çekeceğini, ne zaman gevşek bırakacağını da öğrenmesini sağlamıştı Hans'ın. Dükkânlarda
satılan cafcaflı kamışları, mantarları, saydam misinaları ve bütün o yapay olta takımını işte
öylesine küçümseyip alaya almış, her parçasını insanın kendi eliyle yapıp kotarmadığı bir oltayla
dünyada balık tutulamayacağını Hans' m kafasına sokmaya çalışmıştı.
Aralarında çıkan bir kavga sonucu Finkenbein kardeşlerle arkadaşlığa son vermişti Hans.
Sessiz ve sakat Rechtenheil ise, arkadaşlıkları güzel güzel sürerken bir gün kendisini bırakıp
gitmişti. Bir şubat günü o küçük, sefil yatağına uzanmış, koltuk değneğini sandalyesinde duran
giysilerinin üzerine koymuş, birden ateşi yükselip kaşla göz arasında sessiz sedasız bu dünyadan
göçmüştü.
Şahinler Sokağı kısa sürede unutmuştu onu, bir tek Hans'm anılarında uzun süre yaşamıştı.
Rechtenheil'm ölümüyle Şahinler Sokağı'nm o acayip sakinlerinin sayısında hiç de azalma
olmadı. İçkiye düşkünlüğü dolayısıyla işten çıkarılan postacı Bay Rötteler'i kim tanımazdı? İki
haftayı geçmezdi ki, Rötteler bir güzel kafayı çekip de sokakta serilip kalmasın yere ve gece
vakti rezalet çıkarmasın. Oysa
başka zamanlar bir çocuk kadar zararsız ve masum biriydi, iyi kalplihkle gülümseyip
dururdu sürekli. Oval enfiye kutusundan Hans'a enfiye çektirir, bazen onun getirdiği balıkları
alarak yağda kızartıp yer, Hans'ı da kendisiyle oturup yemeye davet ederdi. İçi doldurulmuş
cam gözlü bir şahini, ayrıca eskiden kalma bir müzikli saati vardı, ince sesiyle modası geçmiş
dans havaları çalardı. Sonra o asırlık ihtiyar teknisyen Porsch'u tanımayan var mıydı? Yalınayak
yürürken bile koluna kibar kolluklar takmadan duramazdı. Eskilerden sert bir köy öğretmeninin
oğluydu, İncil'in neredeyse yarısını, bir yığın atasözünü ve ahlaksal nitelikteki bir sürü özdeyişi
Do'stlaringiz bilan baham: |