yanlı bir insandı, piyetist tutumundan dolayı pek çok kişi gülüp geçiyordu kendisine.
Piyetistlerin toplantılarında katı bir yargıç ve kutsal kitabın yaman bir yorumlayıcısı
kimliğiyle öne çıkıyor, ayrıca çevredeki köyleri dolaşıp halkı aydınlatan, onlara doğru yolu
gösteren konuşmalar yapıyordu. Ama bunun dışında küçük bir esnaftı alt tarafı ve esnaftan
bütün kişiler gibi dar görüşlüydü. Oysa rahip efendi güzel konuşan görgülü bir adam, bir vaiz
olmakla kalmayıp işini ciddiye alan çalışkan bir bilgindi. Hans, başım kaldırmış,
saygıyla kitap sırtlarını inceliyordu. Çok geçmeden rahip efendi çıkıp geldi, redingotunu
soyunup siyah renkte ince bir hırka geçirdi sırtına; öğrencisinin eline Luka İncili'nin Yunanca bir
baskısını tutuşturup belli bir yeri göstererek okumasını söyledi. Latince derslerdekinden çok
farklıydı durum. Yalnızca bir-iki cümle okuyorlar, okunan cümleler kılı kırk yarar bir titizlikle
sözcük sözcük Almanca'ya çevriliyordu; sonra da sade ve yalın örneklerden yola çıkan rahip
efendi güzel ve etkili konuşmasıyla bu dilin ruhunu ve özünü ustalıklı şekilde saptayıp ortaya
koyuyor, İncil'in ne zaman ve ne şekilde doğduğuna ilişkin açıklamalarda bulunuyordu; tek bir
ders bile, okuyup öğrenme konusunda Hans'ı yepyeni bir kavrayış gücüne kavuşturmuştu.
Dizelerde ve sözcüklerde ne gibi bilinmezliklerin ve jpdevlerin saklı yattığı, nasıl eski
zamanlardan bu yana binlerce bilgin, düşünür ve araştırmacının bu sorunları çözmeye uğraştığı
konusunda uzaktan da olsa bir fikir edinmişti. Hani ona öyle geliyordu ki, gerçeği araştıranların
arasına bu ders sayesinde kendisi de katılmıştı.
Rahip efendi, dersten sonra Hans'm eline ödünç olarak bir sözlükle bir gramer kitabı
tutuşturdu. Hans evde de boş durmadı, bütün akşamı çalışmakla geçirdi. Gerçeğe götüren yolun
Do'stlaringiz bilan baham: |