Hazirlayanlar
Download 3.42 Mb. Pdf ko'rish
|
- Bu sahifa navigatsiya:
- 2. Balyan Ailesi
- 3. Osmanlı Cami Mimarîsi
- 4. Balyan Ailesinin Camileri 4.1.Tophane Nusretiye Camii (1826)
- Şekil 1 ve 2.
- 4.2. Dolmabahçe Bezmialem Valide Sultan Camii (1853)
Kaynaklar Aksüğür, İpek, Türk Resmi ve Eleştirisi 1900-1950, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Mimar Sinan Üniversitesi, İstanbul 1983. And, Metin, Osmanlı Tiyatrosu: Kuruluşu-Gelişimi-Katkısı, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Yayınları, Ankara 1976. __________, Tanzimat ve İstibdat Döneminde Türk Tiyatrosu, İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1972. Ataoğlu, Sevan, “Dar Alanda Kısa Paslaşmalar”, Görüş, İstanbul Ağustos 2001. Bruıjn, Moliere on the Turkish Stage http://www.let.leidenuniv.nl/tcimo/tulp/ Research/pdb2.pdf Fuat, Memet, Başlangıcından Bugüne Türk ve Dünya Tiyatro Tarihi, Varlık Yayınları, İstanbul 1984. Nutku, Özdemir, Dünya Tiyatrosu Tarihi 1, Remzi Kitabevi, İstanbul 1985. __________, Sahne Bilgisi 2, İzlem Yayınları, İstanbul 1984. Renda, Günsel, Batılılaşma Döneminde Türk Resim Sanatı 1700-1850, Hacettepe Üniversite Yayınları, Ankara 1977. Süslü, Azmi, Türk Tarihinde Ermeniler, Kafkas Üniversitesi Rektörlüğü, Kars 1976. Şener, Sevda, Cumhuriyet’in 75. Yılında Türk Tiyatrosu, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul 1998. __________, Tiyatronun Kaynağına İlişkin Kuramlar, Oyundan Düşünceye, Gündoğan Yayınları, Ankara 1993. Türk Tiyatrosu Tarihi, http://turkoloji.cukurova.edu.tr/ANSIKLOPEDI/tiyatro.pdf BALYANLAR VE TÜRK CAMİLERİ Dr. Yasin Çağatay SEÇKİN İstanbul Üniversitesi E-mail : cagatays@istanbul.edu.tr; Tel: 0 212 226 11 00-25386 Özet Türk ve Ermeni toplumları arasında, yüzyıllardan beri sü- regelen ilişki, diyalog ve işbirliği, mimarlık alanında da kendini göstermiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun çeşitli dönemlerindeki anıtsal mimarî eserlerin ortaya konul- masında iki kültür arasındaki güçlü iletişim önemli bir rol oynamıştır. Özellikle, başkent İstanbul’da inşa edilen mimarî eserlerde, Anadolu’dan gelen birçok Ermeni yapı ustası ve kalfasın- dan da yararlanılmıştır. Bu ustaların bir kısmı, hem sahip oldukları sanat yetenekleri, hem de kişisel ilişkilerdeki ba- şarıları nedeniyle, Saray çevresinde de taktir kazanmışlar ve mimarbaşı seviyesine kadar yükselmişlerdir. Bunların arasından, Karaman’ın Belen köyünden İstanbul’a gelen Ermeni kökenli Balyan ailesi, Osmanlı İmparatorlu- ğu mimarîsinde önemli bir yere sahiptir. Sultan III. Selim zamanında isimleri duyulmaya başlayan Balyan ailesi üye- leri, yaklaşık 200 sene İmparatorluk için çalışmışlar ve özel- likle II. Mahmut ve Abdulmecit dönemlerinde, çok sayıda saray, köşk, cami ve kilise inşa etmişlerdir. Bu çalışmada, özellikle, Balyanların tasarladıkları dinî yapı- lar üzerinde durulacaktır. Bu amaçla, İstanbul’da inşa et- tikleri, Dolmabahçe Camii, Ortaköy Camii, Aksaray Valide Camii ve Tophane Nusretiye Camii, gerek strüktürel, gerek mekânsal açıdan incelenecek; Hıristiyan ve Ermeni kökenli Balyan ailesinin, Müslüman ve Türk kültürünün en önemli mimarî yapısı camiye yaptıkları katkılar tartışılacaktır.
519 Dr. Yasin Çağatay SEÇKİN 1. Giriş Ondokuzuncu yüzyılda Osmanlı siyaset, sanat ve bilim ortamını şe- killendiren en önemli olay hiç kuşkusuz Tanzimat’ın ilânıdır ve çoğu araş- tırmacı tarafından, Batılılaşma hareketinin resmîleşmesi olarak yorum- lanmaktadır 1 . Yönetim değişiklikleri çoğu kez uygulamaları ile o ülkenin mimarîsini ve kentsel görüntüsünü de değiştirmiştir 2 . Tanzimat’ın değişim programı da, mimarlık alanına ağırlıklı biçimde yansımıştır. Dönem yapı- larında plan kurgusu, yapı malzemesi ve üslûp anlayışı açısından önemli yenilikler gözlenmektedir 3 . Tanzimat, Avrupa’yı model alan bir değişim ve yenileşme dönemidir. Yenilikçilerin tercih ettiği üslûp da, doğal olarak Batı kökenli Neoklasik ağırlıklı bir üslûptur. Batı kültürünü simgeleyen sanat akımları, XIX. yüz- yıl İstanbulu’nda devletin resmî söylemi durumuna gelen ve Tanzimat’la belgelenen Batılılaşma hareketiyle örtüşmektedir. Tanzimat Fermanı, bir- çok alanda kendi değerlerinden üretmek yerine, Batıdan devşirmeyi tercih etmiştir. Bu nedenle fi kir ve uygulamaları ile geniş halk kitlelerine ulaşa- 1 Aygül
Ağır, “Balyanların Eğitimleri Üzerine Notlar”, Afi fe Batur’a Armağan-Mimarlık ve Sanat Tarihi Yazıları, Literatür Yayınları, İstanbul 2005, s.65. 2 Cengiz Can, “Tanzimat ve Mimarlık”, Osmanlı Mimarlığının 7 Yüzyılı: Uluslarüstü Bir Miras, 25-27 Kasım 1999, YEM Yayın, İstanbul 2000, s.130. 3 Can, a.g.m., s.131.
520 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER mamış, fakat mimarlık alanındaki sonuçları özellikle İstanbul mimarîsinde iz bırakmıştır 4 .
eden yıllarda ise Levanten ve gayrimüslim mimarlar, dönem mimarîsi üze- rinde etkili olmuşlardır 5 . Ermeni Balyanlar da sözü geçen gayrimüslim mi- marlar arasındadır ve hassa mimarı olmaları sebebiyle de çok sayıda XIX. yüzyıl yapısının müellifi dirler. Sultan III. Selim için çalışan Krikor Amira Balyan’dan başlayarak hepsi hassa mimarı olarak çalışmışlardır 6 . Balyanlar üzerine kapsamlı araştırma ve yorumları bulunan Prof. Dr. Afi fe Batur’un belirttiği gibi: Batılılaşmanın içeriğini ve programlarını kavramak, nasıl algılandığını öğrenmek, eğilim ve özlemlerini tanımak ko- nusunda Balyan Mimarlığı önemli ipuçları vermektedir 7 . 2. Balyan Ailesi Tanzimat’ın ilânı, o dönem hassa mimarlığı görevini yürüten Balyan ailesini de doğrudan etkilemiş olmalıdır 8 . Nitekim, Balyanlar’ın gerçek- leştirdiği tüm eserlerde dönemin tercihi olan Batılı üslûplar belirgin bi- çimde göze çarpmaktadır. Balyanlar, Osmanlı mimarîsinin son döneminde Batı seçmeciliği yönünde gelişen değişim sürecini hızlandırmışlar, 4 nesil boyunca toplam 6 Padişahın hizmetinde çok sayıda eser vererek döneme damgalarını vurmuşlardır. Ermeni kökenli bir Osmanlı ailesi olan Balyanlar, birçok araştırmacıya göre, XVIII. yüzyıl sonunda Kayseri’nin Derevenk köyünden İstanbul’a göçmüşlerdir 9 . İstanbul’a göçen ve Saray’ın emrinde çalışmaya başlayan 4 Ağır, “Balyan Ailesi’nin Mimarlığı’nda Palladio İzleri”, Electronic Journal of Oriental Stu- dies, C. IV, No: 3, Utrecht University, Utrecht 2001, s.1-2; Ekmeleddin İhsanoğlu, “Tan- zimat Öncesi ve Tanzimat Döneminde İstanbul’da Darülfünun Kurma Teşebbüsleri”, 150. Yılında Tanzimat, Ankara 1992, s.389. 5 Can, a.g.e., s.136. 6 Doğan Kuban, İstanbul Bir Kent Tarihi, TET Tarih Vakfı, İstanbul 1996, s.374-375. 7 Afi fe Batur, “Balyan Ailesi”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C. II, TET Tarih Vak- fı Yayınları, İstanbul 1994, s.36. 8 Ağır, “Balyanların Eğitimleri Üzerine Notlar”, s.65. 9 Ağır, “Balyanların Eğitimleri Üzerine Notlar”, s.65; Selçuk Batur, “Balyan Ailesi”, Tanzi- mattan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi, C.IV, İletişim Yayınları, İstanbul, s.1089-1090; Kevork Pamukciyan, Ermeni Kaynaklarından Tarihe Katkılar, Biyografi leriyle Ermeniler, C.IV, Editör Osman Köker, Aras Yayıncılık, İstanbul s.90.
521 Dr. Yasin Çağatay SEÇKİN Dülger Bali Kalfa’nın dört çocuğu olmuştur ve çocukları onun adından ötürü Baliyan ya da Balyan ismiyle anılmışlardır 10 .
lerini izleyerek, verimli ve İstanbul’un XIX. yüzyıl mimarîsinde etkin bir meslek yaşamı sürdürmüşlerdir. Nitekim, XIX. yüzyıl boyunca hassa mi- marı olarak çalışan Balyanların toplu yapı listesi incelendiğinde yaklaşık olarak dönemin resmî yapım programı ile karşılaşılmaktadır 11 .
çekleştirilen ilk denemelerin ardından; taklit sürecinin hızlandığı ve his- sedilir bir beğeni değişikliğinin yaşandığı XIX. yüzyılda, Balyan adının etkinlik kazanmaya başladığı görülmektedir. Bu beğeni değişikliği, geç dönemin her yapısında olduğu gibi, geleneğe en çok bağlı olması beklenen camilerde de izlenmektedir.
Osmanlı mimarlığında cami yapısı, kübik bir gövde ile camiye kimlik kazandıracak ve sembolik anlamını oluşturacak küresel bir örtüden mey- dana gelmiştir. Panteon ve Ayasofya’dan sonra, kubbenin dış sembolizminin değil fakat iç mekân yaratma niteliğinin üzerinde duran Türkler olmuştur 12 . Os-
manlı camilerinin kubbeyi kabullerinin ana nedenleri, merkezî şema arayı- şı, aydınlık mekân ihtiyacı ve strüktürel sorunlara verdiği tutarlı cevaptan kaynaklanmaktadır. Özellikle Osmanlı camisinin imparatorluğun Müslü- man dünyasındaki konumu ve gücü dolayısıyla taşıdığı simgesel anlam, onu anıtsal olmaya zorlamıştır. Bu anıtsallık arayışı strüktürel açıdan ge- lişmenin yolunu açmış; kubbe de bu arayışa örtü elemanı olarak katkıda bulunmuştur 13 . 10 S. Batur, “Balyan Ailesi”, s.37. 11 S. Batur, “Balyan Ailesi”, s.36. 12 Aras Neftçi, “Batılılaşma Dönemi Osmanlı Cami Mimarîsinde Strüktür Analizi”, Osmanlı Mimarlığının 7 Yüzyılı: Uluslarüstü Bir Miras, 25-27 Kasım 1999, YEM Yayın, İstanbul 2000, s.137; Doğan Kuban, Türk ve İslâm Sanatı Üzerine Denemeler, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul 1982, s.104. 13 Jale Erzen, Mimar Sinan Cami ve Külliyeleri, ODTÜ Yayını, Ankara 1991, s.18-19; Leyla Baydar, Batı Tesirine Kadar Osmanlı Mimarîsinde Estetik Kriterler, Yayınlanmamış Dokto- ra Tezi, Gazi Üniversitesi, Ankara 1986, s.30; Müzeyyen Çorbacı, Tasarım Yardımcı Araç- ları Işığında Günümüz Cami Yapısında Oluşan Biçimsel Dönüşüme İlişkin Bir Çalışma, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul 1998, s.64-66.
522 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER Bu katkı öylesine büyük bir katkıdır ki, kubbe, Osmanlı mimarlığın- da yapının bütün biçimlenmesini yöneten ana öğe olmuştur. Kubbe yapıyı taçlandırmakta, tüm strüktürel ve mekânsal yapıyı şekillendirmekte, fakat onlardan bağımsız olarak kendi kimliğini ilân etmemektedir. Bu haliyle Osmanlı kubbesi, tarihin strüktürel açıdan en son ve en tutarlı aşaması ola- rak kabul edilmektedir 14 .
etkisi altında gelişen dönemde, kubbeler yüksek kasnaklara oturtulmaya ve camilere düşey bir görünüm verilmeye çalışılmıştır 15 . Batılılaşma dö- nemindeki mekân etkisinin Klasik dönemden ayrılan en önemli tarafı iç mekân ve kütlede, yapının düşey boyutunun daha abartılmış olmasıdır 16 .
girmeye başlamıştır. Bu devirde Avrupa’da Rokoko üslûplar hakimdir. Ar- tık Klasik dönem Osmanlı mimarîsi öğeleri ve duvar kalem işleri yerlerini Batıdan ithal Rokoko ve Barok detaylara ve süslemelere bırakmaya başla- mıştır. İlerleyen yüzyıllarda, bu değişim yalnızca Barok ve Rokoko ile sı- nırlı kalmamış, Neogotik, Neoklasik gibi eklektik üslûplarda yeni mimarî anlayışındaki yerlerini almışlardır 17 .
Dolmabahçe Bezmialem Valide Sultan, Ortaköy ve Aksaray Pertevniyal Valide Sultan Camileri de, hem sözü edilen bu eklektik üslûpların, hem de XIX. yüzyılda yaşanan mekân, strüktür ve süsleme ile ilgili değişimin incelenebileceği önemli örnekler olarak göze çarpmaktadır. 4. Balyan Ailesinin Camileri 4.1.Tophane Nusretiye Camii (1826) Sultan III. Selim döneminde, Tophane-i Amire’de inşa edilen Arabacı- lar Camii’nin 1823’teki Firuzağa Yangını’nda yanmasının ardından, aynı yerde II. Mahmud tarafından yaptırılan camidir 18 . Nusretiye Camii’nin 14 Kuban, Mimarlık Kavramları, YEM Yayınları, İstanbul 1992, s.64. 15 Çorbacı, a.g.t., s.78. 16 Kuban, Kent ve Mimarlık Üzerine İstanbul Yazıları, YEM Yayın, İstanbul 1998, s.75. 17 M. Ece Çaldıran Işık, XVIII ve XIX. Yüzyıl İstanbul Camilerinde Antik Öğeler, Yayınlan- mamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul 1991, s.42-43. 18 Pars Tuğlacı, Osmanlı Mimarlığı’nda Batılılaşma Dönemi ve Balyan Ailesi, İnkılâp ve Aka Yayınları, İstanbul 1981, s.29.
523 Dr. Yasin Çağatay SEÇKİN kompozisyonunun Barok karakterine karşın, caminin ayrıntıları o zaman moda olan Ampir 19 üslûbundadır 20 . Barok ile Ampir üslûpları arasında bir geçiş yapısı olarak da kabul edilen cami mimarı Krikor Amira Balyan’ın en tanınmış yapıtıdır 21 . Krikor, III. Selim ve II. Mahmud dönemlerinde inşa edilmiş belli başlı kamu yapılarının ve sarayların mimarı olarak, Bal- yan ailesinin ilk kuşağının en önemli kişiliğidir 22 .
-Kare planlı ana ibadet mekânı (harim) ve ona takılı çokgen planlı bir mihrap nişi, -Harimin doğu ve batısında, içe kapalı, dışa açık yan galeriler, -Harimin giriş tarafında içe açık bir galeri ve ona takılı son cemaat yeri, -Cami girişinin doğu ve batısında iki katlı Hünkâr Kasrı. Yukarıda sıralanan bu elemanların her biri özerk bir birim görünümün- dedir ve yapının genel kompozisyonu da bu özerk birimlerin gruplaşma- sından meydana gelmiştir. Kütle kompozisyonu, Hünkâr Kasrı’nın doğu ve batı kısımları arasındaki birkaç nokta hariç, genel itibariyle mihraptan geçen aksa göre simetriktir 23 . Harimi örten pandantifl i yüksek kubbe, boyutu açısından kompo- zisyonun en belirleyici elemanıdır 24 . Kubbe kasnağının oturduğu büyük askı kemerli beden duvarları, köşelerde kasnak hizasına kadar yükselme- mekte, pandantifl er askı kemerleri boyunca alçarak köşelere bağlanmak- tadır (Şekil 1). Köşe ayaklarının üzerinde, içi boş, sözde ağırlık kuleleri bulunmaktadır. Bu soğan formlu sözde ağırlık kuleleri ve bunları kubbe kasnağına bağlayan kıvrımlı payandalar, kasnak pencereleri arasındaki kaideleri bombeli pilasterler 25 , taşkın askı kemerleri ve kemerlerin otur- duğu dekoratif konsollar, son cemaat yerine çıkan iki kollu Barok tarzında 19 Napoleon’un egemenlik yıllarında (1804-1814) ortaya çıkan ve etkisini mimarlıkla deko- ratif sanatlarda gösteren antik Yunan, Roma ve Mısır etkili yeni klasik üslûp, Sultan II. Mahmud döneminden (1808-1839) itibaren Osmanlı mimarlığına da yansımıştır. 20 Kuban, Kent ve Mimarlık Üzerine İstanbul Yazıları, s.75. 21 A. Batur, “Nusretiye Camii”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.VI, TET Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul 1994, s.105. 22 A. Batur, “Balyan Ailesi”, s.37. 23 Tuğlacı, a.g.e., s.30. 24 A. Batur, “Nusretiye Camii”, s.105-106. 25 Duvardan hafi fçe çıkıntı yapan ve taşıyıcılığa katkısı olmayan, kaideli ve başlıklı sütun benzeri dekorasyon öğesi. 524 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER kıvrımlı merdivenler, hep barok mimarînin izlerini taşımaktadır (Şekil 2). Fakat yapıda, bu ve benzeri elemanların dışında, asıl dikkati çeken, Barok düşeyliği vurgulama çabasıdır. Bu da kubbe kasnağı ve küresindeki oran yükseltmeleri ile sağlanmıştır. Anlaşılacağı üzere, harimin dış cephesindeki elemanlarda süregelen Türk Barok anlayışına oldukça sadık kalınmıştır. Ama genel planlamada ve harim dışındaki mekânlarda Ampir üslûp ağırlık kazanmaktadır. Örneğin Hünkar Kasrı’nın sade dikdörtgen söveli pencereleri ile son cemaat yeri ve yan revakların yuvarlak kemerleri Ampir üslûbuna uygun tasarlanmıştır. Dış cephede birçok antik öğe süsleme amaçlı kullanılmıştır. Özellikle abartılı palmet 26 motifl eri dikkat çekicidir. Palmet motifi , son cemaat ye- rinin kubbelerini taşıyan üç kemerin ortasında, cümle kapısının üstündeki kitabede, cümle kapısının iki yanında bulunan kapıların ve beden duvarla- rındaki üst sıra pencerelerin üzerinde yüksek kabartma olarak yer almak- 26 Bir orta eksenin iki yanında simetrik olarak düzenlenmiş, birbirinden ayrı duran yapraklar- dan oluşan, palmiye yaprağının soyutlandığı bitkisel bezeme.
525 Dr. Yasin Çağatay SEÇKİN tadır. Akant 27 ve girland (askıçelenk) 28 motifl eri ile sütun başlıklarındaki volütler 29 de camide sıkça kullanılan diğer antik öğeler olarak görülmek- tedir. Ampir üslûbun asıl baskın olduğu yer ise iç mekândır. Özellikle akant motifi çok çeşitli tarzlarda çalışılmıştır. Ana kubbede ve onu destekleyen yarım kubbelerde altın yaldızlı akant motifi alçak kabartma olarak işlen- miştir. Yine alt sıra pencerelerin üzerinde de akant motifi görülmektedir. Özellikle mihrap ve minber çevresinde olmak üzere, akant, girland ve pal- met motifl eri iç mekânda sıkça tekrarlanmakta; pilaster ve yarım sütun başlıklarında volütler bulunmaktadır. Cami, bünyesinde barındırdığı çok sayıdaki antik mimarî öğenin de etkisiyle, Barok’tan Ampir’e yönelişte bir geçiş yapısı olarak değerlendiri- lebilir. Nusretiye Camii’nde oranların değiştiği, dikey gelişimin abartıldığı göze çarpmaktadır. Bu, ana kütlenin kare tabanlı prizma görünümünden minarelerin inceliğine kadar birçok noktada dikkati çekmektedir. Nusreti- ye Camii, malzeme ve konstrüksiyon yönünden bir bütünlük arz etse de, gerek mekânsal biçimlendirme, gerekse cephe düzenleme açısından iki ana bölüme ayrılmış gözükmektedir: Harim ve Hünkar Kasrı. XIX. yüzyılda inşa edilmiş başka camilerde de görülen bu farklılık, diğer anlamlarının yanı sıra dinî ve siyasî iktidar ayrımı kavramının da bir anlatımı sayılmaktadır 30 . Bunların dışında, Nusretiye Camii, dört sıralı pencere dizilerine sahip cephesiyle, Klasik Osmanlı mimarlığı pencere dü- zeninin son örneğidir 31 .
Sultan Abdülmecid’in annesi Bezmialem Valide Sultan tarafından, ha- yır eseri olarak Garabet Amira Balyan’a yaptırılmıştır 32 . Sultan II. Mahmud, 27 Antik Yunan ve Roma mimarlığında, Korint ve kompozit düzendeki sütun başlıklarında bulunan, uçları kıvrık yaprak biçimindeki ayırt edici bezeme öğesi. 28 İki nokta arasına yay şeklinde asılmış yaprak ve çiçeklerden oluşan, çelenk biçiminde be- zeme öğesi. 29 İyon sütun başlarında görülen spiral biçimli karakteristik öğe. 30 A. Batur, “Ortaköy Camii”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.VI, TET Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul 1994, s.144. 31 A. Batur, “Nusretiye Camii”, s.106-107. 32 Çelik Gülersoy, Dolmabahçe-Çağlar Boyu İstanbul Görünümleri III, İstanbul Kitaplığı, İs- tanbul 1984, s.19; A. Batur, “Dolmabahçe Camii”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.III, TET Tarih Vakfı, İstanbul 1994, s.88.
526 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER Abdülmecid ve Abdülaziz dönemlerinde hassa mimarlığı yapan Garabet, ailenin sürekliliğinde ve etkinliğinde kilit noktada olan kişiliktir. Mimarlık tarihine adını Dolmabahçe Sarayı’nın Mimarı olarak yazdırmıştır 33 . Caminin en belirgin biçimsel özelliği net bir kurgu ve geometriye sa- hip olmasıdır. Bu yapıdaki geometri egemen tasarım, Ampir veya Neokla- sik üslûbun en bütüncül örneklerinden biridir. Harim kare planlı, kubbeli yüksek bir kitledir. Hünkar Kasrı ise, dikdörtgen planlı, prizmatik alçak bir kitledir. Harim ve Hünkar Kasrı, işlevlerine de bağlı olarak ayrı ayrı tasarlanmış ve sonradan birleştirilmiş gibidir 34 .
metreyi bulan genişlemelerde vurgulanmıştır. Bu şekilde bir baldaken 35
strüktürü yaratılmaya çalışılmıştır. Harim bölümünün beden duvarları bü- yük taşıyıcı kemerlerle sonlanır ve kubbe, pandantifl er aracılığıyla bu du- varların üstüne doğrudan doğruya oturur. Yapının dört cephesindeki büyük taşıyıcı kemerlerin kuvvetle belirtilmesi ve pandantifl erin yapının dışında açıkça gösterilmesi baldaken imgesini güçlendiren diğer özelliklerdir 36 . Taşıyıcı kemerlerin içindeki dairesel pencere düzenlemesi, baldakenin geometrik kurgusuna, kendine özgü bir dışavurumla katılmaktadır ve bu geleneksel strüktürün görsel alışkanlıklarını değiştiren bir öneridir (Şekil 3). Kemer içinin biçimlenmesi, cephede de bir üçlü bölünme ile karşılan- mıştır 37
Köşe ayaklarının üzerinde ve pandantifl erin ucundaki sözde ağırlık kuleleri ise kurulmaya çalışan baldaken strüktür ile çelişmekte, kurguyu zayıfl atmaktadır. Bu, yapının geneline hâkim Ampir ve Neoklasik üslûp- larla da çelişmektedir 38 .
içindeki yerleşimlerinde de görülmektedir. Hünkar Kasrı’nın iki ucundan yükselen minareler, geometrik kurgudan bağımsız konumları ile yapının bütünlüğüne zarar vermektedir. Hünkar Kasrı, daha önce de belirtildiği üzere, ibadet dışı mekânlara belirli bir özerklik kazandırılma çabasının bir ürünü olarak oldukça sade 33 Tuğlacı, a.g.e., s.338. 34 A. Batur, “Dolmabahçe Camii”, s.88. 35 Kubbe ya da piramidal çatıyla örtülü, kare, çokgen veya daire planlı, sütunlarla taşınan, farklı işlevlere hizmet eden küçük, açık strüktür. 36 A. Batur, “Dolmabahçe Camii”, s.88. 37 A. Batur, “Dolmabahçe Camii”, s.88. 38 A. Batur, “Dolmabahçe Camii”, s.88. 527 Dr. Yasin Çağatay SEÇKİN bir görünümdedir. Zaten özellikle bu cami, Dolmabahçe Sarayı ile arasın- daki görsel ve fi ziksel ilişkisi nedeniyle ayrı bir siyasî kimlik taşımaktadır. O dönemde devlet protokolü, Cuma Selamlığı Merasimi’ni bu mekânda gerçekleştirmektedir 39 . İki katlı ve klasik mimarî öğelere sahip Hünkar Kasrı cephesindeki süslemeler de, sözü edilen bu resmî kimlik nedeniyle, saçak kornişindeki 40 trigylph 41 motifl eri ve üst pencerelerin üzerine alma- şık olarak yerleştirilmiş üçgen alınlıklardan ibarettir. Özetle cami, asal geometrik biçimlerin kullanıldığı şeması, yarım da- ire kemerleri, alınlıklı pencereleri ve bir ölçüde bezemeden arındırılmış cepheleri ile dikkati çeken ağırbaşlı bir görünüme sahiptir. Caminin içinde, yer yer Barok karakter de gösteren Ampir üslûbunda bir dekorasyon vardır. 39 Gülersoy, a.g.e., s.66. 40 Yapı cephelerinin en üstünde, çatı seviyesindeki profi lli yatay çıkıntı. Katlar arasında ayırı- cı, profi lli cephe öğesi. 41 Üçüz yiv.
Download 3.42 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
ma'muriyatiga murojaat qiling