ezbere bilirdi; ama ne bu özelliği, ne ağarmış saç sakalı gördüğü bir kadına kur yapıp iltifatlar
yağdırmaktan ve sık sık kafayı tütsüle-mekten kendisini alıkoyamazdı hiç. Şöyle biraz yükünü
almayagörsün, Hansların evinin köşAsm. deki taşın üzerine oturmaktan hoşlanır, Önünden gelip
geçen herkese adıyla seslenir, özdeyişlerini ve hikmetli sözlerini bol keseden kendilerine buyur
ederdi.
"Hans, benim güzel evladım, dinle bak, ne söyleyeceğim sana! Nasıl diyor Sirach? Bir
kimseye bir öğüt
verip de sonradan verdiği öğütten dolayı pişmanlık duymayana ne mutlu! Güzelim bir
ağaçtaki yapraklar gibi hani; nasıl yapraklardan kimi dökülür, kimi yeşerip yerini alır dökülenin,
insanlar da öyledir, kimileri ölür, kimileri doğar, yerini alır ölenlerin. İşte böyle, artık eve
gidebilirsin, seni yumurcak seni!"
Ağzından dökülen o sofuca hikmetlerin yanı sıra Porsch Baba'mn hortlak ve hayaletlerle
ilgili olarak anlattığı tüyler ürpertici hikâyeler sayılamayacak kadar çoktu. Porsch Baba bu gibi
varlıkların gezip dolaştığı yerleri iyi bilir, kendi anlattıklarına kendisi inanmakla inanmamak
arasında bocalayıp dururdu.
Çokluk anlattığı hikâyeler ve onu dinleyenlerle eğlenir gibi palavracı bir küçümseyişi
içeren bir sesle başlar
anlatmaya ama anlatırken korkuyla sinip büzülür, yavaş yavaş kısar sesini, sonunda alçak
perdeden, etkileyici, insanın tüylerini diken diken eden bir fısıltıda karar kılardı.
O küçük sokak ne çok korkuyu barındırırdı sinesinde! İşleri ters gidip bakımsız kalmış
atölyesi sonunda tümüyle elden çıkan çilingir ustası Bay Brendle de burada oturmuştu.
Neredeyse bütün gün evindeki küçük pencerenin önünden ayrılmaz, somurtup durarak bu
sokağa bakardı hep.
Do'stlaringiz bilan baham: |