Hazirlayanlar


Download 3.23 Mb.
Pdf ko'rish
bet35/42
Sana17.10.2017
Hajmi3.23 Mb.
#18083
1   ...   31   32   33   34   35   36   37   38   ...   42

%44

%56

Müslümanlar

Gayr-i Müslimler

Şekil 1. 1642 Yılında Erzurum şehrindeki esnafın dağılımı

Sonuç olarak XVII. yüzyılda Erzurum şehrindeki Osmanlı tebaası 

uyum içerisinde yaşamışlardı. Günlük hayatta dinî farklılıklarının dışında 

aralarında herhangi bir ayırım olmamıştı. Millet-i sâdıka olarak tanımlanan 

Ermeniler, Türk gelenek ve göreneklerini o denli benimsemişlerdi ki ya-

bancılar tarafından Hıristıyan Türkler olarak kabul edilmişlerdir. Nitekim 

Ermeniler arasında Türkçe isim taşıyanlara rastlanmıştır. Şehir yaşantısında 

Ermeniler herhangi bir dışlanmayla karşılaşmadıkları gibi ciddi sorumlu-

luklar verilmişti. Erzurum kalesi başta olmak üzere Müslümanlarca kutsal 

sayılan türbelerin bakımlarını ve onarımlarını üstlenmişler, su yollarının 

düzenli bir şekilde işlev görmesini sağlamışlardı. Ticarî hayatta Türklerle 

birlikte dayanışma içerisinde faaliyet göstermişlerdi. Esnaf örgütlenmesi-

ne dâhil edildikleri gibi çarşılarda güvenliğin sağlanması noktasında yetki 

verilmişti. Mevcut idare, kimi zaman özellikle ekonomik konularda tıkan-

dığında Ermeni vatandaşlarına müracaat etmekten çekinmemişti. Abaza 

Mehmed Paşa isyanın sona erdirilmesini müteakip Erzurum gümrüğünü 

verimli bir şekilde işletmesi için Sanos, Halep’ten getirtilmişti. Sanos, kısa 

sürede gümrüğü etkin bir hale getirmiş ve gelir durumunda % 100’lük bir 

artış gerçekleştirmişti. Her iki millet, şehir yaşantısında kader birliği yap-

mışlardı. Devrin siyasî ve sosyal hadiselerinden beraber etkilenmişlerdi. 

Mevcut idare tarafından bir taraf diğer tarafa yeğ tutulmadığı gibi ihtiyacı 

olanlara gerekli destek verilmişti. 1640 yıllarında ortaya çıkan veba sal-

gınından çok fazla etkilenen Ermeni vatandaşlara vergi ödemeleri konu-


476

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER

sunda gerekli kolaylık gösterilmişti. Netice itibariyle hem Türkler hem de 

Ermeniler, uyumlu bir şekilde yaşam sürmüşlerdi.



Tablo 1. 1642 yılında şehir nüfusun mahallelere dağılımı

Mahalleler

Müslümanlar

Gayrimüslimler

Toplam

Ali Paşa


162

-

162



Ayas Paşa

8

-



8

Cami-i Kebir

405

1

406



Cedid

52

32



84

Çukur


-

-

-



Darağacı

237


18

255


Dönükler

50

-



50

El-Hâc İlyas

35

-

35



Gez

10

28



38

Gürcü Kapı

-

224


224

Hasan-ı Basrî

99

-

99



İskender Paşa

102


70

172


Kara Kenise

28

-



28

Kazan Big

66

-

66



Kul-oğlu

39

-



39

Mehdi Baba

154

2

156



Mirza Mehmed

50

-



50

Mumcu


56

20

76



Murat Paşa

209


14

223


Sultan Melik

62

-



62

Toplam


1 824

409


2 233

Tahmini Nüfus(Hanex3)

5 472

1 227


6 699

Tahmini Nüfus(Hanex5)

9 120

2 045


11 165

Tablo 2. 1643 yılında gayrimüslim nüfusun mahallelere dağılımı

Mahalleler

Nefer

Muaf Nefer

Toplam 

Nefer

Tahmini Nüfus

Nx3.5

Nx5

Ayas Paşa

63

6

69



241

345


Çukur

65

1



66

231


330

Darağacı


36

-

36



126

180


Gez

13

-



13

45

65



Gürcü Kapı

182


5

187


654

935


477

Yrd. Doç. Dr. Bilgehan PAMUK



Mahalleler

Nefer

Muaf Nefer

Toplam 

Nefer

Tahmini Nüfus

Nx3.5

Nx5

İskender Paşa

86

4

90



315

450


Kara Kenise

70

1



71

248


355

Mumcu


29

-

29



101

145


Diğer

-

13



13

45

65



Toplam

544


30

574


2 009

2 870


Tablo 3. 1648 yılında gayrimüslim nüfusun mahallelere dağılımı

Mahalleler

Nefer

Muaf Nefer

Toplam Nefer

Tahmini Nüfus

Nüfusx3.5

Nüfusx5

Ayas Paşa

58

2

60



210

300


Çukur

62

1



63

220


315

Darağacı


33

-

33



115

165


Gez

13

1



14

49

70



Gürcü kapı

169


4

173


650

865


İskender Paşa

78

-



78

273


390

Kara Kenise

62

-

62



217

310


Mumcu

25

-



25

87

125



Diğer

-

7



7

245


35

Toplam


500

15

515



1 802

2 575


Tablo 4. avarız ve cizye defterlerine göre Erzurum şehrindeki esnaf

Meslek

1642

1643

Meslek

1642

1643

Müslüman

Gayrimüslim Gayrimüslim

Müslüman

Gayrimüslim

Gayrimüslim

Attar


3

1

-



Kalemci

-

-



1

Bakkal


11

4

2



Kassâb

10

8



3

Balıkçı


4

-

-



Kaşıkçı

-

-



1

Baytar


1

-

-



Katırcı

6

2



-

Bazirgan


-

1

-



Kavalcı

1

-



3

Benna


5

1

-



Kavukçu

-

6



-

Berber


15

1

1



Kayışçı

1

-



7

Bezzaz


6

6

2



Kazancı

-

11



-

Bostancı


12

1

-



Kazzaz/İpekçi

4

5



5

Boyacı


-

1

-



Keçeci

1

-



-

478

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER



Meslek

1642

1643

Meslek

1642

1643

Müslüman

Gayrimüslim Gayrimüslim

Müslüman

Gayrimüslim

Gayrimüslim

Bozacı


-

2

-



Ketenci

-

-



1

Börekçi


1

1

1



Kılınçcı

-

1



1

Ciğerci


1

-

-



Kirişçi

-

1



-

Çadırcı


-

3

2



Kitabçı

-

1



-

Çerçi


-

2

-



Kundakçı

1

-



-

Çilingir


-

1

-



Kuyumcu/Zerger

2

8



7

Çullah


1

1

2



Külahçı

1

-



-

Debbağ


11

35

19



Kürekçi

1

11



8

Değirmenci

2

4

3



Kürkçü

-

8



-

Demirci


1

6

5



Lavaşçı

1

-



-

Delici


-

-

1



Meremmetçi

-

-



1

Dellak


5

-

1



Meşinci

3

-



-

Dellâl


10

5

-



Meyhaneci

-

4



-

Derzi/Hayyât

10

12

7



Mumcu

-

1



1

Dobracı


-

-

1



Mutaf

2

3



4

Dökmeci


-

-

2



Nalband

7

5



4

Dülger


7

1

5



Nalçeci

1

-



-

Eğerci


1

-

-



Natır

1

-



-

Ekinci


87

13

-



Pasban

-

-



2

Eskici


8

1

1



Rençber

11

1



-

Eşici


2

-

1



Sabuncu

1

-



-

Etmekçi/Habbaz

5

3

1



Sarrâç

11

-



-

Fırıncı


1

-

-



Sazcı

-

1



-

Haff af


12

9

7



Semerci

-

16



15

Hallaç


1

1

-



Sucu

-

1



1

Hamamcı


2

-

1



Taşçı

-

1



-

Hasırcı


-

1

-



Topçu

-

-



1

Helvacı


1

-

-



Tuzcu

1

-



-

Höllükçü/Küllükçü

1

-

1



Tüccar

1

3



-

Hurdacı


3

-

-



Yarıcı

1

-



-

Kahveci


6

-

-



Yüncü

-

1



-

Kalasçı


1

-

-



Toplam

307


212

132


Kalaycı

1

-



-

479

Yrd. Doç. Dr. Bilgehan PAMUK



BOA, MAD 2929 Cizye Defteri

480

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER



BOA, MAD 5152 Avarız Defteri

ERMENİ SORUNU’NUN TÜRK VE ERMENİ 

KOMUOYUNDA ALGILANIŞI

Doç. Dr. Birol AKGÜN*

Arş. Gör. Metin ÇELİK**

Zeynep BOYACIOĞLU***

Selçuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı;  E-mail: bakgun@selcuk.edu.tr; Tel: 0 332 241 01 13



**  Selçuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı;  E-mail: metincelik@selcuk.edu.tr; Tel: 0 332 241 01 13

***  Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı Bölümü Yüksek Lisans Öğrencisi; 

 

E-mail: zeynepboyacioglu@yahoo.com; Tel: 0 332 241 01 13



Özet

Ermeni sorunu her ne kadar tarihten intikal etmiş olumsuz 

bir miras olarak görülse de, tarihte yaşanan olaylar bugün-

kü Türk ve Ermeni uluslarının ulusal kimliklerini, birbirini 

algılayışlarını ve iki ülkenin dış politikalarını önemli ölçü-

de etkilemeye devam etmektedir. Bu araştırmanın amacı, 

Ermeni sorununu tarihsel bir sorun olmaktan çok güncel 

bir siyasî sorun olarak ele alıp, Türk ve Emeni halklarının 

sorunu tanımlama ve algılama çerçevesini ortaya koymak; 

böylece siyasî karar alıcılara sorunun çözümü konusunda 

perspektif geliştirmede yardımcı olmaktır. Bu amaçla 2004 

yılında Türkiye’de ve Ermenistan’da farklı iki kuruluşça ger-

çekleştirilen kamuoyu verileri karşılaştırmalı olarak analiz 

edilecektir. Ayrıca Türkiye’de yaşayan bazı Ermeni vatan-

daşlarla gerçekleştirilen mülâkatlar da bildiride değerlen-

dirilecektir. Çalışmanın, tarihsel sosyoloji perspektifi nden 

geçmiş olayların ulusal kimlik inşa sürecine etkilerini daha 

iyi anlamak ve ulusal kimlik ile dış politika arasındaki ilişki-

yi analiz etmeye yönelik konstrüktivist yaklaşımlara teorik 

katkı sağlayacağı beklenmektedir. 



485

Doç. Dr. Birol AKGÜN / Arş.Gör. Metin ÇELİK / Zeynep BOYACIOĞLU



Giriş 

Ermeni sorunu her ne kadar tarihten intikal etmiş olumsuz bir miras 

olarak görülse de, tarihte yaşanan olaylar bugünkü Türk ve Ermeni halkla-

rının ulusal kimliklerini, karşılıklı olarak iki ulusun birbirini algılayışlarını 

ve sonuçta da iki ülkenin dış politikalarını önemli ölçüde etkilemektedir. 

Bu araştırmanın amacı, Ermeni sorununu salt tarihsel bir konu olmaktan 

çok güncel bir siyasî sorun olarak ele alıp, Türk ve Emeni halklarının so-

runu tanımlama ve algılama çerçevesini ortaya koymak; böylece siyasî ka-

rar alıcılara sorunun çözümü konusunda perspektif geliştirmede yardımcı 

olmaktır. Bu amaçla 2004 yılında Türkiye’de ve Ermenistan’da farklı iki 

kuruluş tarafından gerçekleştirilen kamuoyu verileri karşılaştırmalı olarak 

analiz edilmektedir. Ayrıca Türkiye’de yaşayan bazı Ermeni vatandaşlarla 

gerçekleştirilen mülâkatlar da bildiride değerlendirilmektedir. Çalışmanın, 

tarihsel sosyoloji perspektifi nden geçmiş olayların ulusal kimlik inşa süre-

cine etkilerini daha iyi anlamak ve kimlik ile dış politika arasındaki ilişkiyi 

analiz etmeye yönelik konstrüktivist yaklaşımlara teorik katkı sağlayacağı 

beklenmektedir.

1. Ulus-Devlet Açısından 

Ulus ve devlet siyaset biliminin en çok tartışılan konuları ve hatta si-

yaset biliminin temel kurucu özneleridir. Paradoksal olarak da tanımlan-

ması ya da herkes tarafından benimsenen bir ayrıştırmanın çok zor olduğu 



486

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER

iki gerçekliğe tekabül etmektedir: Devlet ve ulus. İlk olarak Orta Çağ’da 

kullanılan bu iki kavram; yine bu çağda izlerini görebileceğimiz ve kü-

reselleşmeye rağmen dirençle varlığını sürdüren ulus-devlette ete kemiğe 

bürünmüştür.

Ulus-devletler XV ve XVI. yüzyılda ilk olarak Avrupa’da feodaliz-

min yıkıntıları üzerine inşa edilmeye başlanmıştır. Aydınlanma dönemi ile 

birlikte ise sekülerleşmenin bir uzantısı olarak iktidarın meşruiyet aracı; 

devlete ağırlık veren yönden ulusa ve ulusal bilince doğru kaymaya baş-

lamıştır. O yüzdendir ki Benedict Anderson ulusuhayal edilmiş bir ce-

maat

1

, Habermas ise ulusun iktidarını meşrulaştıran icat edilmiş bir şey 



olarak tanımlamıştır

2

.



Nasıl tanımlanırsa tanımlansın ulusa, devlete ve tabii ki ulus-devlete 

dair tartışılmayacak nokta bu formasyonların da bir kimlikleri olduğudur. 

Zira 1990 sonrası Uluslararası İlişkiler disiplininde çok ses getiren kons-

trüktivistlere göre ulus-devletler sosyal olarak inşa edilmiş varlıklardır.

Ancak devletin sosyal bir varlık olduğunu kabul etmek sorunu çö-

zümlemiyor, aslında sorun bu noktada yeni bir hale bürünüyor. Her sosyal 

varlık gibi devletler de farklı şekillerde kimliklerini inşa ediyorlar ve inşa 

sürecini farklı araçlarla tamamlamaya çalışıyorlar. Kimi devletler ekono-

mik refah çerçevesinde toplum içerisinde bütünlüğü sağlamaya çalışır-

ken kimileri sorunları referans olarak gösteriyorlar. Örneğin  Endonezya 

bağımsızlığını ilân ettiğinde Sukarno Endonezya’nın 350 yıllık esaretine 

son verdiklerini açıklıyordu. Ancak ilginç olan nokta Endonezya kelimesi-

nin bile bir asırlık tarihinin olmamasıdır. Endonezya örneğinde görüldüğü 

üzere, ulusal kimliğin inşasında tarih en sık kullanılan araçlardan biridir. 

Bu bağlamda Ermenistan ya da Ermeni kimliğinin oluşumu veya oluşum 

sürecindeki kimliğin geniş katmanlara yayılması esnasında tarih sıklıkla 

kullanılmıştır.

Bugün Ermeni kimliğini oluşturan kurucu unsurlar, aslında genel hat-

ları ile diğer birçok ulusun kurucu unsuru ile paralellik gösterir. Bunlar; 

din, tarihsel bellek, kültür, kitlesel kamu kültürü, dil ve etnik öğelerdir. Her 

ne kadar ayrım yapmak çok zor olsa da, bu öğelerden bazıları diğerlerine 

göre daha baskındır. Çalışma açısından tarihsel belleğin ve dinin Türk-

1  Benedict Anderson, Hayalî Cemaatler: Milliyetçiliğin Kökenleri ve Yayılması, Çeviren İs-

kender Savaşır, Metis Yayınları, İstanbul 1995

2  Jürgen Habermas, Öteki Olmak Öteki ile Yaşamak, Çeviren İlknur Aka, Yapı Kredi Yayın-

ları, İstanbul 2002. 



487

Doç. Dr. Birol AKGÜN / Arş.Gör. Metin ÇELİK / Zeynep BOYACIOĞLU

Ermeni ilişkilerinde daha belirgin olduğunu söylemek çok yanlış olmaya-

caktır.


Siyasal bir formasyon olan ulus ve devletin en temel ayırıcı özelliği, 

ötekileştirmeyi içselleştirmesi ve kendisinden olmayanı kendini tanımlar-

ken bir araç olarak kullanmasıdır. Bir devlet olarak Ermenistan ve bir ulus 

olarak Ermeni kimlikleri de Osmanlı ve daha özelde de Türk kimliğini 

ötekileştirme birimi olarak seçmiştir.

Ancak aynı şeyleri Türkiye ve Türk kimliği için söyleyebilmek müm-

kün değildir. Türkiye, Ermenistan ile olan ilişkilerini, inşa ettiği/etmekte 

olduğu kimliğinin bir parçası olarak görmekten ziyade Ermeni iddialarına 

bir tepki neticesinde şekillendirmektedir. Kısacası Türkiye ile ilişkilerin-

de kimlik, Ermeniler için bir girdi iken bizim için ise sadece bir tepkisel 

süreçtir. Çünkü Türkiye için bir Ermeni Sorunu yoktur ve Türkiye, sözde 

Ermeni Soykırımı iddialarının gerçek dışı olduğunu savunurken; tehcir 

sırasında gerçekleşen kitlesel ölümlerin hiçbirinin BM Soykırım Suçunun 

Önlenmesi ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşme’de belirtilen

3

, soykırım 



kapsamında değerlendirilemeyeceğini de eklemektedir.

Ermeni sorununun aktörlerinden biri de; sorunu Türkiye için daha için-

den çıkılamaz bir hale doğru sürüklemeye çalışan Ermeni Diasporası’dır. 

Diaspora bir mağduriyet psikolojisinin

4

 temsilcisi olarak hareket etmiş ve 



Diaspora’nın çalışmaları, Türk-Amerikan ve Türk-Fransız ilişkilerini ya-

raladığı gibi gelecek dönemde de Türkiye-AB ilişkilerini sarsabilecek bir 

potansiyele sahiptir.

2. Ulus-Kimliği Açısından

Tarihsel ve söylemselliğin, kimliklerin oluşumunda ortaya çıkardığı 

alternatif Uluslararası İlişkiler kuramı, kimliklerin kurulmasında var olan 

metinselliğin, sözde soykırım sorunlarının çözümlerde sınırlı olduğu gö-

rülmektedir. Bununla birlikte Uluslararası İlişkiler kuramının kimliklerin 

oluşumundaki etkisine baktığımızda farklı kimlikleri dışlayan ve ötekileş-



tiren bir işlevi olduğunu

5

 görmek mümkündür. 



3  Sefa Kaplan, 90. Yılında Ermeni Trajedisi: 1915’te Ne Oldu?, Doğan Kitapçılık, İstanbul 

2005, ek-3.

4  Erol Göka, “Ermeni Sorunu’nun (Gözden Kaçan) Psikolojik Boyutu”, ASAM Ermeni 

Araştırmaları Dergisi, Sayı 1, Mart-Nisan-Mayıs 2001, s.128-139.

5  Atila Eralp, Devlet, Sistem ve Kimlik: Uluslararası İlişkilerde Temel Yaklaşımlar, İstanbul 

2000, s.250. 



488

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER

Ermeni kimliğinin oluşmasında Ermeni Kilisesi’nin politikaları önem-

li bir yer tutar. Çünkü Ermeni Kilisesi var oluşunu Ermenilerin varlığına 

dayandıran, ibadet ve inanç açısından tamamen Ermenilere hitap eden 

evrensellik iddiasından yoksun bir kilisedir

6

. Kurucularının aslen Türk 



olan ve kurulduğu dönemde Türkler tarafından yayılan Gregorian mez-

hebi, Türk kültürünün ağırlıklı olduğu bir mezheptir

7

. 29 Mayıs 1919’da 



yayınladıkları bildirgeyle bağımsızlıklarını ilân eden Ermenistan’ın

8

 bu 



karara gidişlerinde Ermeni Kilisesi’nin ve Diaspora’nın etkisi büyük ol-

muştur. Yaşanılan bağımsızlık kısa sürmüş 1920’den itibaren Bolşevik 

Rusya’nın işgaline giren Ermenistan, ancak 1991’de tekrar bağımsızlığına 

kavuşabilmiştir

9

. Ermeni dünyasının birliği, soyut milliyetçilik ve ulusal 



kimlik fi kirleri açısından nihai meydan okuma anlamı taşımakla birlikte, 

Diaspora’nın sahip olduğu potansiyel, Ermenistan’ın kaderinde köklü bir 

değişim sağlayacak kadar büyüktür

10

.



Dünya üzerindeki birçok ülkeye dağılmış olan Ermenilerin oluştur-

dukları Diaspora, diğer milletlerin sahip oldukları Diaspora’ya nazaran 

daha yüksek ve ulusal karakteri daha belirgin bir kültür içermektedir. Er-

menilerin mevcut olan ulusal kimlik bilinçleri çok boyutlu kimlik, çerçeve-

siyle farklılıkların korunduğu bütünleşme olarak adlandırılabilmektedir

11



Bu kavramlara açıklık getirdiğimizde Ermenilerin sözde soykırım çatısı 

altında birleşen ortak paydalarının, yayıldıkları dünya coğrafyası üzerinde 

kendilerine kattıkları diğer kimliklerle birlikte aynı zamanda egemenlikle-

ri altında yaşadıkları, önce Müslüman Araplar daha sonrada Türkler tara-

fından sahip oldukları kültür birikimleri ile çok boyutlu kimliğe sahip bir 

millet oldukları ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, farklılıkların korunduğu bü-

tünleşme olarak kimliğe baktığımızda da yaşanılan farklı egemenliklerin 

kimliğin oluşumunda bıraktığı etkiyi görebilmek mümkündür. 

6 Erdal 

İlter, “Ermeni Kilisesi ve Terör”, Editör Güler Eren, Ermeni Sorunu Özel Sayısı II, 

Sayı 38, Mart-Nisan 2001, Yeni Türkiye Medya Hizmetleri, Ankara 2001, s.854-893.

7  Abdurrahman Küçük, Ermeni Kilisesi ve Türkler, İstanbul 2003, s.20.

8  Mehmet Perinçek, “Ermenistan’ın İlk Başbakanının İtirafl arı”, Aydınlık Dergisi, Sayı 950, 

Ekim 2005, s.4-10.

9 Hatem 

Cabbarlı, “Ermenistan’da Türkiye İmajı”, Belgeler Işığında Ermeni Meselesi Semi-

neri 24-25 Nisan 2003 Balıkesir Üniversitesi, İstanbul 2003, s.126-135.

10  Gerard J.Libaridian, Ermenilerin Devletleşme Sınavı: Bağımsızlıktan Bugüne Ermeni Si-

yasî Düşünüşü, İstanbul 2001, s.144.

11 Boğos Levon Zekiyan, Ermeniler ve Modernite: Gelenek ve Yenileşme/Özgürlük ve Ev-

rensellik Arasında Ermeni Kimliği, İstanbul 2002, s.112-113.


489

Doç. Dr. Birol AKGÜN / Arş.Gör. Metin ÇELİK / Zeynep BOYACIOĞLU

 Tehcirin işte bu noktada Ermenilerin içerisinde yarattığı etki farklı 

bir boyuta ulaşmıştır. Psikolojik mağduriyet hissi ulusların kimliklerinin 

oluşumuna önemli ölçüde etki etmektedir. Diaspora’nın Ermeni kimliğini 

mağdurmuş gibi göstermesiyle birlikte doğrudan Türklere karşı sağlanacak 

olan avantajla bir mağduriyet psikolojisi

12

 yaratmış ve Diaspora, Ermenile-



ri bir arada toplamayı başarmıştır. Siyasî avantajlarını, Kilise ve Diaspora 

sayesinde iyi bir şekilde kullanan Ermeniler, soruna yaklaşım tarzlarındaki 

planlı ve sistemli ilerleyişleri ile Türklerin kendilerine nazaran sahip ol-

dukları daha prestijli konumlarını, bulanık bir alana sokmuşlardır. Sistem-

li, planlı ve bilinçlice seçilen propaganda araçları vasıtasıyla tüm dünyaya 

kendi soykırım tezlerini gerçekmiş gibi yayan Diaspora Ermenileri tarihi 

yeniden yorumlayarak, Türkiye’yi uluslararası arenada soykırım iddiaları 

konusunda savunmacı bir konuma sokmaya çalışmaktadırlar. Bugün Er-



meni Sorunu, her iki ülkenin kimlik politikaları açısından, öteki olan diğeri 

için yeni nesillerin bir birlerine karşı giderek nefretini artırmakta, çözüm 

için gerekli olan diyalog ve tartışma zemininin yaratılmasını engellemek-

tedir.


Özelikle Ermeni Diasporası’nın yürüttüğü kimlik politikaları, Türk-

Amerikan ve Türk-Fransız ikili ilişkilerini olumsuz etkilediği gibi Türkiye-

AB ilişkilerini de yavaşlatacak potansiyele erişmiş bulunmaktadır. Benzer 

şekilde Diaspora’nın etkisi, dost ve kardeş Azerbaycan’a yapılması gere-

ken askerî ve ekonomik yardımları da engellemeye devam etmektedi

13



Öte yandan Ermenilerin uzlaşmaz ve saldırgan tutumu nedeniyle, Hazar 

petrollerini uluslararası pazarlara taşıyacak enerji nakil hatlarının kurul-

masında Ermenistan’ın by-pass edilmesiyle sonuçlanmıştır. Nitekim Bakü-

Tifl is-Ceyhan boru hattı bu şekilde inşa edilmiştir. Özetle Ermenistan’ın, 

Diaspora’nın da etkisiyle sürdürdüğü katı milliyetçi politikaları aslında 

bizzat Ermeni Devleti’ne de ciddi zararlar vermektedir.

Türk tarafının Ermenilere nazaran olaya bakış açılarındaki farklılık, 

ortada soykırım olmadığı iki halk arasında gerçekleşen iç savaşı önlemek 

amacıyla tehcir politikasıyla önlem alındığı düşüncesi

14

, ötekinin (Erme-



nilerin) sonuca ulaşmada hoşgörü politikası yerine katı bir siyaset uygula-

12  Göka, a.g.m., s.128-139.

13 Ebülfez Amanoğlu, “Bakü’de Ermenilerin Yaptıkları Soykırım (Mart 1918) ve Edebiyatta 

Yansımaları”, ASAM Ermeni Araştırmaları Dergisi, Sayı 14-15, Yaz-Sonbahar 2004, s.75-

98.

14  Göka, a.g.m., s.128-139.



490

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER

masını engelleyememiştir. Bu durum her iki toplum için yıllardır süregelen 

düşmanlığın artışından başka bir sonuç da getirmemiştir. 

Ermeniler özellikle Osmanlı döneminden itibaren sahip oldukları eko-

nomik, toplumsal ve siyasî açıdan güçlü kültürleri ulus bilinçlerinin olu-

şumunda kimi zaman yeterli derecede etkili olamamıştır. Farklı toplumlar 

içerisinde yaşayan özellikle genç Ermenilerin kısa bir zamanda asimilas-

yona uğramaları kendi kültürlerini koruma konusunda da zorluk yaşama-

larına neden olmuştur. Bu sebeple özellikle son dönemlerde dejenere olan 

Ermeni ulus bilincini yeniden uyandırabilmek için harekete geçen Diaspo-

ra ve Ermeni Kilisesi, ortak paydalarını uluslararası sistem içersine sürerek 

milliyetçilik duygularını yeniden harekete geçirmek ve kaybetmek üzere 

olduğu gençliği de tekrardan kazanabilmek için propagandalarını bilinçli-

ce soykırım iddiaları üzerinde yoğunlaştırmışlardır. Özellikte Ermenilerin 

soylarını Nuh Peygamber’e dayandırmalarının arkasındaki neden, Ermeni 

Kilisesi’nin Nuh Tufanı sonrası yeniden diriliş hakkının sadece Ermenilere 

verildiği inancıdır

15

. Bu sebeple seçilmişler olarak kabul ettikleri ulusları-



nın soykırıma maruz kaldığı düşüncesi Türk düşmanlığını arttırmaktadır.


Download 3.23 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   31   32   33   34   35   36   37   38   ...   42




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling