tadını bilen bir maymun suratlı, benim ustanın kızıyla evlenmeye kalkmasın mı! Ama kız
hemen kapıyı kapadı yüzüne, defledi adamı!
Neden mi? Gönlü daha çok bendeydi de ondan; dört ay seviştik, gezip tozduk, babası
morukla bozuşmasaydım şimdi Frankfurt'taydım, bizim ustanın damadı olmuştum." Ayrıca
kalfanın anlattığına göre, ustası, o rezil herif, dövmeye kalkmıştı kendisini; o sefil esir taciri bir
defasında kendisine el kaldırmaya yeltenmişti; ama o hiçbir şey söylememiş, oradan balyozu
kaptığı gibi moruğa bir bakış bakmıştı ki, moruk sus pus çekip gitmişti, beyninin dağılmasını
istememişti çünkü; sonra da tutmuş, yazılı olarak bildirerek kendisine yol vermişti korkak herif!
Ayrıca Offenburg'daki bir meydan kavgasından söz etmişti kalfa, kendisi de aralarında olmak
üzere üç çilingir yedi fabrika işçisini döve döve pestilini çıkarmıştı. Offenburg'a yolu düşen biri
olursa Uzun Schorsch'a sorsun yeterdi, Uzun Schorsch hâlâ Offenburg'daydı ve kavgaya da
tanık olmuştu.
Bütün bunlar serinkanlılıkla, biraz da hoyrat bir ses tonuyla ama büyük bir coşku ve hazla
anlatılıyordu;
herkes zevkle kendinden geçerek anlatılanları dinliyor, aynı masalı ileride sırası gelip
kendisi de başka yerde başka arkadaşların yanın-da anlatmayı içinden geçiriyordu; çünkü hiçbir
çilingir yoktur ki, bir yol ustasının kızıyla sevişmemiş, balyozla hınzır bir ustanın üzerine
yürümemiş, yedi fabrika işçisini tek basma pataklayarak leşlerini yere sermemiş olsundu.
Olayın kendisi ise bazen Baden-Baden ya da Hessen Eyaleti'nde geçer, bazen de
İsviçre'de; balyozun yerini bazen eğe alır olayda, bazen de kızgın bir demir parçası; sopa yiyen
bazen fabrika işçisi değildir de fırıncılardır ya da terziler; ama öteden beri anlatılagelen
masallardır hepsi, her anlatıldıklarında zevkle kulak verip dinleyenler bulunuyor, çünkü
Do'stlaringiz bilan baham: |