"ir kesiliyor, tuhaf denecek kadar net, acayip Çarklar Arasında
düşler görüyordu. Geceleyin, başında hafif bir ağrı, gözlerini açıp da bir daha uyuyamadı
mı, ilerleme konusunda bir sabırsızlıktır üzerine çullanıyor, arkadaşlarından ne kadar öne
geçtiğini, okulda öğretmenlerin ve müdürün kendisini nasıl saygıyla, hatta hayranlıkla izlediğini
düşününce, bir üstünlük duygusuna kapılıp gururlanmaktan kendini alamıyordu.
Hans'm içinde kendisinin uyandırdığı bu güzel hırsı yönlendirmek, Hans'm giderek serpilip
büyüdüğünü görmek, müdür bey için derin bir haz kaynağıydı. Kim diyormuş öğretmenlerde
kalp yok? Kim, öğretmenlerin kılı kırk yaran, fosilleşmiş, ruhsuz kimseler olduklarını
söylüyormuş?
Yalan, yalan! Bir çocukta hayli zaman çalışıp da ortaya çıkarılamamış
yeteneği» bir an gelip ansızın uç verdiğini, çocuğun tahtadan kılıçlarını, sapanını, okla
yayını ve büftin oyuncaklarını nasıl bir yana bırakarak bilip öğrenme yolunda ilerlemek için çaba
harcadığını, yoğun çalışmalarla henüz yontulup işlenmemiş tombul ve al yanaklı bir oğlanın, nasıl
narin, vakur, neredeyse dünya nimetlerine sırt çevirmiş birine dönüştüğünü, yüzünün nasıl daha
yaşlı ve maddilikten uzak bir görünüm kazandığını, bakışlarına nasıl daha bir derin, amacından
daha emin bir ifadenin gelip yerleştiğini ve kanı giderek çekilen ellerine zamanla nasıl bir
durgunluğun çöktüğünü gören bir öğretmen sevincinden deliye döner, gururundan içi içine
sığmaz. O körpe yaratıkların doğasmdaki hoyrat gücü ve tutkuları dizginleyerek söküp atmak,
bunların yerine devletçe saptanmış sıradan ideallerin fidelerini dik-jAek bir öğretmenin hem
görevi, hem devletçe vendisine buyur edilip verilmiş mesleğinin yükümlülüğüdür. Şu anda
Do'stlaringiz bilan baham: |