heyecanlandıran sesiyle sallar üzerinde yüreği çarparak yapılan yolculuklar! Hans suda sağa
sola oynayan tomrukların üzerine sıçradı, bir söğüt yığınının üzerine uzandı, hayal kurdu, salın
ırmakta yol aldığını, bazen hızlı hızlı, bazen duraksayarak çayır
çimenlerin, tarlaların, köylerin ve serin ormanların önünden, köprülerin altından ve
kapakları açılmış savaklardan geçtiğini canlandırdı gözlerinin önünde, kendisi de salın üzerinde
uzanmış yatıyordu; her şey yine eskisi gibiydi, Kapf Tepe-si'nden tavşanlar için yem devşirip
getirdiği, tabakhanelerin ırmak kıyısındaki bahçelerinde oltayla balık avladığı, başının henüz
ağrımadığı ve dertsiz tasasız yaşayıp gittiği günlerdeki gibiydi
tıpkı.
Yorgun ve keyifsiz, akşam yemeği için eve döndü. Ertesi gün sınav için Stuttgart'a
gidilecekti, babası telaşından ne yapacağını bilemiyordu; gereken kitapları bavullara yerleştirip
yerleştirmediğini, giyeceği siyah giysiyi hazırlayıp hazırlamadığını, yolda gramer kitapları
üzerinde çalışıp çalışmayacağını, kendini iyi hissedip hissetmediğini belki yüz defa sordu Hans'a.
Hans da kısa kısa, hırçın ve hoyrat cevaplar verdi, birazcık bir şey yiyip iyi geceler diledi
babasına.
"İyi geceler, Hans! İyi uyumaya bak! Sabah altıda kaldırırım seni, tamam mı! Sözlüğü de
bavula koymayı unutmamışsmdır umarım?" "Hayır, unutmadım. İyi geceler!" Küçük odasında
ışığı söndürdükten sonra daha uzun bir süre uyumadan oturdu Hans. Şimdiye kadar şu sınav
derdinin ona sağladığı tek mutluluktu bu,
kendi kendisinin efendisi olduğu ve kimse tarafından rahatsız edilmediği küçük bir odası
vardı artık; yorgunluk, uykusuzluk ve baş ağrılarıyla boğuşmuş, biriken Sezar, Ksenophon,
gramer kitapları, sözlükler ve matematik ödevleri karşısında akşamları burada saatler
Do'stlaringiz bilan baham: |