var."
"Bir kızı seviyorum ben." *
"Bir kızı mı? Sahi mi?"
"Bizim orda. Komşunun kızını. Hatta onu
bu kış öptüm bile." "Öptün demek?"
"Evet. Bir akşam hava kararmıştı, buz pistin-deydik, ayaklarmdaki patenleri çıkarmasına
yardım
ediyordum, bunu yapmama izin vermişti
çünkü. Birden öptüm onu." "Peki, bir şey demedi mi?"
"Hayır. Ama kaçıp
gitti hemen." "Ee,
sonra?"
"Sonra? Sonra hiç."
Heilner yeniden göğüs geçirdi. O anda Hans'm gözüne yasak bahçelerden çıkıp gelmiş bir
kahraman gibi göründü dostu.
Derken çan çaldı, yatma vaktiydi. Fener söndürülüp ortalık sessizliğe gömüldü; ama daha
bir saati aşkın bir süre uyumadan yatakta yattı Hans, Heilner'in sevdiği kızı öpmesini düşündü.
Ertesi gün bu konuda daha başka sorular yöneltmek istedi dostuna ama utandı. Hans'tan
bir soru
gelmediğini gören Heilner de kendiliğinden aynı konuya dönmek istemedi.
Okulda Hans'm durumu her geçen gün daha kötüye gidiyordu.
Öğretmenleri Hans'a karşı surat asmaya, ona ters ters bakmaya başlamışlardı. Müdür bey
kaşlarım çatıyor, Hans'a içerliyordu. Sınıftaki öbür öğrenciler
de Hans'm bulunduğu pek yüksek yerden paldır küldür aşağılara yuvarlandığını ve sınıf
birinciliğini gözden
çıkardığını hanidir anlamışlardı. Hiçbir şeyin farkında olmayan biri varsa, o da Heilner'di,
çünkü zaten pek önemsediği yoktu okulu. Hans'a gelince, neler olup bittiğini seziyor, değiştiğini
görüyor, yine de aldırmıyordu.
Bu arada gazetenin redaksiyon işinde çalışmaktan bıkan Heilner, artık bütün zamanını
dostu Hans'la geçiriyordu. Yasak falan dinlemeyip her gün çıktığı gezilerde Hans'a eşlik ediyor,
Do'stlaringiz bilan baham: |