu ele geçirdiler. 347 Ama
Konstantinopolis‟in fethi ertelendi. Osmanlılar Konstantinopolis çevresinden geçip Çanakkale boğazı yolundan Avrupa kıyasına ulaĢtılar ve uzun bir süre Konstantinopolis‟e saldırmayıp onun yerine kendi esas hükümetlerini Bizans Ġmparatorluğu‟yla birleĢtirerek sağlamlaĢtırdılar. Osmanlılar diğer düĢmanları ortadan kaldırmak kendi imparatorluklarını geniĢlettiler. Çünkü Batı tarafından Bizans Ġmparatorluğu‟nun gücü çoktan erimiĢti ve Osmanlıların ilerlemesine engel
Taifesi‟nin baĢı Hacı BektaĢ Veli‟nin yanına Ġslam düĢmanlarına galip gelsin diye Amasya‟ya götürdüler ve O da onlara dua ettikten sonra onlar Müslüman olduktan sonra Yeniçeri adı verip ve kendi Partisinin keçeden yapmıĢ olan Ģapkayı onlara hediye etti.Bu Ģapka kaĢığa benzeyen çengelli Ġğneyle beyaz bir sarığa bağlanıyordu. KaĢığın anlamı onlar Sultan‟ın sofrasından azık yiyeni Anlamında idi. Bunlar Osmanlı Devleti‟nin kurulmasında hiçbir etkisi olmayan ama Osmanlı Devleti‟nin geliĢmesinde önemli rol sahibi olan askerlerdendir, Carl Brokelman, Tarihu‟l Şoubul-İslâmi, s. 463-466. 345
Mehmet Ali Ünal, a.g.e, s. 48-50; Ayrıca bknz: ReĢat Ekrem Koçu, a.g.e, ,s. 7.40.44.47; Ġsmail Hakkı UzunçarĢılı, Osmanlı Teşkilatına Medhal, s.100-102, 414- 415. 477-478-482-484. 493. Mustafa Cezzar, Yeniçeri Ġsyanları, Server R. Ġskit,
346
Hırıstiyanların en eski lehir ve ilk kiliselerini burada kurdular.
347 Halil Ġnalcık, “Bayezid I” D.Ġ.A, V. 231-234; E. Ġhsanoğlu, Osmanlı Devleti Tarihi, c.I, s. 15-16. 124
yoktu. Yanya‟yı, daha sonra Bulgaristan‟ın baĢkenti Sofya‟yı 348 ve Ġznik‟i 349
Murat‟ın ölmesine rağmen, Kosova‟da yendiler. 350
Osmanlıların zaferleri Batı Avrupa‟nın dikkatını çekti. Öyle ki Bizans Ġmparatoru Baziliyüs, Osmanlıların üstünlüğünü kabul etti. Yıldırım Bayezid Bizans Ġmparatorluğu‟na ağır bir vergi bağlamakla Osmanlı Ġmparatorluğu‟nun azametini daha da arttırdı. Kazanılan zaferlerden sonra Osmanlılar çok zenginleĢtiler. Elli yıl boyunca rahatlık içinde yaĢayan Osmanlılar bu refahın getirmiĢ olduğu rahatlıktan dolayı eski cesaretlerini kaybetmiĢlerdi. Tüm bunlar Timur‟un Osmanlılara saldırmasını ve Miladi 1402 yılında Yıldırım Bayezid‟in ona yenilmesini 351 ve Bizans‟ın (Ġstanbul) Fethi‟nin ertelenmesine sebep oldu. Ama bunlara rağmen Yıldırım Bayezid Moldova, Romanya (Eflak) 352 ve Arnavut topraklarını egemenliği altına aldı. Osmanlıların Timur‟a yenilmesi, birçok kesim tarafından Osmanlı Devleti‟nin yıkılacağı düĢüncesini hâkim kılmıĢtır. Ama Timur‟un saldırıları Osmanlılara, kendi eksikliklerini görmeyi, yaĢam tarzlarını değiĢtirmeyi öğretmiĢ ve milli-Ġslami
348 Sacit Kutlu, Milliyetçilik ve Emperyalizm Yüzyılında Balkanlar ve Osmanlı Devleti, Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Ġstanbul 2007, s. 3. 349
Necdet Sakaoğlu, “Murad II” (1999) YaĢamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, C.2, Ġstanbul: Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, s. 235-238. 350 Necdet Sakaoğlu, a.g.e, s. 235-238. 351
Kazım Sadr, İran‟ın Dış İlişkileri Tarihi, 99. Dergi, Pervin Yayın Börüsü, Tahran 1943, s. 42. 352 Necdet Sakaoğlu, (1999), Bu mülkün sultanları, Ġstanbul: Oğlak yayınları, s.52-62. 125
özelliklerini geliĢtirme gücünü vermiĢtir. 353 Timur‟un Osmanlı‟ya saldırması sonradan Ġslam dünyasının iç çatıĢmasına zemin hazırladı. 354
Diğer taraftan Timur‟un Anadolu‟ya saldırması ile birlikte Yıldırım Bayezid‟in oğullarının her birinin idareyi ele almakisteği, aralarında çatıĢmalara neden olmuĢ; Osmanlı Ġmparatorluğu‟nun, Bayezid‟in oğlu Mehmed Çelebi‟ye kadar karmaĢa içinde olmasına sebep olmuĢtur. 355
Mehmed Çelebi Miladi 1421yılı (Hicri 816 yılında) istediği amaçlara eriĢebilmek için Bizans Ġmparatoru Bazilüs‟ten yardım istedi ve onun yardımıyla Anadolu‟daki bazı yerleri kontrolü altına aldı. Bizans Ġmparatorluğu‟nun Mehmed Çelebi‟yle birleĢmesi onun siyasi zekâsını göstermekteydi. Çünkü Çelebi bu birleĢme ile kendini yıkılmaktan kurtardı. Miladi 1421 yılı (Hicri 825 yılında) Çelebi‟nin yerine geçen oğlu Sultan II. Murat döneminde Osmanlı Ġmparatorluğu tekrar geliĢmeye baĢladı. Sultan II. Murat, Bizans‟ın Timur‟la antlaĢmaları olduğu bahanesiyle Bizans‟ı kuĢattı ama fethedemedi. 356 Bu baĢarısızlığı telafi etmek için bağımsız Anadolu beyliklerini ele geçirdi. 357
Bir süre sonra Bizans‟ı vergiye bağlayarak, itaate zorunlu kıldı ve kaybettiği toprakları ondan geri aldı. Böylece
353
Steynly Lane Pool, a.g.e, s. 170. 354
Yılmaz Öztuna, Büyük Osmanlı Tarihi, c.1, Ötüken NeĢriyat A ġ, Ġstanbul 1994, s.131-150; Walther Hinz, Uzun Hasan ve Şeyh Cüneyd, (XVI. Yüzyıl‟da Ġran‟ın Milli Bir Devlet Haline YükseliĢi), (Çev. Tevfik Bıyıkoğlu), T.T.K. s. 40-41.
355 Yücel YaĢar, Timurun Ortadoğu Seferleri ve Sonuçları, (1393-1402), T.T.K 1998, s. 122. 356 Necdet Sakaoğlu, “ Murad II ” YaĢamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, c.II, Ġstanbul 1999: Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, s. 235-238. 357
Necdet Sakaoğlu, a.g.e.
126
Sultan Murat Belgrad‟a kadar gitti. Sonunda birleĢen Polonya, Almanya, Macaristan ve diğer Hıristiyan devletleri yenildi ve barıĢ antlaĢmasını yapıldı. 358
Ancak Polonya kralı, Papa‟nın kıĢkırtmalarından dolayı barıĢı bozarak Osmanlı ordusuna saldırdı ve Bulgaristan‟ı kuĢattı. Bu esnada Yeniçerilerin yaptıklarından dolayı karıĢık bir durum mevcuttu ama II. Murat bu karmaĢaya rağmen hızlı bir hareketle Balkanlar‟a vardı ve Miladi 1444 yılı (Hicri 848 yılında) Hıristiyanları Varna‟da yendi. Sultan Murat Hıristiyanların birleĢen ordusunu Kosova‟da 2. kez yendi. 359 Bazilus Ġmparaturun ölümünden sonra Miladi 1448 yılı (Hicri 852 yılında) 8. Papa Jean 11. Konstantin onun yerine geçti. O da, Müslümanların karĢısında duramadı. Sonunda Miladi 1453 yılı (Hicri 857 yılında) Ġstanbul (II. Rom‟a tanınan) Fatih unvanını taĢıyan II. Mehmet tarafından fethedildi. 360 Ġstanbul fethi Ortaçağın sona ermesi ve Yeniçağın baĢlanması anlamındadır. Sultan II. Mehmet bu Ģehri Osmanlı Ġmparatorluğu‟nun baĢkenti olarak seçti. Onun teĢvikiyle birçok sanatçı dünyanın her tarafından buraya gelerek burayı sanat eserleriyle donattılar. Bu fetih Osmanlı Ġmparatorluğu‟na güven sağlamıĢ ve Fatih Mehmet‟in doğu fetihleri için kazançlı olmuĢtur. II. Mehmet 1461‟de Trabzon Rum Ġmparatoru David Komnene‟in Trabzon‟daki hükümdarlığına son verdi 361 ve Selçuklu emirlerini kendi egemenliği altına aldı. Avrupa kısmında da Sırbistan, Bulgaristan, Bosna Hersek, Atina ve
358 Necdet Sakaoğlu, a.g.e. 359 Lane Pool Steynly, a.g.e, s. 170.
360
HalilĠnalcık, Fatih Devri Üzerinde Tetkikler ve Vesikalar, T.T.K 1995, s. 56-57; Halil Ġnalcık, “Mehmet II” ĠA, VII. Defter, ġerefettin Turan, Ankara, 1957, s. 540. 361
Hoca Sadettin, a. g. e, c. III, s. 46. 127
Mora 362 Adası‟nı Osmanlı Ġmparatorluğu topraklarıyla birleĢtirdi. Böylece Ġtalya BirleĢmiĢ Devletleri‟nin Venedik, Cenova, Napoli‟ye Üsküdar‟da yenilmesine rağmen sonunda Venedik‟in deniz kuvvetlerini yendi ve onları barıĢ yapmak zorunda bıraktı. 363
Bu barıĢ antlaĢmasıyla Ġtalya Devleti‟nin egemenliği altında olan Negropont vs. Osmanlı‟ya bağlandı. Polonya, Kırım Yarımadası Osmanlı‟ya devredildi. Bu durum Tuna Nehri‟nin kaynağıyla birlikte tüm Karadeniz‟in ele geçirilmesini sağladı. 364 II. Mehmet‟ten I. Selim‟e kadar Miladi 1481yılı 1512 yılı (Hicri 886 yılı 918 yılına kadar) II. Bayezid dönemidir. 365
Bu dönem, bazı zaferlere ulaĢılmasına rağmen genellikle düĢmanların komplolarından dolayı Osmanlı Ġmparatorluğu açısından çalkantılı bir dönemdir. 366
Bu arada önemli bir olay patlak vermiĢ, Yeni Rusya‟da 3. Ivan (Kabir Ivan‟a tanınan) iktidara gelmiĢtir. 3. Ivan hükümdarlığa geçmesinden sonra yani; Miladi 1480 yılı Hicri 890 yılında Altın Ordu hükümdara vergi vermemiĢtir. Onun torunu Korkunç Ivan(4. Ivan) Miladi 1547 yılında (hicri 954 yılında) kendine Sesar (Kayser) unvanını verdi ve Volga nehri sahilinde olan ülkeleri alarak kendi egemenliği altına aldı. Ancak Ġsveç ve Polonya devletlerine karĢı baĢarılı olamadı.
362 Muhammed Ferid Bek, Osmanlı İlliye Devlet‟inin Tarihii (Ahsenettevarih) Çev. Mirza Abdulbakı Mustevfi Ġsfahani, Bakırzade KardeĢlerinin Yayınları, Tahran 1963, s. 39-43.
363
Muhammed Ferid Bek, a.g.e, s. 43-46.
364 Steynly Lane Pool, s. 171; Muhammed Ferid Bey, Yüce Osmanlı Devletinin Tarihi, s. 48-49.
365 ġerefettin Turan, “Bayezid II” D.Ġ.A, c.V, s. 234-238. 366
Hoca Sadettin, Tacü‟t-Tevarih, Kültür Bakanlığı, c. III, 1992, s. 242-276. 128
Osmanlı Ġmparatorluğu‟nun kuzeydeki düĢmanları Rusya ve Avusturya sonunda Osmanlı Devleti‟nin yenilgisine sebep oldular. 367
Sultan Selim ve özellikle Kanuni Sultan Süleyman zamanında Osmanlı Ġmparatorluğu her açıdan zirveye ulaĢmıĢtı. 368
sayesinde Osmanlı sarayı ilim, sanat ve edebın seçkinlerinin sığınağı oldu. 369
Onunla birlikte Miladi 1517 yılı (Hicri 923 yılında) Mısır ve Ġspanya savaĢları neticesinde askeri ve ekonomik alanlarda geliĢti. 370
Ayrıca Fransızların, Avusturya‟nın Habsburg hanedanıyla savaĢı Osmanlı Ġmparatorluğu‟nun iĢini kolaylaĢtırdı. 15. Yüzyılın sonları ve 16. Yüzyılın baĢlarında Ġspanya Devleti‟nin Akdeniz‟iegemenliği altında almak için Osmanlı Devleti‟yle çetin bir Ģekilde rekabet etmiĢtir. 371 Ayrıca
Avrupa‟nın merkezinde yer alan Avusturya devleti, Fransızlar‟ın politikaları nedeniyle Osmanlı‟nın iĢlerine müdahale etmedi. Bu nedenle Osmanlı, Avrupa tarafından rahatladı ve politikasını Doğu tarafına yöneltti. Bir süre sonra Fransızlar‟ın Osmanlılarla Avusturya‟ya karĢı birliği Osmanlıların Avrupa‟da yeni fetihler yapmalarına neden oldu. 372
16. Yüzyılda Osmanlı Ġmparatorluğu‟nda en
367 Alber Male, Yeni Asırların Tarihi, s. 387-388. 368
Ġsmail Ahmed Yağı, Osmanlı Devleti, çev. Resül Caferiyan, Zeytin Yayınları, Gum 2008, s. 83. 369 Parsadost, I.ġah Tahmasb, s 860-861; Edward Brown, Tarih-i Edebiyat İran, s. 77; Minorsky, Tarih-i Tebriz, s. 50.
370 A. Reymond, “The Great Arab Cities in the 16th-18th Centuries” New York, 1984, naklen E. Ġhsanoğlu, s. 32. 371 E. Ġhsanoğlu, Osmanlı Devleti Tarihi, s. 30-35. 372 Alber Male, Yeni Asırların Tarihi, s. 101-102.
129
büyük değiĢimine sebep olan Ģey ise Osmanlı Devleti‟nin Doğu‟ya yaptığı savaĢlar ve Ġslam ülkelerini ele geçirmesi idi. II. Bayezid Memluklara savaĢ açtı. 373
Yavuz Sultan Selim zamanında Ġran‟la Osmanlı arasındaki savaĢları baĢladı ve Osmanlı sultanları Suriye, Filistin ve Mukaddes Hicaz ve Mezopotamya Ģehirlerine yani Güneybatı Asya‟nın büyük kısmına saldırdılar ve buradaki Memlük egemenliğine son verdiler. Miladi 1517 yılında kendilerini Ġslam‟ın hamisi ve Müslümanların halifesi ilan ettiler. 374 Bu devirler Osmanlı Ġmparatorluğu‟nun durumunda çok etkili oldu. Ġslam Dünyası‟ndaki iç savaĢlar, Avrupalıların birliği, Ġslami hareketler ve en önemlisi Osmanlı Ġmparatorluğu‟nun Cebelü‟t-Tarik boğazından Karadeniz ve Babu‟l-Mendeb‟e kadar fevkalâde geniĢlemesi, imparatorluğun bir arada yönetilmesini zorlaĢtırıyordu ve bu olumsuz tablo imparatorluğun parçalanmasına sebep oldu.
Osmanlılar, Ġran ile savaĢta ateĢli silah kullanıp birçok fetihlere nail olmalarına rağmen diğer Ġslami ülkeler gibi Ġran‟ı ele geçiremediler. 375
Ġki devlet arasındaki savaĢlar sonuçsuz kaldı. Bu savaĢlar Osmanlının askeri ve ekonomik gücünü azaltmıĢtı. Diğer taraftan Osmanlılar‟ın batı ve kuzeydeki komĢularının isyan çıkarmaları Osmanlıları oralarda meĢgul etmiĢ, Irak-ı Arap ve Azerbaycan‟ı ele geçirememesine neden olmuĢtur. Miladi 1520 yılı (hicri 927 yılında) Kanuni Sultan Süleyman babası Selim‟in yerine geçti. Kanuni Sultan Süleyman‟ın 46 yıl süren saltanatı döneminde Osmanlı birçok kazanç elde etti. Öncelikle Osmanlıların eski
373 Muhammed Ferid Bey, Yüce Osmanlı Devletinin Tarihi, s. 55. 374
Muhammed Ferid Bey, a.g.e, s. 65.
375 Adel Alloche, Osmanlı ve Safevi İlişkileri, Anka Yayınları, Ankara 1985, s.111- 116.
130
düĢmanı olan Venedik‟le barıĢ yapıldı sonra Belgrad 376 ele geçirildi. Rodos adası da fethedildi. 377
Kanuni Sultan Süleyman zamanında Osmanlı Devleti dünyanın en güçlü devleti sayılıyordu. Sadece Ġslami bir Devlet değildi. Devlet 16. Yüzyılda Kanuni döneminde devamli geliĢen ve ilerleyen bir ülke görünümündeydi. Bu dönemde 8. Henry, kendi ülkesinde kanun yapmak üzere Osmanlı da uygulanan sistemi örnek almak için bir grup araĢtırmacıyı Ġstanbul‟a gönderdi. 378
Bu dönemde Fransız hükümdarı1. Fransuva Osmanlı‟yla dostluk yapmaya muvaffak oldu. Osmanlı- Fransız ittifakı Habsburg 379
Ġmparatorluğu, Ġspanya ve Avusturya‟yla savaĢtı. Sonunda 1. Fransuva Cenova sahilini, Kanuni Sultan Süleyman da BudapeĢte‟yi ele geçirdi ve Avusturya‟nın baĢkenti olan Viyana‟yı da kuĢattı. Bu savaĢların neticesinde Afrika‟nın kuzeyinde yer alan Tunus, Cezayir ve Mısır Osmanlı
376
Muhammed Ferid Bey, a.g.e, s. 71-73.
377 Muhammed Ferid Bey, Yüce Osmanlı Devletinin Tarihi, (Ahsenot-Tevarih), s. 73-76.
378
Fahreddin Hicazi, Nakş-ı Peyamberan Dar Temedon-ı Beşeri, Medeniyette Peygamberlerin rolu, Bi‟sat Yayınları, Naklen Macel Clerget: LaTurquie, Passe et Present, Paris, 1938, s. 137. 379 Ali Ekbar Dıh-hoda, Luğatnameye Dıh-hoda, Muasseseye Luğatnameye Dıh- hoda, Tahran 1998, c. 15, s. 23298, Ġsviçre‟nin Arguy‟un da olan atalarının Habsburg kalelerinin adıyla tanılan bu hanedan Almanya ailesi sayılıyorlar. Bu hanedanın Kontları 11. Yüzyilindan beri tarihte Ģöhretlidirler. Avrupa‟nın küçük memleketlerin padiĢahlığından baĢka birçok Almanya, Avusturiya, Macaristan, Bühüm, Ġspanya gibi ülkelerin padiĢahıydılar.
131
Devlet‟ine katıldı. 380 Bu toprakların katılmasında Barbaros, Piyale ve Turgut Reis gibi denizcilerin kazandıkları zaferler önemli bir yer tutmuĢtur. 381
Osmanlıların Avrupa, Afrika ve Akdeniz‟de arka arkaya yaptıkları fetihler Avrupalıların endiĢelerinin artmasına sebep oldu. Ama diğer taraftan Osmanlı imparatorluğunun durumu Avrupa‟da sağlamlaĢtı. Bundan dolayı Osmanlılar yüzlerini Doğu‟ya özellikle de Ġran‟a çevirdiler. II. Selim, babası Kanuni Sultan Süleyman kadar iyi bir lider olmadığından devlet iĢlerini sadrazam Sokullu yuruttu. Sokullu, Arabistan, Kıbrıs ve Hazar sahilinde yer alan Hacı Tarhan‟ı Osmanlı topraklarına kattı. Osmanlı Deniz Kuvvetleri Miladi 1571 yılı (Hicri 979 yılında) Lepant‟da Ġspanya Deniz Kuvvetleri‟ne yenilmesine rağmen bunun devlete hiçbir olumsuz etkisi olmadı.
382 Sadece Osmanlıların Avrupa‟nın merkezine saldırmasını engelledi. Bu yenilgiden sonra da Osmanlıların Akdeniz‟de galibiyetleri devam etti. Öyleki Ġspanya‟yla Venedik ülkelerinin Akdeniz‟deki ticaretlerini zora soktu. Bu dönemde Osmanlılar Doğu‟daki güçlü rakipleri Safevilerle çatıĢıyorlardı ve bu Doğu sınırlarını korumaları gerekmekteydi. Yeniçeri ordusunun çökmesine neden olan ilk durum bu adımla gerçekleĢmiĢtir. 383
Sultan III. Murat ve haleflerinin zamanında Osmanlı Ġmparatorluğu içinde çöküĢ emareleri göründüğü halde yine fetihlere devam edildi ve
380
Ali Cevahir Kelam, Mısır Tarihi, s. 31.
381 Stanley Lane Pool, a.g.e, s. 172.
382 Ferid Bey, Yüce Osmanlı Devletinin Tarihi, s. 116-117.
383 Ġspaya‟nın yenilmeyenlik Deniz Kuvveti sonunda Miladi 1588 yılında, ikinci Filihp PadiĢahı Ġngiltereyle Meleke Elizabet zamanında yenilgeye uğradı ve Ġngiltere‟nin denizlere Hâkimiyetine neden oldu. Ġkinci Filip‟ten sonra Krallarının yanlıĢ politikası Ġspanya‟nın üstün gücüne son verdi.
132
Doğuyla Batı savaĢlarında önemli fetihler gerçekleĢtirildi. 384 Osmanlılar‟ın Hıristiyan ülkeleriyle pratikte iletiĢimi vardı ve mahalli emirlerle irtibat kuruyorlardı. Osmanlıların dıĢ politikası uzak ticari yolları ele geçirmek ve büyük Ģehirlere ulaĢmak için planlamıĢtı. Osmanlılar Sultan‟a vefalı kalmak için toplumla iletiĢimi olmayan Yeniçeriler‟i hizmete aldılar. Hatta Divan iĢlerini de onlara bırakmıĢlardı. Bu nedenle liyakat gösterenler üst düzey makamına gelebiliyorlardı. Osmanlılarda asker olanlar veya asker olmayanlar, din adamları ve devlet adamlarının çok sıkı iliĢkileri vardı. Büyük din adamları üst düzeye ulaĢabiliyorlardı. Ama bu birleĢmenin zirvesi Sultan‟a dayanıyordu. Sultanda olan yetki kimsede yoktu ve Sultan, askerlerin, halkın ve bütün devlet adamlarının lideriydi. Sadrazam, Sultana karıĢma hakkı olmadan bir yere kadar bağımsızdı. Sultan siyaset ve devlet iĢlerini Sadrazama devrediyordu. Din adamları da Sadrazam olabilirdi ama diğerleri askeri-idari alanlardan seçiliyordu. 385 ġeyhülislamın 386 tayin ve azlini Sultan yapıyordu. 387
devletinin dayanağıydılar. Sultan siyasetten uzaklaĢtığı zaman Sadrazam devlet
384 F. Sümer, “I. Abbas” D.ĠA, I. 17-19; Roemer, The Sefavid Period, I. Abbas, The Cambridge History of İran, c. V, Cambridge, 1986, s. 262-278, 385
Hüseyin Hezarfen, Telhisü‟l-Beyân fi Kavânin-i Âl-i Osman, Bibliothéque National (Paris), Ancien Fonds Trc, nr. 40, vr. 134 a. 386
Mecmuası ilâvesi, Ġstanbul 1330, s. 10; M. Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, Ġstanbul 1983, c. III, s. 349. 387
Ġsmail H. UzunçarĢılı, Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilâtı, Ankara 1984, s. 179- 180, 187 ve 192. 133
iĢlerine bakıyordu. Hassas konular Divan-ı Hümayün‟daki (Bakanlar Kurulu) Hazine bakanı, Divan-i A‟li reisi ve iki kadı askerden oluĢan kiĢiler tarafından ele alınıyordu. Osmanlıların hükümet ve mali iĢlerinin en önemli anahtarı Tımar sistemiydi. 388
Sultan, Tımar sistemini süvarilere bırakmıĢtı ve toprak vergiside süvariler tarafından toplanıyordu. 389 Tımar
sistemi babadan
oğula geçmezdi. 390 Osmanlı kanunları Tımarcıların vezifelerini belirtiyordu. Tımarcılar devlet memuru sayılırdı ve tam bağımsız değildiler. Osmanlıyla Ġran‟ın sınırları belli olmadığı için aralarında gerginlik oluĢmuĢtu. Osmanlı Devleti, Avrupalıların 16. Yüzyıldan 19. Yüzyıla kadar Doğuya hatta Ġran‟a yönelik tecavüzlerine sağlam bir setti.
391 Bu noktayı iyice anlayan ġah Süleyman Safevi‟nin veziri ġeyh Ali Zangane (1104-1077)Ġran‟ın Osmanlı‟ya savaĢ açmasında ısrarlı olan Avrupalılara muhalefet etti.
392 Bu toplantıda hazır olan “Carery” diyorki; Süleyman ġah‟ın veziri ciddi bir Ģekilde Türklerle dostluk kurmak isteyip ve gerçekten Hristiyanlara karĢı
388 Halil Ġnalcık, Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600), çev. RuĢen Sezer, (Ġstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2003) , s.112; Mustafa Akdağ, “Timar Rejiminin BozuluĢu” Ankara Üniversitesi DTCF Dergisi, C. 3, Sayı 4, (1945), s.419. 389 Abdullah Bay, “XVIII. ve XIX. Yüzyıllarda Trabzon Eyaletinde Tımar ve Zeametlerin Durumu” Karadeniz AraĢtırmaları, Sayı: 18, (2008), s.39. 390
Ömer Lütfi Barkan, “Tımar” Ġ.A, M.E.B. Yayınları, c.12/1 , (1979), s.293; Lajos Fekete, Macaristan‟da Türklerin Mülk Sistemi, çev. M.Tayyib Gökbilgin, İstanbul Üniversitesi Tarih Dergisi, Sayı 16, (1961), s.30-31. 391
Ali ġeriati, Teşeyyü Alevi ve Safevi, ÇapbahĢ Yayınları, Tahran 1998, s 44-47. 392
Carery, Seyahetname, Çev. Abbas Nahcivani ve Abdul Ali Karang, Tebriz 1969, s. 92.
134
Osmanlı‟nın Ġran için bir engel olduğuna inanıyordu. Zangane: “Bir gün Türkler ortadan kaldırılırsa sıra Ġran‟a gelecek ve Ġran Avrupalılara karĢı dayanamaz” diyordu.
393 Hatta sürekli Avrupalılara, Osmanlılara karĢı savaĢ açma sözü veren Büyük Abbas bu konuda hiçbir zaman bir adım atmadı. 394
Osmanlıyla Ġran arasındaki çatıĢmaların mezhep bahanesiyle olmasına rağmen süreli barıĢ dönemleri oldu. 395
Ġki tarafta da barıĢın önemini savunanlar vardı. Ġslam‟in yayılması için Avrupalılarla sürekli savaĢ halinde olan Osmanlılar daha önemliydi.
393 Carery, a.g.e. 394
Bekir Kütükoğlu, Osmanlı-İran Siyasi Münasebetleri, (1578-1590), Ġstanbul Edebiyat Fakültesi Yayınları, 1962, s.196. 395 UzunçarĢılı, Osmanlı Tarihi, s. 63. |
ma'muriyatiga murojaat qiling