okulunda çevrende başka arkadaşlar göreceksin, hepsi de yetenekli ya da pek çalışkandır, öyle
kolay kolay kendilerinden öne geçmene izin vermeyeceklerdir. Anlıyor müsün demek
istediğimi?"
"Elbette müdür bey."
"Madem öyle, bir öneride bulunayım sana: Bu tatilde manastırdaki okulun derslerine biraz
hazırlan. Tabii aşırıya kaçmadan. Şu sıra bir güzel dinlenip yorgunluk çıkarmak hakkın, hatta
görevin kuşkusuz. Bana sorarsan, en iyisi günde şöyle bir ya da iki saatini bu işe ayırman. Yoksa
insan kolayca formdan düşebilir ve bir daha eski formu-nu kazanması haftalar alır. Ne diyorsun
bakayım?"
"Ben dünden hazırım, müdür bey, siz lütfen..."
"Güzel! İbranice'nin yanı sıra okulda öncelikle Homeros yeni bir dünyanın kapısını
aralayacak sana. Biz şimdiden sağlam bir temel edinirsek, onu bir kat daha zevkle, bir kat daha
iyi anlayarak okursun.
Homeros'un dili, yani eski İyon şivesi, ayrıca Homeros şiirindeki söz ve ses uyumu
tamamen kendine özgü, tamamen ayrı bir şeydir. Homeros'un şiirlerinin gerçekten tadına
varabilmek çaba ister insandan, titizlik ister."
Tabii Hans bu yeni dünyanın kapısından içeri adımını atmaya dünden hazırdı, bu konuda
elinden geleni yapacağına söz verdi.
Ne var ki, konuşmanın nereye varacağı birazdan belli olacaktı; müdür bey, hafifçe
öksTirerek konuşmasını
sürdürdü:
"Ne yalan söyleyeyim, matematiğe de birkaç saat zaman ayırırsan çok sevinirim. Hani
matematikte kötü bir öğrenci sayılmazsın ama bu derste şimdiye kadar pek başarılı olduğun
söylenemez. Manastır okulunda cebir ve geometri okuyacaksın; biraz ders alıp önceden
hazırlanman sanırım yerinde olur."
"Elbette, müdür bey."
"Ben sana her zaman yardıma hazırım, bunu söylememe bile gerek yok.
Do'stlaringiz bilan baham: |