Filler Sultani
Download 60.22 Kb. Pdf ko'rish
|
V ASAR KEMAL Filler Sultani � tt ı11 ı :. toros yayınları YAŞAR KEMAL * Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca © Yayın Hakkı: Yaşar Kemal Türkiye'de Yayın Hakkı: Toros Yayınlan Yedinci Baskı Toros Yayınları, İstanbul 1994 Kapak Düzeni: Raşit Gökçeti Baskı: Yazır Matbaacılık 146 ISBN 975-433-006-9 TOROS YAYlNLARI Nuruosmaniye Cad. Atasaray Han 37/406, 34440 Cağaloğlu-İstanbul Tel: 522 23 76 Fax: 512 97 92 Y�ŞAR KEMAL Filler Sultani ile K1rm1z1 Sakalll Topal Kannca toros yayınlan Fülerin lc4rınca ülkelerine yürüyüp kentlerini yıkıp onları tutsak kıldtğıdır. Filler sultanı bir ak güvercinden daha ak, iri, gör kemli bir fildi. Tahtına oturmuş, gelecek ulağı bekliyor, yerinde duramadığı her deviruminden belli o luyordu . Derken, biraz sonra beklediği ulak, ulukepez geldi. Bu kuş, hüdhüdlerin b aşıydı. Geniş ak, kara kanatları belli ki yorulmuştu. Uzun, başında, boynunda bir yay gibi k a ba rmı ş kepezi turuncuydu. Tüyleri, balkıyan bir güneş turuncusunda yalp yalp ediyordu. Göğsünün in ce, san tüyleri · benekllydi. Filler sultanının başı yöresinde üç kere uçup üç turuncu halka çizdikten sonra vardı, sultanın burnu ucundaki dala kondu. 'ifSöyle,ıı diye acele etti filler sultanı. ı . Hoş geldin safalar getirdin ... Söyle, karıncalardan ne ha- ber, bana iyi bir muştu getirdin mi?» _ Ulukepez çok yorulmuştu, kanatl arını tam dört kez gerdi, çırptı, altındaki çınar dalının yapraklan titredi. cıSağol suıtanım,ı> dedi ulukepez. «Varol sult.anım. Karıncalardan iyi haberler var. Onlann ülkelerinde tam yedi ay kaldım. Bana çok iyi davrandılar, konukladılar, yedirdiler içirdiler, dostluk gösterdiler. Ben bu düny a da hiç böyle yaratıklar görmedim.» Filler sultanı gürledi: ııNe biçim yaratıklar bunlar, ben hiç bir kannca görmedim. ıı ııKüçük ş�ylerdir,ıı dedi ulukepez, kanatıannı üç kez açarak. ııO kadar küçücük yaratıklardır ki sen çok yakından bakmazsan bir kanncayı göremezsin.• ııAnlat,ıı dedi !iller sultanı. ııBana bu küçücük ya ratıkların hünerlerini anlat. Bana onlann küçük ya da büyük olmalan değil, h ünerleri gerek ... , Ulukepez artık yol yorgunluğunu üstünden atmış. dinlenmişti. «Al gözüm sultanım seyreyle sen, .şimdi kanncala nn hünerini,� diye şakıdı. Başladı anlatma�a. O anlat tıkça . !iller sultanı kendinden geçiyordu. Kendinden ge çiyor, dunnadan ulukepeze soru üstüne soru soruyordu. ııBir kentler kurmuşlar, hiç sorma sultanıın, yerin altına ... Görkemli, uygar kentler. Ambarlan yıl on iki ay yiyecek, bal, çiçek özü, tahıl, böcek ölüsü dolu, dop dolu. Başkentlerini geniş ovalann tam ortalarında, özün de kurmuşlar. Bu ovalar Nil kıyılanndan da, Çukurova dan da daha bereketli. Hele bir ova, bir ülke var, !il ek sen biter, öyle bereketli. Kuzey yanını bu ülkenin . ulu ormanlar kaplamış. Kaplan girse sökemez bir orman, güneyi de yıl on iki ay yemyeşil, bütün ova yıl on iki ay a�zına kadar çiçekle dolu, alabildi�ine bir düzlük ... Do �usu tarlalar, batısı tarlalar, can eksen biter, kuş eksen, kannca eksen, an eksen biter.ıı Ulukepez anıaıtıkça coşuyor, coştukça anlatıyordu. Durmadan bir gün bir gece kanncalan, onlann kentle rini, ülkelerini anlattı !iller sult anın a. Filler sultam da kendinden geçmiş, bu coşku içfudeki kuşu dinliyordu. Ulukepez, !iller sultanının birden ayağa fırladıprn gördü: ııBütün fillerim toplanın,• diye batırdı. Gür sesin den �lar sallandı. 6 Filler topl alun ağa başladılar. Ta uzak ülkelerden bi le geldiler. Topl anma lan üç gün üç gece sürdü. Fillerin aşağı yukan hepsi topl anın ca sultan, ulu kepeze: uKonuş,l) dedi, «küçücük, bizim göremeyeceğimiz kadar kuçücük kanncalann hünerlerini.» - . Ulukepez pervaz vurup havalandı, filler yığınağının üstünde geniş geniş uçarak, turuncu halkalar çizerek · anıatmağa başladı. O anlattıkça filler kendilerinden ge çiyorlardı. Ağızl annın da suyu akıyordu. Sonunda sultan, tepenin başındaki düzlüğe çıktı. Geniş, eskimiş tahtı oradaydı. Tahtına çöktü: «Duydunuz mu,)) diye sordu, <ıduydunuz mu kannca:.. lann hünerini?» «Duyduk,)) dediler. «Bir fil, bir tek fil, belki birkaç milyar kannca bü yüklüğündedir,» dedi sultan.- <<Öyle dttfl mi?» diye de .. ulukepeze sordu. · · Ulukepez: «Belki daha da fazla.» ııNe diyorsunuz bu işe?ıı dedi sultan. uNe diyorsu nuz?ıı aNe diyelim, her şeyi en iyi sultanımız bilir,ıı de diler. aHaydiyin öyleyse kanncalar ülkesine. Çabuk olun .. . ı. Sultan en önde, tam onun beşının üstünde uçan hüdhüdler başı ulukepez, onun ar�a da filler or dusu yola koyuldular. Ulukepez, sultana: ((Benim hüdhüdleri de çağırsam n8sıı olur?)) diye sordu. •Belki bizim ordunun da bir yardımı dokunur.)) «Aman ne duruyorsun, hemen onları da çalır ulu kepez kardq,» dedi sultan. uNe demek bir yardımı do- 7 kunur, hüdhüd ordusu olmadan, o tez kanatlı, t urunc u kepezli hüdhüdler olmadan ben bu dünyada ne yapabl· lirim ki... Hemen ça�ır onlan, hepsini biltekmil is- terim.ıı · cıOlur,» dedi, uçtu ulukepez. «Şimdi, az sonra, hep sini blltekmil getiririm. Sen sağ olasın sultanım. Allah yolunu açık etsin. Kanncalar üstüne olim seferimiz ut kuyla bitsin.ıı cıUtkuyla bitecek,» diye bağırdı sultan. Bütün filler de onun bu sözlerini yinelediler. Az sonra gök kanat sesleriyle doldu. Fillerin üstünü hüdhüdlerden, alacalı kanatlardan, turuncu kepezler den bir bulut örttü. Gök gözükmüyordu. ceKannealar üstüne olan seterimiz utkuyla bitecek,n diye bağırdı ulukepez. Bütün hüdhüdler, filler de onun gibi, onun sesiyle bağırdılar. Sevinç içinde yollarını sürdürüyorlardı. Fil ordusu her toprağa bastıkça dünya sallanıyordu. Dosdoğru, üst te hüd.hüdler, kanat kanada vermişler, alaca t urun cu bir bulutta yanarak, balkıyarak uçuyorlar, aşağıda filler sal lanarak, karın kanna yürüyorlardı. Koca kulaklan ara da bir de yelken gibi açılıyordu. Ve filler sultanı, apak, ışıl ışı!, yurunuş annmış, tek başına önde yürüyor, hüd.hüdler başı, eski - dı. Cin fikirli filler sultanı derin düşünüyordu. Bu ka.. hncalarda çok iş vardı. Dünyada bu kadar çok kannca variken böyle yaşamak olur muydu, Allah bu karınca lan bu kadar çok niçin yaratmıştı? Elbette kanncal� bu kadar çok yaratılmaların.m bir sebebi olacaktı. Hüd hüdler başı gün görmüş Ulu.kepezin anlattıklanna göre dağ taş hep karıncaymış ve kanncalar öylesine çok ça lışıyorlar, öylesine güzel kentler yapıyorlar, öylesine çok yiyecekler biriktiriyorlarmış ki... Elbet bütün bunların bir sebebi olacak. Filler sultanı yürürken kendi kendine işte böyle düşünüyor, şu kanncaJan daha önce, gençli ğinde tanıyamadı�na yanıyordu. Çok değerli bir za man yitinnişti. Gençliği, fillerin tekıniİ yaşamlan ola naksızlıklar içinde heder olmuş gitmişti. Oysaki filler bu dünyada, bu koskocaman, görkemli filler böyle mi olmalı, böyle kısıtlı mı yaşama.lıydılar? Ama ne yapsın sultan, olan olmuş, geçen geçmişti. Bundan sonrasını iyi kullanmak gerekti. üç günlük bir yürüyüşten sonra ulukepez: uRanncalar ülkesine geldik sultanım,ıı dedi. ııNeresi?» diye sordu sultan. mukepez: ııŞu ovayı görüyor musun sultanım, bu baştan so na, alabildiğine, gözün görebildiğinden de ta ötelere, ulu bir deniz kadar uzanan geniş ova kanncalar ülkesi dir. Bu ovanın ortasında bir dağ vardır, o dağın arka sında da bundan daha geniŞ bir ülke... Bu ülke de öte ki karıncalann ülkesidir. Onun arkasında da öteki ül keler ... ıı Doğuya döndü alabildiğince uzanan ormanı, batı ya döndü ağzınş. kadar çiçek açmış çayırlığı, kuz _ eye , güneye döndü, dağlan, gölleri, çiçekleri, ağaçlan gös terdi. Filler durmuşlar bu bombO§, güzel, aydınlık ülke yi seyre daimışiardı hayranlıkla. Sultan bağırdı: 1cHazırol ı» Filler hazırola geçtiler. ((Az yukarı bak!» Filler hep birden hortumlannı yukarı kaldırdılar. ((İşte yukarda, üstüı üzde uçan ulukepezdir, o si- zin kılavuzunuzdur. Önünüzde uçacak, size kannca kent lerini göste ,· ec e ktir. Siz kannca kentlerini t� üstünde taş kalma.yasıya yıkacaksınız, ta ki kanncalar dize ge- leler, dize geldikten sonra da huzuruma çıkıp bana yal varalar. Askerlerim, fillerim, size bir daha yineliyo rum , elaman dedirtinceye kadar kanncalarm gözlerinin ya şına bakıhayacaksınız. Komutanlanm, size söylüyorum, kanncalara en küçük bir acıma gösteren fili öldürecek siniz. Fil askeri acımaz. Fil askeri son fil devletini ke> rumak için acımayı yüreğinin yak ınına getirmez. Fil ler, kardeşlerim, bu sizin ilk büyük savaşınızdır. Eğer bu savaşı kazanacak olursak, dünyaya hükümran olaca ğız. Filler, kardeşlerim, bütün dünya yaratıklaı:ı ve ta rih durmuş bize bakıyor. Bizim bu kutsal savaşımıza. Kanncalan dize getiremezsek bugün, dünyanın tekmil yaratıklan ve tarih bizi bağışlamayacaktır. Tarih bi zim bugünkü zaferirnizi altın harflerle yazacaktır. Fil ler bugünkü savaşta büyük utkuyu haketrniştir, çünkü filler görkemlidir, çünkü filler soyludur, çünkü filler ça lışkandır. Kırk yüzyıllık filler tarihi · durmuş orada, gök te bize bakıyor. Yurdumuza saldıran, bize düşmanlık gösteren kanncalam karşı bugünkü savaşta kesin ut- . kuyu . kazanamazsak tarih, filler tarihi bizi bağışlama yacaktır. Filler, kardeşlerim, askerlerim, eğer karınca lara yenilirsek bugünkü savaşta, kanımıza susamış ka nncalar bir tekimizi bile bırakmayacak, bizi toptan yi yeceklerdir. Bu yeryüzünden fil soyu silinecektir. Onun için filler, kardeşlerim, askerlerim, soyumuzun sürüp gitmesi için bugünkü savaşı k azan malıyız, kanncalar ülkesinde taş üstünde taŞ, gövde üstünde baş bırakma yacağız.ıı Filler sultanı işte böylece arka ayaklan üstüne di kilerek, ön ayaklannı açıp hortumunu uzatarak konuş tu, karıncalara karşı fillerini yüreklendirip, onlara kar şı her . filin ·içinde sonsuz öç ateşini yaktı. Ve hüdhüdler başı kılavuzluğunda beş yüz fil, beş yüz ölüm devi, beş yüz hışım, beş yüz keskin balta gibi 10 pariayarak karıticalar kentine indiler. Mübal�a cenk olundu. Kırmızı, kara, sanca, atlı kanncalar fillerin ayaklan altında ülkeleriyle, kentleriyle birlikte yerle yeksan oldular. Mübala�a cenk olundu, sözünun kapsamını da aşan bir savaş, fillik tarihine geçti. Ve fil savaş tarihi nin en büyük destanı yazıldı. Bir anda feryadü figanlar ayyuka çıktı. Bir anda kanncalar ülkesinin üstünü bir ölüm, bit · yıkım duma nı örttüi · Gün ortasında tozdan du man dan göz gözil görmez oldu. Gün kavuşurken akşama, ülkelerdeki ka nncalann sayısı yan yanya inmişti. Kanncalarm ka: çanı kurtulmuş, kaçamayanlan ezilmişti. Filler sultanı uzakta durmuş savaş alanını seyrey liyor, konurlu konurlu fillerin verdikleri savaşa bakı yordu. Kann�a ülkelerinin üst�ndeld toz d uman da git tikçe y$nlaşıyordu. Sultan hüdhüdler başını çağırttı: ııNe oldu, şu gözüken yerler kannca ülkeleriyse, bu gördüklerim doğruysa bütün ülkeler yerle bir oldu. Bunlar daha ne � en el aman demiyorlar, işte buna şaşı yorum,» dedi, yüzünde bir ürküntü, bir korku belirdi. ((Aman sultanmi,» dedi ulukepez, «a man sultanım, elaman ne demek, �I de ba.k, binlerce kannca savaş başladı�dan bu yana, daha savaş başlamadan bile, binlerce karınca onlan ba�l ama n için kendilerini se nin ayakla rının dibine attılar ... EÇ"il de ba.k.» ( · ııOnlar çok küçücükler,» dedi ulukepez. «İğne ucu kadarcıktır her birisi. Blr m onlan bu kadar uzaktan hiç göremez.» _ «Peki, seslerini de duymadım,» dedi filler sultanı. «Sesleri inceciktir,• dedi ulukepez. ((İyi ki duyma dın onların sesini. Bir duysaydın, acırdın onlara . .. Bir a�Jıyor, bir yalvanyo!Iar ki, aman allall, yüreği olan da yanaınazdı, ben bir kuşken bile, dünyanın üstünde, dı şında. yaşayan bir yaratıkken bile onların a:�tlanna ben bile dayanamadım, acıdan yüreğim paramparça oldu. Sen hiç, sen hiç dayanamazdm sul tanım, sen hiç! İyi ki duymadın onlann feryadü tıganlannı... Askerle rin de duymuyor onıann a�tlannı, görmüyorlar akan kanlannı, kopan kellelerini . . . İyi ki görmüyorlar da sa vaşı böyle acımasız sürdürebiliyorlar. Bak şu gö�e. bak benim kuşlanma sultanım, hiç birisi kanncalar ülke sinin üstünde uçuyorlar mı? Kanncaların bu haline, · kentlerinin bu Yıkımına can dayanır mı, yürek olan yürek dayanır mı?ıı ccDayanmaz,» dedi sultan. cclyi ki görmüyor, duy muyoruz.» · «Zaten bütün yaratıklar görselerdi, duysalardı sa vaşı, bütün yaratıklar duyabilselerdi savaş çı�lıklarını bu dünyada savaş olamazdı. Savaşın i�ençliğt bilinme yen bir şeydir de ... Savaşın kötülüğü saklanan bir şey - dir de, yaratıklar onun için kabul edebiliyorlar savaşı.» ccKanatlarına al getir de karıncalan, göreytm on lan,» dedi sultan. «Konuşayım onlarla. Yazık oldu, tek mil ülkelerin kentlerini yıkıp yerle bir etmemiz iyi ol madı.» «Yazık olmadı,» dedi ulukepez. ccÇünküleytm ka- nncalar fillerin kim olduklannı bir iyice öğrendiler, . kıyamete kadar bir daha başkaldıramazlar fillere. Kı- nlan kanncalaraysa aldırma, bu dünyada o kadar çok karınca ülkesi, o kadar çok karınca var ki, say ama yız · elektronik beyin ile, tüketemeytz ezmek ile, kırmak ile . . . » !tİyi ki böyle oldu,» dedi sultan. cıŞimdi al da kanat larına, getir şu karıncalan, bir konuşayım şunlarla. Ba kayım, bakalım bu karıncalar, ne mene kişilermiş.» Ulukepez, sultanın ayaklannın dibine indi, orada 'kanncalar kaynaşıyordular üstüste, çığlık çığlığa. ((Susun,» diye bağırdı ulukepez. Kanncalar eski dostlan ulukepezi görünce bir sevin diler, bir sevindiler deme gitsin. Ağıdı, inlenmeyi, çığ lıklan kesip sevinç sesleri çıkardılar . ııDar günümüzde sen bize, imdadımıza iyi ulaştın, sen üstelik de fil dili bilirsin, bizi sultana ulaştı rman ın bir yolunu bul,ıı dediler. Ulukepez de : 11Ben de işte bunun için geldim sizin yanınıza,» de di. 11Sizi sultana götüreceğim. Sizi sultan istedi. Binin kanatlanma.ıı Önce kırmızı sakallı kannca bindi ulukepezin ka nadına. Onun ardından da ötekiler, kanncalann ileri gelenleri perperişan doluştular hüdhüdün sırtına, ka natıanna:. Ulukepez uçtu, sultanın başı yöresinde üç kere döndü, üç tane turuncu, ışık saçan halka ışıklandı ba şında ·sultanın, altın bir taç gibi. Sonra da geldi sulta nın hortumunun köküne kondu. ((Daha yakma kon,ıı diye buyurdu sultan ııBu kü çücük şeyleri göremiyorum, adlan kannca mı ne?ıı 11Kannca,ıı dedi hüdhüdler başı, bir kanat çırptı, filin tam gözlerinin altına bir yere, yakma kondu. ııGördüm,ıı diye bir sevinç çığlığı attı sultan. <�Bun lar mı, bu iğne ucu kadar şeyler mi kannca?ıı cıBunlar,n dedi ulukepez. cıüstelik de bu kanadım dakiler kanncılann en ululan, önderleri.ıı uAllah Allah! ıı diye şaştı filler sultanı. cıAilah Al lah, bu ne biçim iş, bunlar ne biçim yaratıklarmış ki her birisi dünyayı sırtında taşıyormuş bunlann? Doğru mu? n ((Doğru,ıı dedi ulukepez, 11her bir karınca bir dün yayı, bir !ili bile sırtında taşıyabilir.» 13 11Seslerinl de duyuyorum,» dedi bir sevinç çığlı� daha attı sultan. «Ne tuhaf sesleri var.» Yelken kulak lannı bir iyice açtı. 41Bir vızıltıdan da daha ince, değil mi? Ne diyorlar, olduğu gibi çevir dediklerini bana. Benim dediklerimi de onlara.» •Başüstüne,» dedi ulukepez. < < kanadınun ucundaki ayağa kalknıış kannca kırmızı sakaldır. Tepeden tımağa kan içinde.» «Görüyorum,» dedi filler sultanı. «0 bir demircidir,» dedi ulukepez. «Demek,» diye şaştı fil, «d�mek kanncaların de mircisi de olurmuş!» •Olur,» dedi ulukepez. «Dünyada ne kadar meslek v arsa , karıncalarda da hepsi var. En iyi mimarlar, mü hendisler, şu tekmil yaratıklar içinde karıncalardan çıkar. Derler ki, yaratıklar içinde ilk demirGiler de ka. rıncalarmış. Bu kı rmızı sakalın soyu var ya sultanıın, dünya kurulduğundan bu yana demirciymiş. o dJı d& mirciler sultanı olurmuş. Diyor ki, filler demirel dük kanını onun başına yıkmışlar az önce, sağ a� duva rın altmda kalmış da kopmuş.» «Vah vah,>> dedi sultan, < Ama ya kolu kopsayınış?» ı ölmek daha iyi olurdu,» diye ba�rdı kan içindeki kırmızı sakal. < . «Ö�ü sayılır,» dedi sultan, kan içindeki kı rnuzi sa kala acıyarak. «Ne acıyorsun bana?» diye bağırdı kı rmızı sakal. «Bir ulu demirelnin bu hale düşmesine üzül ürüm, » dedi sultan. < ((Biz sana ne yaptık da,>> diye can acısıyla dikle§ti kı rmızı sakallı kannca. cıBiz sana ne yaptık ey sultanlar sultanı? Biz sana ne yaptık da bizi bu duruma soktun? Bak karşıya, kannca ülkeleri ne halde gör, gör de o taş yüreğin bana acıyacağına, bu yıkılmış yakılmış, dünya nın en güzel ülkelerine acısın.» - Ulukepez kem küm ediyor, kırmızı sakalın sözleri ni çevirmekte zorluk çekiyordu ki, filler sultanı �rdı: ((Olduğu gibi çevireceksin bu topalın sözlerini bana. Bir sözcük atıarsan seni kanatlanndan tutar · iki parça ya ayırirım.» Ve ulukepez, kırmızı sakalın sözlerini sllaana oldu ğu gibi çevirdi. Filler sultanı öfkeyle � a�ı yere vurdu, apak teni kızgınlıktan kıpkırmızı kesildi, uzun dişlerini çatır çatır gıcırdattı: «Ben mi, filler mi saldırdı size? Deli misin sen, de mirci? Fil ulusu hiç bir ulusa, hiç bir zaman saldırmaz. Fil ulusu barışçıdır, çalışkandır, yi�ttir. Niçin, ne de meye saldırsın durup dururken karıncalar ülkesine? Şu nu böylece bilesin ki demirciler başı, bizler, filler, yal nız kendimizi savunuı:uz. Sen acıdan, ayetının kopma sından dolayı fillere yüklüyorsun saldınyı. Şu karşıda gördü�ümüz yıkım, toz d uma n bizim değil, sizlerin, ka rıncalann saldınsıdır. Bunu bütün dünya böyle bili yor. İlk saldın kanncalardan geldi, siz, siz, siz kannca lar bizim evlerimizi, kentıerimizi başı mıza yıktınız, iş te bunun karşılı�ı da aldınız. Evet, ve de evet aldınız. Banşçı filleri kızdırdınız. Filler de kızınca işte gördü nüz olanı biteni. Siz kendinize, çoğunluğunuza çok gü vendiniz de sa.ldırdınız filler ülkesine. Siz birleşmiş ya ratıklar yasasını toptan çi�ediniz. Filler azlık, sizler çokluksunuz. Ama bilmeliydiniz ki haklı azınlık, haksız çoğunluktan daha güçlüdür.» 15 Filler sultanı durdu. soluk aldı, hortumunu sağa sola kıvırdıktan sonra: «Siz,ıı dedi, cıfiller ülkesine saldırma.kla büyük bir \ . yanlış yaptınız. C ezaru zı da lıjte en ağır bir biçimde gör- dünüz.ıı Kı rmızı sakalın, öteki kanncalann dilleri tutulmuş, bir tek sözcük bile söyleyemiyorlardı. Arada sırada ağız lanndan, ((biz mi, biz mi saldırdık fillere, biz mi?, sözle ri dökülüyordu, o kadar. Ağzı kurumuş kırmızı sakalın sonunda dili açıldı: <<0 kocaman, tanrı kadar büyük fillere biz kannca lar nasıl saldınnz, sultanımız?ıı «Siz çoğunluğunuza. güvenerek saldırdınız fillere, saldırdıruz. ıı cıSaldırrn.adık. ıı cıNe?ıı diye gürledi filler sultanı. «Bir de, bir de sözlerime karşı çıkıyor! Ulukepez, at şunlan sırtından ayağırnın altına ... ıı uArnan sultanım,ıı diye yalvardı ulukepez, uarnan _ sultanım yanlış anlaşıldı. Onlar başka bir şey söyle diler.ıı «Öyle mi?ıı diye bağırdı sultan. ccÖyle mi?ıı Sesin den toprak, orman, gökler, dağlar zangır zangır titredi. Başta topal karınca, sonra ötekiler: «Yanlış anlaşıldı sözlerimiz,ıı dediler. «Biz saldır dık fillere, onların evlerini kentlerini başianna biz yık tık. Fillerin hepsini ezdik, öldürdük, ondan sonradır ki filler de kızdılar, bizim ülkemize girdiler. Aaah, keşki kızdırmasaydık onlan.ıı ((Hah, şimdi oldu!ıı diye bağırdı sultan. «Biz ettik sen etme sultanımız. Bir daha hiç bir ka rınca filler ülkesine ayak basmayacak,» diye söz verdi ötekiler. 16 ccAyak basacak,>l diye bağırdı sultan, gökler · çatır- dadı. ıcAyak basacak,ıı diye yineledi kanncalar. «Kötü gözle bakmayacaklar filler ülkesine.» Kanncalar yinelediler: ((Kötü gözle bakmayacağız.ıı C fii ler ülkesine kötü gözle bakmayacaklar.ıı C0> Download 60.22 Kb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling