yapmalarını önerdi. Hans'm hayalinde yeşil çayır çimenler ve uğultulu ormanlar canlandı bir an,
sevinçle kabul etti hemen. Ama çok geçmeden gördü ki, bu büyük kentteki gezinti kendi
kasabalarmdakine hiç benzemiyordu.
Hans, halasıyla tek başına çıkmıştı gezintiye; babasının kentte uğrayacağı bazı ahbapları
vardı. Daha merdivende başladı terslik. Birinci katta çalımından geçilmeyen şişman bir kadınla
karşılaştılar; halasının önünde eğilip selamladığı kadın, hemen büyük bir cerbezeyle gevezeliğe
başladı.
On beş dakikadan fazla sürdü konuşma. Merdivenin korkuluğuna sıkışmış
halde bir kenarda dikilen Hans, kadının küçük köpeğinin orasını burasını koklayıp arada bir
hırlamasına göğüs geriyor, konuşma sırasında kendisinden de söz edildiğini belli belirsiz
seziyordu, çünkü yabancı şişman kadın kelebek gözlüğüyle ikide bir tepeden tırnağa onu
süzmekteydi. Evden çıkıp sokağa henüz adım atmışlardı ki, hala bu sefer de bir dükkândan içeri
daldı, uzun süre de çıkmadı dışarı. Bu arada Hans ürkek bakışlara kaldırımın üzerinde dikiliyor,
yoldan gelip geçenler tarafından itilip kakılıyor, sokak çocuklarının alaylı sözlerine hedef
oluyordu. Neden sonra yine göründü hala hanım, Hans'a bir çikolata uzattı; çikolatayı sevmeyen
Hans yine de kibarca teşekkür etti. İlk köşe başında atlı bir tramvaya bindiler; tıklım tıklım
doluydu
tramvay; sürekli zil vuruşları arasında bir caddeyi geride bırakıp bir başkasına girdiler,
sonunda uzun bir ağaçlıklı yolda indiler tramvaydan.
Par klik bahçelik bir yerdi burası; bir havuzun fıskiyesinden sular fışkırıyor, etrafı çitlerle
çevrili çiçek tarhları görülüyor, küçük, yapay bir gölde kırmızı süs balıkları yüzüyordu. Hans ile
halası, kendileri gibi gezintiye çıkmış kişilerden oluşan kalabalık içinde bir aşağı bir yukarı gidip
Do'stlaringiz bilan baham: |