geniş omuzlu ve tombul yanaklı oğlunu okşamak istedi. Çevresindekilerden utanan oğlan, hanım
evladı bir çocuk izlenimini uyandırmaktan kaçındığı için iki elini de pantolonunun ceplerine
soktu. Veda edip ayrılmak, kendisinden çok annesine güç geliyor gibiydi.
Oğlanların bazılarında ise bunun tersiydi durum; dolapları yerleştirmekle meşgul annelerini
ne yapacaklarını bilemeden şaşkın şaşkın izliyor, onlarla yine eve dönmek ister gibi
görünüyorlardı. Ama hepsinde de ayrılık korkusu ve her zamankinden güçlü bir sevilip okşanma
gereksinimi, çevredekilerden
sıkılma duygusuyla ve er-
pekliğe ilk adım atışın o inatçı gururuyla savaşıp duruyordu. Ağlayabilse başka şey
istemeyecek pelc çok oğlan, doğal denemeyecek umursamaz kir tavır takınıp olup bitenler
kendisini hiç duy-gulandırmıyormuş gibi davranmaya çalışıyor, anneleri ise onların bu haline
gülümseyerek bakıyorlardı.
Hemen bütün oğlanların gerekli eşyaların yanı sıra lüks sayılabilecek kimi öteberileri de
sandıklardan çıkardığı görülüyordu, bir torba elma örneğin, tütsülenmiş bir salam, bir kutu
kurabiye ve buna benzer başka şeyler, çoğunun patenleri de vardı. Ufak tefek cin gibi bir oğlan
kendi sandığından çıkardığı ve saklamaya da hiç kalkmadığı koca bir parça jambonla dikkatleri
üzerine çekmişti.
Oğlanlardan hangilerinin doğru evden okula geldiği, hangilerinin daha önce bir başka yatılı
okulda veya pansiyonda kaldığı kolayca ayırt edilebiliyordu. Ama bu sonuncuların yüzünde de
yine bir telaş ve heyecan okunmaktaydı.
Bay Joseph Giebenrath da sandıktan eşyaların çıkarılmasında oğluna yardım etti. Akıllıca
ve becerikli davrandı, öbür anne ve babaların pek çoğundan önce bitirdi işini, bir süre sıkılmış,
ne yapacağını bilmeyerek oğlu Hans'la yatakhanede bekledi. Nereye baksa, oğullarını bazı
Do'stlaringiz bilan baham: |